İZMİR - Yerel yönetimlerin sıkça tartıştığı “kadın dostu kentler” ve “kadın kenti” projeleri için çalışmalar sürerken, Rojava’da kadınlar ve çocuklar için kurulan Jinwar köyü kadın özgürlükçü, komünal yapısıyla dünyaya örnek oluyor.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin her geçen gün yeniden üretildiği günümüz kentlerinde, kadınların yaşadığı sorunlar da derinleşiyor. Sınırlara hapseden ataerkil zihniyet inşadan yapılaşmaya ve yönetime kadar her yerde kendini var ederken, kadınların “kent hakkı” kullanımını engelliyor. Böylece eril tahakkümü önceleyen yapılaşmada kadınlar, çocuklar ve dezavantajlılar görünmez kılınıyor. Kadın mücadelesinin güçlenmesiyle birlikte son yıllarda yerellerde tartışılan konulardan biri de “kent hakkı” ve “kadın dostu kentler.” Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu, Amed’de 8 Kasım Cumartesi günü “Kadın kentlerine doğru” şiarıyla gerçekleştirdiği buluşmada, kadınların her alanda özgürce yaşayabilecekleri ve korkusuzca sokaklara çıkabilecekleri kentler hedefi için çalışmalarına başladı.
Kent hakkı; en genel anlamıyla tüm bireylerin kentsel mekanı eşit ve etkin olarak kullanımlarını ve bu mekana katılımlarını ifade ediyor. Birleşmiş Milletlere (BM) göre, yerel düzeyde kadınların önemli karar alma süreçlerinde var olmaları ve eşitlik birimlerinin oluşturulması, toplumsal cinsiyet eşitliği istatistiklerinin oluşturulması ve raporlanması, bütçelemenin cinsiyete duyarlı bir şekilde hazırlanması, kadın sivil toplum örgütleri ile iletişim halinde olması, eşitlik planlarının oluşturulması, kadına karşı şiddetle mücadele ve güvenliğin sağlanması ile kadınlar için ulaşımın kolay hale getirilmesi gibi kriterleri sağlayan kentler “kadın dostu kentler” olarak görülüyor.
‘KADIN DOSTU KENTLER’ İÇİN
"Kadın dostu kentler" için başlıca yapılan çalışmalar ise şunlar:
* Karar organlarında kadın sayısını artırmaya yönelik çalışmalar yapılıyor,
* Yerel yönetimlerde eşitlik birimleri oluşturuluyor,
* Eşitlik planları hazırlanıyor,
* Sivil toplumla kesintisiz diyalog geliştiriliyor,
* Cinsiyet eşitliğinin tüm plan ve programlarda yer alması için bilgi sistemi oluşturuluyor,
* Toplumsal cinsiyet duyarlı bütçeleme yapılıyor,
* Yerel yöneticilerin toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda farkındalığı artırılıyor,
* Kent planlaması ve organizasyonu, kent içi ulaşım ve konut politikaları belirlenirken kadınların ihtiyaçları göz önüne alınıyor,
* Kadınların yerel hizmetlere erişimi kolaylaştırılıyor,
* Yerel hizmet sağlayıcılara toplumsal cinsiyet duyarlılığı eğitimi veriliyor,
* Güvenliğin sağlanması ve şiddete karşı mücadelede, kadınlara yönelik şiddeti önleyecek ışıklandırma, acil yardım hattı, vb. altyapı sistemleri oluşturuluyor,
* Gençlerin kadın erkek eşitliği konusunda bilinci yükseltiliyor,
* Kadınların spesifik ihtiyaçlarını karşılayacak erişilebilir, kaliteli ve ucuz sağlık hizmetleri veriliyor,
* Spor olanaklarından ve tesislerinden kadınların eşit bir biçimde yararlanmasına yönelik önlemler alınıyor.
AVRUPA'DA ‘KADIN DOSTU’ KENTLER
“Kadın dostu kentler”in inşasına yönelik Avrupa'nın birçok ülkesinde, eşitlik planları, sivil toplumla kesintisiz diyalog, toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme, cinsiyet bazında istatistik oluşturma, yerel yönetimlerde eşitlik birimleri, ulusal ve yerel düzeyde karar organlarında kadın sayısını artırma gibi çalışma örnekleri var. Belçika, Fransa ve İsveç gibi ülkeler, seçimle gelinen görevlerde yüzde 50 kotası koydu. Finlandiya'nın Espoo kentinde, belediye meclisinin yüzde 55'ini kadınlar oluşturuyor. Yine birçok Avrupa ülkesinde yerel yönetimlerde eşitlik merkezleri veya birimleri oluşturuldu. Norveç ve Finlandiya'da yerel ve bölgesel yönetimler cinsiyet eşitliği istatistikleri tutuyor. Bunların yanı sıra birçok yerel yönetim, kent planlamasında birçok sosyal hizmete ilişkin planlar hazırlarken şiddet, güvenlik, kültür ve örgütlenme hakkı gibi alanlarda çalışmalar hazırladı. Örneğin; Londra Büyükşehir Belediyesi ile Londra Emniyeti iş birliğiyle yapılan “Neye Bindiğini Biliyor musun?” kampanyasıyla izinsiz çalışan taksiler hakkında kadınların bilgilendirilmesi ve bu araçlara kadınların binmemesi sağlandı. Kampanya sonucu ise tecavüz ve taciz vakalarının sayısında bir düşüş yaşandı.
KADININ GÖZÜNDEN VİYANA
Günümüz kentleri, kadınların ihtiyaçlarını göz ardı eden ya da eril zihniyeti ön plana çıkartacak şekilde inşa ediliyor. Bu durum ise, kadınların birçok haktan mahrum kalmasına neden olurken aynı zamanda kadınlar için ciddi güvenlik problemleri oluşturuyor. Araştırmalara göre, 2018 yılında Avrupa Birliği'ne (AB) üye ülkelerindeki kadınların yüzde 45'i sokakta taciz veya saldırıya maruz kaldı. Yine kent planlamalarında kadınların temsiliyeti yok denecek kadar az durumda. Mimarlık ve tasarım dergisi Dezeen’in, 2017'de yaptığı araştırmada dünyanın en büyük 100 mimarlık firmasından sadece üçünün kadınlar tarafından yönetildiğini ve 100 şirket arasından sadece iki firma yönetiminin yüzde 50'den fazla kadından oluştuğunu ortaya koydu. Kadınların görünürlüğünün fazla olduğu kentlerden biri Avusturya’nın başkenti Viyana oldu. Ulaşım olanaklarının iyileştirilmesinden parkların ve kent içi aydınlatmalara kadar yenilenen Viyana'da, bu çalışmaların öncülüğünü kadınlar yaptı. Yine kentte sokaklarda, meydanlarda veya parklarda yaygın olarak kullanılan erkek isimlerine karşılık birçok yere kadınların isimleri verildi. Tüm bu çalışmalar sırasında da kentteki kadınlardan destek alındı.
KÜRDİSTAN’DA KENT YÖNETİMİ
Erkek-devlet aklın sık sık müdahalelerine maruz kalan, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin hakim olduğu Kürdistan’da, 2016 ve 2019 yıllarında belediyelere atanan kayyımlarla, halkın iradesi yok sayılırken, kadın kazanımları da hedef alındı. Bu yıllarda 159 belediyeye kayyım atandı. 2024 yerel seçimleri ile yönetime gelen ve kayyımların yarattığı tahribatı gidermek için kolları sıvayan DEM Partili belediyelerden 10’una üçüncü kez kayyım atandı. Ancak yerel yönetimler, kadınların eşit söz hakkına sahip olması, kooperatif üretiminin ve yerel ekonominin kadınların yaşamıyla uyumlu biçimde örgütlenmesi için kadın özgürlükçü, demokratik ve ekolojik paradigma ekseninde çalışmalarını sürdürüyor. Bu belediyelerden Amed ve Mûş belediyeleri, Avrupa Birliği Finansmanı ile Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) ile Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) iş birliğiyle yürütülen “Kadın Dostu Kentler-3” projesine seçildi. Adana, Semsûr, Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bursa, Denizli, Edirne, Erzirom, Eskişehir, Giresun, İstanbul, İzmir, Qers, Meletî, Manisa, Mersin, Muğla, Nevşehir, Niğde, Ordu, Riha ve Tekirdağ belediyeleri de projeye dahil edilen belediyeler arasında yer aldı.
DÜNYADA JİNWAR ÖRNEĞİ
Öte yandan kentleşmenin arttığı bir çağda Kuzey ve Doğu Suriye’nin Cizîr Kantonu'na bağlı Dirbêsiyê kırsalında kurulan kadın köyü Jinwar, DEM Partili belediyelerin önlerine hedef koyduğu “kadın kenti” inşasına ışık tutuyor. Kadın özgürlük fikrinin yaşam bulduğu Jinwar köyünün inşasını yapan kadınlar, komünal yaşamın nasıl olacağı hakkında dünya üzerinde tek örnek. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “Kadın özgürlükçü, demokratik, ekolojik” paradigması eksenli temeli 10 Mart 2017'de atılan ve açılışı 25 Kasım 2018'de gerçekleştirilen köyde, kerpiç evler, “şifajin” olarak adlandırılan sağlık merkezi, dükkan, fırın, akademi, okul ve yaşam alanları bulunmakta. Hepsinde kadının imzası olan köyün ayrıca en büyük özelliği ekoloji ile olan uyumu. Ataerkil zihniyete en büyük cevap olan Jinwar köyü, bu anlamda dünyanın her yerinde kurulacak “kadın kentleri” için önemli bir örnek.
YARIN: Rojhilat Genç Kadınlar Birliği üyesi: Temel kazanım özgürlüktür
MA / Uğurcan Boztaş
