İSTANBUL - Ortadoğu ve Barış Konferansı'nda konuşan ATUC Genel Sekreteri Hind Benammar, Ortadoğu'daki halkların savaşlardan yorulduğunu belirterek, "Barış için birbirimize ihtiyacımız var" dedi.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), İstanbul’un Kadıköy ilçesinde "3’üncü Ortadoğu ve Barış Konferansı” düzenledi. "Ortadoğu barış mücadelesinde sendikalar ve emek mücadelesi” başlıklı ikinci oturumun moderatörlüğünü KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak
'İSRAİL FİLİSTİN'DEN ÇEKİLMELİ'
Arap Bölgesi Genel Sekreteri Dr. Ghassan Slaiby, Ortadoğu'da insani değerlerin ortadan kaldırıldığını söyledi. Slaiby, "Ortadoğu'da herkese bir eşyaya bakar gibi bakıyorlar. Barışı şiddet üzerine değil, insani değerler üzerine kurabiliriz. İsrail'in Filistin'in dışına çıkması gerekiyor ve iki devletli çözüm olmalıdır. Bizim kurumumuzun birinci hedefi Filistin ve Lübnan’da savaşını durdurulmasıdır. İsrail'e ekonomik yaptırımların yapılması gerekiyor. Barış konusunda sendikaların da rolünü oynaması gerekiyor. Bunun için sendikaların da bağımsız olması gerekiyor. Kadına yönelik şiddetin durması gerekiyor. Kadına yönelik şiddet durmazsa barışı tam sağlamış olmayız" diye konuştu.
'HALKLAR SAVAŞLARDAN YORULDU'
Arap Sendikalar Konfederasyonu (ATUC) Genel Sekreteri Hind Benammar, Arap ülkelerinde 40 milyona yakın işçiyi temsil ettiklerini ifade etti. Hind Benammar, "Moritanya'dan Yemen'e kadar üyemiz var. Savaş çıktığı zaman işçiler çok kötü etkileniyorlar. Arap ülkelerinde işçiler, savaşla beraber çok zorluk çekiyorlar. Gazze savaşında 50 bin kişi hayatını kaybetti. Bu bölgede birçok kaynak zenginliği var. Bu halk bu kaynaklardan yararlanması gerekirken, yararlanamıyor ve çok fazla işsizlik var. Özellikle kadınlar ve gençler arasında işsizlik çok yoğun. Dolayısıyla birçok kişi göç etmek zorunda kaldı. Barış ve güvenlik olmadığında bunlar yaşanıyor" diye konuştu.
Arap ülkelerinin bütçelerinin büyük bir kısmının silahlara gittiğini belirten Benammar, "Bu da işçilere olumsuz olarak yansıyor. Arap ülkeleri insan haklarının en çok ihlal edildiği yerlerin başında geliyor. Bütün üye ve destekçilerimizden dayanışma istiyoruz. Halklar artık savaşlardan yoruldu. Savaştan en çok emekçiler zarar görüyor. Güvenlik ve barış için birbirimize ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.
SENDİKALARIN ROLÜ
Beyrut Limanı İşçiler Sendikası Genel Sekreteri Khalil Zeaiteri, Gazze'nin İsrail'in saldırılarından çok olumsuz etkilendiğini belirtti. Zeaiteri, "Saldırılardan en fazla etkilenenler işçiler oldu. İsrail hükümeti Gazze halkının herkesle bağlantısını kopardı. Gazze'deki insanlara yardım etme konusunda sendikaların çok önemli bir rolü var. Lübnan'ın güneyinde ciddi yıkımlar oldu. Altyapı zarar gördü. Buralar tarımsal alanları zarar gördü. Gündelik geçinen insanlar da artık kendi ailelerine bakamaz hale geldi. Barışın birlikte mümkün olabileceğini düşünüyoruz" şeklinde konuştu.
'İŞÇİLERİ ÖRGÜTLEMELİ'
Ortadoğu Uzmanı Kıvanç Eliaçık, "Suriye'de sendikal hareketler onlarca yıl devletin tekelindeydi. Filistin'de çok ciddi bir sanayileşme yok. Sendikalar Gazze'de halka yardımcı oldular. Filistin'de bugün askerler hariç, çalışabilenler sendikalardır. Arap dünyasındaki sendikalara vurgu yapmak istedim. Bölgedeki sendikaları takip etmemiz gerekiyor. Neden? Çünkü Arap dünyasında Türkiye'den giden işçiler var. Türkiye'de çok fazla Arap işçi çalışıyor aynı zamanda Arap ülkelerinde de Türkiyeli işçiler var. Arap dünyasında da işçi sınıfını örgütlemek gerekiyor" şeklinde konuştu.
KÜRTLERLE DAYANIŞMA VURGUSU
ELA Konfederasyonu Genel Sekreter Yardımcısı Amaia Munoa, sendikaların birbirleriyle dayanışma içinde olması gerektiğini ifade etti. Munoa, İspanya'daki sendikaların rolüne dair şunları söyledi: "4 büyük sendika konfederasyonu var. 4 konfederasyonun içinde devletten ve diktatörlükten zarar görmüş kişiler var. Her konfederasyonun farklı rolü var. Ama çoğulculuk hakimdir. Toplum kutuplaştığı zaman harekete geçiyoruz. İspanya'da siyasi ve silahlı mücadeleler çok büyük acılara sebep oldu. Mesela burada da siyasi tutsaklar var ve çok dillendirilmiyor. Bu konuda sendikalara çok büyük bir rol düşüyor. Kürt milleti için de bütün dayanışmamızı gösterdiğimizi belirtmek istiyorum. Filistin halkı için de tavrımız nettir. Diğer sivil toplumla yardımları ulaştırmaya çalışıyoruz."
ÜÇÜNCÜ OTURUM
“Suriye ve Gazze’de yaşananlar ışığında Ortadoğu’daki gelişmeler” başlıklı üçüncü oturumun moderatörlüğün gazeteci Hüseyin Aykol yaptı.
Dr. Erhan Keleşoğlu, “Filistin sorununda kolonizasyon kavramını merkezde tutmamız gerekiyor. Siyonistler, Araplarla beraber yaşamak istemiyorlar. Başından beri bunu konuşmuşlar, yazmışlar. 1947’den sonra Arap-İsrail savaşında etnik temizlik yaptılar. İsrail sınırları olarak bilinen Arapların çok büyük kısmını sürdüler" dedi.
Şu an bir soykırımın yaşandığına dikkati çeken Keleşoğlu, "Gazze’de olan soykırımdır. Batı Şeria’da da benzer hikaye sergileniyor. Sadece 7 Ekim 2023’den sonrasına odaklanmayın, o gün olan bir çığlıktı. Trump topraklarından sürülmüş Gazzelileri tekrar sürme planını pervasızca ileri sürüyor. Bu bizim zayıflığımız ile alakalı. Kolonizasyon politikası devam ediyor. Bize düşen uyanık olmak, meselenin aciliyetinin farkında olmak gerekiyor. İsrail’i dizginleyecek, soykırım politikalarını engelleyecek şey uluslararası dayanışmadır" dedi.
'TÜRKİYE TEDİRGİN'
Prof. Dr. Hoda Rizk, Ortadoğu'nun hep savaşlarla akıllara geldiğini dile getirdi. Rizk, "İsrail uluslararası kararlara riayet etmiyor. ABD İsrail’in yanında yer alıyor. Dünyada kaos hali yaşanıyor. Uluslararası hukuk artık önemli değil. ABD, Gazze’deki halkın tehcir edilmesini ortaya koyuyor. Gazze halkının Mısır ve Ürdün’e göç etmesini istiyor. Filistin halkını tehcir ederek Batı Şeria ve Gazze’yi ele geçirecek. Türkiye, Abdullah Öcalan ile görüşme yapmaya başladı. Görüşmeler Türkiye için mi yoksa Suriye ve YPG için mi? Netlik kazanmış değil. Türkiye İsrail’den tedirgin olduğu için Kürtlerle yakınlaşma sergiledi” diye konuştu.
'TÜRKİYE'NİN HEDEFİ ALEVİLERİ YERİNDEN ETMEK'
Suriye’de Alevi soykırımı yaşandığını söyleyen yazar Hamide Rencüs, "Amerika’nın terörle mücadele amacının maskesini düşüren Colani ile kurduğu ilişkidir. Colani teröristtir, siyasi bir figür değildir. Colani ve 19 tehlikeli cihatçı örgüt namluyu Alevilere yönelttiler" dedi.
HTŞ'nin Alevilere dönük saldırıların görüntülerinin paylaşılmamasını istediğini dile getiren Haiden Rencüs, "Kendileri yaptıkları görüntüleri çekip paylaştı. Alevi kurumları bunları 8 Aralık’tan bu yana belgeliyor. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, ‘Katliamları tespit ediyoruz ama hiçbir basın bunlara bakmıyor’ diyerek isyan etti. Belgelenenler buzdağın görünen yüzü. Suriye’de sahilde katliamların arkasında Türkiye var. Katliama askeri destek sağladığını herkes biliyor ama Türkiye’de kimse bunu yazmıyor. Türkiye’nin hedefi Alevilerin yerinden edip Türkmenleri kıyıya yerleştirmek.”
'KENDİ BARIŞIMIZI KURACAĞIZ'
Gazeteci Nuray Sancar ise, Suriye'nin geçici Cumhurbaşkanı Ahmet eş-Şara'nın kayyım gibi Suriye'nin başına geldiğini söyledi. Sancar, "Bir yandan Çin etrafında bir yandan da ABD etrafında oluşan blokla dünyayı iki kutba böldüler. Eski ticaret yollarına benzer bir ticaret yolları kuruldu. Ulusların kendi kaderini tayin hakkını bugün de savunmak gerekiyor. Yapılacak en doğru şey barış mücadelesini sürdürmektir. Biz de bir barış süreci yaşıyoruz. Bunun Türkiye açısından nedenleri var. Bugün Kürt halkının haklarından hiçbir şey belirtilmeden bir süreç yürütülüyor. Biz kendi barışımızı kendimiz kuracağız" dedi.