Federe Kürdistan’da Kürt partileri arasındaki gerilim, Murat Karayılan’ın “çatışma istemiyoruz” açıklamalarına Mesut Barzani’nin şart koşması, sıcak çatışmaya zemin hazırlıyor. Peşmergenin olası bir çatışmaya katılmak istememesi üzerine bu rolün Başbakan Mesrur Barzani’ye bağlı Zerevani güçlerine verildiği belirtiliyor.
Hewler ile Bağdat hükümetleri arasında varılan “Şengal anlaşması” ABD öncülüğünde kurulmak istenen Sünni bölge projesinin startı olarak değerlendiriliyor.
Kuzey ve Doğu Suriye’deki Kürt güçler arasında süren ulusal birlik görüşmeleri, varılan mutabakata rağmen ENKS’nin yaklaşımı nedeniyle kaygan bir zemin üzerinde ilerliyor. ENKS, öne sürdüğü şartlarla ulusal birlik konusunda adeta ayak diretiyor.
Yüzyıllardır yaşadıkları topraklarda Suriye Baas rejimi tarafından “mektumin” sayılıp, Arap Kemeri ile kuşatılan Kürtler, bugün Türkiye başta olmak üzere küresel ve bölgesel güçlerin devrimi boğma çabalarına rağmen dünya halkları için bir pusula.
Ortadoğu'yu kan gölüne çeviren Kapitalist Modernite karşısında tek çözüm yolunun PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın temsil ettiği Demokratik Modernite olduğunu belirten Avukat Mahmut Şakar, "Demokratik Modernite paradigması, 21. yüzyılım devrimci dinamiğini temsil etmektedir" dedi.
Irak merkezi hükümeti ile Federe Kürdistan yönetimi arasında imzalanan anlaşma sonrası gözler Şengal, Kerkük ve Mahmur’a çevrildi. ABD'nin onayı ve Türkiye'nin baskısıyla imzalanan anlaşmayı, Şengal yönetimi kabul etmedi.
Kürtlerin ve Filistinlilerin verdikleri mücadelelerle küresel güçlerin kıskacındaki Ortadoğu’nun mevcut idari, siyasi haritasını zorladığını belirten Doç. Dr. Hakan Güneş, "Bu halkların varlıkları ve gerçeklikleri emperyalizmin gerçekliğiyle örtüşmüyor" dedi.
Çıkar çatışması içerisindeki küresel güçlerin fiili savaş sahasına dönüşen Ortadoğu'da sular durulmuyor. "Böl-parçala-yönet" ve "kazan kazan" politikaları ile bölgedeki birçok ülkeyi savaşa sürükleyen bu güçler, bugün tıpkı bir bumerag gibi giderek doğrudan kendilerini vurmaya başlayan çözümsüzlük kriziyle karşı karşıya.
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik 22’nci yılına giren uluslararası komployu anlamak için bu sürecin öncesi gelişmelere bakmak gerektiğini belirten deneyimli siyasetçi Hatip Dicle, “Sayın Öcalan tamamen özgür olmayana kadar komplonun tamamen sona erdiği söylenemez” dedi.
Kobanê protestolarına dair karanlıkta bırakılan olaylardan biri Bingöl Emniyet Müdürü Atalay Ürker’e yönelik suikast oldu. Selahattin Demirtaş, “Kontrol edemediğimiz güvenlik güçleri var” diyen dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala’ya suikastın Kandil'le bağlantısı olmadığı bilgisini aktardıklarında Ala’nın “Ohh” çekip, “Öbür türlü olsaydı hiç içinden çıkamazdık” dediğini anlatmıştı.
Küresel güçler tarafından örülen komplo süreciyle 1999 yılında Türkiye’ye getirilen PKK Lideri Öcalan, özel olarak dizayn edilen İmralı Cezaevi’nde 21 yıldır tecrit altına alındı. Öcalan üzerinde dönen küresel pazarlıkların bir kısmı geride kalan bu yıllar içerisinde açığa çıktı.
Ortadoğu coğrafyasına yönelik hesapları bulunan küresel güçler, engel olarak gördükleri PKK Lideri Abdullah Öcalan’ı fiziki olarak ortadan kaldıramayınca tasfiyeye başvurdu. Bu süreç, Öcalan’ın 9 Ekim 1998’de Suriye’den çıkarılmaya zorlanmasıyla adım adım örüldü.
Kürt, Arap, Türkmen, Ermeni ve Asuri halklarının birlikte eşit ve özgür bir yönetim oluşturduğu Girê Spî ve Serêkaniyê kentleri, bir yıldır Türkiye’nin himayesindeki Suriye Milli Ordusu’nun karıştığı gasp, talan, tecavüz, işkence ve ölümlerle anılır hale getirildi.
Kobanê protestolarında hayatını kaybeden 54 kişiye dair soruşturmaların gerçek failleri bulmaktan öte mevcut şüpheliler üzerinden yürütüldüğünü belirten İHD Diyarbakır Şubesi'nden Av. Ercan Yılmaz, AKP'nin sürekli dillendirdiği Yasin Börü dosyası ilgili yargılamanın diğer ölümlere neden yapılmadığını sordu.
Kobanê protestoları sırasında yaşanan ölümlerin bile ayrıştırılıp, faillerin ortaya çıkarılmaması nedeniyle yakınlarını kaybeden ailelerin yarası 6 yıldır kabuk bağlamadı. İzmir'de öldürülen Ekrem Kaceroğlu'nun babası o gün yaşananları "'İnsanlar ölmesin' dediğimiz sokakları sivil faşistler doldurmuştu, birden bizleri linç etmeye başladılar" sözleriyle anlattı.