Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) tecride karşı “Demokrasi, özgürlük ve adalet” sloganıyla gerçekleştirdiği miting konuşmalarla devam ederken, ilk olarak Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Berdan Öztürk yüzbinlere seslendi. Berdan Öztürk’ün konuşmasından satır başları şöyle: 

 

“Eşbaşkanımız ve Hakkari Milletvekilimiz Leyla Güven’i selamlıyoruz. Faşist, saldırgan ve Kürdistan’a ağır saldırılar yapıldı. Birçok kez havadan gelip, karadan gittiler. Bu hükümetten önce de birçok kişi denedi, Kürtleri bitireceğiz dedi. Halkımız iradesi ve duruşu ile bunu parçaladı. Kimse onları tanımıyor bile. AKP-MHP faşist iktidarı bu amaçla Kürt halkına yöneliyor. Direnişimiz karşısında kaçarak gidecekler. Sayın Öcalan bir kişi değil, Kürt halkının iradesidir. Milyonların iradesidir. Sayın Öcalan üzerindeki tecrit Kürt halkının iradesine yönelik tecrittir. Tarihimize bakalım, yoldaşlarımız bugüne kadar ne yaptıysa biz de onu yapacağız. İrademizi, kimliğimizi kimseye teslim etmeyeceğiz. Bu nedenle tarihimiz direniş tarihidir. Esat Oktay’a karşı Kemal ve Mazlumlar nasıl direndi ise, Leyla Güven de tecridin parçalanması için tarihi bir direniş sergiliyor. 

 

KAN ÜZERİNDE KOLTUĞUNU KORUYOR

 

Bugün Kürt halkı varlık ve yokluk savaşı veriyor. Düşmanlık sadece Kürt halkına değil, Başur’da, Rojava’da ve Rojhilat’ta aynı şey yapılıyor. Amaç Kürt halkının statü sahibi olmamasıdır. Ancak bugün Sayın Öcalan’ın fikirleri sadece Kürt halkının değil, Ortadoğu’nun önünü açmıştır. 1999’dan beri tecrit sürüyor. 2015’ten beri de tecrit ağırlaştırıldı. Bununla birlikte kirli bir savaş başlattılar. Barıştan söz ediyorduk, demokrasiden söz ediyorduk, ancak faşist ve tekçi zihniyet demokrasi ve barışı istemiyor. Halkın çocuklarının kanı üzerinden koltuğunu koruyor. 

 

BU ZİHNİYETLE KARDEŞLİK YAPMAYIZ

 

İmralı’dan tecrit kalkmasıyla barışın, özgürlüğün sesi yükselecektir. Ölümün sesi gelmeyecektir. Bugünkü ses iktidarın sesidir. Ortadoğu’ya bakalım, kardeşlikten söz ediyorlar; Sur, Cizre, Nusaybin, Gever’i yıkarken kardeşliğiniz neredeydi. Cenazelerimiz yerde sürüklenirken, kardeşliğiniz neredeydi. Biz bu zihniyetin kardeşi değiliz. Kardeşliğimiz halklarladır. Faşist zihniyet ile hiç bir zaman kardeşlik yapmadık, bundan sonra da kardeşlik yapmayız. 

 

KÜRTLERİ YOK ETMEK İSTEDİLER

 

Amacımız ortada; ne kadar katliam olursa olsun, Kürt halkını yok etmek istediler. Zilan, Dersim, Roboski, Cizre’de katliamlar gerçekleştirdiler. Bunları unutmayacağız ama bitmedik. Kürt halkının iradesi ayakta. Bugün Hewler, Strasburg, Galler, Leyla Güven ve tutuklu arkadaşlarımız, zafere ulaşacaktır. Zafer Kürt halkının olacaktır.”

 

‘DİRENİŞÇİLERE SELAM’

 

Ardından Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Mehmet Arslan kalabalığa seslendi. Arslan konuşmasında şu mesajları verdi: “Değerli Kürdistanlılar, onur ve şeref mitingimize hoş geldiniz. Diyarbakır’dan, Kürdistan’ın başkentinden, Leyla Güven’den Sebahat Tuncel’e, Türkiye’den Kürdistan’a tüm cezaevlerinde tecride karşı canını ortaya koyan tüm direnişçilere selam olsun. Onuru, halkı ve özgürlük mücadelesi için canını ortaya koyan Leyla Güven ve onun yoldaşlarına selam olsun. 

 

CEVAPSIZ KALMAYACAK

 

Uzun yıllardan beri Kürt halkının ülkemizde vermiş olduğu özgürlük ve kendi kendini yönetme mücadelesine karşı, her dönem olduğu gibi tasfiye yaklaşımları ile karşı karşıyayız. Kürtlerin kendi kendini yönetme iddiasına karşı AKP’nin kirli anlayışları ortaya koymaktadır. Kürtlere ve Kürdistan halklarına yönelik kirli politikaları, Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan üzerinden bu halka dayatmaya çalışıyorlar. Sayın Öcalan üzerinde yürütülecek tecrit, Kürt halkına ve mücadelesine yönelik gerçekleştirilen saldırılar hiçbir zaman cevapsız kalmayacaktır. 

 

HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRAYACAKLAR

 

Cezaevlerindeki tüm yoldaşlarımız Kürtlere karşı geliştirilen bu kirli politikalara karşı direniyorlar. Onlarca kez söylendi; bu topraklarda savaş, gerilimle hiç bir sorun çözülmedi. Bundan sonrada çözülmeyecek. Bu devleti ve ülkeyi yönetenler, halkı yok sayarak değil, Kürtlerin iradelerini muhatap alarak, sorunu çözmeyi esas almalıdır. AKP bu faşist anlayışa karşı teslim olacak bir tane Kürt bulamayacaktır. En büyük örneği, DTK Eşbaşkanı Leyla Güven, Sebahat Tuncel ve yüzlerce Kürt siyasi tutsakların eylemidir. Kürtleri siyaseten tasfiye ederim, gözaltı ve tutuklamalarla gözdağı vererek, teslim almayı düşünenler hayal kırıklığına uğrayacaklardır. 

 

SÖZÜMÜZ HALKIMIZADIR

 

Yükümüz çok ağır, Kürtlere kendini yönetme imkanı tanımamak için tüm kirli politikalar uygulanıyor. Ama şu nettir; Kürtler kimseden icazet alarak, bu mücadeleyi başlatmadı, kimsenin baskısıyla mücadeleyi bırakmayacaktır. Sözümüz AKP’ye değil, halkımızadır. Bu süreci atlatmak için mücadelemizi büyütmemiz gerekiyor. Bu yükü cezaevindeki arkadaşlarımıza bırakmayalım. Tüm halkımız her alanda açlık grevi eylemcilerinin sesini dünyaya duyurmalıdır. Mutlaka zaferi elde edeceğiz. Bu topraklara, halka barışı getireceğiz.”