ANKARA - Komisyon toplantısında gençlerle yaptıkları anketin verilerini paylaşan AGD, gençlerin yüzde 82’sinin Kürtçenin kamusal alanda yer almasını istediklerini belirtti.
Anadolu Gençlik Derneği (AGD), Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda Kürt sorunun çözümüne dair önemli değerlendirmelerde bulundu.
Dernek üyesi Salih Turhan, Kürt sorunun çözümünün “Gençliği anlamaktan” geçtiğini ve bu nedenle Kürdistan kentlerinde yaşayan 2 bin genç ile anket yaptıklarını paylaştı. Turhan, ankette gençlerin yüzde 43’nün kendi etnik kimlik üzerinden nitelendirdiğini, yüzde 11’nin ulusal kimlik geri kalanının ise dini kimlik üzerinden tanımladığını paylaştı.
‘SORUN GÜVENLİK SORUNU DEĞİL’
Ayrıca gençlere Kürt meselesini nasıl algıladıklarına dair sorular da sorduklarını belirten Turhan, “Gençlerimizin yarısı bir sorun diye cevaplarını veriyorlar. Bu sorunun gerçekle, yüzleşmeyle çözülebileceğini gösteriyor. Biz bu meseleyi sorun olarak değil çözülmesi gereken bir kardeşlik meselesi olarak el alıyoruz. Yine ortaya çıkan bir diğer sonuç ise size yansıttığımız tabloda meselenin sadece bir güvenlik problemi olmadığını, adalet, özgürlük ve eşitlik zemininde çözülmesi gerektiğini söylüyorlar. Bu taleplerin karşılığı ancak alt merkezi bir çözümle mümkün olduğunu ifade ediyor gençlerimiz” dedi.
‘GENÇLER TOPLUMSAL SÖZLEŞME İSTİYOR’
Gençlerin süreci desteklediğini ancak mesafe kat edileceğine dair tereddütlerinin olduğunu belirten Turhan, “Toplumun beklediği şey, inanın kıymetli vekillerin yeni bir çözüm değil, samimi, ilkeli, inanç temelli bir helalleşme sürecinin olmasıdır. Ve bu ankette gençlerimizin %28.5'ı bu süreçte umutlu olduğunu, %11'i kararsız olduğunu, %26'ı inanmadığını, %8.4'ı inandığını, %25.4'ü ise saygılı olduğunu ifade ediyor. Bu Kürt meselesinin artık sadece siyasetin değil, toplumun vicdanının da gündeminde olduğunu ortaya koyuyor. Ulaştığımız veriler, gençliğin silahlı, çatışma ve kimlik dayatması yerine, adalet eksenli bir toplumsal sözleşme istediğini göstermiştir” diye kaydetti.
YÜZDE 82’Sİ KÜRTÇEYİ İSTİYOR
Turhan, Kürtçenin eğitim ve yayıncılık ile kültürel alanda kullanılmasına imkan tanınıp tanınmaması gerektiğine dair de gençlere soru yönelttiklerini ve gençlerin yüzde 82’sinin Kürtçenin kamusal alanda daha fazla yer bulması gerektiğine dair beyanda bulunduğu paylaştı. Turhan, “Dil, bir kimliğinin en güçlü taşıyıcısıdır. Bu konuda gösterilecek anlayış ve fırsat, toplumsal barışa en önemli katkıyı sağlayacaktır. Samimiyetle ve şeffaflıkla yürütülecek kardeşlik sürecine desteğimizi ifade etmek istiyorum. Birincisi yaşama hakkı, iki ırk, namusun korunması, mülkiyet hakkı, aklın korunması, inandığı gibi yaşama hakkı. Bu beş temel hak hangi inançtan, ırktan, mezhepten veya renkten olursa olsun değişmez insan haklarıdır. Bu hakların her koşulda korunması adaletin gereğidir. İnancı, ırkı, mezhebi ne olursa olsun bütün vatandaşlarımıza temel insan hakları herhangi bir pazarlık konusu yapılmadan tanınmalıdır. Anadil eğitiminin ve anadil kullanımının önündeki engeller kaldırılmalı ve bu haklar anayasal güvence altına alınmalıdır” diye konuştu.
Kürt sorunun hukuk yoluyla çözülmesi gerektiğini belirten Turhan, “Toplumdaki bütün farklılıkların siyasi alanda kendisini ifade etmesinin önündeki engeller kaldırılmalıdır” dedi.
‘KÜRT GENÇLERİ AYRIMCILIĞA UĞRUYOR’
Genç Barış İnşacıları Derneği üyesi Baran Yalçınkaya, ayrımcı ve kutuplaştırıcı siyasetin toplumda geniş yankı uyandırdığını ve yaşamın her yönüne zarar verdiğini söyledi. Yalçınkaya, “Yakın tarihli bir gençlik araştırmasında katılımcıların yüzde 50'sinden fazlası, başka bir siyasi partinin destekçileri ve yakın arkadaşlık kurmaktan hiç rahatsız etmediğini söylüyor. Başka bir çalışmada da Kürt gençlerinin yüzde 72'si günlük hayatında farklı sıklıklarda kimliğinden dolayı ayrımcılığa maruz kaldığını ifade ediyor. Durum böyleyken Kürt gençlerin çoğunluğu da sosyalleşmelerini kendi kimlik çevrelerinde kuruyor. Bu veri, az önce sözüne ettiğim siyasi konjonktür göz önünde bulundurulduğunda daha iyi anlaşılıyor. Önceki çözüm süreci ve sonrasındaki yıllar bizim politik farkındalığımızın da şekillendiği döneme denk geliyor diyebilirim. 2013, tüm eksikliklerine rağmen Türkiye'de barış içinde yaşamanın mümkün olabileceğini göstermesi bakımından büyük bir şanstı” dedi.
‘ÇATIŞMA SONLANMALI’
Yalçınkaya, “Kürt gençleri eşit vatandaşlık ve eşit muamele talep ediyorlar. Anadilde eğitim gibi taleplerin meşruiyeti, Kürt gençlerin kendilerini bu ülkenin eşit vatandaşları olarak görmelerinden ilerliyor. Komisyonda bir annenin Kürtçe konuşmasına izin verilmeyişi biz gençlerde bir şok etkisi yarattı. Özellikle de bu meselenin çözümü için toplanmış ve toplumsal rızayı etkileyebilecek bu komisyonun böyle kritik bir zamanda bu tarzı sürdürmesi eski Türkiye reflekslerini hatırlatıyor. Biz de aslında bu yeni manzaranın canlı örnekleriyiz. Birimiz İzmir'den geldik, birimiz İstanbul'da okuduk, Ankara'da yaşadık, Diyarbakır'da, Mardin'de çalıştık. Türk ve Kürt gençler arasındaki benzerlikler artık çok daha belirgin. Ez cümle gençler olarak önümüzde yaşayacağımız aşağı yukarı 60 sene daha olduğunu düşünecek olursak bu çatışmanın sonlanması en çok da bizler için bir ihtiyaç. Bu yüzden bu kuşağı Türkiye'den, sizlerden, bu komisyondan beklentileri var” diye kaydetti.
İKTİDARDAN SOMUT ADIM BEKLENİYOR
Genç Barış İnşacıları Derneği Rona Şenol da, gençlerin komisyondan somut adım beklentisi içinde olduğunu kaydetti. Şenol, “geldiğimiz aşamada toplumun beklentisi, iktidarın yeşil ışık yakmanın ötesine geçerek somut adım atması. Bu adımlar atılmadıkça toplumun desteği kırılgan hale geliyor. Siyaset inisiyatif kullanmadıkça halk aktif şekilde süreci sahiplenmiyor, halk sahiplenmedikçe de siyaset çekimser kalıyor, süreci zamana yayıyor. CHP yönetimi sürece dair olumlu adımlar attığında, bazı muhalif medya organlarının ve çevrelerin söylemi tam tersine daha sertleşiyor. Bu da süreci takip eden tabanda şüpheciliği artırıyor” diye konuştu.
Komisyon toplantısı sürüyor.