İSTANBUL - Abdullah Öcalan'ın 9 Ekim'de Suriye'den çıkarılması sürecine tanıklık eden Barış Anneleri, komplo sürecinin kendileri için "kara bir gün" olduğunu belirtti.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın 9 Ekim 1998 tarihinde Suriye'den çıkarılmasının üzerinden 27 yıl geçti. Abdullah Öcalan, Suriye'den ayrıldıktan sonra 15 Şubat 1999'da Kenya'daki Nairobi Havaalanı’ndan uluslararası istihbarat örgütlerinin ortak operasyonuyla korsanca kaçırıldı. 16 Şubat'ta kameralar karşısına geçen dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, Abdullah Öcalan’ın Türkiye'ye getirildiğini açıkladı. Abdullah Öcalan, Türkiye'ye getirildiği günden bu yana İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde tutuluyor.
1990'lı yıllarda köyleri yakıldıktan sonra İstanbul'da göç etmek zorunda kalan ve çatışmalı süreçte yakınlarını kaybeden Barış Anneleri İnisiyatifi üyeleri, yakından tanıklık ettikleri komplo sürecini anlattı.
'BARIŞA EL UZATALIM'
Bedlîs'in Hizan ilçesinde 1994 yılında köylerinin yakılması üzerine İstanbul'a taşındıklarını belirten Barış Anneleri İnisiyatifi üyesi Feleknaz Karabaş, “İstanbul'dayken Önderliğin (Öcalan) Türkiye'ye teslim edildiği haberini aldık. 3 gün 3 gece evden çıkmadık. Büyük bir acı yaşadık. İstanbul sokaklarında eylemler yapılıyordu. Kaynanam 3 gün boyunca hiç yemek yemedi. Bugün halen bunun acısını yaşıyoruz" dedi.
Tüm yaşananlara rağmen bugün Kürt sorununun çözümü ve barışın tartışıldığına dikkati çeken Feleknaz Karabaş, "Hepimizin bu barışa el uzatması lazım. Çünkü barış büyük bir onurdur. Bugün Önderlik barışın öncüsü olmuştur. Barış diyenler de elini uzatsın, adım atsın. Ölümle, tutuklamayla bu direniş bitmez. 2-3 çocuğumuzu verdik ancak yine de 'barış' diyoruz" diye kaydetti.
'AĞIR BİR GÜNDÜ'
Barış Annesi Sebiha Bozan, uluslararası komplo sürecini Med TV’de geçen haberlerden takip ettiklerini paylaştı. Sebiha Bozan, 9 Ekim'de Abdullah Öcalan'dan haber alınamadığına dair haberin servis edilmesi üzerine HADEP'e gittiğini belirtti. Sebiha Bozan, haberi duyan herkesin partiye geldiğini ve yas havasının hakim olduğuna işaret ederek, "Daha sonra yeniden eve gelip kendimi eve kapattım. Sonraki süreçte Önderliğin Türkiye'ye teslim edildiğini öğrendik. Türkiye’nin bu kadar gücünün olmadığını biliyorduk. Uluslararası komployla teslim edildiğini anlamış olduk. O dönem Ecevit de 'Nasıl olduğunu biz de anlamadık’ gibi bir konuşma yapmıştı. Ben balkonu açıp insanları bile görmek istemiyordum. Bazı insanlar da ‘Önderiniz yakalandı, her şeyiniz bitti’ diyordu. Çok ağır bir gündü" şeklinde konuştu.
Sebiha Bozan, şunları söyledi: "Karanlık günlerdi ama direnişler bunu tersine çevirdi. Önderlik mahkeme sürecinde de barış ve eşit yaşam istiyordu. Önderlik ‘Demokratik Cumhuriyet’ diyordu. Eğer sessiz kalınsaydı o zaman Önderliği öldüreceklerdi. Biz anneler her yıl o kara günde siyah elbiseler giyip oruç tutuyoruz."
Barış ve Demokratik Toplum Süreci'ne dikkati çeken Sebiha Bozan, "Bahçeli ‘umut hakkı’ dedi. ‘Umut hakkı’ bir haktır. Ancak Erdoğan halen zayıf adımlar atıyor. Cumhurbaşkanına sesleniyoruz; kimse barıştan korkmasın. Kürtler ve Türkler eşit ve özgür bir şekilde yaşasın. Bundan kimse zarar görmez. Umarım bir an önce devlet adım atar. Ayrıca Meclis’te kurulan komisyon var. Önderlik gelip Meclis’te komisyonlar görüşmez ise bu mesele halledilemez. Bu süreci uzatmasınlar” diye belirtti.
‘BARIŞI DA ÖNDERLİĞİ DE GÖRECEĞİZ’
Barış Annesi Fatma Yılmaz, yaşananları televizyondan öğrendiklerini ve çok şaşırdıklarını belirtti. Fatma Yılmaz, 9 Ekim'in kendileri için "kara gün" olduğuna işaret ederek, bu nedenle siyah elbiseler giyip oruç tuttuklarını söyledi. Fatma yılmaz, direnişin sonuç verdiğini belirterek, "Nerede olursak olalım Önderliğimiz arkasındayız. Çok bedeller de verdik. Bir aile yakınımız 9 yıl cezaevindeydi, bir amca oğlum şehit düştü. Biz bu mücadelenin ve Önderliğimizin arkasındayız. Yeni bir süreç de başladı. Milletvekillerimiz gidip Önderliği gördü ve güzel bir cevap, mesaj getirdi kendisinden. İnşallah barışı da Önderliği de göreceğiz” diye konuştu.
‘YAŞAMIN SONA ERDİĞİNİ DÜŞÜNÜYORDUK’
Amed’in Licê ilçesinden İstanbul'a göç eden Barış Annesi Güler Buğday ise, "O gün dünya gözümüzde karardı. Sabahın erken saatlerinde Önderliğin yakalandığını ve uçaktaki o fotoğrafını gördük" dedi. Güler Buğday, “Bu anlatılamayacak kadar zor bir süreçti. Üstüne bir de gurbetteydik. Yaklaşık 1 hafta boyunca dizlerimize vuruyorduk, ne olacak diye merak ediyorduk. Birçok yerde insanlar bedenini yaktı. Yaşamın sona erdiğini düşünüyorduk. O kara günü de Önderliğin direnişiyle atlattık. Önderlik o tecrit şartları ve koşullarında öncü oldu. Önderlik barışta, insanda, eşitlikte ısrar etmeye devam ediyor. Biz ona güveniyoruz. Kürtler yoktu, onun sayesinde ve verilen büyük bedellerle artık dünya Kürtleri tanıyor. Önderlik sadece Kürtlere de değil, dünyada ezilen tüm kesimler için barış ve eşitlik istiyor. Biz de barış istiyoruz. Sonuna kadar Önderliğin arkasında olacağız" ifadelerini kullandı.
MA / Ömer İbrahimoğlu