MERSİN - Akdeniz Bölgesi'ndeki cezaevlerinde 80 hasta tutsak bulunuyor. İHD'li avukat Muammer Derince, tutsakların tahliyelerinin engellenmesinin “fiili idam” olduğunu söyledi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta açıklanan “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nın ardından bir kez daha gündeme gelen hasta tutsakların tahliyesine dair iktidar kanadından hala ne bir açıklama ne de adım gelmiş değil. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) son güncel raporuna göre, cezaevlerinde en az 335'i ağır, bin 412 hasta tutuklu bulunuyor.
Akdeniz Bölgesi’ndeki Antalya, Burdur ve Mersin cezaevlerindeki hasta tutsak sayısının 80 olduğu öğrenildi.
MANAVGAT S TİPİ'NDE 18 HASTA TUTSAK
Manavgat S Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan hasta tutsakların isimleri şöyle: “Neslihan Çetin, Dilan Yörüklü, Laleş Çeliker, Tuba Sert, Leyla Atabey, Hatice Çakmak, Yusuf Şahin, Nimet Kuşlu, Ekrem Muhammed Hamudi, İbrahim Ertaş, Nesip Tarım, İsmail Çabuk, Mehmet Mahsum Kahraman, Ömer Urum, Mahmut Kaygun, Ramazan Sayan, Çetin Sağır, Erhan Arslan.”
İHD'nin bilgilerine göre, Neslihan Çetin, uzun yıllar zehirli guatr tedavisi gördükten sonra 2021 yılında tiroid bezleri alındı ve ömür boyu hormon ilacı kullanmak zorunda bırakıldı. İlaçların verilmemesi nedeniyle sağlık durumu ağırlaştı. Aynı cezaevinde tutulan Laleş Çeliker’in kalbinde sıvı toplanması tespit edildi. Bel fıtığı, safra kesesi iltihabı ve egzama hastalığı bulunan Laleş Çeliker’in düzenli tedaviye erişemediği belirtildi. Kürt sanatçı Axîn Biro (İbrahim Ertaş), prostat ve şeker hastası, Nesip Tarım Hepatit B, üst solunum yolu enfeksiyonu, akciğer iltihaplanması, gastrit ve ülser hastası, Mahmut Kaygun’un ise tüm dişleri çekilmiş durumda ve damağındaki enfeksiyon nedeniyle görme kaybı riski taşıyor.
ANTALYA YÜKSEK GÜVENLİKLİ CEZAEVİ’NDE 18 HASTA TUTSAK
Antalya Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde (YGC) tutulan hasta tutsakların isimleri şöyle: “Zeki Elçi, Nusret Saltan, Mehmet Ayaz, Mervan Demirtaş, Mehmet Emin Töre, Ekrem Altay, Mehmet Sait Alptekin, Emrah Abi, Vedat Aydın, Emrah Nebioğlu, Vedat Bazar, Mehmet Resul Öztuğ, Abdullah Güven, Ahmet Kolakan, Kemal Demirbaş, Birdal Dere, Ebedin Abi, Faysal Encü.”
Nusret Saltan kronik astım hastası. Anjiyo olan Mehmet Ayaz, kronik kalp hastası. Kalp kapakçıkları değiştirilen Emrah Abi, mitral darlığı ve yetersizliği hastası ve ömür boyu kalp ve damar sisteminde pıhtılaşmaya karşı ilaç kullanmak zorunda. Aynı cezaevindeki Emrah Nebioğlu’nun sol tarafı felçli. Böbrek yetmezliği ve yüksek tansiyon hastası ve yüzde 94’ün üzerinde engelli. Ahmet Kolakan, kalp ameliyatı olmayı bekliyor. Kalbi delik olan Birdal Dere, akciğer damarlarında daralma ve kalp kapağı yetmezliği yaşıyor. Ebedin Abi, şeker ve kalp hastası.
ANTALYA S TİPİ'NDE 17 HASTA TUTSAK
Antalya S Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan bazı hasta tutsakların isimleri şöyle: “Abdulhalim Özdemir, Burhan Barut, Burhan Güneş, Devrim Ayık, Eshet Dalkılıç, Eyüp Kılıç, Hasan Kater, Mehmet Nimet Yılmaz, Mehmet Zahit Şahin, Murat Türk, Orhan Şahin, Ömer Deniz, Ramazan Aksu, Recep Polatlı, Resul Ertaş, Seyithan Karahan, Uğur Boztaş.”
Bu tutsaklardan Mehmet Zahit Şahin ileri derecede bel fıtığı, bronşit ve astım hastası, Resul Ertaş ise kronik kalp yetmezliğiyle mücadele ediyor.
BURDUR VE MERSİN'DE 27 HASTA TUTSAK
Burdur Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan hasta tutsaklar şöyle: “Behruz Şucayi, Yılmaz Yüksel, Şiyar Fırat, Orhan Kara, Mahmut Aslan, Rıdvan Çelik, Süleyman Altun, Mahir Binici, Naif Özkılıç, Abdullah Ateş, Abdülaziz Yılmaz, Tarık Alıcı, Hamdusena Ada, Ozan Bektaş, Mehmet Yıldırım, Erhan Kaya, Abdullah Hönül, Habil Emen, Ahmet Oğuz, Ömer Çelik, İsa İpekli, Mehmet Hüseyin Maral.”
Tarsus Kampüs Cezaevi’nde tutulan S.E.Ç. adlı tutsak, ileri derece tansiyon hastası ve yüzde 50 görme engelli. F.G., sindirim ve akciğer hastalıklarıyla mücadele ederken, A.A. astım, yüksek tansiyon, mide ve kalp hastası. Aynı cezaevinde tutulan Ş.K.’nin KOAH, K.E.’nin ise yüksek tansiyon hastası olduğu belirtildi.
'FİİLİ İDAM CEZASI'
Hasta tutsakların durumuna dair konuşan İHD Mersin Şubesi Hapishane Komisyonu Sözcüsü avukat Muammer Derince, tahliyelere ilişkin hukuki mekanizmaların işlevsizleştirildiğini söyledi. Hastane raporlarına rağmen tahliyelerin gerçekleşmemesinin başlıca sorumluluğun Adli Tıp Kurumu (ATK), İdare ve Gözlem Kurulları (İGK) ile Cumhurbaşkanlığı’nda olduğunu belirten Derince, siyasi nedenlerle tahliyelerin engellenmesini “fiili idam” olarak nitelendirdi. Sağlık sistemindeki eksikliklerin durumu daha da ağırlaştırdığının altını çizen Derince, sorumluluk çağrısında bulunarak, ekledi: "Cezaevlerinde yaşanan kapasite sorunları ve sağlık hizmetlerindeki yetersizlikler de bu sorunun sebepleri arasında gösterilmektedir. Tutsağın hastaneye gittiğinde yaptığı tahlillere erişimin önündeki engellerin kaldırılması gerekir, aile bireyleri ya da vasisinin bu bilgilere e-devlet üzerinden erişebilmesi gerekir. Hasta tutsakların yerel hastanelerin verdiği ‘cezaevinde kalamaz’ raporlarının da dikkate alınarak salıverilmesi gerekmektedir. Hasta tutsaklar İdare ve Gözlem Kurulu’nun infaz erteleme kararlarından bağışık tutulmalıdır.”
'SAĞLIĞA ERİŞİM HAKKI ORTADAN KALKTI'
Sağlığa erişim hakkının fiilen ortadan kaldırıldığını ve bu durumun ağır sonuçlar doğurduğuna dikkat çeken Derince, cezaevlerindeki uygulamaların hasta tutsakların yaşamını tehdit eden bir hale geldiğini söyledi. Derince, şöyle devam etti: “Her cezaevi kampüsü önünde 24 saat ambulans bulunmalı, hasta mahpusların ani kalp krizi ya da organ yetmezliği gibi hastalıklarda bir an önce en yakın hastaneye ulaştırılmaları sağlanmalı. Hasta mahpus hapishanede hiçbir zaman tek kalmamalı, kendisine yardımcı olacak arkadaşlarıyla aynı koğuşta kalmalıdır. Hasta mahpuslar güneş ve havalandırmadan, sağlık ve beslenme olanaklarından şartsız yararlandırılmalı, ilaçları temin edilmelidir. Kelepçeli muayene olmamalı, muayene yapan doktorun ötekileştirici tavrı olmamalıdır. Hasta mahpus ameliyat sonrası revire ya da müşahede koğuşuna götürüldüğü zaman kelepçe vurulmamalı ve uygun koşullar yaratılarak hasta tutsağın yakını yanında bulundurulmalıdır. Kadın tutsaklar muayene edilirken içeride jandarma ya da gardiyan bulunmamalıdır. Bütün hasta tutsaklar hastanelerin ‘cezaevinde tek başına kalamaz’ raporu verildiği an derhal tahliye edilmelidir. Sivil toplum kuruluşları ve toplumun genelinin, hasta tutsakların durumuna daha fazla dikkat çekmesi ve bu konuda farkındalık yaratması önemlidir. Toplumun bu çağrılara destek vermesi, hasta tutsakların yaşam haklarının korunması açısından hayati önem taşımaktadır.”
MA / Abdulkadir Ayten