İSTANBUL - Kürt imamlara verilen cezanın gerekçeli kararında "orucun zulme başkaldırı olduğunu" ifadesi, kayyım protestosu, basın açıklamalarına katılma çağrısı olarak görülerek, bu fiillerle "örgütün ideolojisinin yayılmasının hedeflendiği" iddia edildi.
Kürtçe hutbe, vaaz vermekten "örgüt üyesi olmak" ve "örgüt propagandası yapmak" suçlamasıyla 2021'da yargılanmalarına başlanan hapis ve cezası verilen Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği'ne (DİAYDER) bağlı 23 Kürt imam davasında gerekçeli karar açıklandı. İstanbul 14'üncü Ağır Ceza Mahkemesi davada, 6 imam hakkında beraat, 9'una "örgüte üyesi olmak" suçlamasından 6 yıl 3 ay, 3'üne 7 yıl 6 ay, 4'üne "örgüte bilerek isteyerek yardım etmek" suçlamasından 2 yıl bir ay hapis cezası verdi. Mahkeme, 25 Ekim 2024'te verdiği hapis cezasının gerekçeli kararını açıkladı. Gerekçeli kararda, Enver Karabey'in yaşamını yitirmesi nedeniyle hakkındaki davanın düşürüldüğü, Halil Bulut, Hasan Karahan, İbrahim Yalın, Abdulhadi Öztekin, Ali Demir, Mehmet Nas'a ise hakkındaki suçlamalara ilişkin "inandırıcı" delil bulunmadığından ayrı ayrı beraatlerine karar verildiği kaydedildi.
Kararda, Sefa Mehmetoğlu'nun dijital veri incelemesinde DİAYDER'e ait 2021 takviminin hazırlanmasında Kürt ve Kürdistan'a ilişkin bazı günler hakkında bilgilerin bulunması, Civaka Îslamiya Demokratik (CİK) Başkanı Hafız Ahmet Turhallı ile fotoğrafının bulunması, onunla konuşması, Abdullah Öcalan'ın kitaplarının evinde bulunması, Özgür Gündem gazetesindeki yazılar cezaya gerekçe yapıldı. Gerekçeli kararda, Demokratik İslam Kongresi'nin (DİK) facebook hesabında Mehmetoğlu'nun "orucun önemine" ilişkin yazdığı yazının iddianamedeki değerlendirilmesine yer verildi. Mahkeme gerekçeli karada, iddianamede söz konusu yazının "orucun bütün sistemlere başkaldırı olduğu, bir sivil itaatsizlik eylemlerinin provası" olarak değerlendirilmesine katılarak, Mehmetoğlu'nun dini yazılarla "örgüt ideolojisini yayma yönünde örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme kastını ortaya koyduğunu" savundu.
'FİLİSTİN'E GÖZYAŞI KÜRTLERE ZULM'E CEZA
İmam Lütfü Büyükefe'nin verdiği "(…)değerli cemaat, bulunduğumuz ülkede, eğer cumhurbaşkanı barışçıl değilse, eğer haksız ise bize önemli bir yol açılıyor. Bu yol özgürlük, barış, mücadele, birlik ve beraberlik üzerine olacaktır. Bu yolda vereceğimiz mücadele inancımız için cihattır, ibadettir(...)" ve Filistin'e gözyaşı dökenlerin Kürtlere yönelik zulme sessiz kalmaması gerektiği yönündeki vaazları cezaya gerekçe yapıldı. Büyükefe'nin "vaazlarıyla örgütün dindar kitle üzerinde etkisini arttırarak halkın örgüte bağlılığının kopmamasına yönelik amaç ve ideolojisine yardım ettiği" savunularak "örgüte bilerek isteyerek yardım etme" suçunu işlediği ileri sürüldü.
DİAYDER'in yardımıyla Mehmet İnan'ın İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde gassal olarak görev yaptığı iddia edilen gerekçeli kararda, İnan'a "örgüte yardımdan" verilen hapis cezasına Kürtçe yayın yapan TV'lerin programlarına katılması, üyesi olduğu DİAYDER'e aidat ödemesi yapması ve eylem ile etkinliklere katılması "örgüt ideolojisine hizmet edici eylemler" olarak nitelendirildi.
İmam Fevzi Barış'ın DAİŞ saldırısı sırasında Kobanê sınırına gitmesi, 2015'te sokağa çıkma yasaklarının ve operasyonların durdurulmasını istemiyle yapılan 3 günlük oruç eylemi, "örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda yapılan eylem ve etkinlikler" olarak değerlendirilen gerekçeli kararda, Barış'ın bu eylemlerle "örgüte yardım ettiği" savunuldu.
AİLELERİ BARIŞTIRMAK SUÇ OLDU
Gerekçeli kararda, "örgüt üyeliği" iddiasından 6 yıl 3 ay hapis cezası verilen Hafit Tunç'un "örgütle bağlantılı kişilerle telefon görüşmesi yaptığı", "telefonunda Mahsun Korkmaz'ın fotoğrafının bulunduğu", "çatışmalarda çocukları yaşamını yitiren ailelere yardım ettiği", "kavgalı aileleri barıştırdığı" belirtilerek, bu eylemleriyle "örgüte üye olma" suçunu işlediği savunuldu.
Gerekçeli kararda, İmam Ali Fuat Hatip, "Kürt yayın yapan televizyonları programlarına katılması", "örgütle bağlantılı olduğu iddia edilen ailelere yardım etmesinin" örgütün amaçları doğrultusunda yapıldığı, eylemlerinin sempati düzeyini aşarak "örgüt üyeliği" suçunu işlediği ileri sürüldü.
KAYYIM AÇIKLAMASINA KATILMAK
"Örgüt üyeliği" iddiasından hapis cezası verilen İbrahim Şek'in DAİŞ'in Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik saldırılarına karşı Pirsûs ilçesinde başlatılan nöbete katılması, sokağa çıkma yasakları sırasında Amed'in Farqîn (Silvan) ilçesinde bulunması, cezaevindeki yakınlara para göndermesi cezaya gerekçe yapıldı. Kararda, Şek'in 21 Eylül 2014’te "oluşturulan çadır nöbeti eylemlerine katıldığı, yaptığı açıklamalarda DEAŞ'e Türkiye'nin destek verdiği, YPG'ye sahip çıkılmasının Kuran'ın emri olduğunu ve YPG'ye yardım edilmesi gerektiği yönünde beyanların yer aldığı, 23 Eylül 2019'da "Kayyım darbesine karşı hakkın yanındayız" açıklamasına katıldığı belirtildi. Gerekçeli kararda, belirtilen söz konusu eylemler nedeniyle Şek'in üzerine atılı "örgüt üyeliği" suçunu işlediği sabit olduğu öne sürüldü.
İMAMIN SARIK, CÜPPE GİYMESİ SUÇ SAYILDI
Kararda Nur Mehmet Işık'ın evinde PKK'li oğlu Kasım Işık'ın fotoğrafının bulunması, DİAYDER üyeliği Demokratik İslam Kongresi'nin çalışmalarına katılması, mevlit okuması, PKK'lilerden "gerilla" olarak bahsetmesi, sarık, cüppe giymesi, DİAYDER açıklamalarına katılması "örgüt üyeliği" cezasına gerekçe yapıldı.
DİAYDER ÜYESİ OLMAK SUÇ SAYILDI!
Aydın Ayhan'ın vaazlarının "siyasi içerikli" olduğu iddia edilen kararda, Ayhan'ın "direniş oruçlarına" katıldığı, sokağa çıkma yasakları döneminde operasyonların durmasını istediği, üyesi bulunduğu derneğin açıklama ve toplantılarına katıldığı belirtilerek, üzerine atılı "örgüt üyesi olmak" suçu işlediği savunuldu.
Kararda, Nasri Tonğuç'a verilen cezanın "örgüt üyeliği" cezasının gerekçesi "örgütle bağlantılı kişilerle telefon görüşme" iddiası, "DİAYDER: Cenazelerin verilmemesi İslam'a aykırı" açıklamasına katılması, KCK adı altında siyasetçilere yönelik operasyonları protesto etmek için "Ben KCK'liyim" dilekçesi vermesi olarak açıklandı.
Kararda, Nezir Erdemci'nin DİAYDER üyeliği, "örgütle bağlantılı olduğu iddia edilen kişilerle görüşmesi", sokağa çıkma yasakları döneminde Amed'in Rezan ilçesinde olması, Fahrettin Ülgün'in dernek saymanı olması, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) üyeliği "örgüt üyeliği" cezasına gerekçe yapıldı.
ÖCALAN'IN ÖZGÜRLÜĞÜ TALEBİ
Gerekçeli kararda, "örgüt üyeliği" iddiasından 7 yıl 6 ay hapis cezası verilen Ekrem Baran, Mehmet Emin Aslan, Rıza Oğur'a ilişkin derneğin başkanlık görevi, yönetimi, katıldığı basın açıklamaları, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ı "barışın mimarı" olarak tanımlamaları ve serbest bırakılmasının istemeleri", "öz yönetimin" İslam'a uygun olduğunu savunması cezaya gerekçe yapıldı. Gerekçeli kararda, Baran, Aslan ve Oğur'un, "Kayyuma karşı halkın yanındayız" başlıklı açıklamaya katılmaları, katıldığı televizyon programlarında "örgütsel temelli konuşmalar yaptığı" iddiası, cezaya dayanak yapıldı. Gerekçeli kararda, 3 imamın "örgütün ideolojisini benimseyerek dini kimliğini kullanmak suretiyle halka ve sempatizan kitleye de hitap ederek ideolojiyi benimsetmeye çalıştığına dair birçok tespitin yapıldığı" savunularak gerekçelendirildi.
MA / Ömer İbrahimoğlu