Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Savunucularının Durumu Özel Raportörü Mary Lawlor, insan hakları savunucuları ve avukatların tutukluğuna dair yazılı açıklama yaptı. "Türkiye’nin terörle mücadele yasalarını kullanarak insan hakları savunucularını ve hükümet politikalarını eleştiren barışçıl sesleri susturmasını endişe verici buluyorum" diyen Mary Lawlor, insan hakları savunucularının tutukluluğunun uluslararası insan hakları yükümlülüklerine aykırı olduğunu vurguladı.

 

Mary Lawlor, Mayıs 2020’de göreve başladığından bu yana insan hakları savunucularının durumu hakkında iki kez Türkiye hükümetine yazılı olarak başvurduğunu belirterek, “Hükümetin mektuplarımdan birine yanıt vermesini takdirle karşılasam da, insan hakları çalışmaları nedeniyle kriminalize edilmelerinin devam etmesi beni derinden kaygılandırıyor” dedi.

 

Mary Lawlor, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi avukatlarından Barkın Timtik, Aytaç Ünsal, Özgür Yılmaz, Behiç Aşçı, Engin Gökoğlu, Süleyman Gökten, Selçuk Kozağaçlı ve Oya Aslan hakkında açılan davalar ve tutukluluklara dikkati çekti. Bu isimlerin 2018 ve 2019 yılları arasında gözaltına alındığı ve “örgüt üyeliği” ile suçlandığı hatırlatan Mary Lawlor, 2 avukatın ise ayrıca “örgüt propagandası yapmak” suçlamasıyla yargılandığını belirtti. 

 

Mary Lawlor, 13 yıla kadar varan hapis cezalarına çarptırılan avukatların yargılandığı ikinci ÇHD davasının, uluslararası hukuk standartlarına uygun olmayan bir yargılama süreciyle sonuçlandığını kaydetti. Mary Lawlor, Yargıtay’ın, 2020 yılında bu kişilerin cezalarını onadığını ve 7 kişiyi Terörle Mücadele Kanunu (TMK) kapsamında mahkum ettiğini hatırlattı. Mary Lawlor, ÇHD üyesi Oya Aslan’ın diğerlerinden daha sonra tutuklandığını, "terörle" ilgili suçlamalarla 2022’de yargılandığını, Kasım 2024’te 11 yıl hapis cezasına çarptırıldığını ve kararın mahkeme tarafından onandığını kaydetti.

 

YÜKSEK GÜVENLİKLİ HAPİSHANELERDE TUTULUYORLAR

 

Avukatların yüksek güvenlikli kapalı cezaevlerinde tutulduğunu söyleyen Mary Lawlor, “Barışçıl insan hakları mücadelesi yürüten kişilerin yüksek güvenlikli hapishanelerde tutulması kabul edilemez. Özellikle Turan Canpolat’ın, herhangi bir disiplin kararı olmaksızın üç yıla yakın bir süredir hücre hapsinde tutulduğunu öğrenmekten büyük endişe duyuyorum. Türkiye, uluslararası insan hakları hukukuna uymalı, sanıkların kötü muameleye maruz kalmamasını sağlamalı ve uzun süredir tutuklu bulunan kişilerin üst mahkemelerde adil bir yargılama süreci geçirmesine olanak tanımalıdır. Bu konuyu Türk yetkililerle doğrudan görüşmeye hazırım” diye kaydetti. 

 

BM Özel Raportörü, konuyla ilgili olarak Türkiye hükümetiyle temasta olduğunu belirtti. 

 

Söz konusu açıklamaya BM Terörle Mücadele Bağlamında İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunması Özel Raportörü Ben Saul da destek verdi.

 

MA / Rüştü Demirkaya