MÊRDÎN - Cezaevinden tahliye olan Serdal Yıldırım, koğuş arkadaşı ağır hasta tutsak Abdulkadir Kuday'ın mevcut koşullara en fazla 3-4 ay dayanabileceğini belirterek, Kuday'ın son günlerini çocukları ve ailesiyle geçirmek istediğini söyledi.
Metris 2 No'lu R Tipi Cezaevi'nde tutulan, ALS (ölümcül kas ve sinir hastalığı) hastası olup, sağlık kurulu raporlarına rağmen tahliye edilmeyen Abdulkadir Kuday'ın durumu her geçen gün kötüleşiyor.
Mêrdîn’in Qoser (Kızıltepe) ilçesinde tutuklanarak önce Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi’ne konulan ardından da Tekirdağ T Tipi Kapalı Cezaevi’ne sevk edilen Abdulkadir Kuday’a (52) 4 yıl sonra kamuoyunun baskısı sonucu 2021 yılında sevk edildiği hastanede ilk olarak bel fıtığı teşhisi konuldu. Ancak ağrılarının artması üzerine yeniden hastane sevki yapılan Kuday’ın tetkikler sonucunda Amyotrofik Lateral Skleroz (ALS) hastalığına yakalandığı belirlendi. Felç kalarak, yürüyemez hale gelen Kuday, bu süre zarfında 41 kiloya kadar düştü. 1 Aralık 2021 tarihinde Tekirdağ Dr. İsmail Fehmi Cumalıoğlu Şehir Hastanesi’ne sevk edilen Kuday hakkında hastane “cezaevinde yaşamını idame ettiremez” yönünde rapor verdi. Ancak Kuday’ın R (Rehabilitasyon) Tipi Cezaevi'nde kalabileceği şeklinde rapor hazırlanması üzerine 12 Ocak 2022 tarihinde Metris 2 Nolu R Tipi Cezaevi’ne sevk edildi.
Metris R Tipi Kapalı Cezaevi'nde iki eli olmayan Ergin Aktaş ve tekerlekli sandalyeye bağlı yüzde 98 engelli olan Serdal Yıldırım aynı koğuşta tutulan Kuday’ın durumu giderek, daha da kötüleşti. Ağır hasta tutsak Serdal Yıldırım, 19 Ağustos'ta “şartlı” tahliye edildi. Yıldırım’ın tahliyesinden sonra 20 Ağustos’ta Kuday da durumunun ağırlaşması üzerine Başakşehir Çam ve Sakura Hastanesi’ne kaldırıldı. Hastalığına rağmen tahliye edilmemesine tepki göstererek tedaviyi reddeden Kuday, yeniden cezaevine götürüldü.
KUDAY’IN İSTEĞİ
Yıldırım’ın verdiği bilgilere göre; hastalığı ilerleyen Kuday oturamayacak ve yemek yiyemeyecek durumda. Kuday’ın son günlerini yaşadığını ve artık konuşamaz halde olduğunu aktaran Yıldırım, Kuday’ın isteğini “Son günlerimi çocuklarımın arasında ailemin yanında geçirmek istiyorum” şeklinde aktardığını söyledi. Kuday’ın mevcut koşullarda en fazla 3-4 ay dayanabileceğine dikkati çeken Yıldırım, bir an önce serbest bırakılmasını istedi.
‘KURBAN SEÇİLDİ’
Kuday’ın ağabeyi Salih Kuday da, kardeşinin Kobanê eylemleri sırasında DAİŞ’li oldukları belirtilen 2 kişinin öldürülmesi olayına karıştığı iddiasıyla 8 Ekim 2014 tarihinde gözaltına alınarak, tutuklandığını söyledi. Olay günü ailece Qûbîk köyünde yaşamını yitiren bir yakınlarının taziyesinde olduklarının hem tanık hem de HTS kayıtları ile ortaya çıkmasına rağmen kardeşine müebbet hapis cezası verildiğini ifade eden Kuday, kardeşinin Qoser’de herkes tarafından tanınan, inşaat işleri ile ilgilenen bir kişi olduğunu söyledi. Ortaya çıkan delillere rağmen ailenin Kürt özgürlük mücadelesini savunmasından kaynaklı kardeşinin “kurban” seçildiğini kaydeden Kuday, “6 yıla yakın bir süre Abdulkadir üzerinde gizli bir tecrit uygulandı. Mektup gönderemiyordu, gönderdiğimiz mektuplar da eline ulaşmıyordu. Revire çıkarılmıyordu. 6 yılın ardından İHD, ÖHD gibi sivil toplum örgütlerinin devreye girmesiyle hastane sevki yapılabildi” diye belirtti.
‘NEFES ALAMIYOR’
Kardeşinin yanlış teşhis sonucu hastalığının ağırlaştığını ve çabalar sonucunda ancak Metris R Tipi’ne sevkinin yapılabildiğini vurgulayan Kuday, Abdulkadir Kuday’ın şu an kendi yaşamını iade ettiremeyecek durumda olduğunun altını çizdi. Kardeşinin yaşamının büyük bir tehlike altında olduğunu belirten Kuday, “Daha önce de birkaç defa hastaneye sevk edildi. Bir defasında kalp krizi geçirdi. Hastaneye gecikmeli götürdüler. Ölmesini istemişlerdi. Daha önce açlık grevi eylemlerine katıldığı için mide sorunu da yaşıyordu. Kalp sorunu da yaşıyor. Şimdi ise nefes bile alamıyor. Cihaza bağlı yaşıyor” ifadelerini kullandı.
‘DAİŞ’İN İNTİKAMINI ALMAK İSTİYORLAR’
Kardeşinin yaşadıkları dolayısıyla tedaviyi reddettiğini ve cezaevine geri götürüldüğünü söyleyen Kuday, ATK’nin iki defa “cezaevinde kalamaz” raporu vermesine rağmen tutukluluğunun devam ettiğine dikkati çekerek, “Adalet Bakanlığı ile aile olarak görüştük. Üzerinde duracaklarını söylediler. Ancak hiçbir şey yapmadılar. Bırakılmadı. Buna gerekçe olarak da avukatlara, ‘bırakılması durumunda canlı bomba olacak’ denildi. Bu tamamen düşmanca bir yaklaşım. Elini, ayağını kullanamayan, yerinden kımıldayamayan bir kişi nasıl canlı bomba olacak şaşırıyoruz. ‘Toplum güvenliği için tehlikelidir’ diyerek bırakmıyorlar. Ancak biz biliyoruz ki; DAİŞ’in intikamını almak istiyorlar. Hem aileyi hem de onu cezalandırmak istiyorlar” dedi.
'KÜRT OLDUĞU İÇİN BIRAKILMIYOR'
Kardeşinin duruşunun ve kararının arkasında olduklarını dile getiren Kuday, şöyle devam etti: “Hiçbir aile bu kadar ağır bir yakınının tedaviyi reddetmesini istemez. Ama biz onu da anlıyoruz. Bugüne kadar onurundan taviz vermedi. İktidar da onurunu bir kenarı bırakmasını istiyor ve o bugüne kadar buna izin vermedi. Belki biz aile olarak gönülsüz bir şekilde tedaviyi reddetmesi yönündeki kararını destekliyoruz ama yine de en doğru kararı o verdi diye düşünüyoruz. Biz Abdulkadir’in ömrünün çok uzun olmadığını biliyoruz. Bugün yarın bakarsınız bir telefon gelir şehit düştüğü bizde bildirilir. Ama yine de bir gün, iki gün için de olsa gelse, ailesinin arasında olsun, çocukları ile olsun, ailesinin yanında son nefesini versin istiyoruz. Ailesini tamamını son bir defa görebilseydi. Ailesinin yanında olsun, ailesinin yanında şehit olsun istiyoruz. Ama olmayacaksa da bunun için bizler boyun eğecek, diz çökecek değiliz. Kimseden bir ricada da bulunmuyoruz. İnsan hakkı olarak düşünüyoruz. Nasıl, paşaları, generalleri bu gerekçelerle bıraktılarsa, Abdulkadir’in gerekçeleri o paşaların gerekçelerinden yüz kat daha fazla. Birileri için geçerli olan hukukun Abdulkadir ve diğerleri için de geçerli olmasını istiyoruz. Ama biliyoruz ki; Abdulkadir Kürt olduğu için bırakılmıyor.”
MA / Ahmet Kanbal