İSTANBUL - Türkiye'nin işlediği savaş suçları ortaya çıkmasın diye gazetecileri katlettiğini belirten İstanbul’daki gazeteciler, kınamanın yetmediğini, en üst perdeden tepkilerin ortaya konması gerektiğini vurguladı.
Türkiye’nin, Federe Kurdistan Bölgesi'nin Süleymaniye kentine bağlı Seyîdsadik ilçesinde Kürt gazetecileri taşıyan araca yönelik 23 Ağustos’ta gerçekleştirdiği saldırıda gazeteciler Gülistan Tara ve Hêro Bahadîn yaşamını yitirdi. Aynı saldırıda Chatr Production Medya Şirket Sorumlusu Rêbin Bekir’in (30) de aralarında bulunduğu 6 gazeteci ise yaralandı.
İstanbul’da ki gazeteciler, Özgür Basın çalışanlarına dönük saldırılara tepki gösterdi.
‘TEPKİLER BÜYÜTÜLMELİ’
Kürt gazetecilerin geçmişten bu yana her dönem iktidarların hedefinde olduğunu belirten Gazete Patika muhabiri Yadigâr Aygün, Süleymaniye’de katledilen kadın gazetecilerin Türkiye’nin yürüttüğü savaş politikalarının sonucu olarak hedef alındığına dikkati çekti. Aygün, “Türkiye'nin savaş suçları ortaya çıkmasın diye gazeteciler katledildi. Kadın gazeteciler bilinçli olarak katlediliyor çünkü yükselen bir kadın hareketi var ve bunu engellemek istiyorlar. Çünkü kadın gazeteciler, kadınların, çocukların, dezavantajlı grupların yaşadığı sorunları kadın bakış açısıyla yansıtıyor” dedi.
Aygün, saldırıların önüne geçmek için tepkiyi büyütmenin önemine işaret etti.
SALDIRI KADIN MÜCADELESİNE YÖNELİK
Bianet muhabiri Ruken Tuncel, savaş süreçlerinde özellikle kadın gazetecilerin hedef alınmasının tesadüf olmadığını belirterek, “Savaş sürecinin en önemli unsurlarından biri ilk önce gazetecilerin susturulmasıdır. Dünyanın her yerinde savaş dönemlerinde bu hep böyle olmuştur. Taliban, Afganistan’da yönetimi ele geçirdikten sonra ilk kadın gazetecileri hedef aldı. Yine DAİŞ, ilk kadınlara ve kadın gazetecilere yöneldi. İsrail, geçtiğimiz yıl savaşın ilk ayında Lübnan’da canlı yayın yapan iki gazeteciye yönelik hava saldırısı düzenledi ve bir televizyon kanalının muhabiri olan Farah Ömer ve kameraman Rabih el-Me'mari hayatını kaybetti. İran’da Jîna Emînî’nin öldürülmesini haberleştiren iki kadın gazeteciye oldukça ağır cezalar verildi. Yine kadın haberciliğine büyük katkısı olan Kürt gazeteci Nagihan Akarsel iki yıl önce Süleymaniye’de evinin önünde katledildi” hatırlatmasında bulundu.
Kadın gazetecilerin hedef alınmasının en önemli nedeninin ivme kazanan kadın mücadelesi olduğuna dikkati çeken Tuncel, “Meslektaşlarımız Gülistan Tara ve Hêro Bahadîn’in hedef alınmasını bunlardan bağımsız göremeyiz” dedi.
‘KINAMAK YETMİYOR’
Gazetecilerin katledilmesiyle topluma mesaj verilmek istendiğini dile getiren Tuncel, “Mesaj, ‘Savaş yükselecek ama siz görmeyeceksiniz, duymayacaksınız, başınızı çevireceksiniz’ şeklindedir. Bu mesaj kısmen karşılık bulmuş olmalı ki, iki kadın gazeteci öldürüldü ama muhalif basın dahi bunu haberleştirmekten kaçındı” dedi. Söz konusu Kürt gazeteciler olduğunda “Amasız, fakatsız tepkiyi en üst perdeden koymak gerekiyor, kınamak yetmiyor” ifadelerini kullandı.
‘GÜÇLÜ SAHİPLENME’ ÇAĞRISI
Gazeteci Hayri Tunç ise, Türkiye’nin Federe Kurdistan Bölgesi’nde yürüttüğü saldırıların görünmez kılınması için gazetecilerin katledildiğinin altını çizdi. Kürt gazetecilere dönük saldırılara sessiz kalınması halinde tüm gazetecilerin iktidarın hedefi haline geleceğini söyleyen Tunç, tutum alma çağrısında bulunarak, şunları belirtti: “Saldırılara yönelik meslek örgütlerinin daha yüksek ses çıkartması, katledilen, tutuklanan, saldırıya uğrayan gazeteciler Kürt gazeteciler diye susmamaları gerekiyor. Bugün bu saldırılara karşı susulursa yarın muhalif olan, gerçeği aktarmak isteyen bütün gazeteciler hedef haline gelecektir ki geliyor da. Sadece meslek örgütleri ya da siyasi partilerin değil, halkın da gazetecilere sahip çıkması, kendilerine gerçeği gösteren insanlara sahip çıkmaları gerekir. Güçlü sahiplenme saldırıları durduracaktır.”