ERDEXAN - Yıllardır süren doğa katliamıyla günbegün yaşanamaz bir yer haline Mêrdînik, şimdi de maden ocaklarıyla gündemde. Doğa dernekleri ve köylüler, projeye asla izin vermeyeceklerini vurguladı.
Doğası ve iklimiyle Kurdistan’ın en güzel yerlerinden biri olan Erdexan’ın Mêrdînik (Göle) ilçesi, doğa katliamı nedeniyle günbegün yaşanamaz bir yer haline getirildi. Doğa kıyımına bu kez de maden ocaklarının kurulması eklendi. İlçenin Gewrik köyünde Koza Holding tarafından altın ve bakır maden ocaklarının kurulması planlanıyor. Köylülerin tüm itiraz ve girişimlerine rağmen siyanür tesislerinin yapılmasına kısa bir süre sonra başlanacağı belirtilirken, köylüler ve doğa dernekleri, maden ocağının kurulmasına izin vermeyeceklerini ifade etti.
‘MADEN OCAKLARI İSTEMİYORUZ’
Bölgede kurulması planlanan bakır ve altın madeninin verimli mera alanları üzerinde olduğunu dile getiren Erdexan Doğa Koruma Derneği Başkanı Ömer Turan, “Burası bizim doğal yaşam alanımız. Burada tarım ve hayvancılıkla uğraşmaktayız. Açık ocak usulü ile kurulacak olan maden ocağı bölgedeki 5 köyü olumsuz etkileyecek. Dernek olarak maden ocağı hakkında bütün köylüleri bilgilendirdik. Maden ocağını hiç kimse istemiyor. Ocağın kurulacağı yer evlere 150 metre uzaklıkta. Evlerimiz dayanıklı değil. Maden arama faaliyetleri sırasında patlatılacak dinamitlerle evlerimiz yıkılacak. Ayrıca kurulacak ocak fay hattı üzerinde yer alıyor. Ama tüm bunlara rağmen bundan ısrar ediliyor” dedi.
‘KÖYÜMÜZDE YAŞAMAK İSTİYORUZ’
Bölgenin “kalitesiz mera alanı” olarak gösterilmesine tepki gösteren Turan, “Burada tarım ve hayvancılıkla uğraşmaktayız. Hayvanlarımızın yem ihtiyacını buradaki verimli meralardan karşılıyoruz. Maden arama faaliyetlerinin olumlu sonuçlanmasının ardından siyanür havuzları kurulacak. Bu havuzlar doğamıza büyük zararlar verecek. Kurulacak olan maden ocağının hemen dibinden dere geçiyor ve Kura Nehrine karışıyor. Dolayısıyla buradaki bir faaliyet, siyanür kullanılarak altın arama faaliyeti Ardahan coğrafyasını tamamen olumsuz etkileyecek. Çıkarılacak olan yeraltı madenleri her ne kadar ülke ekonomisine katkı sağlayacak da olsa vereceği zarar kardan daha büyüktür. Maden çıkarılacak yer var çıkarılmayacak yerler vardır. Burası doğal güzelliği olan bir alan. Burada maden faaliyeti yapılması çok da mantıklı değil. Çünkü burada çıkarılacak madenin 3 yıl sonra biteceği söyleniyor. Bu durumda 3 yıl sonra buralar çölleşecek. Burada yaşam bitecek. Biz köyümüzde yaşamak istiyoruz. Köyümüze dokunmayın” diye konuştu.
HAYVANCILIĞA TEHDİT
Belirlenen alanın köyün 150 metre yakınında yer aldığını ve bu nedenle maden kurulmasını istemediğini dile getiren Siyami Irmak, “Ülkemizin zenginliklerini peşkeş çekecekler. Yerli halkı kimse önemsemiyor. Bizleri sürünmeye mahkûm bırakıyorlar Buradaki canlı olan her şeyi yok edecekler. Erzincan Licik’te ne olduysa burada da aynısı olacak.
Ayıptır, günahtır. Bizim başka gidecek yerimiz yok. Biz geçimimizi hayvancılık yaparak sağlıyoruz. Ama onu da elimizden alacaklar. Köylüler içme suyu olarak dereyi kullanıyor. Maden kurulursa deredeki su içilmez olacak ve burada hiçbir canlı nefes alamayacak. Maden kurulursa köy kaldırılacak. Ama bu durumda köyün kaldırılması da kaldırılmaması da önemli değil. Canlı yaşamadıktan sonra dört duvar neye yarayacak? Köydeki bütün evler eski, toprak evler. Hiçbiri dayanıklı değil. Madende hepsi yıkılacak” diye konuştu.
KÖYLÜLER TEPKİLİ
Astım hastası olduğunu ve dolayısıyla madenden olumsuz etkileneceğini dile getiren Nurtaç Irmak ise neden maden istemediğini şu sözlerle ifade etti: “Biz yerimizden memnunuz maden istemiyoruz buraya gelmesinler. Ağaçlarımıza yazık değil mi? Hepsini sökecekler. İnsanların ağaçlara ihtiyacı var.”
GÖÇ ETMEK İSTEMİYORLAR
Yaşadıkları yeri terk etmek istemediklerini dile getiren Kezban Irmak da “Burada büyüdük. Burada yaşadık. Köyümüzde maden istemiyoruz. Evlerimiz yıkılacak. Bizim gidecek başka bir yerimiz yok. Madene ‘hayır’ diyoruz. Ailemizin çocuklarımızın geleceği burada. Çocuklarımızı burada okutmak istiyoruz. Madeni kesinlikle istemiyoruz. 19 yıllık evliyim ve bütün imkanlarımızla bir ev yaptık. Maden kurulursa gidecek başka bir yerimiz yok. Şehirde ev tutacak bir imkânımız yok” derken,
Bilgi Irmak da ocaklarının kurulması ile bir felaket yaşanacağını söyledi.
Kanser hastası olduğunu söyleyen Erhan Irmak, “Akciğer ve karaciğerlerimden rahatsızlığım var. Kanser hastasıyım. Tek geçim kaynağım burası. Tarım ve hayvancılıkla uğraşıyorum. Madene ‘hayır’ diyoruz” diye konuştu. Madeni kesinlikle istemediklerini ifade eden Cemal Irmak, “Arazilerimizi vermeyeceğiz. Buraya gelmesinler. Gerekirse canımızı veririz ama toprağımızı vermeyiz. Madenin herkese, her şeye zararı var. Suyumuz, toprağımız kirlenecek. Sağlığımızı olumsuz etkileyecek” dedi.
‘ÖLÜME İSTİHDAM AÇAKLAR’
Kurulacak olan maden sahasının bölge halkına bir getirisi olmayacağını aksine bölgedeki tarım ve hayvancılığı bitirerek istihdam boşluğuna sebep olacağını ifade eden Erdal Irmak, “Burada maden çıkarılırsa tarım ve hayvancılık bitecek ve biz perişan olacağız. Köyümüzde arıcılık da yapılıyor o da bitecek. Siyanürle doğayı katledecekler. Madenin sağlayacağı katkı tarımın sunduğu ekonomik katkıdan daha yüksek olmayacak. Biz madeni toprağın üstünde hayvancılıkla tarımla işliyoruz zaten. Şu anda köyden geçen derenin suyunu içebiliyoruz. Ama maden kurulursa siyanür kullanılırsa ne bu su içilecek ne hava soluyabileceğiz ne de yaşam olacak. Burayı yıkıp yaktıktan sonra bir geri dönüşü olacak mı? Hayır, olmayacak ve halk olarak perişan olacağız. Madende köylüye bir istihdam açılmayacak açılsa da zaten o bizim için ölümdür. Ölüme istihdam açacaklar. Orada çalışan işçi 3-5 sene sonra siyanürden zehirlenecek ve sonu ölüm olacak. Toprağımızdan uzak dursunlar. Kimseye minnetimiz yok ama burayı elimizden alırlarsa hepimiz perişan oluruz. Gerekirse iş makinelerinin önünde yatacağız ya bizi çiğneyip geçecekler ya da bırakıp gidecekler” diyerek tepki gösterdi.