ANKARA - 28 yıllık tutsak Gülşan Adet, "Cezaevlerinde tecrit uygulanıyor. Tutsaklar kaderlerine terk edilmiş. Herkes bunu görsün ve ona göre harekete geçsin. Ne yapılacaksa şimdi yapılsın, yarın çok geç olabilir" dedi.
Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde bulunan tutsak Gülşan Adet, cezasının infazını tamamlamasına rağmen tahliyesi iki kez ertelendi. 1994 yılında gözaltına alınan ve ardından Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde (DGM) yargılanan Adet’e, “Devletin birliğini ve bütünlüğü bozmak” iddiasıyla müebbet hapis cezası verildi. Adet, verilen cezanın infazını 28 Mart’ta bitirdi. Ancak İdare ve Gözlem Kurulu, Adet’in tahliyesini bir kez 3 ay, bir kez de 6 ay erteledi.
'DÜŞMAN HUKUKU UYGULANIYOR'
Tahliyesi engellenen Adet, gözlem kurullarının kuruluş amacı ve uygulamalarına ilişkin gönderdiğimiz sorulara mektupla yanıt verdi. Adet, kurulların tutsakların “iyi halli” olmadığı yönünde gerekçeler ürettiğine dikkat çekerek, tahliyelerin engellendiğini belirtti.
Adet, “Aslında infaz hakimliği, idareleri onaylama kurumudur. Kurul, kuruluşundan beri hiçbir başvurumuza olumlu yanıt vermedi. Yargı konusunda mahkemeler ve İdare Gözlem Kurulları senkronize bir şekilde aleyhimize çalışıyor. Zaten Ankara bu konuda pilot bölge seçilmiş. Bunun nedeni de bütün devlet mekanizmalarının merkezinde yer almasıdır. Cezaevi idaresi ve diğer tüm yargı kurumları, politik tutsaklara karşı tamamen düşman hukukunu uyguluyor” ifadelerini kullandı.
'NEFESSİZ BIRAKMA' DÜZENLEMESİ
Adet, hakimlik ve mahkeme kararları nedeniyle kurulun verdiği bu kararları Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşıdıklarını söyleyerek, ancak AYM’nin de bugüne kadar olumlu veya olumsuz bir karar vermediğini kaydetti. Adet, “9’uncu Yargı Paketi olarak gündeme getirilen sözde düzenlemeler tamamen politik tutsakların aleyhinedir. Bu düzenleme daha fazla tecrit, daha fazla ağır cezalar içermektedir. Kısacası politik tutsakları nefessiz bırakma, umutlarını kırma ve teslimiyete zorlama düzenlemeleridir. Bu uygulamalar, Kürt halkına yönelik yürütülen savaştan ve PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan tecritten bağımsız değildir. Tecrit ve uygulanan hukuksuzluklar tüm toplumu kapsayacak bir düzeye ulaştı. İmralı işkence sistemiyle tüm toplum teslim alınmak istenmektedir. Dolayısıyla iktidar dünyanın neresinde insanlık dışı bir yöntem bulursa, politik tutsaklar üzerinde uygulamaya çalışıyor” diye belirtti.
Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) normlarına göre hareket ettiği iddiasında bulunduğunu anımsatan Adet, “Eğer bugün hapishaneler hınca hınç doluysa ve sürekli yeni hapishaneler inşa ediliyorsa bu rejimin, Kürt sorununun çözümsüzlüğünden kaynaklanmaktadır. 40 yıldır aynı yol ve yöntem denenmektedir. Bunlar, özel savaş rejiminin 40 yıldır biz tutsaklar üzerinde yürüttüğü temel politikalarındandır. Özgürlük, demokrasi ve insan hakları mücadelesi süreklilik isteyen bir mücadeledir. Dolayısıyla iktidar politik tutsaklar şahsında farklı uygulamalarla bu mücadeleyi kırmak istiyor” dedi.
Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde özel bir tutumun olduğunu ve cezaevinin MHP kadrolarıyla yönetildiğini söyleyen Adet, “Cezaevi birinci müdürü olan şahıs başta olmak üzere cezaevi savcısına kadar hepsi de MHP kadrosu. Cezaevinden kimlerin bırakılıp bırakılmayacağını Devlet Bahçeli belirliyor. Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nin gardiyanlığını Bahçeli yapmaktadır. Bu nedenle politik tutsakların ‘iyi halden’ bırakılmaları beklenemez” şeklinde konuştu.
'TUTSAKLAR KADERİNE TERK EDİLMİŞ'
Yaşananlara karşı kamuoyunun duyarlı olması gerektiğini aktaran Adet, sözlerini şöyle sürdürdü: “Başta İmralı olmak üzere, cezaevlerinde korkunç bir tecrit uygulanıyor. Tutsaklar kendi kaderlerine terk edilmiş durumda. Çeşitli tipte yeni hapishaneler inşa ediliyor. Tutsaklar hücrelerde tutuluyor ve bu sistem giderek yaygınlaştırılıyor. Aslında tutsaklar bu yöntemlerle yavaş yavaş idam ediliyor. Herkes, bunu görsün ve ona göre harekete geçsin. Ne yapılacaksa şimdi yapılsın, yarın çok geç olabilir.”