Hukuk ve sağlık örgütlerinden ‘Tecridin Üç Boyutu’ konulu panel

img

ANKARA – Panelde bir araya hukuk ve sağlık örgütleri, Yüksek Güvenlikli Cezaevi ve S Tipi Cezaevleri’nde sürdürülen tecridi, “ideoloji, hukuk ve sağlık” olmak üzere üç boyutta değerlendirdi.

Ankara Tabip Odası (ATO), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) ve Toplumsal Hukuk’un düzenlediği “Yüksek Güvenlikli Cezaevi (YGC) ve S Tipi Hapishanelerindeki Tecridin Üç Boyutu: İdeoloji, Hukuk ve Sağlık” başlık panel, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Genel Merkezi’nde gerçekleşti.

TTB Konferans Salonu’nda gerçekleşen panelin moderatörlüğünü İHD Ankara Şube Eş Başkanı Ömer Faruk Yazmacı üstlenirken, TİHV Genel Başkanı Doktor Metin Bakkalcı, Avukat Kazım Bayraktar ve Avukat Çiğdem Kozan konuşmacı olarak yer aldı. Panele ayrıca kurum temsilcileri ve çok sayıda izleyici katıldı.

FİNCANCI: MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ

İlk olarak söz alan Şebnem Korur Fincancı, panelin dayanışma amacıyla TTB’de düzenlendiğine dikkat çekti. Fincancı, “TTB Merkez Konseyi olarak 14 gün önce görevden alınma kararı verildi ama hala görevimizin başındayız. Merkez Konseyi’nde seçilmiş olmanın ötesinde her birimizde bu meslek örgütünde üstendiğimiz görevleri var. O yüzden biz mücadeleye devam edeceğiz. Mücadelemizin ne kadar güçlü olduğuna bağlı olarak bu süreç şekillenecek. Cezaevleri de bizim mücadele alanlarımızdan biri. Türkiye’de çok yakıcı süreçler yaşadık. Yeni cezaevleri tipleriyle birlikte tecridi nasıl daha fazla derinleştirebiliriz zihniyeti var. Koskoca bir Türkiye toplumu her alana tecrit ediliyor. Bu yalnızlaştırma hali aslında mücadeleyi durdurma amacı taşıyor. Biz de buna karşı birlikte mücadele ediyoruz” diye konuştu. 

‘CEZAEVLERİNDE YAŞANANLAR BİZİM HİKAYEMİZ’

Panelin açılış konuşmasını Ömer Faruk Yazmacı gerçekleştirdi. “Cezaevlerinde yaşananlar bizim hikayemiz” diyen Yazmacı, tecridin çözümü için görünürlüğün önemine dikkat çekti. Yazmacı, “Türkiye’nin gündemine oturmadan çözülemeyecek bir durum bu. Türkiye maalesef hapishanelerde bütün halkını hapsetmek gibi bir hedef önünde koydu. 2000’li yılların başında izolasyon cezaevleri gündeme konuldu ve 14 tane F Tipi yapıldı ancak bununla yetindiler. 2021 yılından bugüne kadar bugüne kadar 60 tane izolasyon hapishanesini yaptı. YGC’ler 3 yıl içinde 6 katına ulaşmış durumda. Bunun amacı ne?” diye sordu ve sözü tecrit kavramını “ideoloji” boyutuyla ele alan Kazım Bayraktar’a bıraktı.

BİREYSEL ÖZGÜRLÜK MASKESİ

Tecridin tarihsel gelişiminin kavranması gerektiğini belirten Bayraktar, “Kapitalizmin geldiği aşamada öncelikle dışarıda tüm bireyleri bireysel özgürlük maskesi arkasında atomize etmeye çalıştığını görüyoruz. Bunu perdeleyen söylemler özgürlük eşitlik ve benzeri şeyler. Bireyin altını çizerek ideolojik gerçekilği gizlemeye çalışıyorlar. Biz bireysel hakların düşmanı değiliz ancak bunun arka planındaki hedefi göz ardı edemeyiz” dedi.

‘TECRİT İNSANİ ÖZELLİKLERİMİZİ TAHRİP EDER’

Margaret Thatcher’ın, “Toplum yoktur birey vardır” sözünü anımsatan Bayraktar, “1700’lü yıllardan bugüne kadar insan birey olarak tanımlandı. Bireyin gelişimi sanki tek başına bir gelişimmiş gibi tanımlanıyor.  Tecritte yüzbinlerce yıllık evrimde kazandığımız insani özelliklerimizin de tahrip edilmesi söz konusu. İnsan yeryüzüne birey olarak fırlatılmadı. İnsanı hayvandan ayıran temel özellik kendi geçim araçlarını dönüştürmesidir. Bu bireylerin eylemleriyle gerçekleşmedi” sözlerini kullandı.

UTANDIRMA CEZASI

Bayraktar şöyle devam etti: “Bilinciyle ve diliyle insan kolektif emek kullandı. İnsani özelliklerimiz köklü tarihimizde bugünkü ahlaktan çok daha üstündü. Komünal toplumlar hukuksuz toplumlardır ama düzensiz ve kuralsız değildi. Düzenin oluşması geçim araçlarının ne biçimde kullanıldığı ile ilgilidir. Biz kolektif emek içerisinde birey olduk. Biz bu insani özellikleri böyle kazandık. 40 bin yıl boyunca insan kendi düzeninin kurallarını ihlal ederken, ceza odalarının öne çıktığını görüyoruz. Utandırma, zarar verenin kapısında şarkı söyleme, sürgün etme gibi cezalar vardı ama en yaygını utandırmadır. Evrimimizde kazandığımız en önemli şeylerden bir tanesi utanma duygusudur. Utandırmak kuralı ihlal edene dair önemli bir yaptırım.”

‘BİR TARAFTA TOPRAK AĞALARI BİR TARAFTA KÖLELER’

Özel mülkiyetin tamamlandığı aşamada ilk kent cumhuriyetlerinin yazılı yasalarında komünal toplumlardan farklı ceza sistemlerinin geliştiğine dikkat çeken Bayraktar, “Komünal toplumda gasp, yalan söyleme gibi suçlar yok. Bu tür şeyler kent cumhuriyetlerinde karşımıza çıkıyor. Bir başka şey de köleleştirme. İnsan insanın mülkiyeti haline gelebiliyor. Bir tarafta toprak ağaları bir tarafta köleler. Çıkar tartışmaları ekseninde bir sürü suçlar ortaya çıkmış. Bu süreçte ilk cezalandırma yöntemleri bedene yönelikti, şimdiki gibi ruha değil” diye belirtti.

‘ÖZEL MÜLKİYET GENİŞ KESİMLERİ KÖLELEŞTİRİR’

Günümüz Avrupa Hukuku'nun temelini oluşturan Roma Hukuku’nun gelişiminde, yazılı olmayan hususların yazılı biçimde hukuki kurallar haline getirilmesi devrine ait hukuk kaynağı olan 12 Levha Kanunu’na değinerek bedene yönelik cezalardan örnek veren Bayraktar, “Bir kimse kendisine borçlu olan vatandaşı hakim önüne görür. Borçlu borcunu ödeyemezse ona el koyar. Yine ödeyemezse köle olarak satar” maddesine atıfta bulundu. Bayraktar, “Bu cezalandırma özel mülkiyet biçiminin bedene dönük ilk cezalandırmasıdır. Özel mülkiyet eşit dağılmaz ve küçük bir azınlığın elinde büyük, geniş kesimleri ise köleleştirir. Küçük demokrasi devletleri de bu eksende dönüşür ve geldiğimiz noktada 13-14’üncü yüzyıldaki en doruğa ulaşan devletlerdeki en çarpıcı cezalandırma yöntemleri Enginizasyon mahkemelerinde uygulanmıştır” dedi.

PANOPTİKON UYGULAMASI

Cezalandırma yöntemlerinin tarih içerisinde değiştiğini ifade eden Bayraktar, sermayenin tekelleşmesiyle birlikte burjuva demokrasilerinin gericileşmeye başladığını ifade ederek, “Burjuvazi bu aşamada esas cezalandırma biçimi olarak tecride yöneldi. Kendi ideoloji çerçevesinde yöneldi, yani bireyselleştirme. Liberal felsefenin öncülerinden Jeremy Bentham’ın cezaevlerine dönük Panoptikon uygulamasını tarifleyen Bayraktar, birkaç katlık tek odalı hücrelerden oluşan ve bir halka üzerine kurulu tecrit sisteminin, “Her hücre bu halkanın iç kısmına açıktı ve halkanın dış cephesindeki duvarda birer pencere vardı” özelliklerini anlattı.

PANOPTİKON İLKELERİ

Bayraktar, Panoptikon'un temelinde yatan ilkeyi anlattı: Tek odalı hücrenin içindeki sakine saklanacak hiçbir yer bırakmaması, buna karşılık dış cephedeki duvarın penceresinden gelen dış ışığın kuledeki nöbetçilere mahpusun her hareketinin bir silüetini izleme olanağını sağlamasıydı. Bentham'ın yaklaşımına göre, gözlemlenen her yanlış davranışının ceza getireceğini bilen, ama davranışlarının aslında ne zaman gözlemlendiğini bilmeyen mahpusun, aklını başına toplayarak her zaman izleniyormuşçasına davranmaktan başka seçeneği yoktu. Böylece mahkûm bizzat kendi hareketlerini kollamak durumunda kalacaktı. Bayraktar, “Bu cezaevi bu bize şunu gösterdi. Cezalandırma sadece siyasal değil biçimi itibariyle de ideolojik bir dönüşüm amacı taşır” sözlerini kullandı.

‘TECRİT İDEOLOJİK BİR SORUNDUR’

Ceza tehdidi altında düşünce ve eylemden vazgeçirmenin en yeni örneklerini günümüz infaz sisteminde görüldüğünü ifade eden Bayraktar, “İnfaz hakimi, ‘sen daha uslanmamışsın’ diyerek infaz yakıyor. Cezaevi içerisindeki düzeni bozduğundan falan değil. Hedef ‘sen değiştin mi, rehabilite oldun mu’ sorusuna cevap bulmak. Düşünceden ve eylemden vazgeçirme özel mülkiyet sistemlerinin ortak noktasıdır. Tecrit ideolojik bir sorundur” diye ifade etti.

YGC’LERDE KAFES SİSTEMİ

Sonrasında söz alan avukat Çiğdem Kozan ise “Hukuk” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. YGC ve S Tipi Cezaevlerini görsellerle anlatan Kozan, son yapılan cezaevlerinin çoğunun YGC ve S Tipi olduğunu belirterek Türkiye’de 7 tane S Tipi 22 tane ise YGC mevcut olduğunu aktardı. YGC’lerdeki tecrit biçimini “kafes” olarak tanımlayan Kozan, Antalya YGC’de bulunan bir tutsağın bulunduğu cezaevini ve bulunduğu odayı gösteren çizimlerini gösterdi.

HAVA İLE TEMAS YOK!

Tutsakların bulunduğu her modüllerinin (hücre) 12 metre karelik bir alandan ibaret olduğunu aktaran Kozan, “Yataklar camın önüne konuluyor ve eşyaların yeri dahi değiştirilemez. Değiştirdiğinizde farklı cezalandırma yöntemleriyle karşı karşıya bırakılıyorsunuz. Hücre içerisinde kameralar var. Sürekli olarak izlenildiğiniz ve özel alanınızın olmadığı bir yaşam alanı. Odaların hiç biri havalandırmaya açılmıyor. Odaların havalandırma görev tek yeri pencereler. Birkaç tutsak bir araya getirilerek başka bir koridordaki havalandırmaya çıkarılıyorlar. Bu da 1 saat civarında bir süre. Odanızda havayla bile temas edebileceğiniz tek yer pencerelerken orası da tel örgülerle kapalı” dedi.

‘YGC’LERDE İNSAN HAKLARI TANINMIYOR’

1987 Avrupa Cezaevleri Standart Kuralları’na atıfta bulunan Kozan, Türkiye’deki cezaevlerinin bu kurallara aykırı olduğunu ifade etti. Kozan, “İnsan saygı, maddi manevi sağlığın korunmasına dönük koşullara uyulmuyor. Bakanlar Komitesi’nin Avrupa Cezaevi Kurallarına Dair Üye Devletlerine gönderilen tavsiye kararına değinen Kozan, kararda yer alan, “Özgürlüğünden yoksun bırakılan tüm kişilere insan haklarına saygılı bir şekilde davranılmalıdır” ve “Cezaevi yaşamı genel toplum yaşamının olumlu yönlerine mümkün olabildiğince yaklaşmalıdır” gibi ilkelerine riyayet edilmediğini aktardı. Kozan, cezaevlerinde sivil toplum kuruluşlarının yapması gereken incelemelere izin verilmediğini, avukatların dahi kısıtlandığını belirtti.

‘SOHBET HAKLARI ELLERİNDEN ALINIYOR’

Türkiye ve Kürdistan’daki cezaevlerinin tamamında hak ihlallerinin yaşandığını ifade eden Kozan, “YGC’lerdeki tutsaklar, revirden randevu alınamadığını, modüldeki buton ile gardiyanlar ile acil durumlarda iletişim kuramadıklarını anlatıyor. Gece uykularında dahi rahatsız edici alarm sesleriyle uyandırılıyorlar. Tutsaklar, güneş ışığından mahkum kaldıklarını, farklı suç tipleriyle aynı yerde kalmak zorunda kaldıklarını ifade ediyorlar. Sohbet hakları ellerinden alınıyor. YGC ve S Tiplerinde artan haklara müdahale durumu diğer cezaevlerine de yansıdı. Bu cezaevlerinde her ay kitap alamazsınız. Kadın cezaevlerinde böyle bir uygulama yoktu ancak şimdi onlar da bir ay verip bir ay vermiyorlar” sözlerine yer verdi.

‘ABDULLAH ÖCALAN ÜZERİNDEKİ TECRİT YAYILIYOR’

Kozan, Türkiye’de mutlak tecridin İmralı Adası’nda PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde başlatıldığına dikkat çekti ve şöyle devam etti: “Sayın Öcalan tek kişilik hücrede. İletişim kanallarına izin verilmemesinin yansıması diğer tutsaklara YGC ve S tiplerinde karşılık buldu. Sayın Öcalan’a mektupları hiç verilmiyor. İmralı Adası’nda 2015’ten beri yoğun bir tecrit, 2021’den beri mutlak iletişimsizlik hali var. 25 Mart 2021 tarihinden bu yana Öcalan’dan haber alınamıyor. Tutsaklar orada artan tecridin kendileri için de artan bir tecrit olacağını biliyor. Cezaevlerinde Sayın Öcalan üzerindeki tecride karşı ve Kürt sorunundaki demokratik çözüme dair 18 gündür açlık grevinde. Bu hapsetme hali siyasi ve ideolojik bir biçimde ortaya kondu. Bu tecrit toplumun tecrididir.

‘ÖLÜME DÖNÜŞ OPERASYONU’

Son olarak konuşan Metin Bakkalcı ise “sağlık” başlığına dair değerlendirmelerde bulundu. 19 Aralık 2000’de gerçekleştirilen Hayata Dönüş Operasyonu’nu hatırlatan Bakkalcı, “22 Ekim 2000’de bir açlık grevi başlatılmıştı ama 19 Aralık’a kadar tek bir ölüm yoktu. 19 Aralık’ta 32 insan yaşamını yitirdi ve açlık grevlerinin devam etmesiyle 68 kişi açlık grevinde, toplamda ise 100 insan yaşamını yitirdi. Hayata Dönüş dedikleri operasyon yüzünden 100 kişi öldü. Bu bir ölüme dönüş operasyonudur. Operasyonlar sürerken TTB Merkez Konseyi olarak, ‘Herkes bilmelidir ki cinayeti kör bir kayıkçı gördü, ben gördüm kulaklarım gördü’ açıklaması yapmıştık. Burada ben dahil hepimizin sorumluluğu var. Bu katliamlar hiç birimiz için kader değil” dedi.

‘HER YIL 300 BİN KİŞİ CEZAEVİNE GİRİP ÇIKIYOR’

Bakkalcı sözlerini şöyle sürdürdü: “2005 yılında bu ülkede cezaevlerinde 55 bin insan yaşıyordu. 2022’in sonunda bu 55 bin insan, 341 bin 957’ye çıktı. 12 Eylül Darbesi’nde dahil böyle bir trend olmadı. Adalet Bakanlığı verilerine göre bu ülkede her yıl 300 bin insan cezaevine giriyor ve 300 bin insan cezaevinden çıkıyor. Hapishaneler insan hakları ihlalinin olağan üstü repertuarıdır. Daha girişte çıplak arama dahil olmak üzere ihlaller manzumesi var. Tecrit bir insanı fiziksel veya sosyal olarak diğer insanlardan veya şeylerden ayrıma tabi tutarak duygusal ve sosyal uyaranlardan yoksunluk sonucuna ulaşma amacı güder” diye belirtti. 19 ve 20’inci yüzyılda başlayan “kapatılma” cezalandırılması sonucunda kişinin bedeninin ve ruhunun hapsedildiğini belirten Bakkalcı, YGC’lerin kuruluş felsefesinin tecridi esas aldığını dile getirerek, İmralı Cezaevi’nin ise kabul edilemez ve örneği olmayan bir yapıda olduğunu aktardı.

‘20’NCİ YY’NİN İKİNCİ YÜZYILINDAN SONRA ARAŞTIRMALAR DEĞİŞİYOR’

1854 yılında “cezaevi psikozu”, “tek başına kapatılma psikozu” tanımlarının yapıldığını ifade eden Bakkalcı, “O araştırmalarda tecridin ruh sağlığına yıkıcı etkileri biliniyordu. Bunun bir yansıması olarak tecride dair bir geri ittirme olanağı yakalanmıştı ama 20’nci yüzyılın ikinci yüzyılından sonra araştırmaların bir kısmı değişime uğruyor. ‘Bu işi kötüye nasıl kullanırız’ telaşıyla birlikte mesela tecridin ABD hapishanelerinden uygulanabilirliğine dönük tartışmalar yürütülüyor” ifadelerini kullandı.

‘ANKSİYETE, DEPRESYON, ÖFKE, BİLİŞSEL BOZUKLUKLAR, ALGI BOZUKLUKLARI…’

Son 150 yıldır hapishanelerdeki tecridin etkilerinin araştırıldığını vurgulayan Bakkalcı, “Bir insanın uygun, yeterli ve değişken, duyusal ve sosyal uyarana gereksinim duyar. Bu bizim doğumumuzdan itibaren olan bir şey. Hapishanelere de özgü değil. Bütün çalışmalarda istek dışı tek başına tutulmanın 10 günden fazla sürdüğü koşulların ruh sağlığına olumsuz etki etmediğine dair tek bir çalışma bile yok. Anksiyete, depresyon, öfke, bilişsel bozukluklar, algı bozuklukları, paranoya ve psikoz, intihar gibi ruhsal sorunlar yaşatabileceğine dair birçok araştırma mevcut” diye aktardı.

Uzun süreli cezaevi yaşantısı olan ve tahliye olan 150 tutsağın 2023 Kasım sonu itibariyle TİHV’e başvurduğunu ifade eden Bakkalcı, “Cezaevine kapatmak zaten bir cezadır. Bundan daha fazlasını yapmak işkencedir. Kapatılma zaten acı verici bir süreç iken onun dışındaki her acı verici işlem işkencedir. Biz de İstanbul Protokolü 2022 baskısında işkence yöntemleri arasında tecrit ve izolasyona yer vermiş olduk. Tecrit tahakkümü esas alan bir rejimin uygulama biçimidir ve bir topluluk tahayyülünün bir unsurudur. Tecridin kaldırılması için hepimizin yapması gerekenler var.

Panel, katılımcıların yönelttiği sorularla son buldu.

Diğer başlıklar

16/12/2023
13:14 İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’na 10 ayda 2 bine yakın başvuru
12:55 Bakana yöneltiler soruların yanıtı AFAD’dan geldi
11:38 Irak il meclisi seçimlerinin özel oylaması başladı
11:26 MKM: Yasak kararını tanımıyoruz, iki noktada konser vereceğiz
11:19 İlaç fiyatlarına yüzde 25 zam
10:50 Bakırhan: Kimsenin ilk yardım çantası değiliz
10:05 Marmara'da deniz ulaşımı durdu
10:02 AKP’li belediye başkanları hakkında soruşturma izni
09:48 Gazeteci Süleyman Ahmet’ten 53 gündür haber yok
09:38 Tutsaklar 20 gündür eylemde
09:29 60 yaşındaki tutsak 'Abdullah Öcalan'a özgürlük' eyleminde
09:22 Silopiya Kadın Futbol Takımı şampiyon olarak üst lige çıktı
09:20 Adalet Nöbeti’nden seslendiler: Devlet aklını başına alsın!
09:19 Bayındır: Devlet Kurdistan’da ömrünü uzatmak için karanlık güçleri kullanıyor
09:12 DİSK Ege Temsilcisi Sarı: İşçi sınıfı sokakta olmalı
09:09 Gençler 'Vejînek Ciwan' kongresine hazırlanıyor
09:08 Baro Başkanı Eren'i ölümle tehdit eden Haral'a 4 yıla kadar hapis istemi
09:02 Av. Çiftçiler: Tecrit devam ederse diğer cezaevleri de İmralı’ya dönüştürülecek
09:00 16 ARALIK 2023 GÜNDEMİ
15/12/2023
23:28 Kadınlardan ‘#KadınlaraveÇocuklaraBütçe’ etiketiyle sanal medya eylemi
23:18 Êzidîlerden DAİŞ’e destek veren Fransız Lafarge şirketine dava
22:17 Yeni Özgür Politika’ya erişim engeli
22:16 Kayyım yönetimindeki MARSU Genel Müdürü görevden alındı
21:32 İHD Ekoloji Komisyonu'ndan ‘Afet, Ekolojik Yıkım ve 6306’ paneli
20:59 Ticaret ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın bütçeleri Meclis’ten geçti
20:34 Patnos Cezaevinde 15 kişiye hücre cezası verildi
20:30 Muğla’da siyasi partiler Can Atalay için Adalet Nöbeti başlattı
20:19 Beştaş’tan AKP’li vekile: Bölücü biz değil, sizsiniz!
19:38 Hukukçulardan mücadele hattını yükseltme çağrısı
18:39 Beştaş’tan konser yasağına tepki: Sazı füze, bateriyi de F-16 sandılar herhâlde
18:23 Afet Yönetimi ve Dayanışma Derneği: Keyfi uygulamaları kabul etmiyoruz
18:18 ‘Tecrit Bülteni’nin 4’üncü sayısı yayınlandı
17:17 Sendikal faaliyeti yürüten SES yöneticileri polisle engellenmek istendi
17:02 Korucuların saldırısında yaralanan Gün’ün ifadesi hastanede alındı
16:57 Müzisyen Aymaz davasında tanıklar saldırıyı anlattı
16:39 Mersin SGK İl Müdürlüğü önüne boş cüzdan bırakıldı
16:31 Erxenî’de kayyıma 'yol' tepkisi
16:26 Yargıtay'dan 'öğrencilere cinsel taciz' davasına görüş: Suç oluşmadı!
15:55 İYİ Parti’de bir istifa daha
15:34 Adalet Nöbeti destek ziyaretleriyle sürüyor
15:20 İşçiler 'insanca yaşanacak ücret' talebi için yürüdü
15:15 MKM’nin 32’nci yıl konserine yasak: Yeni yer ve saat açıklanacak
14:39 Çukurova cezaevleri raporu: İnsan hakları askıya alındı
14:31 Polonya'da kürtaj yasağına AİHM'den 'hak ihlali' kararı
14:29 Ökten: Sağlık bütçesi genel bütçenin en az yüzde 15’i olmalı
13:47 Filozof Zizek 'Abdullah Öcalan Kitap Okuma Günleri'ne katıldı
13:42 Ankara için DEM Parti’ye 150’yi aşkın başvuru
13:31 Avukatı darp eden polise ceza
13:06 DEM Parti Erdexan İl Örgütü 'ittifak' iddiasını yalanladı
12:39 Özak işçilerine dayanışma ziyaretleri sürüyor
12:38 Savcı adına hazırlanan sahte belge mahkemeye sunuldu
12:37 Meclis’te bütçe görüşmeleri sürüyor: Efrin'den alınıp işlenen zeytinler helal midir?
12:33 AYM, Taksim'in 1 Mayıs'a kapatılmasını 'hak ihlali' saydı
12:16 Hatimoğulları: Tecrit insanlık suçudur, ortadan kaldırılmalı
12:11 DEDAŞ'ı mahkemeye veren çiftçinin trafosu mühürlendi
12:05 Bedlîs'te şüpheli asker ölümü
11:39 Kürt mülteciler açlık grevinde
11:38 Çay bahçelerine komşu taş ocağı tesisine onay
11:12 Taciz davası ertelendi
11:00 İran’da polis merkezine saldırı: 11 ölü
10:41 Mezopotamya Kitap Fuarı'na 600 bin ziyaretçi bekleniyor
10:38 Riha'lı mevsimlik tarım işçilerinin sorunları çalıştayda masaya yatırılacak
10:26 Uluslararası Kadın Delegasyonu: Abdullah Öcalan derhal özgür bırakılmalı
10:21 Abdullah Öcalan’ın aile ve vasisinden görüşme başvurusu
10:20 Ulubey'de maden için bilirkişi raporu: Bölgeye zarar verecek
09:37 Kayyım kasayı boşaltıyor, AKP’li belediye taşınmazları satıyor
09:36 Tutsak Eman: Savaşı durdurabilecek tek kişi Abdullah Öcalan'dır
09:34 Cezaevlerindeki tutsaklar 19 gündür eylemde
09:28 HPG’li Yılmaz toprağı verildi
09:27 52 gündür haber alınamayan gazetecinin avukatı: KDP suç işliyor
09:23 Hasta tutsağın oğlu: Babam 4 ay yaşayamaz!
09:22 5 Nolu tanığı Akbay: 27 Kasım direnişi desteklenmeli
09:20 Molozlar depremde can verenlerin defnedildiği mezarlığa dökülüyor
09:16 Hak ve hukuk örgütleri: İmralı Cezaevi kapatılmalı
09:15 İmralı’ya 100 bin kartpostal gönderilecek
09:13 Egîdê Cimo Müzik Okulu akademik gelişmeyi hedefliyor
09:11 Tutsaklar ‘Abdullah Öcalan’a özgürlük’ talebinde kararlı
09:09 DEM Parti Kadın Politikalar Komisyonu: Yeni projelerle geliyoruz
09:08 Wan Gölü sahilinde imara aykırı kaçak yapı
09:07 Tutsak yakını: Milyonların ‘liderim’ dediği insana tecrit uygulanamaz
09:04 Av. Marcelli: CPT, Öcalan için kararlı bir tavırla açıklama yapmalı
09:02 ‘Kimliğim’ dediği Sûr’daki evi için 8 yıldır mücadele veriyor
09:00 15 ARALIK 2023 GÜNDEMİ
08:58 Denizli'de madende göçük: 2 ölü, 1 yaralı
14/12/2023
23:35 DBP Nisêbîn İlçe Eşbaşkanı serbest bırakıldı
22:10 DEM Parti Êlih İl binasına Şeyh Said'in posterini astı
21:24 Hukuk ve sağlık örgütlerinden ‘Tecridin Üç Boyutu’ konulu panel
20:46 KESK’in 28’inci yıldönümü Wêranşar'da konserle kutlandı
20:37 EŞİK’ten yerel seçim çağrısı: Eşit temsil istiyoruz
20:00 Wan’da kitap söyleşisi
19:43 Trabzon'da Kürtçe konuşan işçilere saldırı
19:07 Yeşil Sol Parti yeniden kuruluşunu ilan etti
18:57 Tuncel: Kürtlersiz ikinci cumhuriyetin kuruluşu mümkün değil
18:27 Filistin Sağlık Bakanlığı: 18 bin 787 kişi öldürüldü
18:22 Uluslararası Kadın Delegasyonu’nun Amed ziyaretleri sona erdi
18:10 Gazeteci Yılmaz cezaevinden çıktı: Aklım duvarların arkasında kaldı
18:05 Merkez Bankası'nın toplam brüt rezervi 141,4 milyar dolar
17:58 HEP'li Güneş için köyünde kitlesel uğurlama
17:41 Bakur belgeseli yargılamasında 1 yıl 13 ay cezası
17:36 Yılmaz’ın cenazesi 2 yıl sonra ailesine teslim edildi
17:12 Atalay’ın ikinci başvurusu 21 Aralık’ta karara bağlanacak
17:04 DEM Parti Cizre’deki sivil katliamların araştırılmasını istedi
16:56 AKP’li vekilin ilk icraatı kardeşini müdür yapmak!
16:17 Bayındır ve Hatimoğulları Cizîr esnafını ziyaret etti
15:59 Bütçe görüşmelerine Bitmez'in ölümü nedeniyle ara verildi
15:55 Aslan: Hristiyan ve Êzîdî öğrencilere din dersi dayatılıyor
15:47 İstanbul’da DEM Gençlik Meclisi üyesi 3 kişi gözaltına alındı
15:20 Tuncel: Kürtler kendi kendini yönetmek istiyor
14:52 Meclis’te Kürtçe konuşup karşılığını dövizlerle gösterdi
14:33 Adalet Nöbeti: Abdullah Öcalan özgür olana dek eylemler sürecek
14:26 Yapı-Yol Sen: AFAD emekçilerinin sorunları çözülsün
14:13 Hatimoğulları: Kürtler yok edilmek istendi
13:47 Koçyiğit: AKP kültürel hegemonya kurmak istiyor
13:28 Bandırma Cezaevi'nde hak ihlalleri: Tutsaklar hedef haline getiriliyor
13:25 Kürkçüler Cezaevi'nde tutsaklara 'not' cezası
13:23 Kalp krizi geçirmesine rağmen cezaevine gönderilen tutsağın durumu kritik
13:12 Semsûr'da sivil toplum örgütlerinin konteynerlerine polis el koydu
13:10 Saadet Partili Bitmez yaşamını yitirdi
12:59 Tutsak gazeteci Yılmaz tahliye edildi
12:49 KCDP üyeleri tehditlere karşı suç duyurusunda bulundu
12:45 Hatimoğulları katledilen Gün’ün taziyesinde: Bu siyasi bir cinayettir
12:43 Soylu hakkındaki suç duyurusuna dair Meclis'e dilekçe verildi
12:19 Gazeteci Yılmaz iddiaları tek tek yanıtladı: Kürt basınında çalıştığım için buradayım
12:17 Abdullah Öcalan’ın avukatlarından görüşme başvurusu
12:11 HABER-SEN’den üyelerine dönük baskılara tepki
11:37 Tutsak gazeteci Yılmaz’ın duruşması başladı
11:22 Demografiye müdahale: Hamaslı aileler Efrîn'e yerleştirildi
11:18 Meclis'te bakanlık bütçeleri görüşmeleri sürüyor
11:05 DEM Parti: Asgari ücret en az 25 bin lira olmalı
10:24 Tutsak Yaşar: En büyük eylem ses çıkarmaktır
10:15 RSF’nin 2023 raporu: 45 gazeteci öldürüldü, 521 gazeteci tutuklu
09:44 Amed ve Ankara'da kadın katliamları
09:38 KDP’nin alıkoyduğu gazetecinin akıbeti 51 gündür bilinmiyor
09:34 Tutsakların ‘Abdullah Öcalan’a özgürlük’ eylemi 18’inci gününde
09:31 Amed'te bulvara Şeyh Said ismi hangi dönemde verildi?
09:28 Amed'te ağır hasarlı binalar tehlike saçıyor
09:25 Tutsak çocuklarının ‘özgürlük’ talepli eylemlerinin arkasındalar
09:17 DEM Parti İzmir’de kongreye gidiyor
09:16 Kayyım seçim öncesi tesisleri ve taşınmazları devretti
09:13 İmralı’daki ihlalleri uluslararası kurumlara iletecekler
09:08 AKP'li belediyenin kadın karnesi: ‘Erkeğe bağlama’ zihniyeti yürütülüyor
09:06 'Asgari Ücret Tespit Komisyonu emekçileri temsil etmiyor'
09:05 DEM Parti’de aday adaylığı başvuruları sürüyor
09:02 Depremin vurduğu Semsûr’da Kürtçe kursları başladı
09:01 Sûr'un gölgesini de çaldılar!
09:00 14 ARALIK 2023 GÜNDEMİ
13/12/2023
23:32 Gemlik’te 3.7 büyüklüğünde deprem
22:24 Fed faiz kararını açıkladı
21:19 SGDF’den tecride ilişkin duvar yazılaması
21:14 Enerji ve Savunma Bakanlığı bütçeleri Meclis’ten geçti