Adım adım uluslararası komplo: İmralı süreci

img

HABER MERKEZİ - PKK Lideri Abdullah Öcalan, “21’inci Yüzyılın Komplosu”nun en büyük bölümünün İmralı’da hayata geçirilmek istendiğine işaret ederek, Türkiye’nin Gladio çatışmalarının laboratuvarı haline getirildiğini söylemişti. 

Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Ortadoğu’ya ilk müdahalesi olan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik uluslararası komplo 25’inci yılını geride bıraktı. ABD’nin, NATO ve Almanya ile birlikte küresel güçlerin işbirliğinde gerçekleştirdiği komplonun ilk adımıyla PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın imhası planlandı. İmha ve inkar politikalarıyla yok edilmek istenen Kürtleri PKK’nin kuruluşuyla yeniden tarih sahnesine çıkaran Abdullah Öcalan, ABD koordinatörlüğünde olan küresel güçlerin hedefi oldu. 6 Mayıs 1996’da Suriye’nin Şam kentinde bombalı suikast ile imha edilmek istenen Abdullah Öcalan, planın başarısız olmasıyla bu kez etkisizleştirilmek istendi. 
 
Küresel güçlerin komploya dahil ettiği Şam hükümetinin baskılarıyla 9 Ekim 1998’de Suriye’den çıkan Abdullah Öcalan, Kürt sorununu demokratik çözümü için gittiği Avrupa’da kendi tespitiyle “çarmıha” gerildi. İlk çivi, Abdullah Öcalan’ın “İhanetin yılan solukluğunu yaşadım” dediği Moskova’da çakıldı. “Kapitalizmin ince oyunlarına karşı onurdan vazgeçmedim” diyen Abdullah Öcalan’a, ikinci çivi Roma’da çakıldı. PKK Lideri, üçüncü çivinin çakıldığı Atina’da yaşadığını, “Eşi görülmemiş dostluğa bir ihanet karşısında adeta dilim tutuldu, felç oldum” şeklinde özetledi. Dördüncü çivinin çakıldığı Nairobi’de ise Türkiye’ye teslim edildi. “Ben Türkiye’nin değil, uluslararası komplonun mahkumuyum” tespitinde bulunan PKK Lideri, İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ne konulmasıyla ölümünün beklendiğini ve Türkiye’nin rolünün gardiyanlık olduğunu söyledi. 
 
21’inci yüzyılın en büyük komplosu değerlendirmesinde bulunan Abdullah Öcalan, bunun en büyük bölümünün getirildiği İmralı Adası’nda hayata geçirilmek istendiğinin altını çizdi. PKK Lideri, 9 Ekim 1998’de Suriye’den çıkmasıyla başlayan uluslararası komplonun, 15 Şubat 1999’da getirildiği İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi sürecini, “Demokratik Uygarlık Manitestosu”nun 5’inci cildi olan “Kürt Sorunu ve Demokratik Uygarlık Çözümü” kitabında ele aldı. 
 
AB, ABD VE TÜRKİYE ANLAŞMASI
 
İmralı’da ABD, Avrupa Birliği (AB) ve Türk yönetimi arasındaki anlaşmanın açığa çıktığını belirten Abdullah Öcalan, operasyonun baştan sona ABD ve AB’nin siyasi sorumluluğu altında NATO Gladio’su tarafından yürütüldüğünü, bu üç göstergeden (ABD Başkanı Clinton’un özel danışmanı General Galtieri’nin açıklamaları, AB Siyasi Komiserliğinden bayan yetkilinin yaklaşımı ve Türk Özel Kuvvet Komutanlığı Şefi Engin Alan’ın rolü) açıklayıcı kanıt olduğuna işaret etti. 
 
KOMPLONUN ARKASINDAKİ FELSEFE
 
İmralı Adası’nda ilk olarak kendisini Genelkurmay Başkanlığı temsilcisi olarak tanıtan resmi üniformalı albay rütbesinde bir askerin karşıladığını belirten Abdullah Öcalan, daha sonra Genelkurmay Başkanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Milli İstihbarat Teşkilatı’ndan oluşan bir heyetin 10 gün süren sorgusunun başladığını söyledi. İmralı sürecinin uluslararası komplo niteliğini göz önünde bulunduran bir savunma anlayışına öncelik tanıdığını ifade eden Abdullah Öcalan, bu heyetin komplonun ardındaki felsefeyi kavramalarının doğalarına aykırı olduğunu söyledi. 
 
KÜRTLERE YÖNELİK KOMPLOLAR
 
PKK Lideri, komplonun ardındaki felsefi ve politik zihniyetin büyük önem taşıdığını vurgulayarak, “Her dönemin kilometre taşı olan komplolardan bahsettim. Bunlardan sadece Kürtlere yönelik olanlarından Hamidiye Alayları komplosu, 1914 Bitlis’teki Melle Selim, 1925 Şeyh Sait, 1930 Ağrı ve 1937 Dersim komploları, 1959’da 49’lar ve 1960’ta 400’ler Davaları, Faik Bucak’ın öldürülmesi ve Sait Kırmızıtoprak’ın KDP tarafından katledilmesi, yine PKK’nin ideolojik aşamasından günümüze kadar aynı zihniyet tarafından organize edilen yüzlerce komplo bir çırpıda sıralanabilir. Komploları düzenleyenler bunu ustaca düzenlenmiş iktidar sanatı saymaktadırlar. Yani komplo iktidar sanatının en önemli aracı ve ruhu durumundadır. Bu sanat Kürtler için kesinlikle komplo temelinde yürütülmek durumundaydı. Komplonun açıktan bir yöntemle uygulanması, öyküdeki çocuğun ‘Anne bak, kral çıplak’ demesine benzer bir duruma yol açacaktı. Hedefinde soykırıma dek giden uygulamalar bulunan bir iktidar gücünün elinde komplo dışında bir araç ve buna yön veren zihniyet yoktur. Burada önemli olan, komploya dahil olan güçlerin doğru tanınması ve tanımlanmasıdır” dedi. 
 
İLKESİZ İTTİFAKLAR VE ÇIKAR BİRLİKLERİ 
 
Komplonun içinde birbirleriyle oldukça çelişkili güçlerin varlığına değinen Abdullah Öcalan, şunları söyledi: “ABD’den Rusya Federasyonu’na, AB’den Arap Birliği’ne, Türkiye’den Yunanistan’a, Kenya’dan Tacikistan’a kadar birçok devlet komploya dahil olmuştu. Asırlık düşmanlar olan Türkler ve Yunanlıları birleştiren neydi? Neden benim sırtımdan bu kadar ilkesiz ittifaklar veya çıkar birlikleri kuruluyordu? Ayrıca hedeflenmeme için sevinen Türk ve Kürt sol ve ulusal işbirlikçilerin sayısı hesaplanmayacak kadar çoktu. Resmi dünya sanki benim şahsımda en tehlikeli rakibini kıstırmış gibiydi. PKK içinde bile kendileri için ikbal günlerinin geldiğine ve diledikleri gibi yaşamaları fırsatının doğduğuna inananların sayısı küçümsenemezdi. Şüphesiz en başta ve en genel bir gözlem tüm bu güçlerin kapitalist modernitenin liberal çıkarlar peşinde koşan önde gelen kesimlerinden oluştuğunu ortaya koyuyordu. Ben birçoğunun liberal faşist zihniyetini ve çıkarlarını tehdit etmekteydim.”
 
ORTADOĞU’YA YÖNELİK HESAPLAR 
 
İngiltere’nin bu noktada en tecrübeli güç olduğunun altını çizen Abdullah Öcalan, şunları kaydetti: “Benim Avrupa’da politika yapmamam için ilk işaret fişeğini sıkan güçtür. Avrupa’ya adım atar atmaz beni hemen ‘persona non grata’, yani ‘istenmeyen kişi’ ilan etmişti. Bu basit bir adım değildi, sonucu önceden belirleyen adımlardandı. Peki, Humeyni için, Lenin için bile alınmayan böylesi bir tavır neden hemen benim için alınmıştı? Özcesi, Ortadoğu’ya yönelik iki yüz yıllık hegemonik hesapları önünde, özellikle Kürdistan politikasından ötürü (özetle ‚Ver Kerkük-Musul’u, yok et kendi sınırlarındaki Kürtleri’ politikası nedeniyle) ciddi bir engel olarak ortaya çıkmıştım. Bütün planları ve uygulayıcıları karşısında tehlikeli olmaya başlamıştım.” 
 
ABD’NİN BOP PLANLARI
 
Abdullah Öcalan, ABD’nin komployla Büyük Ortadoğu Projesi’ni (BOP) devreye koymayı amaçladığını vurgulayarak, “Bunun için Kurdistan’daki gelişmeler kilit önemdeydi. Mutlaka etkisizleştirilmem en azından konjonktür gereğiydi. Tasfiye edilmem o günler için küresel politikalarına uygun düşmekteydi. Tarihinin çok önemli bir ekonomik krizini yaşayan Rusya’nın o dönemde çok acil krediye ihtiyacı vardı. Eğer derde derman olacaksa, bana karşı düzenlenen komploda yer alıp rolünü oynamaması için neden kalmayacaktı” diye belirtti.
 
KURDISTAN ÜZERİNDEKİ HESAPLAR 
 
PKK Lideri, şöyle devam etti: “Bunları söylerken sanırım gerçeği biraz daha aydınlatmış oluyorum. O günlerde Kurdistan’ın özgürlüğünden ve Kürtlerin kimliğini kazanmalarından yana olmak, her türlü günübirlik liberal çıkarları, pragmatizmi ve bencilliği aşmayı gerektiriyor; sağı ve soluyla kapitalist modernite yaşamından vazgeçmeyi veya bu yaşamın karşısına dikilmeyi emrediyor, buna zorluyordu. Tersine o günlerin dünyası küresel liberalizmin dünyayı fethetme savaşında şahlandığı günlerin dünyasıydı. Liberal faşizmin dünya çapında egemenliğini ilan ettiği yıllar yaşanmaktaydı. Politik açıdan ise, Ortadoğu hegemonik mücadelenin merkezi konumundaydı. Kurdistan üzerindeki mücadele hegemonik hesaplar açısından kilit roldeydi. PKK’nin ideolojik ve politik konumu hegemonik hesaplarla açık çelişki içindeydi. Dolayısıyla tasfiye edilmem, bu hesapların önünün açılması anlamına geliyordu.”
 
İMRALI SÜRECİNİN ÇÖZÜMLENMESİ 
 
“İmralı döngüsünde tüm bu tarihsel hesaplar şahsımda yeniden canlandırıldı” tespiti yapan Abdullah Öcalan, “İmralı sürecini çözümleyebilmem için uzun bir tarihsel temeli bulunan güncel çıkar çatışmalarının farkına varabilecek bir bilince sahip olmam gerekiyordu. Hegemonik sistemin komplo hesaplarında çok dikkat edilmesi gereken hususlardan biri de ustaca planlanmış ve son iki yüzyılda uygulanan bölgeye ilişkin ‘böl-yönet’ politikalarına alet olmamak, özellikle derinleştirilmesi hedeflenen Türk-Kürt çatışmasında bu güçler yararına kullanılmamaktı. Bu politikalara alet olan Ermeniler, Grekler, Balkanlardaki etnik yapılar, Araplar, Süryaniler, Türkler ve Kürtler çok şey yitirmişlerdi. Bunlardan bazıları binlerce yıllık vatanlarından ve kültürel varlıklarından olmuşlar, hatta ulusal toplum olmaktan çıkarılmışlardı. Ayrıca Türklerle birlikte yaşadıklarından ötürü birçok güç Kürtlere karşı öfke içindeydi. Malazgirt Savaşı’ndan beri stratejik önemini her zaman koruyan bu birlik, özellikle 1925’ten bu yana uygulanan inkâr ve imha politikasıyla berhava edildi. Cumhuriyet’in bu asli unsurunun inkârı ve tasfiyesine yönelik süreç derinliğine araştırılıp tarih felsefesiyle yorumlandığında, özünde bu stratejik birliğin hedeflendiği açığa çıkıyordu. İngilizler ve iç uzantılarının Mustafa Kemal’i zorlamaları komplonun en önemli adımıydı. Geleneksel Türk yönetim olgusunda, felsefesinde Kürt düşmanlığı ve asimilasyonculuğu yoktu. Bu düşmanlık özel amaçlarla geliştirilmişti. İsyan süreçleri ve sonrasında yaşananlar bu gerçeği doğruluyordu. İmralı’da oldukça dikkatimi çeken ve üzerinde daha da yoğunlaştığım bu durum, politik felsefemde köklü bir dönüşüme yol açtı” değerlendirmesinde bulundu. 
 
KOMPLONUN ÜÇ VERSİYONU 
 
Abdullah Öcalan, komploya dair üç versiyon halinde geliştirdiği sonuçları şöyle devam etti: “Komplo şahsımda sadece Kürtlere değil, Türklere de yapılmıştı. Teslim ediliş biçimi ve bunda rol oynayanların niyeti ‘terör’ün sona erdirilmesi ve çözüm olmayıp, bir yüzyıl daha sürecek şekilde anlaşmazlığın temelini derinleştirmekti. Beni komploya düşürmeleri bu niyetleri için ideal bir fırsat sunmuştu. Bu fırsatı sonuna kadar kullanmak isteyeceklerdi. Aksini düşünmek mümkün değildi. Çünkü isteselerdi bu yöndeki çok olumlu gelişmelere katkı sunabilirlerdi. Oysa işleri sürekli çıkmaza sürüklüyorlar, sorunu çözmek yerine tam bir kördüğüme dönüştürüyorlardı. Tipik bir İsrail-Filistin ikilemi yaratılmak isteniyordu. Nasıl ki İsrail-Filistin ikilemi yüzyıldır Ortadoğu’da Batı hegemonyasına hizmet etmişse, ondan çok daha büyük boyutlu olan Türk-Kürt ikilemi de en azından bir yüzyıl daha hegemonik hesaplarına hizmet edebilirdi. Zaten 19. yüzyılda bölgedeki birçok etnik ve mezhepsel sorunun geliştirilmesinde ve çözümsüz bırakılmasında aynı amaç güdülmüştür. İmralı gerçeği bu yöndeki ham bilgilerimi iyice olgunlaştırdı. Fakat karşımda duran en önemli sorun, bunu Türk yönetici elitine kavratabilmekti.
 
‘KOMPLO TÜRKLERE YAPILDI’ 
 
Dolayısıyla komplonun benden, Kürtlerden daha çok Türklere yapıldığını kavratabilmek en önemli sorunum haline gelmişti. Bunu sorguculara sıkça vurguluyordum. Ama onlar kendilerini başarı şehvetine kaptırmışlardı. 2005’te Kürt kimlik ve özgürlük hareketinin eskisinden daha diri olduğunu kavradıkları zamana kadar bu yaklaşımları devam etti. Konu üzerinde daha derinliğine yoğunlaştığımda, Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerindeki komplo unsurlarını daha yakından gördüm. Türk bağımsızlığı denilen olayın en fena bağımlılık türlerinden biri olduğunu fark ettim. Türklerin bağımlılığı ideolojik ve politikti. İnşa edilen milliyetçilik ve ulusçuluğun yabancı menşeli olduğunu, Türk toplumsal olgusu ve tarihiyle pek az ilgisinin bulunduğunu gittikçe daha iyi fark edebiliyordum. Hegemonik güçler Türk yönetici elitinin iktidar konusunda ne denli zaaflı olduğunu biliyorlar ve bu zaafı kullanıyorlardı. Kürtler üzerinde kurdukları sınır tanımaz hâkimiyet de aynı zaaftan ileri geliyordu. Bu hâkimiyet aynı zamanda mahkûmiyetleri demekti. Hâkimiyetleri hep güdümlüydü, öz ideolojileri yoktu; daha doğrusu, ‘hâkimiyet her şey, ideoloji hiçbir şey’ kuralı işletiliyordu.
 
TÜRK-KÜRT İKİLEMİNİN DERİNLEŞTİRİLMESİ
 
Hegemonik güçlerin Türk-Kürt ikileminin derinleştirilmesinde kullandıkları yöntem ‘tavşan kaç, tazı tut’ yöntemiydi. Öyle ki hem tazı hem de tavşan bu kovalamacada yorgun düşecekler, sonuçta her ikisi de sahiplerinin hizmetine ve kullanımına gireceklerdi. Bana bizzat uygulananlar, bu yöntemin doğrulanması anlamına geliyordu. Gerek AB Konseyi’nin yaklaşımları gerekse AİHM’nin kararları tam da bu politikanın uygulanmasına hizmet ediyordu. İki tarafı da kendine sonsuz bağlama mantığı geçerliydi. Amaç adalet ve çözüm değildi. Savunmalarımı daha çok bu mantığı teşhir amacıyla geliştirdim. Hiçbir NATO ülkesinde görülmeyen bir biçimde Gladio örgütlenmesini devletin tepesine oturtmak, iyi niyet ve güvenlikle izah edilemez. İpleri kendi ellerinde olduğu ve ülkeyi diledikleri gibi yönetmelerine eşsiz bir fırsat sunduğu için, hegemonik güçler Gladio’nun Türkiye uzantısına göz yummuşlardı.
 
GLADİO ÇATIŞMALARININ LABORATUVARI
 
Bir bütün olarak Gladio yakından incelendiğinde ve felsefesi açığa çıkarıldığında görülecektir ki, hedef en kısa yoldan ülkeyi işgal etmek, halkını bölüp parçalamak ve çatıştırmaktı. Özellikle Ortadoğu’daki uzantılarında bu gerçeklik sıkça yaşanan uygulamalarla kendini ortaya koyuyordu. Bir halkı yönetmenin en etkili aracıydı. Hem halkını devlete karşı çıkartıyorlar hem de ikisini birbirine ezdiriyorlar, tehlikeli gördüklerini bu yöntemle tasfiye ediyorlardı. Türkiye’nin son 60 yıllık yönetim gerçeğinde bu olgu çok çarpıcıydı. Ülke âdeta Gladio çatışmalarının laboratuvarı haline getirilmişti. Sadece PKK tarihinin tüm önemli süreçlerinde yaşanan Gladio’dan kaynaklı çatışmalar devletin ve halkların yüzyıllarca süren geleneksel dostluklarının sonunu getirmeye yeterli olmuştu.
 
ABD VE AB’NİN UZUN VADELİ ÇALIŞMASI 
 
İmralı sürecini bu oyunu bozmak için ideal bir platform olarak değerlendirdim. Bunun için gerekli olan teorik temelimi güçlendirdim. Barışın ve siyasi çözüm koşullarının bütün felsefi ve pratik argümanlarını geliştirdim. Demokratik siyasi çözümün özgünlüğü üzerinde yoğunlaştım. Zorlu ve sabır isteyen bu çalışmalar komplonun kısırdöngülerini kırabilir ve çözüm alternatiflerini geliştirebilirdi. Bu konuda kendime güvenmekten başka çarem yoktu. Aslında komplo sürecinde rol alanların niyeti farklıydı. Benim şahsımda PKK’nin ve Özgürlük Hareketi’nin bitirilişini sağlamak istiyorlardı. Cezaevi uygulamaları, AİHM ve AB’nin tüm yaklaşımları bu ana amaçla bağlantılıydı. Benden arındırılmış bir Kürt Hareketi hedefleniyordu. İğdiş edilmiş, efendilerinin hizmetinde olan geleneksel işbirlikçiliğin modern bir versiyonu oluşturulmak isteniyordu. Özellikle ABD ve AB’nin uzun vadeli çalışmaları bu doğrultudaydı. Türk yönetici elitiyle bu temelde ittifaklara açıklardı. 
 
SAVUNMAM ÇÖZÜM YOLU OLDU
 
Özcesi, özellikle İngiliz hegemonyacılığının önce işçi sınıfı hareketinde, daha sonraları ulusal kurtuluş hareketleriyle devrimci-demokratik hareketlerde başarıyla uyguladığı bu iğdiş etme modeli, liberal insan hakları ve özgürlükleri yöntemiyle başarıya ulaşmıştı. Devrimci önderleri ve örgütleri tasfiye etmişlerdi. Yüzlerce yıldır uyguladıkları tasfiye yöntemlerinin bir benzeri PKK’ye ve devrimci, kolektif özgürlük ve eşitlik hareketine uygulanıyordu. İmralı sürecinden beklenen esas sonuç buydu; üzerinde çokça çalışılan ve ustaca uygulanmak istenen plan buydu. Strateji ve taktikler bu plan çerçevesinde geliştiriliyordu. Benim bunlara mukabil geliştirdiğim savunma ne klasik Ortodoks dogmatik tutuma ne de kendimi kurtarmaya ve koşullarımı iyileştirmeye dayanıyordu. Savunmama yön veren şey, ilkeli, halkların tarihsel ve toplumsal gerçekliğine uygun onurlu barış ve demokratik çözüm yolu oldu.”
 
YARIN / Abdullah Öcalan: Senaryoyu başkası yazdı, tiyatro İmralı’da oynandı

Diğer başlıklar

29/09/2023
16:21 Bakanlık bakanı yalanladı: Sulltanoğlu hakkında soruşturma açılmamış
16:05 DiKenT uyardı: Bendimahi kuruyor
15:48 Pınar Selek’in duruşması 2024'e ertelendi
15:44 BEKSAV Eşbaşkanı Uçar serbest bırakıldı
15:17 Şirnex'te 'taşıma oy' açıklaması: İktidar seçim sonucunu değiştirmek istiyor
15:17 30 yıl hocalık yaptığı üniversiyete girişi yasaklandı
14:59 HDP’ye kapatma davası açan savcıdan İYİ Parti'ye ziyaret
14:16 Sağlık emekçileri ‘yemek’ protestosunda
14:01 Demet Akbağ, sansür sonrası jüri başkanlığından istifa etti
13:40 Belucistan'da 'Kanlı Cuma’ öncesi genel grev kararı
13:03 Pakistan'daki patlamada 52 kişi öldü
12:43 Amed’te ulaşıma fahiş zam: Uçurumun kenarındayız!
12:38 ÖHD’li Özalp serbest bırakıldı
12:01 Yeni Yaşam çalışanı gözaltına alındı
11:56 Kobanê Davası'nda 'ara' tartışması
11:55 Türkçe kartviziti ücretsiz basan Meclis Kürtçe için para istedi
11:20 İstanbul’da istinat duvarı işçi servisinin üzerine çöktü
11:02 Amed'te 9 Ekim çağrısı: Tecride karşı harekete geçme zamanı
10:56 Aileler İmralı’ya gitmek için başvurdu
10:37 Tutuklu kadınlardan ihlallere karşı CPT’ye başvuru
10:32 Yeşil Sol Parti kongreye gidiyor: Tablo değişecek
10:27 Yıldırım çarpması sonucu 48 hayvan öldü
10:18 Pendik’te su baskını
09:33 KJAR üyesi Mehabad: Kadın devrimi mutlaka başarıya ulaşacak
09:16 Tutal’ın failine ‘iyi hal’ indirimi: Sanık değil, katledilen yargılandı
09:11 Seyit Evran’ın öğrencisi: Devrimci gazeteciler yetiştirdi
09:07 Tedavisi engellenen tutuklu gözlerini kaybedebilir
09:05 Hosseini: Popüler kültüre hizmet etmeden kaliteli müzik yapılabilir
09:04 Depremzede kadınlar dikiş atölyesi kurdu
09:03 Psikologdan psikolojik baskı: Terörle mücadeleyi başarılı buluyor musunuz?
09:03 DFG Eşbaşkanı Müftüoğlu: Hiçbir duvar bizi gazetecilikten alıkoyamaz
09:02 Valinin ‘dönüyorlar’ dediği köyde tek bir Êzidî yok!
09:01 AKP'nin seçim kutlamasında öldürülen çocuğun faili bulunmuyor
09:00 ‘Güneşimizi Karartamazsınız’ eylemini anlattı: Direniş çemberi oluşturduk
09:00 BEKSAV film festivaline hazırlanıyor
09:00 29 EYLÜL 2023 GÜNDEMİ
08:31 CHP'li 2 belediyeye operasyon
00:12 Süleymaniye'de silahlı saldırı: 1 kişi yaşamını yitirdi
00:03 AKP'li eski ilçe başkanının öldürdüğü Birik defnedildi
28/09/2023
23:36 Riha’da şüpheli asker ölümü
23:25 ÖHD’li Özalp gözaltına alındı
23:06 Mücella Yapıcı tahliye oldu: Bu nasıl bir adalet
22:49 Deprem yardımlarını çalan polis tahliye edildi
22:09 İzmir’de coşkulu dengbêj konseri
22:03 ‘Mücadelemiz Abdullah Öcalan özgür olana dek devam edecek’
20:21 Kavala ve Atalay'a verilen hapis cezası onandı
20:06 Mor Dayanışma Adana’da yeni komisyonlar kuruyor
19:59 AKP eski ilçe başkanı komşularının evini taradı: Bir kişi hayatını kaybetti
19:41 Qoser’de ‘önceden hazırlanan ifadeler’ imzalatılan 3 genç tutuklandı
19:26 BEKSAV Eşbaşkanı Uçar gözaltına alındı
18:29 Alevi örgütlerinden gözaltılara tepki: Geri durmayacağız
18:16 Kobanê Davası heyetine: Maaşınızı ödeyen kurumlar davada taraf
17:52 Köpekli işkence uygulayan polisin yargılandığı dava ertelendi
17:23 İstanbul’da yağmur sele neden oldu
17:17 Kürtaj hakkı için küresel eylem: Güvenli erişimi sağlansın
16:34 MED TUHAD-FED’den kongreye katılım çağrısı
15:59 Zhala Baghırova’yı katleden polis tutuklandı
15:57 İstanbul’da doğalgaz patlaması: 1 ölü, 2 yaralı
15:10 Kadını katleden erkeğe ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası
15:02 Siyasetçilere 1 yıl 6’şar ay hapis
15:00 'Gece Yürüyüşü'ne katıldıkları için yargılanan kadınlar beraat etti
14:31 Alevi kurumlarından polisin gözaltı işlemine tepki
14:12 Bireysel Silahsızlanma Günü: Dokuz ayda bin 616 kişi öldü
13:47 Dîlok’ta bir kadın katledildi
13:39 Tahliyesi 6 ay engellenen tutuklu cezaevinden çıktı
12:54 Kobanê Davası: Tutuklama için ‘makul şüphe’ yeterli değil
12:51 AYM tutuklu vekil Atalay’ın başvurusunu inceleyecek
12:50 Yeşil Sol Parti, Meclis açılışında açıklama yapacak
11:49 Abdullah Öcalan’ın avukatlarından görüşme başvurusu
11:44 Komplonun yıl dönümünde 74 ülkede eylem
11:35 10 yılda bin 803 tarım işçisi öldü
11:14 Fail polise iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi
11:00 Fas'ta depremde ölenlerin sayısı 3 bine yaklaştı
10:43 Asker ablukasındaki Bana’da evlere baskın
10:23 Basketbol sahasında tutulan mültecilerin yemek menüsü: Bisküvi
10:10 Manisa'da 16 jeotermal saha için ihale yapılacak
10:09 Sansür kalktı, bakanlık festivalden çekildi
09:41 8 il için kuvvetli yağış uyarısı
09:05 İzmirliler uyuşturucu artışından kaygılı: Denetim yetersiz
09:03 ARÎ-DER’de bu yıl 30 öğretmen yetişecek
09:03 Ceylan’dan sonra en az 228 çocuk katledildi
09:02 Tutukluların eserlerinden oluşan sergi: Karanlıkta Kahkaha
09:02 Bülbün’ü anlattılar: Kurdistan aşığıydı
09:02 TJA’nın kampanyası: Sokak sokak örgütleneceğiz
09:02 Aydoğan: İmralı kapısı açılırsa yeni bir dönemin kapısı açılır
09:01 Ağır hasta tutuklu Tanboğa eriyor!
09:01 Salih Müslim: Komplo Abdullah Öcalan'ın özgürlüğüyle son bulur
09:00 28 EYLÜL 2023 GÜNDEMİ
08:55 Bafil Talabani yeniden YNK başkanı
08:55 ‘Kanun Hükmü’ Altın Portakal’a geri alındı
27/09/2023
23:47 Amasra maden katliamında TTK yüzde 100 kusurlu bulundu
20:54 FilmAmed Festivali başladı: Özgür sinema kazanacak
20:48 Colemêrg vekilleri: Kent valisi AKP yöneticisi gibi çalışıyor
20:25 Mersin’de 10 kişi tutuklandı
20:22 Fas’taki depremde 2 bin 960 kişi yaşamını yitirdi
20:15 10 ay sonra cenazesi alınan Akman son yolculuğuna uğurlandı
19:51 Firdevs Babat’ı katleden faile ceza talebi
19:45 261’inci haftasına giren KHK eyleminde mücadele kararlılığı
19:35 Eyn İsa’daki saldırıda bir kişi katledildi
19:09 Yeşil Sol Parti Wan’da STÖ’lerle buluştu
18:54 Kobanê Davası: ‘Kardeş kanı akmasın’ demek örgütsel eylem mi?
18:34 Efrîn'de işlenen suçları BM’ye aktardı: Acil soruşturma başlatılsın
17:44 Hasret Tutal’ı katleden Gülel’e haksız tahrik indirimi!
17:37 Vartinis Davası’nda JİTEM, Musa Anter ve Madımak kararları hatırlatıldı
17:18 Rapor: Türkiye organize suç endeksinde Avrupa birincisi
16:54 Yönetmenler sansüre karşı Altın Portakal'dan çekildi
16:48 Emelianova dosyasında gizlilik kararı
15:51 Bozan’dan valiye: Çalışmalarımızı tartışmak haddine değil
15:47 Yeşil Sol Parti’den 400 isme kongre davetiyesi
15:27 Gever’de askeri hareketlilik
15:11 Artı Medya Vakfı: Yenileniyoruz
14:55 Yeşil Sol Parti'den esnaf ziyareti
14:50 Evran’ın taziyesine kitlesel ziyaret
14:38 Şırnak Valiliği'nden 14 bölge için yasak kararı
14:36 Binarê Qendîl’e SİHA saldırısı: 1 kişi katledildi
14:34 Polisin açtığı ateş kazaya neden oldu
14:14 Barolardan avukat Erdal Çam’ın katledilmesine ortak tepki
13:57 Selma Irmak’a 4 yıl 2 ay hapis cezası
13:17 Efrîn’de biri kadın 3 kişi kaçırıldı
13:12 Çocuğun beyanlarına rağmen cinsel taciz faili beraat etti
12:56 ÖHD'den eş zamanlı açıklama: İmralı tecridine son verin
12:45 'Çocuğa cinsel taciz' davasında tutuklama talebi
12:28 Etiyopya'da bin 329 kişi açlıktan yaşamını yitirdi
12:21 Koca'dan 'Eris' varyantı açıklaması
11:53 Bergama'da tarım alanında JES inşasının önü açıldı
11:30 Sanatçı Kadir Çat hakkında takipsizlik kararı
11:24 Binler gazeteci Evran'ı son yolculuğuna uğurladı
11:22 Yazdığı kitabı 'incelemede' gerekçesiyle verilmiyor
11:08 Yeşil Sol Parti: Deprem için toplanan paralar nerede?
11:07 Aslan'ın duruşması heyet değişikliği nedeniyle ertelendi
10:57 Karabağ'dan göç eden Ermenilerin sayısı 30 bine yaklaştı
10:30 Qoser’de 2 gözaltı
10:28 Ceylan’ın failleri 14 yıldır bulunmadı
09:38 Tütün emekçisi kadınlar emeklerinin karşılığını alamıyor
09:37 Siyasetçilerden KDP’ye tepki: Tüm Kürtlere zarar veriyor
09:05 Kurdistan'ın mamostesi: Deniz Bülbün
09:04 Mersin’de 12 gözaltı
09:03 Av. Şakar: KDP savaş suçunun açığa çıkmasını engelledi
09:03 Din alimleri: Birlikte mücadeleyle tecrit kalkar
09:02 Gündoğan’ın doğası atık su tehdidi altında
09:02 Êlih Çayı imara açılıyor: Sofrada kimyasal olacak
09:01 Evran'ın 30 yıllık hakikat mücadelesi
09:00 7 kez ziyaret ettiği İmralı’yı anlattı: Hukukun karadeliği
09:00 27 EYLÜL 2023 GÜNDEMİ
08:35 Musul’da düğünde yangın: 100 ölü
07:52 Trendyol işçileri serbest
26/09/2023
19:16 Gever’de Kültür ve Sanat etkinliği düzenlenecek
19:08 Müftüoğlu’nun iddianamesi çıktı: Gazetecilik faaliyetlerinden suçlandı
19:00 Mor Dayanışma: Mersin’de sığınma evleri güvencesiz
18:45 Mahkeme başkanından tepki çeken sözler: Bu dosya cinayet davası değil!