İSTANBUL - Türkiye'de sorunların çözümü için öncelikle devlet kimliğinin değişmesi gerektiğini belirten Antikapitalist yazar İhsan Eliaçık, hükümetin vatan, bayrak söylemleri ile insanları zihnen teslim aldığını söyledi.
OHAL Karşıtı İnisiyatif, İstanbul Balat'ta bulunan İnşa Kültürevi Salonu'nda "OHAL'de Demokrasi Bu Hal'de Seçim Olmaz" başlıklı panel düzenledi. Moderatörlüğünü Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ayhan Bilgen'in yaptığı panele konuşmacı olarak, İnsan ve Özgürlük Hareketi'nden Ahmet Kaya, Antikapitalist yazar İhsan Eliaçık, Avukat Mehmet Ali Devecioğlu, Emek ve Adalet Platformu'ndan Zeki Kılıçaslan ve Hak ve Adalet Platformu'ndan Asuman Zengin katıldı. "OHAL'de demokrasi bu halde seçim olmaz" pankartının asıldığı panel salonunda çok sayıda dinleyici yer aldı. Panelde açılış konuşmasını OHAL Karşıtı İnisiyatif üyesi Bülent Atamer yaptı.
Amaçlarının OHAL'in toplumun başına neler getirdiğini saptamak ve ortak anlatı, program dili geliştirmek olduğunu belirten Atamer, bunun için tartışma alanlarını yaymaya ve genişletmeye çalıştıklarını belirtti. Atamer, "Önce Ankara'da buna benzer bir panele gerçekleştirdik şimdi de İstanbul'da. Panellerle başka illere de çalışmalarımızı yayacağız. Biliyoruz ki OHAL karşıtı program yürütenler değerlidir, önemsenmelidir. Tüm OHAL karşıtı bileşenlerle ortaklaşmak lazım. Etkinlik zenginliği mağduriyetin de yükseldiğini gösteriyor" dedi.
'DEMOKRASİ REVA GÖRÜLMÜYOR'
Ülkede OHAL'in ilk kez yaşanmadığına işaret eden Atamer, OHAL'i vatandaşı ile geçinemeyen bir devlet hali olarak tanımlarken, "Devlet vatandaşı hep bu şartlarda tutmak istiyor. Demokrasiyi bu halka reva görmüyor" diye aktardı.
'OHAL'DEN NASIL KURTULABİLİRİZ'İ TARTIŞMALIYIZ'
Ardından moderatör olarak söz alan HDP Sözcsü Ayhan Bilgen, "ne yapmalı?" sorusuna cevap bulmak istediklerini dile getirerek, "OHAL ile ilgili yaşanan mağduriyetlerle ilgili sızlanmak önemli fakat sadece sızlanmak dahi yetmiyor. Bizler, yaşatılan mağduriyetlerden kiminle, nasıl, nerede çıkarız? Bu karanlık dönemi nasıl bitiririz? Huzur ve demokrasi ortamına nasıl kavuşuruz, sorularının cevabını bulmalıyız. Çünkü bilmeliyiz ki, eğer ülkeye demokrasiyi getiremezsek, bu ülke yeni darbelerle karşılaşabilir" ifadelerini kullandı.
'İKTİDAR MEDYAYI TEKELİNE ALMIŞ'
Olağanüstü bir dönemden geçtiklerini fakat iktidarın bunu hissettirmemek için medyayı tekeline aldığını söyleyen Hak ve Adalet Platformu'ndan Asuman Zengin, hak mağduriyetlerinin zirveye çıktığını görebildiklerini belirtti. OHAL ile hukuk dışılığın arttığını belirten Zengin, "Toplumdan OHAL'e itiraz pek gelmiyor ve bu üzücüdür. İktidar, OHAL uygulamalarını eleştiren ya da bunun hakkında bir şey söyleyen herkesi hain olarak adlandırılıyor. Öyle görülüyor ki iktidar bu şartlar altında seçim yapacak. 16 Nisan seçimlerinde tedirginliklere, gerginliklere yol açan iktidar, 2019 seçimlerinde daha ciddi, ağır koşulları, tedirginlikleri yaşatacak buna yol açacaktır" diye aktardı.
'TÜRKİYE'DE OHAL DURUMU HEP HAKİM OLDU'
İnsan ve Özgürlük Hareketi'nden Ahmet Kaya, "Kendimi ilk tanıdığım dönemler olan 6 yaşında 80 darbesi olmuştu. Gençliğimi Diyarbakır'da geçirdim, o yıllar boyuncu sürekli olarak OHAL yönetimi hakimdi. Sonra üniversite için geldiğim İstanbul'da, ki burası OHAL bölgesi dışında bir yerdi ama o dönemde de 28 Şubat oldu. Ve bugün birden bire tekrar OHAL içerisine düştük. Şimdi bu uzun sürece baktığımız zaman, hangi dönem OHAL, hangisi olağan hal ayırt edemiyoruz. Türkiye gerçekliği hep OHAL oldu. Bundan dolayıdır ki kanıksıyoruz ve itiraz edemiyoruz" diye belirtti.
'DİN KULLANILARAK BASKI UYGULANIYOR'
Kaya, "Bu ülkede OHAL'i neden çok yaşıyoruz çünkü İslam tarihi boyunca her zaman kutsanan bir güç vardır. Bu güç kutsandığından dolayı toplum katmanlarının yaşam hakları, özgürlük alanları ihmal edildi ve diğer güce kurban edildi. O güç her dönem meşruiyetini dinden aldı, alıyor. Bugün din eksenli düşünen, dini ön plana çıkaran iktidar var. Bu iktidar dini kullanarak daha ağır baskı kullanabiliyor. Siz dini baskı aracı olarak topluma karşı kullanırsanız, o toplum nezdinde itirazla karşılaşmanız azalır" dedi.
Azgınlaşmış bir güce karşı, adalete sarılmış güçlerin kazanabileceğine vurgu yapan Kaya, ortak paydası adalet olan kesimlerle birleşilmezse zulmün değişmeyeceğini söyledi. Kaya son olarak, toplumun en temel sorunu olan Kürt Sorununu çözüm içine katmadıkları vakit, ülkedeki var olan durumu konuşamayacaklarını belirtti.
'ÖNCELİKLE SİSTEMLE HESAPLAŞMALIYIZ'
Türkiye'de OHAL öncesinde de demokrasinin olmadığına dikkat çeken Avukat Mehmet Ali Devecioğlu, parti liderlerini eleştirmeden önce ülkedeki sistem eleştirisini yapmaları gerektiğini söyledi. Devecioğlu, "Bugün ülkede yargı sorunlu ama bu yargı bugün ortaya çıkmadı. İstiklal Mahkemeleri'nden bu yana bu yargı var. Bugünkü hukuk ve yargının temelleri oradan geliyor. Onları çözmeden bugünkü yargının sorunlarını değiştiremeyiz, çözemeyiz. Gereği kadar sistemle hesaplaşmadığımız için bugün bugün bu sorunlarla karşılaşıyoruz. 12 Eylül'de, 12 Mart'ta 28 Şubat'ta hesap soramadık, hesaplaşamadık, yüzleşemedik; bugün bu yüzden bu sorunlarla karşılaşıyoruz" dedi.
Bugünkü OHAL'in diğer OHAL durumlarından çok daha farklı ve ağır olduğunu belirten Devecioğlu, bugün net olarak suçun kişiselliği durumunun ihlal edildiğini söyledi. Daha önceki OHAL dönemlerinde suçlu yakalanmadı diye suçlunun akrabasının rehin alınmadığını ifade eden Devecioğlu, "Bugün devlet suçluyu yakalayamıyor diye annesi, babası, kardeşi gözaltına alınıyor. Bu mağduriyet bile bugünkü OHAL'in, diğer OHAL ve darbelerden ayırdığını gösterebilir." diye belirtti.
'ZİHNİ SALDIRIYA TESLİM OLMAMALIYIZ'
Antikapitalist-yazar İhsan Eliaçık ise, "Devletin resmi dini İslam, mezhebi sünnilik, ırkı Türklük olan bir anayasal kimliğe sahiptir. Bu toprakların ana damarı olarak Türklük ve Sünnilik olarak görülüyor. Bunun dışındakiler ister istemez öteki görülüyor. Bu yüzden sorunların çözümü için öncelikle devlet kimliği değişmelidir. Fakat ülkede 'vatandaşlık bağı ile bağlanan herkes Türktür' gibi bir tekçi dayatma var. Ben şahsen şuanda Müslümanlık ve Türklükle boğuşmak içerisindeyim. Ben içinde yaşadığım kültürle yüzleşiyorum. Bu neden Kayseri Kitap Fuarı'na, Isparta Kitap Fuarı'na alınmıyorum. Müslüman, Türklük, Sünnilik anlayışı ile boğuşma halindeyim. Herkesin öncelikle zihnen bir dik duruş sergilemesi lazım. Hükümet vatan, bayrak ile ülkenin yüzde 90'ını ele geçirmiş durumda. İnsanları zihnen teslim alıyorlar. Bu zihni saldırıya karşı teslim olmamak gerekiyor. Bu yüzden savaş ittifakına karşı çıkmalıyız. Ben savaş ittifakına karşı dedim ki, kızıl elma şirktir. Bu ideolojik karşı duruştur" dedi.
'BU ÇOCUKLAR NEDEN ÖLÜYOR?
CHP'nin zihnen iktidara teslim olduğunu da sözlerine ekleyen Eliaçık, CHP'nin, "aman muhafazakarları ürkütmeyelim" derdinde olduğunu ileri sürdü. Bundan vazgeçilmesi gerektiğini söyleyen Eliaçık, "Dönem, herkesi evine, camına Türk bayrağı asmaya davet etme dönemi değildir. Dönem, 'bu çocuklar neden ölüyor diye itiraz etme dönemidir. Savaşa karşı çıkma dönemidir. Neden insanların vatan, millet, tabut duygularını siyasi emellerinize alet ediyorsunuz?" şeklinde konuştu.
Son olarak muhalefetin demokrasi ittifakını oluşturması gerektiğini söyleyen Eliaçık, ortak amacın içinde bulunulan karanlık dönemden çıkmak olması gerektiğini belirterek, "Bir demokrasi ittifakına ihtıyaç vardır. Bunun içinde herkes olmalıdır. HDP bu ülkenin meşru partisidir. HDP ittifakta var diye CHP dahil olmamaya gitmemelidir" dedi.
Panel, soru cevap bölümünün ardından son buldu.