Tuncel: Cumhur İttifakı'nın tecrit politikasına karşı ses çıkarmalı

img

ANKARA - Yaşanan krizden çıkışın Kürt sorunun çözümü ve tecridin kaldırılmasıyla mümkün olduğunu belirten Sebahat Tuncel, “Herkesin Cumhur İttifakı’nın tecrit ve Kürt karşıtı politikasına karşı ses çıkarması, cezaevlerinden yükselen sese ses vermesi gerekiyor” dedi.

 
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik ilk olarak 1980 askeri darbesinin yıldönümü olan 12 Eylül 2012’de tüm cezaevlerinde başlatılan açlık grevi eylemi, 68 gün sonra Öcalan’ın çağrısıyla sonlandırıldı. PKK Lideri ile devlet arasında 2 yılı aşkın süren görüşmelerin sonlandırıldığı 5 Nisan 2015 sonrası yeniden ağırlaştırılan tecridin, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından kamuoyunda kaygılara neden olması üzerine 50 Kürt siyasetçi, “Öcalan ile görüşme” talebiyle 5 Eylül 2016’da açlık grevi eylemi başlattı. Kardeşi Mehmet Öcalan’ın, 11 Eylül 2016’da İmralı Adası’na giderek ağabeyiyle yaptığı görüşme sonucunda eylem sonlandırıldı. 
 
İmralı tecridine karşı Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven’in, tutuklu bulunduğu Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi’nde 8 Kasım 2018’de başlattığı ve tüm cezaevleri ile dünyanın dört bir yanına yayılan açlık grevi eylemleri, daha sonra ölüm orucu eylemine dönüştürüldü. 200 gün boyunca süren eylem sonucunda, Öcalan’ın avukatları İmralı Adası’na giderek, müvekkilleriyle 5 ayrı görüşme gerçekleştirdi. 
 
İmralı Adası’nda görüşmelerin engellenmesine üzerine 120 cezaevinde süresiz dönüşümlü açlık grevi eylemi başlatıldı. İki kez tecride karşı açlık grevi ile devam eden açlık grevi eylemine katılan Demokratik Bölgeler Partisi önceki dönem Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, tutuklu bulunduğu Kandıra 1 Nolu Cezaevi’nden tecrit ve açlık grevi eylemlerine ilişkin sorularımızı yanıtladı. 
 
 İmralı tecridi ve artan hak ihlallerine karşı açlık grevi eylemleri devam ediyor. Tecritte ısrar ne anlama geliyor? 
 
Tecrit politikalarının son bulması, Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü için sevgili Leyla Güven’in öncülüğünde 2018 Kasımı ayında başlatılan süreç, 200 günün sonunda Sayın Öcalan’ın kardeşi ve avukatlar ile yaptığı görüşme sonrası sonlandırılmıştı. Ancak bu süreç uzun sürmedi. Hükümet keyfi uygulamalarla Sayın Öcalan ve arkadaşlarının anayasal hakları yok sayıldı. Bu süreçte bildiğiniz gibi CPT de raporunu açıkladı. Raporda çok net olarak İmralı Adası’nda ‘özel hukuk’ rejiminin devrede olduğu, tecridin işkence olduğu ve bu politikalara son vermesi gerektiği Türkiye hükümetine bildirildi. Ancak hükümet bırakalım İmralı işkence sistemini değiştirmek, bunu derinleştirmeye devam etmektedir. Tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi sürecinde Sayın Öcalan ve arkadaşlarından, ailesi, avukatları ve kamuoyu hiçbir haber alamamaktadır. Hükümet tüm çağrılara kulak tıkamaktadır.
 
Tüm bu yaşananlar karşısında cezaevlerinde Sayın Öcalan’ın sağlık, güvenlik ve özgürlük koşullarının sağlanması, Türkiye’nin Kürt karşıtı politikasına, işgal politikalarına son vermesi, Kürt halkına, kadınlara, demokratik muhalefete yönelik, gözaltı tutuklama baskı politikalarına son vermesi ve pandemi sürecinde cezaevinde askıya alınan hakların uygulanması talepleriyle yeniden süresiz dönüşümlü açlık grevleri başladı. Cezaevlerindeki bu direniş aslında Türkiye’de tıkanan siyasetin önünün açılması, demokrasi ve özgürlük mücadelesinin gelişimi açsından da önemli diye düşünüyorum. Ancak Cumhur İttifakı her yerde olduğu gibi, cezaevlerinde de baskı ve zor politikalarını devreye koymaktadır. Tutsakların hak ve özgürlük talepleri yok sayılmaktadır. Hak taleplerine disiplin cezaları ile karşılık verilmektedir. Bulunduğumuz cezaevinde de açlık grevine giren tüm arkadaşlara disiplin cezası veriliyor. Ayrıca son bir yıldır pandemi bahanesiyle tüm ortak etkinlikler askıya alınmış durumda. Aslında İmralı’da uygulanan tecrit politikası şuan tüm cezaevlerine yayılmış bulunmaktadır. Yine kitap sınırlandırması, Yen Yaşam Gazetesi’nin verilmemesi ve birçok kısıtlama devam etmektedir.
 
Bir diğer talep ise cezaevlerinde artan hak ihlallerinin sonlandırılması. Bulunduğunuz cezaevinde ne tür ihlaller yaşanıyor, tutuklular açısından nasıl bir süreç yaşanıyor?
 
Evet, sizin sorularınıza da grevde iken cevap veriyorum. Bu süreç bir direniş ve mücadele süreci olması itibariyle genel olarak arkadaşlarımızın moralleri yüksek. Belirttiğim gibi pandemi bahanesiyle bir araya gelemiyoruz. Birbirimize yüksek sesle bağırarak iletişim kurabiliyoruz. Cezaevi idaresi de pandemiyi bahane ederek, grevdeki arkadaşların sağlık durumunu takip etmiyor. Tansiyon, şeker vb. ölçümler yapılmıyor.
 
Tecridin cezaevlerine yansıması ne oluyor?
 
 
Devletin toplumda ki yansıması saf şiddettir. Kutuplaştırıcı dayanışmayı ortadan kaldıran, bireyi, kadınları, halkları ayrıştırarak, yalnızlaştırarak, teslim alarak, kendisine biat ettirmek isteyen bir politikayı, günlük uygulamalarında siyasi söylemlerde de görüyoruz.
 
Sizin de belirttiğiniz gibi İmralı da uygulanan tecrit ve izolasyon, sadece cezaevlerine değil, aslında tüm Türkiye’ye yayılmış durumda. Tabi ki cezaevleri bunu daha derinden yaşıyor. Devlet zihniyetinin baskı ve zor politikalarını devletin denetiminde olduğu yerlerde daha net görüyoruz. Yasakçı, baskıcı, çıplak bir şekilde bu yerlerde çok net görülüyor. İnsan hak ve özgürlükleri, demokratik hukuk düzeni, düşünce ve ifade özgürlüğünün iktidarın insafına bırakıldığı, toplumun denetiminden uzak yerler cezaevleri. Devletin tüm politikası teslim almak, iradesizleştirmek üzere kurduğu bu mekanlarda insanın her gün iradeli bir mücadele veriyor. Aslında bu politikalar sadece cezaevleri ile sınırlı değil, iktidarın aygıtları devletin tüm baskı ve zor araçlarını başta özgürlük güçleri, toplumsal muhalefet olmak üzere tüm topluma yaymakta, toplumu koşulsuz itaat etmeye zorlamaktadır. İtaat etmeyenlere de baş eğdirmeye, diz çöktürmeye çalışmaktadır. Şuan devletin toplumda ki yansıması saf şiddettir. Kutuplaştırıcı dayanışmayı ortadan kaldıran, bireyi, kadınları, halkları ayrıştırarak, yalnızlaştırarak, teslim alarak, kendisine biat ettirmek isteyen bir politikayı, günlük uygulamalarında siyasi söylemlerde de görüyoruz.
 
DTK Eşbaşkanı Leyla Güven öncülüğünde 200 gün süren eylemler sonucunda avukatları Öcalan ile 5 ayrı görüşme gerçekleştirse de yeniden engellemeler başladı. Gelinen aşamada yeniden açlık grevleriyle cezaevleri nasıl bir mesaj veriyor? 
 
Kürt halkının eşitlik, özgürlük, demokrasi ve barış mücadelesinde cezaevleri her dönem önemli bir yer tutmuştur. Kürt siyasi tutsaklar cezaevlerinde de direniş ve mücadeleyi esas alarak, Kürt halkının özgürlük mücadelesine katkıda bulunmuşlardır. Kısacası her dönem cezaevleri dünyada, Türkiye’de yaşanan toplumsal, siyasal ekonomik vb. sorunlara ilişkin, ilgili ve duyarlı olmuş ve bu konuda koşulları oranında müdahil de olmuştur. Şimdi de Türkiye’deki siyasal toplumsal gelişmelere karşı, yaşanan savaş politikalarına, tecrit politikalarına karşı durması, ses çıkarması anlaşılır bir durumdur. Cezaevlerindeki siyasi tutsakları hem izolasyon politikasını, Türkiye’deki siyasi ve ekonomik krizin temel nedeni olarak ele almaktadır. Bunun içinde Sayın Öcalan ile yürütülen diyalog ve müzakerenin yeniden başlamasının, Sayın Öcalan’ın sesinin toplum tarafından duyulması, toplumsal ve siyasal sorunlara ilişkin görüş ve önerilerinin kamuoyunun yansıması, toplumsal barış için, bir arada yaşam için, adalet ve özgürlük için önemli olduğunun altını çiziyor. O nedenle demokrasi ve özgürlüklerden yana olan, hak ve özgürlük talebi olan, adalet isteyen herkesin Cumhur İttifakı’nın tecrit ve Kürt karşıtı politikasına karşı ses çıkarması, cezaevlerinden yükselen bu sese ses vermesi gerekiyor.
 
Tecridin bugünün Türkiye’sinde yaşanan sorunlar ve siyasal atmosferi konusunda bağlantısını nasıl kuruyorsunuz?
 
21. yüzyılın şafağında, Ortadoğu’da ve dünyada yaşanan siyasal ve toplumsal gelişmeler, Türkiye’deki rejim krizi, iktidardakileri bir yol ayrımına getirdi. Demokrasi ve özgürlükleri, barışı geçiştirecek demokratik bir süreç inşasına yönelmek yerine; tekçi, otoriter, baskıcı, faşizan bir yola girdi. Ve ittifak ortaklarını da buna göre belirledi. Bu politikasının merkezine de Kürt karşıtlığını koydu. 2015 yılında Dolmabahçe de açıklanan deklarasyonun yok sayılması ve masanın devrilmesi de bu politik tercihle ilgilidir. İktidarın bu yönelişi demokratik siyaset alanının baskı altına alınmasına ve Kürt halkının tüm kazanımlarının gasp edilmesine, Kürtlerin kitlesel olarak toplama kamplarına dönüştürülen cezaevlerine konmasına neden oldu. Bu süreç tabi ki sadece Kürtlerle sınırlı kalmadı. Kayyım politikası iktidarın temel politikası haline geldi. En son Boğaziçi Üniversitesi’ne kayyım rektör atanması örneğinde yaşadığımız gibi.
 
 
 Tüm bu gelişmelere baktığımızda bile Kürt sorunun demokratik ve barışçıl çözümünün ne kadar acil ve öncelikli bir gündem olduğunu görürüz. Bu açıdan da baktığımızda tecrit ve izolasyon politikasının kırılması, demokrasi, barış ve özgürlüklerin önünün açılması, Türkiye’de demokratik cumhuriyetin inşası açısından ne kadar kritik önemde olduğu anlaşılacaktır.
 
Türkiye’deki bu yönelim ile birlikte kapitalist sistem yapısal krizinin de derinleşmesi, kapitalizmin sonunun geldiği tartışmalarının yürütüldüğü, ekonomik ve ekolojik krizin derinleşmesi durumu daha da ağırlaştırdı. Koronavirüs nedeniyle yaşanan pandemi süreci, iktidar tarafından bir fırsata dönüştürülerek, toplumun baskı altına alınması ‘Hayat eve sığar’ sloganı adı altında toplumsal muhalefeti kapalı mekanlara, evlere kapatmaya çalıştı. Kapitalist dünyanın bir parçası olan Türkiye’de de ciddi yapısal bir kriz yaşanmakta olduğunu ve bu krizin her geçen gün derinleştiği herkes tarafından görünmektedir. Faşist Cumhur İttifakı Türkiye’deki bu sistem krizini tekçi, cinsiyetçi, milliyetçi, dinci otoriter bir başkanlık sistemi inşa ederek aşmaya çalışıyor. En son Cumhurbaşkanının “yeni anayasa” çıkışı da 2’nci Cumhuriyetin anayasal güvenceye alınması hedefidir. Tüm hak ve özgürlüklerin askıya alındığı, var olan demokrasi kırıntılarını da ortadan kaldırıldığı, toplumsal muhalefetin, özellikle Kürt muhalefetinin baskı altına alındığı, kadınların tüm kazanımlarının ortadan kaldırılmaya çalışıldığı faşizm koşullarında, demokratik, katılımcı ve özgürlükçü bir anayasanın yapılmayacağını herkes biliyor aslında. Tüm bu gelişmelere baktığımızda bile Kürt sorunun demokratik ve barışçıl çözümünün ne kadar acil ve öncelikli bir gündem olduğunu görürüz. Bu açıdan da baktığımızda tecrit ve izolasyon politikasının kırılması, demokrasi, barış ve özgürlüklerin önünün açılması, Türkiye’de demokratik cumhuriyetin inşası açısından ne kadar kritik önemde olduğu anlaşılacaktır.
 
 Tecridin kaldırılması Türkiye’nin demokratikleşmesi açısından nasıl bir öneme sahip?
 
Uluslararası bir komplo ile Türkiye’ye getirilen Sayın Abdullah Öcalan 22 yıldır İmralı Ada Cezaevi’nde ağır tecrit koşullarında bulunmakta. 2011 yılından bugüne de bu ağır tecrit mutlak tecride dönüştürülmüştür. Uluslararası komplo ile bir yandan Kürt Türk çatışması derinleştirilmek istenmiş, diğer taraftan Kürt halkının eşitlik, özgürlük mücadelesi bastırılmak istenmiştir. Ancak Sayın Öcalan’ın komplonun hedefine dair öngörüleri ve bu komployu boşa çıkarmak için ortaya koyduğu çaba, mücadele komplocuların amacına ulaşmasını engellemiştir. Bugün Sayın Öcalan’ın görüş ve düşünceleri, dünyanın pek çok yerinde akademisyenler, sendikalar tarafından tartışılmaktadır. Yine Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü için çabası ve emeği de bilinmektedir. Özellikle ‘çözüm süreci’ olarak adlandırılan diyalog sürecinde de Sayın Öcalan’ın hem Kürt sorununa hem ekoloji hem kadın sorununa ilişkin görüşleri ve önerileri sadece Kürtler tarafından değil, demokrasi, eşitlik, özgürlük ve barış talebinde bulunan kişi ve çevreler tarafından da dikkatle takip edilmiştir. Ki bu süreçte Türkiye de düşünce ve ifade özgürlüğü başta olmak üzere hak ve özgürlüklerin kullanılabildiği, insanların kendisini güvende hissettiği, geleceğe de güvenle baktığı bir süreç olmuştur.
 
 
Sürecin sonlandırılmasının Türkiye’yi ne hale getirdiğine de hep birlikte tanıklık ettik. Bu krizden çıkışın yolu Kürt sorunun çözümünden, Kürt sorunun çözümü de Sayın Öcalan’ın sağlık, güvenlik ve özgürlük koşullarının sağlanarak toplumla bağının kurulması ve müzakerelerin başlamasından geçer.
 
Dolmabahçe Mutabakatı’yla diyalog sürecinin müzakereye evrilmesi konusunda toplumda büyük bir beklenti oluşmuşken, AKP’nin masayı devirmesi ve diyalog sürecini sonlandırması, Türkiye’de yaşanan rejim krizini daha da derinleştirmiştir. 15 Temmuz darbe girişimi de bahane edilerek demokratikleşme ve barışa dair tüm çalışmalar rafa kaldırılmış, Türkiye bir karanlığa sürüklenmiştir. Türkiye’nin içine girdiği ekonomik ve siyasi krizi, İmralı’da devreye konulan tecrit politikalarından bağımsız ele alamayız. İmralı’da devreye konan ve onun etrafında geliştirilen tekçi, kutuplaştırıcı, cinsiyetçi, milliyetçi çizgi, bugün tüm Türkiye’yi esir almış durumdadır. Diyalog ve müzakere sürecinde halkların kardeşliği ve barışı demokrasi ve özgürlüklerin gelişiminde sadece Kürtlerde değil, tüm Türkiye halklarında büyük umut yaratmıştır. Sürecin sonlandırılmasının Türkiye’yi ne hale getirdiğine de hep birlikte tanıklık ettik. Bu krizden çıkışın yolu Kürt sorunun çözümünden, Kürt sorunun çözümü de Sayın Öcalan’ın sağlık, güvenlik ve özgürlük koşullarının sağlanarak toplumla bağının kurulması ve müzakerelerin başlamasından geçer.
 
Tecridin kaldırılması için kimlere, nasıl sorumluluklar düşüyor?
 
Tecridin kaldırılması için herkese görev düşüyor. Demokrasiden, özgürlüklerden, barıştan ve adaletten yana olan herkese görev düşüyor. Türkiye’deki bu gidişattan rahatsız olan, halkların eşitliği ve kardeşliğine, bir arada yaşamaya inanan herkesin bu sürece katılması gerekir.
 
MA / Diren Yurtsever
 

Diğer başlıklar

17/11/2025
23:59 ‘Kamu görevlileri tarafından uyuşturucu dağıtımı yapılıyor’
23:37 Irak seçimlerinin nihai sonuçları açıklandı
23:20 Çiçek Otlu: Bakanlık ve ATK, Rojin Kabaiş'in cinayetine ortaktır
23:11 ‘İçişleri Bakanlığı bütçesinde barışa, adalete ve ekmeğe tek bir kuruş yok’
22:24 'Bîra Sûrê' Rojava Film Festivalinde
21:51 Süveyda’nın batısı ağır silahlarla bombalanıyor
21:29 Kayseri'de 74 kişi gıda zehirlenmesi şüphesiyle hastaneye başvurdu
20:44 Dilek İmamoğlu'ndan 'toplumsal sorumluluk' çağrısı
20:38 Tanhan: Kayyım ve bürokratlar hakkında mali soruşturma açılsın
20:13 Zehirlenme faciasında baba Servet Böcek de hayatını kaybetti
19:40 Kadınlardan Berk Akand protestosu
19:35 DEM Parti Kadın Meclisi'nden direnişteki işçilere ziyaret
19:16 DEM Parti Eş Genel Başkanlarından Berivan Kutlu için taziye mesajı
18:53 Suriye’de Alevi evleri işaretlendi, evleri boşaltma çağrısı yapıldı
18:49 Kuzey Ege için fırtına uyarısı
18:47 Devrilen kepçenin altında kalan Akkaya yaşamını yitirdi
18:43 Gazeteci Aykol'un tedavisi ek ilaçlarla devam ediyor
18:33 Kadınlar şiddete karşı mücadele yöntemlerini konuştu
18:30 Dilovası'ndaki iş cinayeti protestosu: Susmayacağız
17:36 ‘Hayata Dönüş Operasyonu’ katliamı davasında ‘zaman aşımı’ kararı
17:26 Tutsakların tahliyelerinin engellenmesi Meclis gündeminde
17:20 Ayşe Tokyaz cinayetinde iddianame hazırlandı
17:16 Cizîr Belediyesi eski Eşbaşkanı Berivan Kutlu hayatını kaybetti
16:55 Irak'ta seçimi kazanan 6 adayın oyları iptal edildi
16:48 Meclis tutanaklarda yer verdiği Kürtçe ifadeleri sildi
16:10 'Barış, Demokrasi ve Sağlık Çalışma Grubu' kuruldu
15:34 İZBB işçileri: İşimizi geri istiyoruz
15:13 Meclis tutanaklarında ilk defa Kürtçe ifadeler yer aldı
14:51 TTB Demokrasi ve Sağlık Çalışma Grubu: Çözüm demokratikleşme programıyla mümkündür
14:41 Bütçe görüşmelerinde Yerlikaya'ya tepki: Huzur bu mu?
14:39 Eğitim Sen’den rapor: 2026 Eğitim Bütçesini kabul etmiyoruz
14:36 Kadın tutsaklar için birçok kentte açıklama: Dayanışmayı büyütelim
14:35 Fadime Elkan’ın taziyesi kitlesel ziyaret
14:05 Asistan hekimler eylemde
13:49 Barış İçin Toplumsal Girişim: 'umut hakkı'nın uygulanması talep edilmeli
11:56 Qamışlo'da ‘Abdullah Öcalan’a özgürlük’ yürüyüşü
11:02 Temelli: Komisyon özel yasa hazırlanması için rapor hazırlayacak
10:58 Çöpte buldukları para ve ziynet eşyalarını sahibine teslim ettiler
10:20 Dêrsimli yurttaşlar: Doğa talanına izin vermeyeceğiz
09:34 Şiyar Be Platformu Sözcüsü: Sadece bizimle sonuç alınmaz, tüm dinamiklerin sözü olmalı
09:30 ‘Komisyon Abdullah Öcalan’la görüşmeli’
09:22 Kerboran'da bir genç öldürüldü
09:19 ‘Topyekun mücadele erkeklerin dönüşümünü zorunlu kılar’
09:11 Hareket Yönetimi: Zap güçlerimizi uygun sahalara çektik
09:10 Wan Baro Başkanı Özaraz: Entegrasyon yasaları düzenlenmeli
09:02 Foza Yûsif: Dünyada kadın perspektifiyle örgütlenmeli
09:00 17 KASIM 2025 GÜNDEMİ
08:47 Trump’tan, ‘Epstein dosyaları’ çağrısı
08:45 Birçok kentte kuvvetli kar yağışı ve sağanak bekleniyor
16/11/2025
23:15 Riha Barosu: İki çocuğun öldüğü iş cinayeti denetimsizliği göstermiştir
22:44 Tuncer Bakırhan, Barış Akademisyenleri ile bir araya geldi
22:34 BMGK, Gazze’ye ‘çokuluslu güç konuşlandırılmasını' yarın oylayacak
22:19 Gazeteci Alican Uludağ'ın Akand paylaşımına soruşturma açıldı
21:29 Ahmet Kaya’nın 1996’daki sözleri yayınladı
20:44 Bakanlıktan Şule Çet'in faillerinden Berk Akand hakkında açıklama
19:47 Annesi kızı Rojbin Sönmez’i ağıtlarla andı
18:54 Ekoloji Kervanı 2'nci gününde: Talana karşı sesimizi yükseltiyoruz
18:50 Reqa'da 2 Kürt genci kaçırıldı
18:46 İHD’nin yeni Eş Genel Başkanları belli oldu
18:36 Devrimci Parti kuruluşunun 10'uncu yılını kutlandı
18:29 Riha'da iş cinayeti: 2 çocuk yaşamını yitirdi
17:54 Kayyımın kapattığı Şamiran Kadın Yaşam Merkezi yeniden açıldı
17:36 TJA, 25 Kasım startını Kadifekale'de verdi
17:24 Kadınlar barış için buluştu: Öcalan'ın özgürlüğünü istiyoruz
17:15 Colemêrg-Wan Karayolunda kaza
17:12 Qamişlo'da Abdullah Öcalan için yürüyüş düzenlenecek
16:48 Çiğdem Kılıçgün Uçar: Kadının özgür olmadığı bir toplum demokratik olamaz
16:37 Mûş'ta kar yağışı: 14 köy yolu ulaşıma kapandı
16:34 Sırrı Süreyya Önder Barış Futbol Turnuvası başladı
16:10 Yaşamını yitiren 5 HPG’li için anma
15:48 Kadınlardan fuhuş ve uyuşturucuya karşı mücadele çağrısı
15:30 YPG'li Yıldız'ın taziyesine kitlesel ziyaret
14:47 Beton dökümü sırasında inşaat çöktü: 2 işçi yaşamını yitirdi
14:24 TJA’dan Dîlok’ta ‘şiddetle mücadele’ atölyesi
14:16 Silêmanî’de 25 Kasım’ın startı verildi
14:08 Wan'da Rojin Kabaiş Ormanı oluşturuldu
14:00 Tülay Hatimoğulları: Ey iktidar Dêrsim'den elini çek
13:57 Dêrsim’de miting öncesi kitlesel yürüyüş
13:39 Demirtaş: Eşit ve adil geleceği birlikte kuracağız
13:24 15 yaşındaki çocuktan 3 gündür haber alınamıyor
13:23 11’inci Yargı Paketi’nin bu hafta Meclis’e sunulması bekleniyor
12:47 Şule Çet'in faillerinden Berk Akand tahliye edildi
12:43 Saadet Partisi Grup Başkanı Kaya: Süreçten umutluyuz ama AKP yeteri katkı sunmuyor
12:17 OECD'nin sağlık raporunda Türkiye sonuncu
11:20 Jin dergi 'Dêrsim Katliamı'nı kapağına taşıdı
11:07 Riha’da işkence edilen çocuk ağır yaralandı
09:42 İki başarı hikayesi
09:35 25 Kasım Kadın Platformu: Taksim'e isyana çağırıyoruz
09:26 AKP’nin 23 yıllık 'suç' kaydı: En az 8 bin 33 kadın katledildi
09:23 Tutsak yakını: Devletin maskesi zindanlarda düşüyor
09:18 'Komisyon İmralı'ya gitmeli, kapılar ardına kadar açılmalı'
09:17 Engelli raporuna rağmen bir bırakıp bir tutukluyorlar
09:15 Wanlı yurttaşlar: Asgari ücret 50 bin TL olmalı
09:05 Metro inşaatındaki göçükte 1 işçi yaşamını yitirdi
09:04 Elektriğe gizli zam: 900 TL gelen fatura bin 900 TL olacak
09:00 16 KASIM 2025 GÜNDEMİ
08:09 Meteoroloji’den Colemêrg, Şirnex ve Wan için sarı kodlu uyarı
15/11/2025
22:11 Ege Denizi'nde deprem
22:05 Kabataş'ta metro inşaatında iskele çöktü
21:45 Zehirlenip yaşamını yitiren ailenin kaldığı otel boşaltıldı
21:39 Tiktok’tan Seyîd Rıza anmasına sansür
21:18 Tuncer Bakırhan: Komisyon derhal İmralı’ya gitmeli
20:59 Hayvansever kadın şüpheli şekilde yaşamını yitirdi
20:54 Rojin Kabaiş eylemine ‘uyarı’ cezası
20:19 Brezilya’da binler iklim adaleti için yürüdü
20:07 Seyid Rıza ağıtlarla anıldı
19:55 MAF-DAD kongresinde süreç tartışıldı
19:17 Erzirom ve Xana Axpar’da kadın buluşması
19:07 Anne ve iki çocuğunun ölümüne dair gözaltı sayısı arttı
18:02 Dîlok’ta iş cinayetleri protesto edildi
17:58 Adalet Nöbeti'nde taciz failinin duruşmasına çağrı
17:46 EGEÇEP’ten ortak mücadele çağrısı
17:45 EHP: Asgari ücret 65 bin TL olmalı
17:40 Yazar-ressam Hüseyin Özsoy, Wan’da okurlarıyla buluştu
17:35 Mêrdîn’de taziye evine saldırı
17:33 Seyîd Riza ve arkadaşları için klip: Cigêram
17:30 DADER konferansı: Devlet adım atsın
17:24 ‘Barış ve özgürlükte ısrar ediyoruz’ buluşmasına çağrı
17:23 Barış gazeteciliği paneli: Militarist habercilik dili toplumda düşmanlık yaratır
17:18 Gazeteci Aykol'un tedavisi devam ediyor
17:13 Gülistan Kılıç Koçyiğit: Demokratikleşme olmadan barış olmaz
17:11 Êlih’te taziyelere kitlesel ziyaret
17:02 Kadınlar alanlarda: Şiddetsiz yaşamı birlikte kuracağız
17:01 'Zindandaki Kadınların Öyküleri' okurlarla buluştu
16:49 57 bin ağacın kesileceği rant projesi yargıya taşındı
16:35 Dêrsim’deki doğa mitingine katılım çağrısı: Sesimize ses verin
16:14 Demokratik Birlik İnisiyatifi: Sürecin öncüsü olacağız
16:07 Seyîd Rıza ve yol arkadaşları birçok kentte anıldı
15:55 İzmir Bağımlılıkla Mücadele Platformu kuruluşunu ilan etti
15:51 Takas Pazarı’na yoğun ilgi
15:17 ‘Muhlise Karagüzel ve Kavak’ı derhal serbest bırakın’
14:33 Koğuş değiştirmek isteyen tutsak darp edildi
14:28 COP 30 tepkisi: Ekolojik yıkım derinleşiyor
14:04 Mêrdîn kısa süreli yağışta göle döndü
13:56 İHD 22'nci Genel Kurulu başladı: Devletin Kürt meselesindeki güvenlikçi politikası değişmedi
13:51 Kayıplar için beş kentte adalet talebi
12:56 Cumartesi Anneleri Nazım Gülmez için adalet istedi
12:28 Dêrsim’de Seyit Rıza anması: Mezar yerlerini açıklayın
12:18 Sındırgı’da art arda depremler
10:37 CHP Milletvekili Akgün Alp: Devlet, Abdullah Öcalan ile görüşüyorsa Komisyon neden görüşmesin?
10:28 İşçi servisi devrildi: 14 yaralı
10:14 Nizamettin Kabaiş: Tehditlere rağmen mücadelemiz sürecek
09:24 Dilovası’nda yaşamını yitiren işçi sayısı 7'ye yükseldi
09:23 HDP binalarına saldırı dosyası 10 yıldır neden kapalı tutuluyor?
09:22 Dêrsim'de yüzlerce toplu mezar var: Yüzleşme çağrısı
09:11 Ruhsatsız fabrika yangından sonra mühürlendi!
09:08 Dilan Mızrak: Devlet sürecin hukuki zeminini bir an önce oluşturmalı
09:07 Kültürel hafıza yok oluyor, Ermeni evleri bir bir çöküyor
09:06 Bataklığa sürüklenenler anlatıyor: Ayağım tekerlek olmuş, tamir etmeye çalışıyordum
09:05 Çöken bina, patlayan depo: İhmalin getirdiği ölümlere karşı mücadele edeceğiz