Başkaya: Eko-sosyalizm gerçekliğe dönüşebilir

img

ANKARA - Yeni kitabında eko-sosyalist paradigma üzerine tartışmalar yürüten yazar Fikret Başkaya, eko-sosyalizmin özyönetime, ekonomik ve sosyal demokratik planlamaya dayalı bir temel üzerine gerçekliğe dönüşebileceğine dikkati çekti. 

Eleştirel düşüncenin temsilcilerinden yazar Fikret Başkaya, yeni yılda “Eko-Sosyalist Paradigma: Komünizme Giden Yol” kitabıyla okurlarıyla buluşuyor. Raflarda yerini alan kitap, Yordam Yayınevi’nden çıktı. Ekolojik çalışmalara verdiği önemiyle bilinen Başkaya, 2019 yılı Mayıs ayında çıkan “Gençlerle Baş Başa: İklim Krizi ve Ekolojik Yıkım” kitabında jeolojik-antropolojik bir tartışma olarak doğan ve günümüzde politik alanda yansımalarını bulan “antroposen-insan çağı” tanımlamasına “ekolojik yıkımın faili insanlık değildir” diye karşı çıkarak, kapitalosen (kapitalizm çağı) kavramına başvurmuş, okları sisteme yöneltmişti.
 
Bu gedikten çalışmalarını sürdüren Başkaya, ekolojik sorunların mevcut sistem içinde neden çözülemeyeceğini ve aynı zamanda sosyal mahiyetteki sorunların ekolojik yıkımdan ayrı tutulamayacağını ayrıntılı bir şekilde ele alıyor.
 
Başkaya, oldukça mesafeli olduğu ilerlemeci tarih anlayışına da karşı da kitabında bir bölüm ayırdı. İlerlemeci tarih üzerinden ilerleyen paradigmanın vaatlerini yerine getirmediğini ifade eden Başkaya, “İşe düşünce tartımızı değiştirmekle başlamamız gerekiyor” diyor. Başkaya, “özyönetim” kavramını ele alarak, “Eğer komünist toplum perspektifine endeksli bir ‘sosyalist geçiş süreci’ olacaksa, özyönetim vazgeçilmezdir” noktasında duruyor.
 
Başkaya, eko-sosyalist paradigma üzerine Mezopotamya Ajansı’nın (MA) sorularını yanıtladı.
 
Eko-Sosyalist paradigmadan başlarsak, genel karakteri nedir? Sizin eko-sosyalizm tanımınızın Löwy ve Kovel’in tanımından ne farkı var?
 
Eko-sosyalizm, Marksizm’in temel ilkelerinden ve kazanımlarından hareket eden ama Marx sonrası Marksizmlerin ve reel sosyalizm denilenlerin büyümecilik, üretimcilik, verimlilik, üretkenlik ve teknoloji saplantısından arınmış bir sosyal, politik, ekonomik, ekolojik, etik paradigma demektir… Eko-sosyalizm tahlile ekolojiyi dahil ediyor ve kapitalizme özgü ‘piyasacı mantık’ dahilinde ekolojik yıkımın, iklim krizinin üstesinden gelinemeyeceği tespitinden hareket ediyor. Şimdilerde insanlığın yüz yüze geldiği sorunlar kapitalizmin sınırsız büyüme dinamiğinin ve eğiliminin sonucu… Kapitalizm sınırsız büyüme dinamiğine sahip ama bu dünyanın kaynakları sınırlı…
 
Eko-sosyalizm, özyönetime, ekonomik ve sosyal demokratik planlamaya dayalı bir temel üzerine bir gerçekliğe dönüşebilir. Söylemek istediklerimin özü itibariyle Löwy’in, Kovel’in, Daniel Tanura’nın tezlerinden farklı değil.
 
İkincisi, kapitalistler, kapitalist işletmeler üretimin ve tabii tüketimin doğaya verdiği zorunlu zararları dikkate almıyorlar.  Alırlarsa kâr oranı düşer, kâr kitlesi küçülür. Kapitalizm sadece sosyal kötülükler üretmiyor, ekolojik yıkıma da neden oluyor. Ve bir zaman geliyor, kapitalizmin kendini yeniden üretme ritmiyle (hızıyla), doğanın kendini yenileme ritmi (hızı) arasında bir uyumsuzluk ortaya çıkıyor.  Şimdilerde olan işte bu.  Eko-sosyalizm ekolojiyi önemsiyor ve onu bir temel kaygı sayıyor. Marx sonrası Marksizmlerin ve ‘reel sosyalizm’ deneylerinin ekoloji diye bir kaygıları yoktu. Eko-sosyalizm bir tür kızıl-yeşil birliği demek. Eko-sosyalizm, özyönetime, ekonomik ve sosyal demokratik planlamaya dayalı bir temel üzerine bir gerçekliğe dönüşebilir. Aslında benim söylediklerim, söylemek istediklerimin özü itibariyle Löwy’in, Kovel’in, Daniel Tanura’nın tezlerinden farklı değil.
 
Eko-sosyalizmin özyönetimi varsaydığını söylüyorsunuz. Murray Bookchin ve Josip Broz Tito’nun özyönetim anlayışından ve pratiğinden bir farkı var mı?
 
Özyönetimin bir tanımı, bir tarifi var. Özyönetim demek, insanların üretim ve tüketim, kararlarını özgürce, birlikte verdiği, yaşamlarını kendi özgür iradeleriyle belirledikleri bir yaşam tarzına gönderme yapar. Elbette uygulamada bazı farklılıklar ortaya çıkabilir. Mesela bağımsızlık sonrası Cezayir’de, Tito Yugoslavya’sındaki özyönetim deneyleri arasında farklılıklar vardı. Bugün artık yapılan hatalardan ders çıkarmak gibi bir avantaja sahibiz. 
 
Kitabınızın ilk sayfalarında “ilerlemeci paradigmanın vaatlerinin gerçekleşmediğini ve sorunların kapitalizm dahilinde çözülemeyeceği” tespitleriniz dikkati çekiyor. Bu noktada Karl Marks’ın ortaya koyduğu ve ilerlemeci olduğu gerekçesiyle bazı noktaları eleştirilen tarih anlayışını da eleştiriyor musunuz? Eko-sosyalist paradigma bu noktada nasıl ayrışıyor?
 
Marx sonrası sol hareket, ilerlemeyle bilimsel teknolojik gelişme arasında doğru yönde bir ilişki olduğu tespitinden hareket ediyordu. Eğer ilerleme somut olarak özgürleştiriyorsa, insanın kendini gerçekleştirmesini, emansipasyonunu mümkün kılıyorsa, sosyal gelişmeyi, sosyal refahı gerçekleştiriyorsa, insanı ‘yabancılaşmadan’ arındırıyorsa, gerçek bir ilerlemeden söz edilebilirdi. Aksi halde neyin, kimin ilerlemesi sorusu akla gelir. Teknolojinin gelişmesi üretimin artması neden bir ilerleme sayılsın? Kapitalist toplumda teknolojik gelişme, daha çok üretmenin, daha çok kâr etmenin, sermayeyi büyütmenin hizmetindedir. Aslında büyüyen sermayedir ve o da ancak sosyal ve ekolojik sorunları büyütme pahasına mümkün oluyor…
 
Solun tarihsel olarak kapitalist moderniteyi sorun etmediği” ve “özyönetime dayalı demokratik bir işleyişin şeyleri rayına oturtabileceği” gibi tespitler kitabın sadece derinlemesine çözümleme gücünü değil, güncel politik atmosferle olan bağını da ortaya koyuyor. Türkiye’de, devletin oldukça kriminalize ettiği ve anlamından kopardığı bir “özyönetim” kavramı var. Türkiye halkları açısından bu kavramlar ne ifade etmeli ve sol bu kavramlara nasıl yaklaşmalı?
 
Eğer komünist toplum perspektifine endeksli bir ‘sosyalist geçiş süreci’ olacaksa, özyönetim vazgeçilmezdir. Komünizm insanlığın vazgeçilmez ütopyasıdır ve ütopyası olmayan bir toplum, ideali olmayan bir insan mümkün değildir.
 
Özyönetim, yaşanabilir bir dünya için vazgeçilmezdir. Özyönetim demek, insanların neyi, neden, nasıl üreteceklerine, yaşamlarını nasıl düzenleyeceklerine kendi ‘ortak iradeleriyle, demokratik ilkeler gereği olarak karar vermeleri demektir. Kimsenin dışardan bir dayatmasının söz konusu olmadığı bir yönetim ve yaşam tarzı demektir. Eğer komünist toplum perspektifine endeksli bir ‘sosyalist geçiş süreci’ olacaksa, özyönetim vazgeçilmezdir. Komünizm insanlığın vazgeçilmez ütopyasıdır ve ütopyası olmayan bir toplum, ideali olmayan bir insan mümkün değildir. İnsan toplumları ezen-ezilen, sömüren-sömürülen, emreden-emir alan eşitsiz ilişkisi ortaya çıktığı dönemden beri eşitlik, özgürlük, haysiyet mücadelesini hiçbir zaman bırakmadılar. Bu yüzden, insanlığın tarihi sınıf mücadelelerinin tarihidir denmiştir.  Türkiye’deki halk düşmanı rejim neyi lânetlemiyor, kriminalize etmiyor ki özyönetim talebi bundan muaf olsun. Önümüzdeki dönemde komünist toplum perspektifine endeksli özgürlük, eşitlik, haysiyet ve sosyalizm mücadelesinin büyüyeceğinden hiç kuşkum yok. Zira, burjuva uygarlığı bu güzel gezegeni artık yaşanmaz bir yer haline getirmiş bulunuyor.  İnsanlara teklif edebileceği bir şey yok. Rıza üretme, gönüllü kabullenme, başka türlü söylersek, ideolojik hegemonya üretme yeteneği aşınmış bulunuyor. 
 
 Sıklıkla bahsettiğiniz “uygarlık krizi” artık kapitalist sistemin 1970’ler sonra içine girdiği krizi aşan bir durum mu? “Uygarlık krizi”, “varoluşsal krizi” gibi tanımlamalar bazı sosyalist çevrelerce de benimseniyor. Fakat kapitalizm bir varoluş krizi içinde ise bu yeni bir ekonomizm üretmez mi, yani kapitalizmin kendiliğinden yok olup gideceği anlayışı doğurmaz mı?
 
Kapitalist dünya sisteminin bugün içine sürüklendiği durumu, artık ‘kriz’ kelimesi karşılamıyor. Sistem bir çöküş sürecine girmiş bulunuyor. Zira kriz, normal durumdan veya genel denge durumundan bir sapma demektir ama geri dönüşü de ima eder. Oysa çöküş, geri dönüşün mümkün olmadığı eşiğin aşılmasıdır. Tabii bir yanlış anlamayı da bertaraf etmek gerekir. Birincisi, sistem kendiliğinden sahayı terk etmez, ‘benden bu kadar’, ‘bana müsaade’ demez. Tam tersine yaralı domuz daha tehlikelidir denmiştir. Her türlü vahşeti, barbarlığı dayatmaktan asla sakınmaz. Onunla hesaplaşmak, etkin mücadele yöntem ve araçları yokluğunda süreci lehe çevirmek mümkün olmaz. Ve ikincisi, bir sosyal sistemin, bir üretim tarzının, bir uygarlığın tarih sahnesinden çekilmesi bir canlının ölümüne benzemez. Zamana yayılmış bir süreç, bir eğilim olarak tezahür eder. Bak bakalım Roma İmparatorluğu ne kadar zamanda sahneden çekilmiş. Nitekim, dekadans kavramı Roma’nın zamana yayılmış çöküşünü ifade etmek amacıyla üretilmiştir.  
 
Bu krizde “Eko-Sosyalist Paradigma” ya da “Ekolojik Paradigma” nasıl bir rol oynayacak?
 
Eko-sosyalist paradigma, sorunun nihai çözümü demek değil ama çözüme giden yolun başlangıcı, o yolun aralanması anlamındadır. Ortada bir sürdürülemezlik, bir yıkım tablosu var. Eğer İnsanlığın ve uygarlığın geleceğini tehdit eden, tehlikeye atan bir durum ortaya çıkmışsa ki maalesef çıktı. Durup onu seyredecek misin? Bu dünyada bir şeyler oluyorsa, mutlaka birilerinin ‘bilinçli eylemi’ sayesinde mümkün oluyor. İrade bir tek bu dünyayı yaşanamaz bir yer haline getirenlere mahsus bir şey mi? Bu süreçten zarar gören sınıflar, ezilen-sömürülen geniş halk kitleleri, yeryüzünün lanetlileri, şimdilerde yüzde 99 denilenin bir irade ortaya koyma yeteneği yok mu? Ellerimiz daha ne zamana kadar armut toplamaya devam edecek? 
 
Bir kere bir şeyin bilinmesi gerekiyor: Hala dünyayı bu hale getirenlerden çözüm bekliyor olmak tam bir aymazlıktır. Kitapta da yazdığım gibi işe düşünce tarzımızı değiştirerek başlamak gerekiyor. Kafayı değiştirmeden, bir şeylerin seyrini değiştiremezsin. Aslında sorun o kadar da zor ve karmaşık değil. Eğer bu lânet olası kapitalizm, bu ‘sermaye uygarlığı’, insana ve doğaya zarar vermeden yol alamıyorsa, yapılacak şey belli: Üretim ve yaşam araçlarını, yaşam kaynaklarını mülk sahibi sınıfın elinden alıp, asıl sahiplerine iade edeceksin. Toplumdan çalınanı asıl sahibine vereceksin. Kapitalizm bidayetten itibaren herkesin olan, olması gereken müştereklerin kapitalist sınıf tarafından çalınmasıyla, gasp edilmesiyle var oluyor, yol alıyor. Dolayısıyla bir düzeltme operasyonu gerekiyor. Sosyal kötülükleri bertaraf edecek, ekolojik sınırları ve dengeleri gözetecek demokratik bir ekonomik, sosyal, ekolojik planlamayla işe başlayacaksın, üretimin yönünü insandan ve doğadan tarafa döndüreceksin.
 
Eko-sosyalist mücadelenin yeni öznelerinden de bahsediyorsunuz. Kadın ve genç hareketinde, Arap baharında ve Kürt hareketinde ekolojik paradigmayı gördük. Bu işin öznesi kimlerdir?
 
Neo-liberal kapitalist/emperyalist sistemin işleyişinden küçük bir sömürücü, ayrıcalıklı, azınlık, yerel ve küresel oligarşilerden başka memnun olan var mı? Kapitalizm insanları üretmek ve yaşamak için gerekli araçlardan mahrum ederek yol alabilen bir sistem, tuhaf bir uygarlık. Başka türlü söylersek, kapitalizm sürekli proleter üreten, her seferinde daha çok üreten bir makine gibi işliyor. Dar bir oligarşi ve çevresi dışında kalan dünyanın kahir ekseriyeti artık sistemin işleyişinden zarar görüyor. Hızını artıran ekolojik yıkım ve iklim krizi denilen insanları kaygılandırıyor, tedirgin ediyor. Ekolojik duyarlılık her geçen büyüyor ve bu umut verici. Bir kere ekolojik hareketler başlıca öznelerden biri, ikincisi dünyayı doyuran kadınlar. Şimdilerde kadınlar ‘erkek-egemen’ düzene, patriyarkaya ve kapitalizme karşı ayakta. Üçüncüsü de gençler. Zira bunak kapitalizmin onlara teklif edeceği bir şey, bir gelecek yok. Greta Thunberg’in çağrısı üzerine iklim krizine, ekolojik yıkıma karşı milyonlarca genç sokağa çıktı. Tabii bu üçü ayağa kalkmışken, işçi sınıfının duyarlılığının artması da beklenebilir. Bütün bunlar ortak bir perspektif ve programla sahneye çıktıklarında şeylerin seyri hızla değişmeye başlar. 
 
 Artık kapitalist sistemin değer üretemediği, sistemin iç (finans) ve dış (ekolojik) sınırlara dayandığını, sistemin canlı olan ne varsa metalaştırdığını kabul edersek, o halde kapitalist büyümenin sınırları nerededir?
 
 Bütçe ve hazine de yağmalanıyor, talan ediliyor. Ülkenin tarihinde görülmemiş bir işsizlik, açlık, yoksulluk ve sefalet ortamına sürüklenmesinin bir nedeni de bu.
 
Kapitalizm büyümeden varlığını koruyamaz. Fakat artık yeteri kadar büyüyemiyor. Sınırlı büyüme de hormonlu. Başka türlü söylersek, sistem yeni değer, artı-değer, fazla değer yaratmakta zorlanıyor. Burada onun mekanizmasını anlatmam mümkün değil ama bu kendi iç sınırına dayanması demek. İkincisi de ekolojik sınırla ilgili. Ekolojik dengeler hızla alt-üst oluyor ve bu ikisinin diyalektiği bir sürdürülemezlik durumu ortaya çıkarıyor. Aslında söylemek istediğime AKP Türkiye’si iyi bir örnek olabilir. Sermaye bildik-geleneksel alanlarda değer üretemiyor. Çareyi doğayı, müşterekleri yağmalamakta, talan etmekte, canlıyı metalaştırmakta görüyor. Aslında sadece küstahça, utanmazca doğa tahrip edilmiyor, ekolojik temel aşındırılmıyor, bütçe ve hazine de yağmalanıyor, talan ediliyor. Ülkenin tarihinde görülmemiş bir işsizlik, açlık, yoksulluk ve sefalet ortamına sürüklenmesinin bir nedeni de bu. Artık kapitalist tanımını da değiştirmek gerekecek. Bilindiği gibi, kapitalist ‘risk’ alandır aynı zamanda. Fakat bizde şu lânet olası yap-işlet-devret, yap-kirala-devret, Kamu-Özel İşbirliği (KÖİ), bütçenin ve hazinenin utanmazca yağmalanması, talan edilmesiyle yol alıyor. Bu yolla kapitalistler maaşa bağlanmış oluyor ama aldıkları maaş bizim bildiğimiz maaş değil. Bu durumun insanları utandırması gerekmiyor mu? Bir toplumun insanları insan havsalasının alamayacağı böyle bir kepazeliğe neden isyan etmez?
 
Türkiye değil de bölge ve dünya genelinde bakmak gerekirse, eğer egemen blokların rıza ya da “gönüllü kölelik” üretme, dayatma yeteneğinin aşıldığını söylüyorsanız ve güç egemenlerde değilse, bu noktada ezilenler neden kolektif politik özne olamıyor? 
 
Hasım tarafın artık eskisi gibi rıza, gönüllü kabullenme veya aynı anlama gelmek üzere hegemonya üretemez duruma gelmesi, karşı hegemonya anlamına gelmez. Top sizin ayağınızdaysa ama nereye atacağınızı bilemiyorsanız, henüz sizin için daha alınacak yol var demektir. Egemen cephenin hegemonya zaafı sadece bir avantajdır. Ancak eleştirel bilinç ve mücadele büyütülerek durum lehe çevrilebilir.
 
 Mevcut sisteme ve gidişata itiraz eden muhalif siyasi partiler, sivil toplum örgütleri ve sendika gibi yapılanmaların çoğu, sorunun çözümünü “üretileni eşit paylaşmak ve sosyal adaletin sağlanması” fikrini beyan ediyor. Bu kesimlerin verili itirazlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Eğer kuraklık artar, çölleşme büyürse, bu açlık demektir. Onun için vakitlice eko-sosyalist paradigmayı hayata geçirmek gerekiyor. 
 
Öyle bir yaklaşım XIX’uncu yüzyılda ve XX’inci yüz yılın ilk on yıllarında bir şey ifade ediyordu ama bugün değil. Zira denkleme artık ekolojik veçhe de eklenmiş bulunuyor. İklim krizi derinleşir, ekolojik denge hızla bozulurken, insanlığın ve uygarlığın geleceği riske girmişken, sadece sosyal kötülükleri sorun eden bir mücadele asla yeterli olmaz. Kitapta da yazdığım gibi, sosyal sonunlar ekolojik sorunlardan bağımsız değil. Eğer kuraklık artar, çölleşme büyürse, bu açlık demektir aynı zamanda. Onun için vakitlice eko-sosyalist paradigmayı hayata geçirmek gerekiyor. Ne ile cebelleştiğini bilmek önemlidir denecektir…
 
Ortaya koyduğunuz, daha önce de bazı hatlarıyla tartışmaya açılan söz konusu paradigmaya “ütopiklik” eleştirileri yapanlar olacaktır. Eleştirilere nasıl cevap verirsiniz.  Sizinle daha önceki sohbetlerimiz de ‘ütopyası olmayan bir toplum, ideali olmayan insan olamaz’ diyordunuz. Kitabınız şair Bertolt Brecht’ten “Mücadele edenin kazanması kesin değildir ama mücadele etmeyen daha baştan kaybetmiştir” alıntısıyla bitiyor. Bu noktada gelecek eleştirilere nasıl karşılık vereceksiniz?
 
Benim için ütopya bugün olmayan ama ilerde olabilendir. Pejoratif, olumsuz anlamda bir ütopya anlayışına asla itibar etmem. Önce hayal etmeyi bileceksin ki önün açılsın, yolun açılsın. Kavramın olumsuz, pejoratif anlamında ütopik olan eko-sosyalist bir geçiş süreci değil, bunak kapitalizmden hala medet ummaktır. Bugün ulaşılan durum, aslında buradan nereye gidilebileceğinin ‘öncüllerini’ de içeriyor. Ne olmadığı ne olabileceğini de ima eder.  Kapitalizmle ve sosyalizm arasında üçüncü bir çıkış, başka bir paradigma önerebilen var mı? Kimileri yeni teknolojilere bel bağlamış. Harikalar yaratan modern teknolojiler bugüne kadar hangi sorunu çözdü de sistemi, içine sürüklendiği çöküş tablosundan çekip çıkaracak.  Alternatif önerisi olan bulsun, söylesin. Nafile hezeyanlar, miskin zırvalıklarla hangi sorunu çözülebilir?  
 
MA / Selman Güzelyüz
 
 

Diğer başlıklar

04/12/2025
23:57 ABD'den Venezuela'ya yönelik seyahat uyarısı
22:44 Licê’deki fuhuş çetesine karşı çalışmalar sürüyor
21:29 TİP'li gençlerin tutuklanması protesto edildi
21:21 Madenciler anıldı: Çıkış yolu direnişlerin birleşmesinde
21:17 AKP'li belediye 3 sokağı borç karşılığı sattı
21:14 DEM Parti komisyon üyeleri: Görüşme içeriği bağlamından koparıldı, tamamı paylaşılsın
20:37 Güngören’de 6 katlı binada patlama
20:32 'Hakime rüşvet suçlaması, eşine 9 milyon TL avukatlık ücreti kararı' haberine erişim engeli
20:24 DEM Parti’den tarım işçisi kadınlara ziyaret
20:17 DEM Parti komisyona sunacağı raporunun ana hatlarını paylaştı
19:30 'Barış ve halkların kardeşliği inşa edilmeli'
19:25 Abdullah Öcalan: Sürecin başarıya ulaşması için tüm gayretimi ortaya koyuyorum
19:06 BM’den Sudan’daki iç çatışmanın durdurulması çağrısı
19:01 MSD: Krizden çıkmanın yolu diyalog
17:47 Dilovası’nda 7 işçinin yaşamını yitirdiği yangına ilişkin rapor hazırlandı
17:46 Komisyonda 'tutanak' krizi
17:15 İsrail'in saldırıları sürüyor
17:11 MHP'li Yıldız: İmralı görüşmesi çok olumlu geçti
17:01 Ayşegül Doğan: Tutanaklar açık biçimde okunmalıdır
16:56 Gazeteci Aykol’un durumu stabil
16:52 Kınık Merası'nın statüsünün değiştirilmesine tepki
16:51 AKP: Kayyum uygulaması düşmeli
CHP: TMK değişmeli, eşit yurttaşlık sağlanmalı
16:37 İHD ve TİHV İnsan Hakları Haftası programını açıkladı
15:24 HPG'li Can'ın taziyesine kitlesel ziyaret
15:07 Wan'da şüpheli kadın ölümü
15:06 Tutuklanan öğrencilere destek eylemi: Talepleri taleplerimizdir
14:14 Zınar Altuntaş hayalini gerçekleştirdi
14:07 Komisyonda tutanakların okunmasında 'fikir' ayrılığı
14:01 Komisyon ‘İmralı ziyareti’ gündemiyle toplandı
13:19 AP Türkiye Raportörü Amor DEM Parti'yi ziyaret etti
13:06 Mêrdîn’in gizli cenneti Qurdîs’te sonbahar görüntüleri
13:03 DEM Parti Eskişehir'de halk toplantısı düzenleyecek
13:01 Artuklu Üniversitesi’nde ‘kişiye özel kadro’ alımı mahkemeden döndü
12:27 Kurtulmuş: Mühim olan İmralı ziyaretinin komisyon ile paylaşılması
12:26 BM Güvenlik Konseyi'nden Suriye’ye ilk resmi ziyaret
12:24 Tahliye edilen 30 yıllık tutsak: Kürtler özgürlüğüne kavuşacaktır
12:23 AB Komisyonu Rusya'yı kara listeye aldı
11:50 İSİG Kasım ayı raporu: 216 iş cinayeti yaşandı
11:43 Sağlıkçılar temizlikte çalıştırılmak zorunda bırakılıyor
10:04 Bahçeli'den süreç için yasal düzenleme açıklaması
10:00 Nobel Ödüllü isimler Barış ve Demokratik Toplum Konferansı’na katılacak
09:47 Ukrayna ve ABD heyeti Miami'de görüşecek
09:33 Kuvvetli yağış ve buzlanma bekleniyor
09:19 İlk ziyaretine 7 yaşında gitti, 29 yıldır cezaevindeki babasının yolunu gözlüyor
09:11 ÖHD Eş Genel Başkanı: Meseleye bütüncül hukuk çerçevesinde yaklaşılmalı
09:10 İlahiyatçı Salar: Diyanet hutbelerde süreci halka anlatmalı
09:09 Prof. Dr. Levent Köker: Çözümle Türkiye demokratikleşme sürecine girecek
09:07 TÜGVA'nın 'asimilasyoncu' projelerini kayyım finanse ediyor
09:05 Devrim komünlerle adım adım ilerliyor
09:00 04 ARALIK 2025 GÜNDEMİ
03/12/2025
23:47 Tecavüz faillerine beraat!
23:43 Stutgart’ta Alevi ve Durzi halka saldırılar protesto edildi
23:03 Çocuk ölümlerini protesto eden 16 TİP'li genç tutuklandı
22:54 Amedspor Down Sendromlu Zınar’ın hayalini gerçekleştirecek
22:50 İsrail 10 yıl sonra Lübnanlı yetkililerle görüştü
21:01 Akış’ın tutukluluğuna devam kararına tepki: Darbe sürüyor
20:37 KDP, Xebat ve Lecan’a ağır silahlı güçleri yerleştirdi
20:18 BMGK 14 yıl sonra Şam’ı ziyaret edecek
20:16 Cenevre eyleminde Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğü istendi
19:00 Şam’a füzeli saldırı
18:52 Serra Bucak’tan Ongözlü Köprü ve Hevsel Bahçeleri açıklaması
18:49 KHK eylemi: Arkadaşlarımız derhal görevlerine iade edilmeli
18:31 Asgari ücret için ilk toplantı tarihi belli oldu
18:24 TÖP üyeleri serbest bırakıldı
18:19 30 yıldan sonra tahliye edilen Çirik: Diğer tutsakların da özgürlüğü yakındır
18:03 Barış Annesi Aliye Timur son yolculuğuna uğurlandı
17:49 Colemêrg Belediye Eşbaşkanı Akış’ın tutukluluğuna devam kararı
17:37 Kuzey ve Doğu Suriye Halklar Meclisi tüzüğünü kabul etti
17:34 Divandere'de 8 kadın öğrenci zehirlendi
17:30 İran güçleri Ezîze Mûradiyan adlı Kürt kadını gözaltına aldı
17:17 AB ülkeleri Rusya'dan gaz ithalatı yapmamak üzere anlaştı
17:13 KESK: İktidarın sadık bürokratlarına 30 bin TL seyyanen zam
16:56 HPG'li Serhat Korkmaz'ın taziyesine kitlesel ziyaret
16:49 Katledilmek istenen Yasemin Durbak'a dayanışma ziyareti
16:35 Barzani: Entegrasyon garantisi olmadan QSD'nin silah bırakması beklenemez
15:38 'Engelliler ayrımcılığa, izolasyona mahkum ediliyor'
15:37 Gazeteci Aykol'un tedavisi devam ediyor
14:47 Okullarda ücretsiz yemek davası görüldü: 3 çocuktan 1'i okuldan aç dönüyor
14:04 Erdoğan: Kürt sorunu 'benim sorunumdur' iradesini bugün de taşıyoruz
12:16 Gülistan Kılıç Koçyiğit'ten 'Bahçeli'ye darbe olur' iddiasına yalanlama
12:10 Abdullah Öcalan’dan bütüncül hukuk mesajı: Demokrasi dışı müdahale olgusu Türkiye gündeminden çıkar
12:05 İngiltere'den sürece destek
11:39 Prof. Bose’den Abdullah Öcalan’ın çağrısına destek: Taraflar bu umut anını değerlendirmeli
11:30 TÜİK'in enflasyon oranı yine düşük çıktı
11:25 Okullarda ücretsiz yemek davası: Ne bakanlık ne de yargı çocukları aç bırakamaz
11:12 Bahçeli: Süreçten asla geri adım atmayacağız
10:52 Dêrsim’de fuhuş ağı: İsim isim teşhir ederek anlattı
10:34 DEM Parti MYK toplandı
10:32 Gazeteciler raporu: Gözaltı, soruşturma tutuklama, ceza, işten çıkarmalar sürüyor
10:16 Özgür Ülke anması: Hakikat açığa çıkarsa barışa o kadar yakın oluruz
10:08 TÖP üyesi 5 kişi gözaltına alındı
10:03 Dicle Nehri'ne düşen çocuğun cenazesi bulundu
09:55 Nahit Eren'den 'transfer' müjdesi: Söylemler kulübü yıpratmamalı
09:33 Urartular'ın 'başkenti işgal' altında
09:31 Hastane yol gösterdi: İhtiyaçlarını karşılayamaz, ancak R Tipi'ne sevk edilebilir!
09:20 Dr. Gezer: Engellilerin ailelerinin kaygıları ortadan kaldırılmalı
09:19 Prof. Dr. Şebnem Oğuz: Süreç, Türkiye'nin geleceğini belirleyen bir eşik
09:17 Mêrdîn’de uyuşturucuya karşı harekete geçtiler
09:15 Öldürülen gazeteci Hakan Tosun'un ablası: Adalet yerini bulmalı
09:07 Wan’da 10 ayda 158 hak ihlali yaşandı
09:05 Gençlerden çağrı: Uyuşturucu ve fuhuşa karşı birlikte önlem alalım
09:00 Dêrazor'un bir yanı yıkım, diğer yanı inşa
09:00 03 ARALIK 2025 GÜNDEMİ
00:05 Amedspor’dan SMS kampanyası
02/12/2025
23:34 'Qamişlo’dan göçertilenlerin geri dönüşü sağlansın' çağrısı
23:23 Trump'tan Venezuela ve Kolombiya’ya kara operasyonu tehdidi
23:00 AB'nin eski dışişleri şefine gözaltı
22:11 Licê’deki fuhuş çetesine karşı toplantılar yapıldı
20:36 Dicle Nehri'ne düştüğü iddia edilen çocuk bulunamadı
20:33 Savcılıktan öz savunmaya ceza istemi
20:29 Putin: Avrupa savaş istiyorsa, hazırız
20:08 BM: Sudan savaşında 14 milyon kişi yerinden edildi
20:03 Gazeteci Karabay cezaevinden çıktı
19:10 İsrail saldırılarında 257 gazeteci katledildi
18:31 Mahkeme, hasta tutsağın tahliyesini engelleyen İGK kararını yasaya uygun buldu!
18:09 223 işçinin eylemi sürüyor: Ranta geçit vermeyeceğiz
18:07 Netanyahu: Şam’dan Hermon Dağı’na kadar silahsız bölge istiyoruz
17:46 Manavgat Belediyesi soruşturmasında 19 gözaltı
17:42 DEM Parti Heyeti İmralı'dan döndü
17:34 Lacan'da gerginlik sürüyor: Gazetecilerin ekipmanlarına el konuldu
17:15 Şüpheli çocuk ölümü davasında tahliye kararı
16:41 Ankara'da Savunmaya Özgürlük Nöbeti: Adaletin sesi yeniden yükselecek
16:19 ABD Adana konsolosu DEM Parti'yi ziyaret etti
15:59 Cinsel saldırıya uğrayan çocuk mahkemede dinlenecek
15:43 Gazeteci Karabay'a ceza ve tahliye
15:31 Besta’da asker gözetiminde ağaç kıyımı sürüyor
15:27 Amed'de Jineolojî atölyeleri başlıyor
15:22 Gazeteci Aykol'un tedavisi sürüyor
14:24 Dêrsim Emek ve Demokrasi Platformu: Alevi katliamına karşı ortak irade büyütülmeli
14:10 İzmir Barosu: Avukatların çalışma koşulları adil olmalı
14:04 Danıştay'a çağrı: Okullarda ücretsiz yemek davasını kabul et
13:36 Mîdyad’ta şüpheli kadın ölümü
13:34 Mahalleliler, taş ocağı çalışmalarını durdurdu
12:45 Bakırhan: Abdullah Öcalan'la görüşülmesi sorunun siyasal zemine taşınmasını sağladı
12:42 DSİ barajında çalışan işçi yüksekten düşerek hayatını kaybetti
12:13 İmralı Heyeti Abdullah Öcalan ile görüşmek için yola çıktı
12:02 Özgür Ülke gazetesinin bombalanması protesto edilecek
12:00 Federe Kürdistan ve idaresi dışındaki bölgelerde Kürt nüfus 10 buçuk milyona ulaştı
11:57 Filozof Ceruti: Abdullah Öcalan'ın çağrısı Ortadoğu'ya örnek olabilir
11:41 Amed Büyükşehir’den Hevsel Bahçeleri ve Dicle Vadisi açıklaması: Kararlıyız
11:36 Arap Alevileri: Suriye'deki Alevi katliamı derhal durdurulmalı
11:22 Duruşma için getirildiği Ahlat'ta 3 ay hücrede tutulacak
11:05 31 yıllık tutsağın tahliyesi Seyit Rıza'nın sözleri gerekçe gösterilerek ertelendi
11:02 Salih Müslim: Demokrasi yoksa entegrasyon da yok
11:01 Kürt mahallelerinde çete yapılanmaları
10:48 Putin ve ABD Ortadoğu Temsilcisi Witkoff Ukrayna'yı görüşecek
10:44 Bahçeli’den süreç açıklaması: Ok yaydan çıkmıştır, gemiler yakılmıştır
10:10 'Burası Kürdistan'dır' diyen Taşkesen'e sanal medya paylaşımından 4 yıl 2 ay ceza
09:40 5 kentte ‘borsa manipülasyonu’ soruşturması: 10 gözaltı
09:40 Alagöz'ün Giresun'daki maden genişletme isteği askıya çıktı