Akademisyen Yılmaz: Herkesin aklına eseni yaptığı geçiş sürecindeyiz

img

İSTANBUL - Uluslararası ilişkilerde “herkesin aklına eseni yaptığı” bir geçiş süreci belirlemesinde bulunan Ortadoğu uzmanı Dr. Arzu Yılmaz, bu koşullarda tahammül sınırını çoktan aşan Türkiye için, “Yarın rüzgarın birden tersine dönmesi tümüyle ihtimal dışı değil” dedi.

Geçtiğimiz Cumartesi günü Libya’nın başkenti Trablusgarp’ta Vatiyye askeri havaalanına bir saldırı düzenlendi. Saldırıda Türk ordusuna ait hava savunma sistemleri hedef alındı. Libya ile eş zamanlı olarak Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye bölgesinde kontrolü altında tuttuğu kimi bölgelere kimliği belirsiz savaş uçakları tarafından da saldırı yapıldı. Oradaki yerel kaynaklardan yansıyan bilgilere göre, saldırı Rus savaş uçakları tarafından yapıldığı ifade edilse de saldırıların kim ya da kimler tarafından yapıldı hala bilinmiyor. 
 
Hamburg Üniversitesi’nden Ortadoğu uzmanı Dr. Arzu Yılmaz, Libya’da ve Suriye’de yaşanan gelişmelere dair ajansımızın sorularını yanıtladı. 
 
Vatiyye askeri havaalanına yapılan saldırıya gelmeden önce Türkiye’nin Libya’daki amaçlarını sormak isterim. Türkiye’nin burada ne işi var ve neyi amaçlıyor?
 
Türkiye bugün Ortadoğu’da mevcut statükoyu değiştirmeden dönüştürme misyonunu bir askeri güç (Hard Power) olarak her bir ülkenin merkezi yerine çeperiyle kurduğu ilişki üzerinden sürdürmeye çalışıyor. Bunu yaparken etki alanını değil, askeri ve siyasi kontrol alanlarını genişletme amacı güdüyor.
 
Öncelikle bugün Türkiye’nin Libya’da ya da Irak’ta, Suriye’de ve başka alanlarda amacının ne olduğu konusunda bundan on yıl öncesinde olduğu gibi Neo-Osmanlıcık üzerinden bir tartışma yürütmeyi yanıltıcı bulduğumu söylemek isterim. Zira Neo-Osmanlıcılık çerçevesinde Türkiye, her şeyden önce bir ılımlı İslam (Moderate İslam) modeli ve bir yumuşak güç (soft power) olarak konumlanıyordu. Bu haliyle de Ortadoğu’da her bir ülkenin merkeziyle kurduğu siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkiler eliyle mevcut statükoyu değiştirmeden dönüştürme misyonunu yüklenerek etki alanını (Sphere Of İnfluence) genişletme amacı güdüyordu. Bugün Türkiye’nin ne konumunu ne de amacını bu çerçeveden açıklamak mümkün değil. Aslında her bir başlık ayrı ayrı tartışılmaya muhtaç olsa da, sanırım mevcut durumu kısaca şöyle özetlemek mümkün: Türkiye bugün Ortadoğu’da mevcut statükoyu değiştirmeden dönüştürme misyonunu bir askeri güç (Hard Power) olarak her bir ülkenin merkezi yerine çeperiyle kurduğu ilişki üzerinden sürdürmeye çalışıyor. Bunu yaparken etki alanını değil, askeri ve siyasi kontrol alanlarını genişletme amacı güdüyor. 
 
Bu bağlamda Türkiye’nin yerel ortakları olarak Müslüman Kardeşler’e sıklıkla yapılan vurgu da yanıltıcı. Evet, Müslüman Kardeşler’le ortaklık bir ölçüye kadar Neo-Osmanlıcılık çerçevesinde işlevseldi. Fakat bu yeni durumda Türkiye’nin asıl yerel ortakları, şiddeti bir politik eylem biçimi olarak benimseyen ve siyasal örgütlendirmelerini bu temel üzerinden şekillendiren radikal İslamcı gruplar olduğunu da gözden kaçırmamak gerekiyor. Bunu da sadece pragmatik bir işbirliği olarak görmemek gerekir. 
 
Zira Türkiye’nin tüm bu askeri ve siyasi eylemlilik durumunun oturduğu çerçeve en genel ifadesiyle militer İslami milliyetçilik.   
 
 Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın Libya-Türkiye ilişkilerini 500 yıllık bağlara dayandırmasının sahada bir karşılığı var mı? 
 
Bunun sahada bir karşılığı yok. Sahada karşılık bulan İslamcılık. Bugün Türkiye’nin Libya’da ve başka yerlerde bundan daha bir kaç yıl önce IŞİD’in kontrol ettiği alanlarda zemin buluyor olması tesadüfle açıklanamaz. Bu noktada, uzun zamandır siyasal İslam’ın bittiği üzerinden yapılan tartışmaların da sorunlu olduğunu vurgulamak gerekir. Hatta Türkiye’de, Türk milliyetçiliğinin islamcılığı bir anlamda “yuttuğu” varsayımları da tartışmaya muhtaç.  
Tarihsel bağlamda Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılış sürecine damgasını vuran İslamcılık ve Türk milliyetçiliği arasındaki çatışmalı ilişki, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla birlikte Türk milliyetçiliği lehine sonuçlanmıştır, demek yanlış olmaz. O dönem yapılan tartışmalarda "vatanın sınırları" ve "milletin kimliği" merkezi bir yer tutar. Ve nihayetinde bu sınırları ve kimliği tayin eden Türk milliyetçiliği olmuştur; islamcılık ise büyük ölçüde devletin kontrolünde ve ihtiyaç duyulduğunda Türk milliyetçiliğinin avantajına farklı biçim ve zamanlarda seferber edilen bir araç olagelmiştir. Bugün iddia edildiği üzere “Yeni Türkiye”nin kuruluşu aşamasında "vatanın sınırları" ve "milletin kimliği" yeniden gündemin merkezinde. Fakat Devlet Bahçeli ya da Doğu Perinçek gibi artık karikatüre dönüşen aktörler üzerinden bir değerlendirmeyle bu gündemin yine Türk milliyetçiliği lehine şekillendiğini, hatta konsolide olduğunu düşünmek bana göre doğru değil. Öznelere değil, yapılara bakmak daha açıklayıcı olacaktır. Bu bağlamda Türkiye’deki kurumların dönüşümü ve Türkiye’nin dış politikasına bakıldığında aksine "Yeni Türkiye”de Türk milliyetçiliğinin islamcılık lehine  seferber edilen bir araca dönüştüğünü söylemek için elimizde daha fazla veri olduğunu söyleyebiliriz. 
 
  Peki, yapılan saldırıda Türkiye’nin savunma sisteminin hedef alınmasının altındaki neden nedir?
 
Libya’da gerçekleşen son saldırı bir yönüyle militer Arap milliyetçiliğinin militer İslami milliyetçiliğine karşı bir saldırısı sayılabilir
 
Libya’da olup bitenlerin açığa çıkardığı iki önemli şey oldu. Birincisi; Türkiye’nin askeri operasyonlarının temel motivasyonu iddia edildiği gibi Kürtlerin yarattığı "sınır güvenliği tehdidi" değil. İkincisi ise, bugün Ortadoğu’da Türkiye’nin başını çektiği militer İslami milliyetçiliğe karşı Bileşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) öne çıktığı bir militer Arap milliyetçiliği var. Aslında buna Arap milliyetçiliği yerine "Wataniyye" yani bir anlamda Arap yurtseverliği demek daha doğru olur. Zira bu yeni biçimiyle Arap milletinin birliği ve bütünlüğünden çok her bir Arap devletinin siyasal sınırları içindeki birlik ve bütünlük vurgulanıyor. 
 
Arap Baharı sonrası ivme kazanan bu yeni milliyetçilik biçiminin özellikle Körfez ülkelerinin içine girdiği yeniden yapılanma sürecinin en önemli çerçevesi sayılabilir. IŞİD sonrası Irak’ta da aynı çerçevede bir yeniden yapılanmanın hayata geçirilmeye çalışıldığı söylenebilir. 
 
Bu arka plan üzerinden sorunuza yanıt vermek gerekirse, Libya’da gerçekleşen son saldırı bir yönüyle militer Arap milliyetçiliğinin militer İslami milliyetçiliğine karşı bir saldırısı sayılabilir. Zira kimi Araplar sosyal medyada bu saldırıyı "Arapların bir cevabı" olarak sahiplendi. Sonuçta bu saldırıyı her kim yapmış olursa olsun, ki bildiğim kadarıyla henüz kim olduğu belli değil, ortaya konulan tepkiler böyle bir gerilim hattının artık açığa çıktığını ortaya koyuyor. Diğer bir yönüyle ise, Türkiye’nin en son Mısır tarafından gündeme getirilen Libya’da tarafları uzlaştırma çabalarını reddetmesine bir yanıt, Türkiye’ye zayıf noktalarını hatırlatarak masaya oturmaya zorlama hamlesi olarak okunabilir. 
 
Saldırının hemen ardından Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, "Türkiye ve Rusya Libya'da acil ateşkes için çalışıyor" dedi. Bu açıklamanın saldırı sonrası gelmesi sizce ne anlama geliyor? 
 
Dediğim gibi, Türkiye’nin bu hamleyle tarafların masaya oturması konusunda ikna edilmiş olduğunu düşündürüyor. 
 
 Türkiye ve Rusya arasındaki dengeleri göz önüne bulundurduğumuzda böylesi bir ateşkes kısa sürede mümkün mü? 
 
Libya’da meseleyi sadece Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkiler üzerinden okumak doğru değil. Bu iki ülke arasında varılan bir mutabakat Suriye’de bir ölçüde çalıştı. Ama Libya’da meseleye dolaylı ya da doğrudan dahil çok farklı aktörler var. Rusya en başından beri tıpkı Suriye’de olduğu gibi Türkiye’yi de yanına alarak Libya’da öncü bir rol oynamak istedi. Hafter’in de çağrıldığı Moskova zirvesi bu çabanın bir ürünüydü. Ama bunu beceremedi. En başta ABD ve Avrupa da açıkça bunu istemedi. Ve inisiyatif kısa sürede Almanya’ya geçti. Dolayısıyla bugün Almanya’nın denkleme dahil olacağı ve daha da önemlisi inisiyatifini kullanacağı bir oluşumun ateşkes konusunda bir sonuç almaya daha yakın olacağı söylenebilir. 
 
  Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye bölgesinde kontrolü altında tuttuğu kimi bölgelere de saldırı yapıldı. Bunu nasıl görmek gerekir? 
 
Ben bunun Türkiye’nin kontrol ettiği bölgelerdeki IŞİD bağlantılı grupların özellikle son aylarda artan hareketliliği ile ilgili olduğunu düşünüyorum. Zira bugünlerde Suriye’nin farklı bölgelerinde de Esad güçleri ve IŞİD arasında 100’e yakın insanın öldüğü çatışmalar yaşandı. Rusya, İdlib sahasında da Türkiye’nin kontrol ettiği alanlarda bu tür operasyonlar yaptı ve yapmaya devam ediyor. Dolayısıyla, bu da eğer bir Rus saldırısıysa IŞİD’li gruplarla ilgili bir istihbarat sonucu yapılmıştır diye düşünüyorum 
 
*Demokratik Suriye Güçleri (QSD) Genel Komutanı Mazlum Ebdi, Suriye'deki Rus Güçleri Komutanlığı ile görüşme yaptı ve koordinasyon düzeyinin ve ortak çalışmaların arttırılması konusunda anlaşmaya vardıklarını açıkladı. Yapılan bu görüşme ve anlaşmayı nasıl değerlendiriyorsunuz? 
 
Bu gelişmeyi iki konu ışığında değerlendirmek gerekir. Birincisi, Rusya’nın kontrol sahasında olan Kobane’ye Türkiye’nin geçen hafta gerçekleştirdiği saldırı. İkincisi ise İran, Türkiye ve Rusya arasında yapılan son zirvede alınan kararlar içinde Suriye’nin toprak bütünlüğüne yapılan vurguyla Suriye’nin kuzeyinde bir özerklik oluşumuna izin verilmeyeceğinin yer alması. Suriye’nin toprak bütünlüğüne yapılan vurgu yeni değil. Daha önce Ankara zirvesi sonrası yapılan basın toplantısında Ruhani’nin "Fırat’ın doğusundaki terör yapılanması" dediğini de duymuştuk. Türkiye’nin tutumu zaten malum. Ancak Rusya’nın bugüne kadar özerkliği bu kadar net bir ifadeyle reddetmesi ve yapılan zirvede alınan kararlarla pozisyonunu tescil etmesi yeni bir şey. Rusya’nın bu tutumunu da PYD ve ENKS arasında sağlanan uzlaşma üzerinden daha da perçinlenen Kürtlerin ABD ile angajmanına bir tepki olarak okumak sanırım yanlış olmaz. Ama Ebdi’nin bu son görüşmeye ilişkin yaptığı açıklamanın Rusya’nın bu tutumunu değiştireceğine dair bir işaret verdiğini düşünmüyorum. En fazla, Rusya ve Kuzey ve Doğu Suriye Yönetimi arasındaki diyaloğun devam ettiği ve tarafların pozisyonlarını karşılıklı müzakere ettiği, ilişkilerin kopmadığı mesajını alıyorum ben. 
 
 Libya'ya geri dönecek olursak. Türkiye ile Fransa arasında Libya üzerinde karşılıklı sert açıklamaların yapıldığına tanıklık ediyoruz. İki ülke arasındaki bu gerilimin nedeni nedir? 
 
Fransa’nın etki alanı olarak gördüğü Libya ve Afrika genelinde Türkiye’nin İslamcı grupları harekete geçirmesi, güçlendirmesi de önemli bir faktör. Bu konu sadece dış politika değil, iç politika açısından da Fransa için bir risk
 
Bu gerilimin sadece Libya’da her iki ülkenin farklı tarafları desteklemesinden değil, aynı zamanda Libya’da Türkiye-ABD arasında gelişen ve basına yansıyan tartışmalara bakılırsa bu yakınlaşmanın Afrika ölçeğinde genişleme potansiyeli gibi gelişmelerden kaynaklandığını düşünüyorum. Tabii bu çerçevede, Fransa’nın etki alanı olarak gördüğü Libya ve Afrika genelinde Türkiye’nin İslamcı grupları harekete geçirmesi, güçlendirmesi de önemli bir faktör. Bu konu sadece dış politika değil, iç politika açısından da Fransa için bir risk. Tüm bunların ötesinde Fransa’nın özellikle Macron döneminde öne çıkan Avrupa’nın dış politikasında etkin rol oynama pozisyonu var. Bu haliyle Doğu Akdeniz ya da Libya ya da genel olarak Kuzey Afrika sahasında Fransa-Türkiye arasındaki gerilimin artarak devam edeceğini öngörebiliriz.
 
*Hem Libya’da hem de İdlib’te yapılan bu saldırıları göz önünde bulundurursak Türkiye’nin dış politikasına karşı tahammülün sona erdiğini söyleyebilir miyiz? 
 
Uluslararası ilişkilerde Fransızca ‘laissez faire’ diye geçen ve bir anlamda herkesin aklına eseni yaptığı bir geçiş sürecindeyiz. Türkiye’nin gidişatının da nasıl olsa eninde sonunda Türkiye’nin kendi ayağına dolanacağını öngörüsüyle ekonomik ve siyasi açıdan en düşük maliyetli olan tercih edilip sabrediliyor ve bu arada kısa vadeli çıkarlara odaklanılıyor da denilebilir.
 
Aslına bakarsanız o tahammül sınırı çoktan aşıldı. Ama Türkiye’nin deyim yerindeyse tekerinin önüne taş koyacak aktörler ya kendi iç sorunlarıyla boğuşuyor ya da içinde bulundukları ittifaklar etkin bir politika uygulayamayacak ölçüde yara almış ve dağınık durumda. Koronavirüs süreci de doğrusu bu durumu derinleştirdi. Öte yandan, bugün artık uluslararası sistemde sözünü dinletecek başat bir aktör de yok. Ne bir aktör ne de önerilen/savunulan daha iyi bir yönetim modeli, projesi var. Bu bağlamda, Türkiye’nin demokrasi eksikleri olan laik ve Müslüman bir ülke olarak artık görülmediğini de vurgulamak gerekir. Benim izlenimim, Türkiye’nin gelinen son aşamada İslamcı otoriter bir ülke olarak görüldüğü ve bunun da sorunsallaştırılmadan kabul edildiği yönünde. 
 
Türkiye’de olup biten ya da Türk dış politikasının yarattığı sorunlara gösterilen tahammülün bir açıklaması bu olabilir. Ama bir başka açıklaması da zaten uluslararası ilişkilerde Fransızca "laissez faire" diye geçen ve bir anlamda herkesin aklına eseni yaptığı bir geçiş sürecindeyiz. Türkiye’nin gidişatının da nasıl olsa eninde sonunda Türkiye’nin kendi ayağına dolanacağını öngörüsüyle ekonomik ve siyasi açıdan en düşük maliyetli olan tercih edilip sabrediliyor ve bu arada kısa vadeli çıkarlara odaklanılıyor da denilebilir.
 
ABD’nin IŞİD’le mücadele sürecinde İran’la kurduğu ilişki bunun tipik bir örneği. Sadece Obama döneminde İran’la yakınlaşmanın benimsendiği dönemde değil, Trump’ın daha ilk geldiği andan itibaren İran’a karşı pozisyonunu ortaya net koyduğu dönemde dahi ABD İran’la birlikte çalıştı. Hatta Trump, Kudüs Gücü lideri Kasım Süleymani’yi ‘terörist’ ilan ettiğini açıkladıktan iki gün sonra 16 Ekim 2017’de ABD’nin Abraham tanklarının refakatinde Kasım Süleymani Kerkük ve diğer tartışmalı alanların Peşmerge’nin elinden Haşdi Şabi milis güçlerinin eline geçmesini örgütledi. Ama sonra aynı ABD, "maksimum baskı politikasıyla" İran’a deyim yerindeyse soluk bile aldırmayacak bir politika izlemeye başladı ve Kasım Süleymani’yi de bir suikastla ortadan kaldırdı. Dolayısıyla, yarın Türkiye bağlamında da rüzgarın birden tersine dönmesi tümüyle ihtimal dışı değil. Sonuçta tüm bu faktörlerin birlikte çalıştığını söylemek sanırım en doğrusu olur. 
 
MA / Ferhat Çelik

Diğer başlıklar

23/11/2025
23:08 Humus’ta 2 kişi katledildi
22:30 Egîdê Cimo Ma Muzik okulu bir yaşında
20:48 Kavga eden Gürhan ve Dündar ailelerine sağduyu çağrısı
20:43 Mersin’de 14 işçi zehirlendi
19:29 Trump’tan Biden’ı suçlama, Zelenski’ye sitem
19:22 Beluc hak savunucusu Turan Halamzahi cezaevine girecek
18:39 Paris’te kadınlardan görkemli yürüyüş
18:00 Metin-Kemal Kahraman’ın ‘Ferfecir’ albümünün 25 yılına özel konser
17:54 İsrail Beyrut’a saldırı düzenledi
17:48 Humus’ta Alevi ve Hristiyan mahallelerine saldırı
17:43 Bakanlık Şêx Said'i aşağılayıcı ürün satışını durdurdu
17:39 İmamoğlu, CHP’nin İmralı’ya gitmeme kararını destekledi
17:36 İsrail’in ateşkesi tanımıyor: 339 kişi katledildi
17:30 Kadınlardan örgütlülük çağrısı: Asla yalnız yürümeyeceksin
17:20 İtalyan Sosyolog: Kürt siyasi hareketi başka bir dünyanın önünü açacak adımlar attı
17:19 Dilovası’nda açıklama: Kastik katillere karşı özgür yaşamı inşa edeceğiz
17:14 19 HPG’linin taziyesine kitlesel ziyaret
17:10 Awesta'dan anadilde eğitim talebi
17:08 Alevilerden süreç talebi: Her toplum baskısız yaşayabilmelidir
15:48 Sabahat Tuncel'den CHP'ye: İmralı'ya gitmeden Kürt sorununu çözemezsiniz
15:29 Tülay Hatimoğulları: Süreç devletle yürütülen bir süreçtir
15:14 HPG'li Gündüz'ün taziyesine kitlesel ziyaret
15:11 Gazeteci Aykol'a PEG tedavisi uygulanacak
14:42 Dorşîn’de ağaç kıyımına karşı fidan ekimi
13:40 Ronahi Gazetesi basılı yayına yeniden başladı
12:49 Şengal’de kadınlar erkek şiddetine karşı çözümü tartıştı
12:43 Öğrenci yurdunda şüpheli ölüm
10:50 Wan'da silahlı kavgada baba-oğul yaşamını yitirdi
10:26 Sakarya'da zehirlenen tutuklu sayısı 171'e yükseldi
10:22 Agirî'de 'güvenlikçi' adımlar: Barış sürecinin ruhuna ters düşüyor
10:07 Jin dergi 25 Kasım’ı kapağına taşıdı
09:34 Yeni Yol'a 'İmralı' müdahalesi mi yapıldı?
09:30 Özel Okmeydanı Hastanesi çalışanları: Hakkımızı alana kadar mücadele edeceğiz
09:29 ‘Kadın katliamları dosyaları 'şüpheli ölüm' denilerek kapatılıyor’
09:28 Halktan Sezgin Tanrıkulu’na: Amed sokaklarına girmemeli
09:26 KESK’in bölge mitingine katılan emekçiler: Halktan yana bütçe istiyoruz
09:25 Adliye bahçesinde işlenen bir cinayetin anatomisi
09:23 Gazeteci Can: CHP İmralı’ya gitseydi tabanından büyük bir reaksiyon almayacaktı
09:20 Hurda metallerin dönüşümü: Sanat bir zihin meselesi
09:19 Yoksulluk, güvencesizlik ve şiddet zincirinde yaşam mücadelesi
09:17 Türkiye'de COP31 için alternatif zirve hedefi
09:13 Mahkeme Trump'un 'hızlı sınır dışı' talebini reddetti
09:12 Jinwar ‘kadın kentleri’ne ışık tutuyor
09:04 MA’ya konuşan Mazlûm Ebdî: QSD’nin katılımı Suriye ordusunu güçlendirir, huzur getirir
09:00 23 KASIM 2025 GÜNDEMİ
22/11/2025
23:27 İşkenceyle katledilen Kendirci'nin dosyasına gizlilik kararı getirildi
23:22 Hamburg’da Bîra Sûrê belgeseline ödül
23:17 31 yıl sonra tahliye olan Karatay memleketinde karşılandı
22:55 Riha'da yaşanan 2 ayrı kazada 2 kişi öldü
22:51 Riha’da engelli bakım merkezinde yangın: 1 çocuk yaşamını yitirdi
20:34 Türkiye Kobanê’de çiftçilere ateş açtı
19:44 Kılıçdaroğlu'ndan CHP’nin İmralı kararına tepki: Tarihin doğru tarafında olmak cesaret ister
19:11 25 Kasım etkinliklerinde birlikte mücadele vurgusu
18:39 Tülay Hatimoğulları: Komisyon tarihi bir karar aldı
18:35 Kadınlar katledilmek istenen Yasemin D.'yi ziyaret etti
18:29 Kadın tutsakların çizimleri sanatseverlerle buluştu
18:19 Özel: Komisyonda aldığımız karardan dönmeyeceğiz
17:32 Şax’ta Kadın Yaşam merkezi açıldı
17:29 Ekmek, toprak, adalet mitingi: Ekolojik saldırıya karşı kendimizi korumak zorundayız
17:17 25 Kasım kapsamında medyanın dili tartışıldı
17:10 Halide Türkoğlu: Kadınlar barış ısrarını sürdürmeli
17:02 Ekoloji Kervanı Kuzey Ege'de
16:36 Amedspor maçında Jîna Emînî’nin koreografisi açıldı
16:22 Wan’da Burak Ercan kararı protesto edildi
15:43 Emekçiler bütçe taleplerini açıkladı
15:35 Şevket Epözdemir katledilişinin 32’nci yılında anıldı
15:30 KESK’ten bölge mitingi: Bütçe emeğe ve barışa ayrılmalı
15:23 Pervin Buldan'dan partilere: Çözümün gelişmesi için herkes elini taşın altına koymalı
15:01 Dêrsim Emek ve Demokrasi Platformu: Halkın iradesi derhal teslim edilmeli
14:52 İSKİ’den su tüketimi uyarısı
14:45 Kadınlara yönelik cezaevindeki şiddet tartışıldı
14:22 Hasta tutsakların tahliyesi talep edildi
14:09 Wan’da Çocuk Hakları Dayanışma Ağı kuruldu
14:02 Katledilen ve kaybedilen kadınlar için adalet istendi
13:57 Bakırhan: ‘Şununla oturmam’ diyenler barış istemiyor, bunu da bir yere not ettik!
13:31 Yeni Yol Grubu İmralı'ya gidecek heyete üye vermeyecek
13:09 Cumartesi Anneleri: 45 yıldır Hayrettin Eren’in nerede olduğunu soruyoruz
12:57 Abdullah Öcalan: Hukukun yeniden inşa edilmesi bir gerekliliktir
12:42 Bozkurt ve Akgül’ün taziyesine kitlesel ziyaret
12:37 Mansur Yavaş ve özel kalem müdürü hakkında soruşturma izni
12:31 DEM Parti Mersin’de gazetecilerle bir araya geldi
12:26 Bahis soruşturmasında 149 hakemin kariyeri sona erdi
12:25 Değer Artış Payı Uygulama Yönetmeliği değiştirildi
12:24 Tülay Hatimoğulları: Hiç kimsenin çözümden kaçma lüksü yoktur
12:11 Siyaset Bilimci Aksoyoğlu: CHP’nin tutsak edildiği bir siyaseti izledik
11:35 DBP: Çözüm iradesini yok saymak, barış ve eşitlik taleplerinin inkârdır
10:33 Mazlûm Ebdî’den MA’ya önemli değerlendirmeler
10:12 Komisyonun İmralı’ya gitme kararını gazeteler nasıl gördü?
09:55 Kaybeden Kürtler değil CHP olacak
09:49 Dêrsim Belediyesi’nde kayyımın 1 yılı: Bina ve arsalar satılığa çıkarıldı
09:44 Rojava Film Festivali’ne katılan Ott: Burası Ortadoğu’ya örnek olabilir
09:31 Amed sokakları: CHP çözüm istemiyor
09:27 TTB süreç için çalışmalar yapacak: Hekimler süreci desteklemeli
09:27 Semsûr'da depremzedeler oldukları yerde!
09:24 Bulancak Sanat Tiyatrosu, 38 yıldır sahnede
09:07 Şikayete rağmen çocuk istismarı davasında soruşturma tamamlanmıyor!
09:06 Yoksullaşmanın fotoğrafı: Kirasını ödemek için eşyalarını satıyorlar
09:04 KESK Wan’da bölge mitingi düzenliyor
09:04 Wan'da uyuşturucuya karşı ortak mücadele hattı kuruluyor
09:02 Filistinli kadınlar 'acıma' değil adalet istiyor
09:01 'Barış sürecinde hasta mahpusların tahliyesi sağlanmalı'
09:00 İmralı ziyaretinde hangi başlıklar masada olacak?
09:00 22 KASIM 2025 GÜNDEMİ
08:30 Belen'de 7 katlı binada yangın: 2 ölü
21/11/2025
22:56 İspanya’da 3 madenci göçük altında kaldı
22:53 Bütçe görüşmeleri: Agirî'de doktor yok, doğan çocuklar ölüyor
22:39 Humus’ta kaçırılan Alevi gençler katledildi
22:36 Bangladeş’in başkenti Dakka’da deprem
22:32 Mazlum Ebdî, Şêx Mani El Cerba ile bir araya geldi
22:29 Kayyımın TELE1'de 32 kişiyi işten çıkardığı iddiası
22:25 29 öğrenci zehirlenme şüphesiyle hastaneye kaldırıldı
22:01 AKP'den Hüseyin Yaman İmralı'ya gidecek
21:53 Böcek ailesinin kaldığı otelin sahibi ve çalışanı tutuklandı
21:51 Çiğdem Açlan'ın cenazesi köyünde toprağa verildi
21:44 Tülay Hatimoğulları: Kalıcı barışın tek yolu örgütlenmek
21:18 İsrail katlettiği Filistinli'nin cenazesini alıkoydu
21:15 'Sağlık hizmetlerinin 3'te 1'i özel sektöre devredilmiş durumda'
20:57 CHP PM üyesi Fırat: Parti yönetimimiz tarihsel bir hataya düşmüştür
20:24 Aynı firmanın ilaçlaması bir çocuğun ölümüne de neden olmuş
20:16 Şişli'de 25 kişi zehirlenme şüphesiyle hastaneye başvurdu
20:11 'Şüpheli kadın ve çocuk ölümleri aydınlatılsın'
20:06 Temel: CHP stratejik bir hata yapmıştır
19:44 Kadınlar, şartlı tahliyelerin engellenmesini protesto etti
19:35 Amed’de trafik kazası
19:29 Geçiş Hükümeti Reqa’yı Dêrazor’a bağlayan yolu kapattı
19:26 Zaxo Spor taraftarlarından Amedspor’a ziyaret
19:22 Pervin Buldan: Komisyonun İmralı kararıyla daha emin adımlarla yürüyeceğiz
18:47 223 işçinin eylemi devam ediyor
18:45 SRK inşaat, ajansımızı tehdit etti
18:38 ÖGB, Anadolu Üniversitesi öğrencilerine saldırdı
18:23 Murat Çepni: Öcalan’la görüşmek olmazsa olmazdır
18:21 TJA’dan fail Burak Ercan’ın beraat etmesine tepki
18:17 İmralı'ya dört kişilik heyet gidecek
18:12 Ahmet Faruk Ünsal: CHP büyük bir siyasi hata yaptı
18:07 İskender Bayhan: CHP'nin İmralı heyetinde olmaması ciddi bir eksikliktir
18:02 Wanlılar: CHP tarihi bir hata yaptı, kaybedecek
17:55 UNICEF: Ateşkese rağmen İsrail 72 çocuğu katletti
17:37 Bayındır: CHP toplumun sesine kulak vermedi
17:33 DEM Parti'den ilk açıklama: Görüşme kader niteliğinde, mesafeli yaklaşımlar üzüntü verici
17:24 SYKP Eş Genel Başkanı Titiz: CHP kararını gözden geçirsin
17:19 Tülay Hatimoğulları'ndan, hayatını kaybeden işçilerin ailelerine ziyaret
17:12 Bayındır'dan Göktayi ailesine taziye ziyareti
17:06 CHP’nin kararına tepki yağdı
17:01 YSP Eş Genel Sözcüsü: Kürt halkı bunu unutmayacak
16:59 CHP'nin İmralı kararının arkasında İmamoğlu mu var?
16:53 Komisyon'un hafta başında Abdullah Öcalan ile görüşmesi bekleniyor
16:45 İşkence ile katledilen çocuk işçi için yürüyüş
16:40 Komisyon Abdullah Öcalan ile görüşme kararı aldı
16:39 Eren Keskin: CHP’nin davranışı kabul edilemez
16:26 Komisyonda İmralı oylaması başladı