Rojava Devrimi 7 yaşında

img

KOBANÊ - Baas Rejimi'nin baskısından örgütlenerek kurtulan Kürtlerin inşa ettiği Rojava Devrimi 7'nci yılında. Devrimin ilk kıvılcımına öncülük edenlerden Kobanê Kantonu Meclisi Eşbaşkanı Mistefa Eto, halkların ve inançların birlikteliğinin esas aldıklarını söyledi. 

 
Suriye iç savaşı içinde “üçüncü yol” olarak şekillenen Rojava Devrimi, 19 Temmuz 2012 tarihinde halklar tarafından ilan edildi. Esas aldığı çizgiyle Suriye’de yürütülen çıkar savaşlarına dahil olmayan devrim güçleri, kadınların öncülüğünde Ortadoğu başta olmak üzere dünya halklarının dikkatlerini de üzerine çekti. Oluşturduğu sistemle umut olmaya devam eden Rojava Devrimi 7’nci yılına girdi.
 
DEVRİM İHTİYAÇ VARDI
 
Kuzey ve Doğu Suriye bölgesi devrimin yıldönümünü kutlamaya hazırlanırken, kurulduğu günden bu güne kadar sistemi ve güçlerini "terörist" olarak tanımlayan ve bazı alanlarda saldıran Türkiye’nin tehditleri de güncelliğini koruyor. Dahil olduğu iç savaşla Suriye ve dünya halklarının başına bela olan DAİŞ, büyüyen devrim güçleri tarafından savaşın 7’nci yılında yenilgiye uğratıldı. 
 
Rojava Devrimi'nin 18 Temmuz 2012 gecesi yakılan ilk kıvılcımın öncüleri arasında yer alan Kobanê Kantonu Meclisi Eşbaşkanı Mistefa Eto, devrimi anlattı. "Rojava için tarihi günler" cümlesiyle başlayan Eto, devrimden önce de BAAS Rejimi'ne karşı hep mücadele halinde olduklarını, bu mücadeleyi belli bir düzeye getirdiklerini aktardı. Rejimin kentlerinden tamamen çıkacağının neredeyse bir hayal olduğunu kaydeden Eto, Suriye devriminin başlarında halkların meşru talepleri olduğunu söyledi. Suriye’de bir devrime ihtiyaç duyulduğunu ifade eden Eto, rejim ve kendilerini "muhalif" diye adlandıran Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) çatısı altındaki yapıların halkların taleplerini kriminalize ettiklerini söyledi. Bu şekilde Suriye Devrimi'nin halkların talebi olan hatlarından çıkarıldığına işaret etti.
 
ÜÇÜNCÜ YOL
 
O dönemler Demokratik Toplum Hareketi (TEV-DEM) öncülüğünde örgütlendiklerini aktaran Mistefa Eto, rejim ve ÖSO'nun yollarına karşılık üçüncü bir yol tercih ettiklerini belirtti. "Bu yol nasıl bir yol olacak?" ve "Kime hizmet edecek?" gibi sorulara cevap vererek yola çıktıklarını dile getiren Eto, “Suriye’de bulunan bütün halklar ve inanç kesimlerini bir araya getirmeyi ön gören bir yoldu. O dönemler etrafımızda bulunan Cerablus, Sirrin, Eyn İsa ve Girê Spî gibi yerlere Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) adı altında girdiler. ÖSO bizi de tehdit ederek, bir tarafı seçmeye zorluyordu. Bunu yaparken, kendilerine doğru çekmeye çalışıyorlardı. Oluşturmaya çalıştığımız yapıdan hem rejim hem de ÖSO rahatsızdı. Bu gelişmeler olurken, artık kendi kent ve ilçelerimizi kendimiz yönetme kararı aldık” dedi.
 
İLK KIVILCIM
 
O geceye kadar çalışmalarını yürüttüklerini ifade eden Kobanê Meclisi Eşbaşkanı, bunları gizli bir şekilde yaptıklarını ekledi. Devrimden önce meclislerini ve örgütlülüklerini gerçekleştirdiklerini belirten Mistefa Eto, devamında şunları dile getirdi: “Merkezimiz Mala Gel’di. Yani biz halkımızı da kendimizle birlikte örgütlüyorduk. Tüm bunlarla birlikte halkımız ile beraber rejimin kentimizden çıkarılması kararını aldık. Artık özgür bir şekilde kentimizi yönetmek istiyorduk. Rejimin zamanı gelmişti. Yaklaşık 15 kişiydik. Toplantı gerçekleştirdik. Bunu, daha fazla şiddete götürmeden halletmek istiyorduk. Toplantımızın sonucu da bu yönlü oldu. Zaten önceden Kobanê’de yaptığımız çalışmalar ile rejimin gücünü kentte iyice zayıflatmıştık.  Geceleri mahallelere çıkıp, kontroller gerçekleştiriyorduk. Öz savunma günden güne artıyordu. En son güvenlik binasında kalmışlardı. Çok büyük bir heyecandı. On yıllardır uğruna mücadele verdiğimiz yolda bir gün sabah kalkıyorsun artık özgürsün. Bir sabah kalktığında polis, güvenlik ve istihbaratları senin ülkende yok. Sen kendi kendini yöneteceksin. Öte taraftan ağır bir süreçten geçiyorduk. Acaba sonuç nasıl olacak, başarabilecek miyiz, rejim nasıl cevap verecek, uçaklarla bizi vuracaklar mı gibi onlarca soru vardı. İşe giriştiğimizde bunun yanında bu kaygıları taşıyorduk.”
 
DEVRİM BAŞLADI
 
19 Temmuz gecesi 15 kişiyle birlikte toplantı yaptıklarını dile getiren Mistefa Eto, rejimin kaldıkları binadan çıkarılmaları için her binaya ya ikişer ya da dörder gruplar şeklinde görevlendirmeler yaptıklarını kaydetti. Bu tarz hareket ederken halkla birlikte güvenlik tedbirleri aldıklarını da söyleyen Eto, şunlara yer verdi: “Görevler paylaşıldıktan sonra sorumlu arkadaşlardan birine ben nasıl yer alacağım dedim. Büyük bir sayıyla değil, küçük bir sayıyla yapmak istiyorduk. İkişerli ya da dörderli gruplar halinde görevler dağıtıldı. Toplantımızı gece yaptık, rejimi Kobanê’den tamamen çıkarmak için gece 24.00’te harekete geçtik. Soru sorduğum arkadaş ‘Eve git telefonumuzu bekle’ dedi. Bu duruma bozulmuştum. Hatta zorladım ama ‘Sizin başka bir işiniz var’ diye yanıtladı. O gece ayrılışımız tartışmalı oldu. Sabahın ilk ışıklarıydı. Telefon geldi ve telefondaki ses ‘Çabuk arkadaşları topla kentin etrafına güvenlik noktaları kurun, kentin çıkış yollarını tutun’ diyordu. Hemen erkenden harekete geçtik. Bu işi yapabilecek bazı arkadaşları örgütledikten sonra ben ve Bavê Botan adlı arkadaşımızla kentin doğusunda bulunan Helincê Köyü yolunu tuttuk. Diğer arkadaşları da Halep ve Cerablus yollarını gönderdik. Kobanê köy sakinleri biraz erkenden kentte gelir. Gelip yol üzerinde bizi gördüler. Büyük bir şaşkınlıkla bize soruyorlardı ne olup bittiğini. Biz de ‘Devrim başladı’ diyorduk. Bir arkadaşımız heyecanla bizim bulunduğumuz alana gelerek, ‘Kentte gidin tüm Kobanê ayakta’ dedi. Bavê Botan adlı arkadaşımız bunu duyunca gidip kentte bilgi alıp geleceğini söyledi. Ama gidiş o gidiş bir daha gelmedi. Devrimin coşkusundan gelmedi. Çevrede bazı gençler de vardı. Onlar da ferdi silahlarıyla bizimle birlikte güvenliği tutmaya başladılar.”
 
O GÜNÜ ANLATTI 
 
Kobanê Meclisi Eşbaşkanı Mistefa Eto, 19 Temmuz günü kentin bayram havası yaşadığını ifade ederek, herkesin son rejim kalıntılarını süpürmeye çalıştığını dile getirdi. O gün gidip kent içinde o havayı görmek istediğini aktaran Eto, tarihi bir ana tanıklık ettiğini söyledi. Eto, kendisini daha önce tutuklayan rejim görevlisiyle karşılaştığı tarihi anı şöyle anlattı: “Suriye rejimi bölgede bulunduğu zaman yani devrimden önce çalışma yürüten birçok arkadaşımızı tutukluyordu. Kimilerini de işkenceden geçiriyordu. 2010 yılında ben de tutuklanmıştım. Kente gideceğim zaman ev eşyaları yüklü bir kamyon geldi. Gelenlerin Suriye rejimi güvenlik biriminde çalışan bir aileye ait olduğunu fark ettim. Yoksa sabahın o saatinde kimse bu dönemde Kobanê’den çıkmazdı. Şoföre sorduğumuzda kim olduğunu teyit etti. Aracın önünde bir kadın ve birkaç çocuk vardı. Şoföre yük kasasını açmasını istedim. Kapıyı açtığında eşyaların içinde gelabi giymiş ve yüzü kapalı biri olduğunu gördüm. Dışarı çıkması ve yüzünü açmasını istedim. Aşağı inip yüzünü açtığında 2010 yılında evimi basarak, beni tutuklayanlardan biri olduğunu gördüm. Özellikle o kişi bana hakaret edip, taciz etmişti. Onu görünce o geceyi ve o zamanı hatırladım. Ona beni tanıyıp tanımadığını sordum. Beni tanımadığını söyledi. ‘Beni iyi tanıyorsun. Öyle bir gün ki ne sen unutabilirsin ne de ben unutabilirim’ dedim. Ona gün, ay ve yılı ile birlikte olayı hatırlattım. Yaptıkları her şeyi devlet emriyle yaptıklarını söyledi. ‘Şimdi elimdesin, keleş benim elimde. Sen bana nasıl her şeyi yaşattıysan ben de sana yaşatabilirim. Bir mermi ile yaşamına son verebilirim. Ama yapmayacağım’ dedim. Buna ne ahlakımız ne de yaşam tarzımız izin veriyordu. Onlara yol verdim güvenli bir şekilde çıkabilirsiniz ama yaşamda bundan sonra savunmasız insanlara bu şekilde yaklaşma dedim. 'Ben Kürtlere bunu yaptım ama onlar böyle yaklaştılar’ diye tembih ettim. Ama o an intikam alıp almama arasında çok gidip geldim.”
 
7’NCİ YIL VE TÜRKİYE
 
Şimdi devrimlerinin 7’nci yılına girildiğini hatırlatan Eto, adım attıkları ilk günden beri kendilerine karşıtlık eden Türkiye politikalarına işaret etti. Yıllardır askeri, siyasi, ekonomi, hukuk ve diplomasi alanında sistem inşa ettiklerine değinen Eto, her fırsatta bunu yok etmek isteyen Türkiye’nin şimdi tekrar harekete geçemeye çalıştığını belirtti. Eto, “Kobanê’de DAİŞ’in yaptıkları biliniyor. Efrîn’e neler yaptıkları dün gibi duruyor. Şimdi yine sınırlarımıza askeri yığınak yapıyorlar. Ama onlar ne kadar saldırganlarsa biz de direngeniz. Devrimimiz halkımıza kutlu olsun” dedi. 
 
MA / Nazım Daştan