Helebcelilerin kimsesiz mezarlarına Mûş sahip çıkıyor

img
MÛŞ - Helebce Katliamı'ndan kurtularak Mûş'ta "Köykent" projesi kapsamında yapılan ve kamplara dönüştürülen alanlarda 4 yıl boyunca yaşayan katliam mağdurlarından geriye mezarları kaldı. Kimsesiz mezarlara Mûş halkı sahip çıkıyor. 
 
İran-Irak Savaşı yıllarında dönemin Irak Cumhurbaşkanı olan Saddam Hüseyin’in Kürtlere karşı başlattığı Enfal Katliamı’nın devamı olan Helebce Katliamıyla büyük bir soykırım gerçekleşti. 37 yıl önce Saddam Hüseyin, savaşta İran’a destek vermekle suçladığı Helebce halkının kimyasal silahlarla vurulması emrini verdi. 16 Mart 1988’de Helebce, sarin, VX, sinir gazı ve hardal gazlarıyla bombalandı. Saldırıda yaklaşık 5 bin kişi öldü, 7 binden fazla kişi yaralandı. Enfal Soykırımı sürecinde, 30 ilçe ve 4 bin 500 köy yok edildi.
 
Helebce katliamı sırasında kimyasal silahlarla vurulan yerleşim yerlerinde yaşayan yurttaşlar, Kuzey Kürdistan kentlerine gelerek, burada kurulan kamp alanlarında yıllarca yaşam mücadelesi verdi. Bunlardan biri de Mûş-Erzirom yolunda bulunan, Bülent Ecevit ve dönemin CHP’sinin 1969’da gündeme getirdiği ve 1978-79 yılları arasında yapımı başlayan “Köykent” projesi kapsamında yapılan alandı. 
 
MEZARLIKLARI KALDI
 
Bu alan 1988 yılında Helebce Katliamı’ndan kurtulan Güney Kürdistanlıların 4 yıl boyunca yaşayacağı çevresi tel örgüyle çevrili kamplara dönüştürüldü. Binlerce yurttaşa ev sahipliği yapan Mûşlular ise, ailelerin gelişi ardından kent genelinde seferberlik ilan etti. Ailelere, yiyecek ve giyecek tedarik eden Mûş halkı, çok uzun yıllar Helebce Katliamı mağdurlarıyla iç içe yaşadı. 1992 yılında kampları terk eden katliam mağdurlarından geriye ise sadece mezarlıkları kaldı. 
 
HALK SEFERBER OLDU
 
Mezarlıklar, çevre köylerde bulunan Kanireş, Kijan ve Kişiltax köyleri sakinleri tarafından korunsa da bugün kimsesizler mezarlığını anımsatıyor. Aralarında Halebce’de kurtulduktan sonra kimyasalın ve farklı iklim koşullarının yarattığı rahatsızlıklar sebebiyle yaşamını yitirenlerin de bulunduğu mezarlık, bugün kurumuş otlarla çevrili. Girişinde Kürtçe’nin Soranî lehçesiyle yazılı mezarlığı sık sık ziyaret ederek korumaya çalışan Kişiltax köylülerinden Muhsin Yiğit, katliam mağduru Kürt halkının geleceğini duyduklarında seferberlik ilan ederek evlerinde bulduklarını “köykent” alanına taşıdıklarını söyledi. Yiğit, “Burada tek katlı evler vardı. O zaman tel örgüyle kaplıydı bu alanlar. Özgürce buradan çıkıp gezemiyorlardı. Sonra Mûş halkı bir arada çalışarak onlara bakmaya başladı. Onlar da burada bir süre geçirdikten sonra çıkıp çalışmaya başladılar. Köylere dağıldılar, işçilik yaptılar. Kimseye muhtaç olmadan gittikleri güne kadar çalışarak geçimlerini sağladılar” diye konuştu. 
 
KİMYASALIN ETKİSİ DEVAM ETTİ
 
Gelenlerin uzun süre kimyasal silahların etkisinde kaldıklarını ifade eden Yiğit, “Pek çok insan bir süre sonra bu kimyasal sebebiyle yaşamlarını yitirdi. Biz kendimiz de gördük. Belli bir süre devam etti. Onlardan yaşamını yitirenler var bu mezarlıkta. Bazıları da yoksulluktan ve buradaki şartlardan dolayı yaşamını yitirdi. Aralarında yaşlı olanlar da vardı. Hepsini buraya defnettik. Çok zulüm gördüler”  diye belirtti. 
 
‘MÛŞ HALKINI ÖMRÜMÜZCE UNUTMAYACAĞIZ’
 
Federe Kürdistan Bölgesi’nin Duhok kentinde yaşarken Saddam Huseyin’in kimyasal saldırılarından kaçarak Mûş’taki kamplarda yaşam mücadelesi veren isimlerden Hesen Muhammed Kawa, 1992 yılına kadar burada yaşadıklarını kaydetti. 1992 yılında Duhok’a geri döndüklerini ifade eden Kawa, Mûş’ta yaşadıklarını ise şöyle anlattı: “Mûş’un durumunu bilmiyorduk. Oranın kışı nasıl geçiyor bilmiyorduk. Ancak Mûş halkının tamamı bizim için seferber oldu. Ömrümüz boyunca Mûş halkını unutmayacağız.  En son 4 yıl önce buraya gelip bazı mezarlıkları yaptık. Ben Mûş’ta evlendim. Çocuklarımın bir kısmı burada evlendi. 2 yıl önce de buraya geldim. Ancak kar yağışı sebebiyle mezarlıklara uğrayamadım. Bize kimyasal attılar. Düşman uçakları biz kaçarken üstümüze helikopterle kimyasal attılar. Onlardan kaçtık. Burada bir kısım yakınımızı, soğuktan kaybettik. Mûş halkı bugün mezarlıklarımıza bizim yerimize bakıyor. Evet, mezarlıklar biraz bakıma muhtaç. Duvarlarının bir kısmı çöktü. Yapmak istedik ama yapamadık.” 
 
MA / Ceylan Şahinli