Çerkesya Konsey Başkanı: Süreç demokratik ülke inşası için fırsattır

img
QERS - Birleşik Çerkesya Konseyi Başkanı akademisyen Balkar Selçuk Bağlar, yürütülen sürece işaret ederek, "Tek tipçi ve ulusalcı yaklaşımdan uzak, çoğulcu bir demokratik ülke inşa edilmesi için bunun bir fırsat olduğunu düşünüyorum" dedi.
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın çağrısıyla başlayan Barış ve Demokratik Toplum Süreci, Cumhuriyet'in kuruluşundan beri inkar edilen halklar ve inançlar için kimlikleriyle var olmalarının umudunun kapısını aralıyor. Süreçle gelişecek olası demokratikleşmenin kendilerini rahatça ifade etme olanaklarının oluşacağını ifade eden birçok kesim, sürecin iyi değerlendirilmesi gerektiğini dile getiriyor. 
 
Bunlardan biri de Birleşik Çerkesya Konseyi Başkanı ve aynı zamanda Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü akademisyenlerinden Balkar Selçuk Bağlar. Süreçle birlikte Türkiye'de toplumsal bir barışın inşa edilmesinin kendileri için çok önemli olduğunu belirten Bağlar, "Bu konuda inisiyatif alan bütün siyasi tarafları destekliyoruz. Biz, Türkiye Çerkesleri olarak Türkiye'deki bütün renklerin bütün ulusal halkların yasal ve anayasal haklara sahip olmasını istiyoruz" diye konuştu. 
 
Çerkesler olarak Türkiye'deki bütün halkların, yasal ve anayasal haklara sahip olmasını istediklerini söyleyen Bağlar, "Aynı zamanda Kürt halkı ile Çerkes halkı arasında yatay bir ilişki kurulmasını ve temel sorunların istişare edilmesini ciddiye alıyoruz. Türk devlet geleneğinin son iki yüzyıllık toplumsal olaylara olan yaklaşımı önemli ve ortadadır. Sorun çözmenin tek yolu yasal ve anayasal hakların oluşturulmasıdır. Bu, sözde kalacak bir şey değildir. Bunun yazılı yasal ve anayasal düzlemeye taşınması lazım" ifadelerini kullandı. 
 
'KAÇIRILAN FIRSATLARDAN DERSLER ÇIKARMAK LAZIM'
 
Türkiye'deki toplumların barış içerisinde yaşama tecrübesinin olduğuna inandığını dile getiren Bağlar, "Bunu görüyoruz. Buna devletin de katkı sağlaması lazım. Tek tipçi ve ulusalcı yaklaşımdan uzak, çoğulcu bir demokratik ülke inşa edilmesi için bunun bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Elbette bunun uluslararası konjonktürde bir karşılığı var; ama bu konumuzun dışında. Önemli olan Türkiye'de yaşayan halkların Kürtlerin Çerkeslerin ve diğer ulusal gurupların yasal anayasal haklar elde etmesidir. Bunun devlet tarafından kabul edilmesi ve parlamentoda onaylanması gerekiyor. Eğitim yoluyla bütün kitlelere benimsetilmesi ve özelikle barış karşıtı ulusalcı, Neo-Kemalist ile Neo-İttihatçı yapıların frenlenmesi gerekiyor" diye belirtti. 
 
Başka bir Türkiye'nin olmadığına söyleyen Bağlar, "Dolayısıyla şimdi biz bu fırsatı kaçıramayız. Bu, çok önemli bir süreç. Daha önce kaçırılmış fırsatlar var. Bunlardan dersler çıkartılması lazım. Ayrıyeten bu fırsatın kaçmaması için toplumsal barış eylemleri yapılmış ülkelerin tecrübelerine de kulak vermek lazım. Türkiye Ortadoğu için çok önemli bir ülke Kürt halkı Ortadoğu'nun geleceği için önemli bir halk" şeklinde konuştu. 
 
'HAKLAR ARASINDA YATAY İLİŞKİ KURMALIYIZ'
 
Halklar arasında yatay ilişkilerin güçlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Bağlar, şöyle devam etti: "Devletle Kürt varoluş hareketleri arasında dikey bir ilişki var. Bu siyasal politik dikey bir ilişkidir. Ama bizim halklar olarak yatayda ilişki içinde olmamız lazım. Yani temel problemlerimizi ortaya koymak için oturmamız konuşmamız ve istişareler yapmamız gerekiyor.  Akademisyenlerin konuya eğilmesi lazım. Sivil toplum kuruluşlarının yaklaşımlarını ortaya koyması lazım. Bir müktesebat oluşması lazım."
 
Türkiye'deki akademi çevresinin sürece yaklaşımını da eleştiren Bağlar, şunları kaydetti: "Türkiye'de akademi biraz yıpranmış ve yıpratılmış. İnisiyatif alma özgüveni cesareti olduğunu düşünmüyorum. Bireysel olarak bir çok akademisyen inisiyatif alıyor; ama akademinin yani Türkiye'de üniversitenin bir yapı olarak gerçekten ciddi bir inisiyatif aldığını ben düşünmüyorum. Sivil toplum kuruluşlarında da bir yorgunluk var. Ama ümitli olmak ve biraz da inatçı olmak lazım. Çünkü demokrasi biraz da mücadele gerektiren bir şey. Yani bugünden yarına olmuyor."
 
'KEMALİST REJİMİN KOMPARTIMANLARINDAN ÇIKMALIYIZ'
 
Süreci hedef alan büyük bir kara propaganda yürütüldüğünü vurgulayan Bağlar, şunları kaydetti: "Ciddi de bir kara propaganda süreci yürüyor. Buna karşı uyanık olmak lazım ve birinci elden temas önemli. Yani Çerkes varoluş hareketlerinin Kürt varoluş hareketleriyle oturması kalkması, birbirlerini bilmeleri çok önemli. Biz, ana dilde eğitimi, ulusal hakların kazanılmasını, demokrasi ve anayasal statüyü ciddiye alıyoruz. Burada önemli olan uluslararası baskı değil, toplumun kendi içinde gelen demokratik talebin net bir şekilde ortaya konulması ve bu fırsatı engelleyecek bütün yapılara karşı mücadele edilmesidir. Bu süreç içerisinde Çerkes halkıyla Kürt halkının birbirini daha iyi tanıyacağını düşünüyorum. İkisi de orijinal bir halk. Yani mitolojisinden sosyolojisine, tarihine kadar eskiden gelen ortak bir kültürümüz var. Selahattin Eyyubi'den, kurtuluş savaşından, Bedirxanilerden biz Kürt toplumunu çok iyi tanıyor ve çok iyi biliyoruz. Ama bu son doksan yılda bir Kemalist rejimin halkları bir kompartımanlarda tutma yaklaşımı vardı. Bizlerin bu kompartımanlardan çıkması lazım."
 
MA / Ömer Akın