Temelli: Büyük bir yönetim kriziyle karşı karşıyayız

img
ANKARA - HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, ekonominin içerisinden geçtiği durumun sorumlusu olarak siyasi iktidarı gösterdi. Temelli, “Tek adam rejimine uygun tasarladıkları düzen ekonomiyi çöküntüye uğratmıştır” diyerek, büyük bir yönetim kriziyle karşı karşıya olunduğu ifade etti. 
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Parti Meclisi, önümüzdeki sürecin yol haritasını belirlemek amacıyla parti Genel Merkezi’nde toplandı. Toplantının açılış konuşmasını yapan Eş Genel Başkan Sezai Temelli, iki gün boyunca sürecek olan toplantıda siyasi süreç değerlendirmesi yapacaklarını ve orta vadeli bir planlama oluşturacaklarını kaydetti. 
 
Önümüzdeki 8 aylık sürecin Türkiye açısında kritik bir döneme denk geldiğini ifade eden Temelli, “Bu dönemde HDP’nin yürüteceği mücadele ve yerel yönetim seçimleri önemli uğraklar. Biz de çalışmalarımızı buna uygun bir şekilde planlayacağız” dedi. 
 
‘YARGIDAKİ BU KEYFİ UYGULAMALAR KABUL EDİLEMEZ’
 
HDP’nin tutuklu milletvekili Leyla Güven’in durumuna dikkat çeken Temelli, “Türkiye’de artık yargı sistemi Saray’ın talimatlarına uygun olarak hareket etmeye devam ediyor. Sevgili Leyla Güven’in tahliyesi sadece 2 saat sürdü ve 2 saat sonra yeniden tutuklandı. Bu yetmezmiş gibi hastaneye götürülmüyor, kelepçe uygulamasına maruz bırakılıyor. Bununla da yetinilmedi. Cezaevinde şarkı söylediği için disiplin cezası uygulandı ve 1 ay görüş yasağı getirildi. Ne milletvekilimize ne diğer siyasi tutuklulara yönelik bu uygulamalar kabul edilemez. Cezaevinde ve yargıdaki bu keyfi uygulamalar kabul edilemez” diye konuştu. 
 
‘TÜM KURUMLAR SİYASİ BİR AKLIN EMİR VE GÖRÜŞLERİYLE HAREKET EDER’
 
Temelli, cezaevlerinde yaşanan ağır hak ihlalleri ve gündeme gelen gözaltında işkence olayları üzerinde de durdu.
 
Temelli, “Van’da gözaltına alınan aileye yapılan işkenceyi tüm Türkiye izledi. Bu konuyu defalarca dile getirmemize rağmen Adalet Bakanlığı Ceza Tevkif Evleri gibi kurumların hiçbir şey yapmaması siyasi bir aklın uygulamasıdır. Tüm kurumlar, siyasi bir aklın emir ve görüşleriyle hareket eder hale gelmiştir. Tedavilerinin cezaevinde sürdürülmesi mümkün olmayan hasta tutuklu ve hükümlülerin sağlık haklarına kavuşması gerekmektedir. Bu durumda 700’e yakın hasta tutuklu ve hükümlü vardır” dedi. 
 
‘GAR KATLİAMINI KİMLERİN YAPTIĞINI İYİ BİLİYORUZ’
 
Hafta başında Ankara Gar katliamına ilişkin görülecek olan davanın karar duruşmasına da değinen Temelli, şunları söyledi: “Siyasi iktidar ve yargı bu davayı yine gözlerden kaçırıyor. 10 Ekim Katliamı’nın sorumlularının, iktidarın bu olaydaki dahlinin tümüyle açığa çıkması talebimizdir. Takipçisi olmaya devam edeceğiz. 10 Ekim Katliamı’nı kimin yaptığını, kimlerin göz yumduğunu iyi biliyoruz. O katliamı yapanlar, katliam yapmaya devam ediyor. IŞİD Suriye’de, Pakistan’da her yerde katliamlarına devam ediyor. Geçmiş katliamların hesabı sorulmadıkça bu katliamlar devam edecek. Afrin’de kadınlar, çocuklar kaçırılıyor, katlediliyor. Kadınların satıldığı bir köle pazarı hayata geçiyor . Tüm bunlar dünyanın gözü önünde yaşanıyor.” 
 
SOYLU İÇİN ‘İÇİŞLERİ BAKANLIĞI’NDAKİ ZAT’ DEDİ 
 
Yine seçim öncesi Urfa’nın Suruç ilçesinde Şenyaşar ailesinin yaşadıklarını da anımsatan Temelli, “Seçim döneminde Suruç’ta yaşanan katliamda, devlet hastanesinde katledilen 3 arkadaşımızla ilgili hala tek bir şüpheli bile gözaltına alınmadı. 17 farklı silahtan çıkan kurşunlarla öldüğü tespit edilmesine rağmen, bırakın 17 kişiyi bir kişi bile gözaltına alınmadı. Buradan bir kez daha İçişleri Bakanlığı’nda bulunan zata sesleniyorum. Sizin göreviniz suçluları yakalamaktır, suçlularla mücadele edenlere laf yetiştirmek değildir” ifadelerini kullandı. 
 
‘PARLAMENTO VESAYETE KARŞI MÜCADELE YERİ OLMALIDIR’
 
Meclis’ten geçerek yasallaşan OHAL sonrası düzenlemeye de değinen Temelli, bu konuda şunları söyledi: 
 
“İki yıl boyunca Türkiye’yi çöküntüye sürükleyen OHAL düzeni, yasayla kalıcılaştı. Valilere büyük yetkiler taşıyan, yönetim çevrelerini kolaylıkla sıkıyönetime çevirebileceği bir düzen kuruldu. Vali isterse kente insanların girişini yasaklayabiliyor, kişiler hakkında idari tasarrufta bulunuyor. Serbest dolaşım hakkını yasaklayan bir uygulama ile karşı karşıyayız. Gösteri yürüyüşü, toplanma hakkı gibi en temel haklarda bile tasarrufta bulunma hakkı vardır. 12 güne kadar çıkan bir gözaltı süresi ile tutuklama aşaması öncesinde bir cezalandırma sistemi kurulmuş. Bu sıkıyönetim halidir. 
 
Torba yasaya baktığımızda da aslında ülkenin içinde bulunduğu aczi gördük. Bedelli askerlik önce Ekim’de çıkacak dediler, sonra öne alındı. En temel neden akçeli işler. Bütçenin içinde bulunduğu durumu geçiştirmeye çalışan, bir an önce para toplamaya odaklı bir anlayış. Burada da adalet yok. 15 bin lira bir miktarı herkese dayatan bir anlayış. Bu konuda hiçbir önerimiz dikkate alınmamış, torba yasa Saray’dan geldiği gibi geçmiştir. 
 
Eğer parlamentoyu bu akılla çalıştırmaya devam edecekseniz, parlamento üzerindeki vesayeti üretmiş olursunuz. Oysa parlamento bu vesayete karşı mücadele yeri olmalıdır. İnsan haklarını yok sayan, hukuk devletini imha etmeye çalışan bu anlayışa karşı HDP Parlamento kürsüsünü mücadele zeminine çevirmeye kararlıdır.” 
 
‘BÜYÜK BİR YÖNETİM KRİZİYLE KARŞI KARŞIYIZ’
 
Türkiye ekonomisinin içerisinden geçtiği durumun sorumlusu olarak yine siyasi iktidarı gösteren Temelli, “Tek adam rejimine uygun tasarladıkları düzen ekonomiyi çöküntüye uğratmıştır. Bunun bedellerini de Türkiye halkları, emekçileri, kadınları ödemektedir. Kredi ve borç sarmalına sürüklenmiş bir ekonomi, yüksek borçlanmanın bedeli topluma zamlar ve yoksulluk olarak yansımaktadır. Borç sarmalının bir ucu Çin’e diğer ucu Güney Afrika’ya uzanmıştır. Ülke kaynaklarını, ülke emekçilerini pazarlayan bir hale dönüşmüştür. Ülkeyi pazarlamak demek emek sömürünün artması, doğanın talan edilmesi anlamına geliyor. Tüm bunların toplamından büyük bir yönetim krizi ile karşı karşıya olduğumuz söyleyebiliriz. Bir yönetememe hali söz konusu. Yeni rejim diye tanımlanan şey, el yordamıyla hareket eden, baskı ile sürdürme yönünde hareket eden bu iktidar ülkenin geleceğini heba ediyor” değerlendirmesinde bulundu.
 
Temelli, sözlerine şöyle devam etti: “Ülke bu iktidarın anlayışı altında büyük bir gerilim ortamında yaşıyor. İnsanları birbirine düşman eden bu iktidar artık bu söylemin toplumun her yerini sarıp sarmaladığını görebilir. İktidarda kalma pahasına bu ülkeye yapılan kötülüğün bedelini insanlar, kadınlar, emekçiler, hayvanlar ödüyor. Daha dün Maltepe’de bir insan sokağın ortasında linç edildi. Olayın aslı astarı belli değil. 16 yıl boyunca ayrıştıran, toplumun dini duygularıyla oynayan, milliyetçi duyguları besleyen ve bunlarla ayakta duran bu anlayış şiddet sarmalını pekiştirmiştir.” 
 
HDP HEYETİ YUNANİSTAN’A GİDECEK
 
Yunanistan’da yaşanan yangın faciasına ilişkin bir heyetlerinin önümüzdeki hafta Yunanistan’a gideceği bilgisini veren Temelli, “Yunanistan yandı bizim de vicdanlarımız yandı. Toplumdaki bu nefret söylemi, Yunanistan’daki yangında ortaya çıktı ve bizim de vicdanlarımızın yanmasına sebep oldu. Kulp ve Lice’de de geniş bir orman yangını var. Bir an önce bu yangının söndürülmesini istiyorum. Çünkü Özel Güvenlik Bölgesi olarak tanımlanan alanlarda bu türden aynı anda çıkan yangınlar bu yangınların bilinçli bir şekilde çıkarıldığına dair şüphemizi güçlendiriyor. Bu yangınlarla ilgili pek çok faktörden bahsedilebilir ama bugün Kulp ve Lice’de olan yangınların güvenlik bahanesiyle çıkarıldığını çok iyi biliyoruz” dedi.
 
Temelli, Türkiye’nin dış politikada da büyük bir çöküntü içerisinde olduğunu ifade etti. 
 
“Artık dış politika dediğimiz şey rehine pazarlığına dönüştü” diyen Temelli, devamında ise “Rehine pazarlığı krizi ortada ama askeri ilişkiler yolunda açıklaması yapılıyor. Savaş sanayisi kazanıyor ama Suriye ve Türkiye halkları kaybetmeye devam ediyor. Askeri ilişkiler ABD ile yolunda, Rusya ile yolunda ama yolunda olmayan şey Ortadoğu halklarının geleceği. Uzun yıllardır süren bu ilkesiz dış politika anlayışı tüm halklara ölüm, zulüm getirdi. Bu dış politikanın sonlanmasının yolu Ortadoğu ve Türkiye halklarının geleceklerine sahip çıkmasıyla mümkün olur” dedi. 
 
Temelli’nin konuşmalarının ardından toplantı basına kapalı olarak devam etti.