Dêrsim'de asimilasyon ve kültürel yozlaştırmaya karşı duracaklar

DÊRSIM - Dêrsim'de asimilasyon ve kültürel yozlaştırma politikalarına karşı çalışmalarını sürdüreceklerini belirten DEM Parti eşbaşkan adayları Birsen Orhan ve Cevdet Konak, "Tunceli' manipülasyonuna karşı Dêrsim’i yeniden eski kodlarına kavuşturacağız” dedi.  
 
AKP-MHP iktidarının Alevilere dönük inkar ve asimilasyon politikalarının en yoğun hissedildiği kentlerden biri olan Dêrsim’de yurttaşlar, 4 Mayıs 1937 tarihinde dönemin CHP hükümetinin “Tunceli Tenkil Harekatı” kararıyla başlattığı ve 1938’de imha ile devam eden katliamın hafızasıyla 31 Mart’ta sandığa gidecek. 1937 ve 1938 yıllarında, 7’den 70’e tüm Dêrsim halkına yapılan soykırım saldırıları sonucunda onbinlerce insan katledildi, on binlercesi topraklarından kopartılarak zorla sürgüne gönderildi. “Alevi yurdu” olarak nitelendirilen Dêrsim’de, iktidar kendi “Alevisi’ni” yaratmak için uzun süredir çaba sarf ediyor. Kent merkezinde bulunan tek Cemevi’nde ise 28 Ocak’ta gerçekleşen ve usulsüzlükler ile gündeme gelen seçimlerde AKP’ye yakınlığı ile bilinen Ali Ekber Yurt, 1 oy farkla başkan seçildi. 
 
HALKIN GÜNDEMİ EKOLOJİK TALAN 
 
Öte yandan 140’ın üzerinde maden projesi ile doğası ve ekolojik dengesi iktidarının rant politikalarının odağı haline gelen Dêrsim, Erzingan Licik’de (İliç) meydana gelen facia sonrası tehlike altında. Siyanür tehdidinin Munzur Nehri’ne karışması olasılığından tedirgin olan Dêrsim halkı, seçimler sonrası yönetime gelecek belediyeden bu yöndeki ve önlemlerin alınmasını bekliyor. 
 
‘DÊRSİM’İ HALKLA AYAĞA KALDIRACAĞIZ’
 
Kentteki yapısal sorunlara “çözüm” iddiasıyla seçimlere hazırlanan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Dêrsim Belediye Eşbaşkan adayları Birsen Orhan ve Cevdet Konak, “Dêrsim’i Dêrsimliler ile yeniden ayağa kaldıracağız” şiarıyla çalışmalarını sürdürüyor. “Dersim dört dağ içinde ama çok dert içinde” diyen Birsen Orhan’a göre, DEM Parti’nin yerel yönetim anlayışıyla kentteki sorunların çözülmesi programatik bir çalışmayla gerçekleşecek. Orhan, “Partimizin geçmiş dönemdeki pratikleri mevcut. Bizlerin bu sorunlarının üstesinden gelebilecek bir parti programımız, bir anlayışımız var ve üstesinden geleceğiz” dedi. 
 
‘TUNCELİ MANİPÜLASYONUNA KARŞI DÊRSİM’ 
 
Dêrsim’deki sorunların “altyapı, üstyapı” sorunlarından ibaret olmadığını aktaran Orhan, devletin kente yönelik asimilasyon ve kültürel yozlaştırma politikalarına dikkat çekti. Orhan, şöyle devam etti: “Dêrsim'in sokaklarında uyuşturucu satılıyor. Kişiler ajanlaştırılıyor. Şimdi bunlar nedir? Sistemin yaratmak istediği bir profil var. Onların yaratmaya çalıştığı bu ‘Tunceli’ manipülasyonuna karşı Dêrsim’i tekrar eski kodlarına kavuşturmak gibi bir iddiamız ve derdimiz var. Dêrsim’in köklü inancı ve kadim kültürüyle, çoklu kimliğiyle bu sorunların üstesinden geleceğiz” diye konuştu. 
 
DEM Parti’nin kentteki belediyecilik anlayışıyla Dêrsim’i kültürel kodlarına ve köklü değer yargılarına kavuşturmayı hedeflediklerini söyleyen Orhan, özel savaş politikalarının yarattığı tahribatlara karşı mücadele edeceklerinin altını çizdi.  
 
‘GURBET TÜRKÜLERİ SÖYLEMEK İSTEMİYORUZ’
 
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre büyük bir bölümü gençlerden oluşan binlerce Dêrsimlinin Avrupa’ya göç ettiği ifade eden Orhan, şunları söyledi: “Ekonomik koşullar etkili bir unsur ancak özel savaş politikalarının özel bir planı olarak da gençlerimiz Avrupa'ya göç ettiriliyor. Sürgündeki insanlarımızın, dostlarımızın buraya tabut içinde gelmesini istemiyoruz. Onları yaşarken Dêrsim’de görmek istiyoruz. Yılmaz Güney'in bir sözü var: Gurbet türküleri söylemek istemiyoruz.” 
 
‘İRADEMİZİ GERİ ALMAYA GELİYORUZ’
 
Kürt demokratik siyasetine dönük kayyım siyasetinin Dêrsim’de de uygulandığını hatırlatan Orhan, “Gasp edilen irademizi geri almaya geliyoruz. Yükümüzün ağır olduğunu biliyoruz. Kürt, Alevi, kadın kazanımlarına, gençlik kazanımlarına yönelik bir saldırı mevcut. Bugün Dêrsim’de inanç merkezlerimizde artık sistemin Aleviciliği işlenmeye çalışılıyor. Bu anlayış buraya empoze edilmek isteniyor. Kültürel alanlarda belediyenin üzerine düşen işlere önem vereceğiz. Eğitim destek evlerini açacağız. Dilsel çalışmalara öncelik vereceğiz” diye anlattı. 
 
‘KADIN BELEDİYECİLİĞİ CAN BULACAK’
 
Orhan, “Kadın belediyeciliğinin” DEM Parti’nin mor çizgisi olduğunun altını çizdi. Kayyımların kadın kurumlarını, belediyelerdeki kadın meclislerini kapatarak “makul kadın” yaratmayı hedeflediğinin altını çizen Orhan, “Eşbaşkanlık gibi muazzam bir sistemle kadın iradesini yerel yönetimlerde ortaya koymak istiyoruz. Jin jiyan azadî felsefesini, insanlığın ve doğanın kurtuluşu olarak görüyoruz. Dêrsim bir kadın kentidir. Bu sistemi Dêrsim’de en iyi şekilde tesis edeceğimizi, kadın iradesiyle yerel demokrasiyi öreceğimizi ve bu sistemden de vazgeçmeyeceğimizi belirtmek isterim” ifadelerini kullandı. 
 
KATLİAMLAR VE SÜRGÜNLER COĞRAFYASI
 
Dêrsim coğrafyasının tarihini 1938’deki katliamda yaşananlar ile tarifleyen Cevdet Konak, kentin hemen yanı başında bulunan Munzur Nehri’ni işaret ederek, şöyle devam etti: “Sol tarafınızda, 5 kilometre ileride kayalıklar var. Orada yüzlerce çocuğun, yaşlının ve kadının kayalıklardan aşağı atılarak, katledildiği ve bu nedenle Munzur suyunun kan aktığı söylenir. Biz Cumhuriyet’in 100 yılına baktığımız zaman, 1921’de Koski’de, 1926’da Xozat’ta (Hozat) yine bir zulüm yaşanmış. İnsanlar köyünden, coğrafyasından uzaklaştırılmış ve sürgüne gönderilmiş. 1934 ve sonrasına bakıyorsun, sistemin Dêrsim halkının diline, kültürüne, tarihine yönelik bir saldırısını görüyorsunuz. Osmanlı’da Dêrsim’e onlarca sefer yapmış fakat ‘sefer olur ama zafer olmaz’ denilmiş. 1938’de senin dilini, tarihini, hafızanı yok etmek için bu coğrafyada bir soykırım yaşanmış. 30 binin üzerinde insan katledilmiş, sürgün edilmiş. Sürgünde şunu demişler: ‘Türkçe öğrenin, dilinizi bırakın, Kirmançkî'yi bırakın. Siz artık Anadolu'nun, Marmara'nın farklı bölgelerine yerleşmiş Türklersiniz.’ Ancak sistem şunu da görmüş: 1950’de topraklarına geriye dönerken kimliği, inancı için o zulmü yaşayan halk, dayanışmayı öne çıkarak kendi tarihini korumuştur.”
 
‘BİZ BU ACILARIN ÇOCUKLARIYIZ’
 
Dêrsim’in sonraki süreçte 12 Eylül Darbesi’nden de nasibini aldığını anımsatan Konakçı, “1984’ten sonra da zulme karşı Dêrsimliler yine baş kaldırmış. 1994’lü yıllarda yine on binlerce insan sürgün edilmiş, binlercesi zindanlara atılmış. Bütün bunlara rağmen bu coğrafyayı terk etmemişler. Biz bu acıların çocuklarıyız. Biz bu acıları anlatan babaannelerimizin, büyük annelerimizin yanında büyüdük ve onlara sözümüz var. ‘Dêrsim’in tarihini, kültürünü, dilini, kimliğini, daha da ileriye taşıyarak bu coğrafyaya, kutsal topraklara sahip çıkacağız’ demişiz. Tıpkı Seyid Rıza ve dava arkadaşlarının idama giderken, ‘Biz sizin oyunlarınızla baş edemedik bu bize dert oldu ama biz de onların karşısında diz çökmedik. Bu da onlara dert olsun’ sözlerinde anlatıldığı gibi. Kılavuzumuz Seyit Rıza ve dava arkadaşlarının bıraktığı bu tariftir. Alişer ve Zarifelerin bıraktığı tarihtir. Onlara ve bu topraklardaki tüm değerlerimize büyük bir borcumuz ve büyük bir sorumluluğumuz var” dedi.
 
‘KENTİN TARİHİNİ GÜÇLENDİRECEĞİZ’ 
 
Konak, “Demokratik yerel yönetimlerle birlikte Dêrsim coğrafyasında da birinci planlamamız kentin tarihini, kültürünü, dilini ve hafızasını daha da güçlendirmektir. Ana dilini daha da geliştirmektir. Bir halkın dili yok olursa, o halk kendi tarihinden de kopar” dedi. Yerel yönetimlerde katılımcılığı ve temsiliyeti esas alan bir model izleyeceklerini dile getiren Konak, “Bizler 31 Mart'ta seçimleri kazanacağız. Dêrsim bölgesinde halkımız söz sahibi olacak, biz de halkın sözcüsü olarak görev yapacağız” vurgusu yaptı. 
 
‘DOĞA YIKIMINA KARŞI TAVIR ALACAĞIZ’
 
Dersim coğrafyasının bir bütünen kuşatma altında olduğunu ifade eden Konak da Licik’te meydana gelen maden faciasını hatırlatarak, Dêrsim’deki benzer projelere dikkat çekti. Kentte birden fazla Hidroelektrik Santrali (HES) olduğunu belirten Konak, yapımı başlayan yeni bir proje daha olduğunu söyledi. Öte yandan bölgedeki dağlarda konumlandırılan kalekol ve karakolların binlerce dönümlük arazileri işgal ettiğini ve ormanların yok edildiğini kaydeden Konak, her yaz Ağustos ve Eylül aylarında binlerce dönümlük alanda gerçekleşen orman yangınlarının, coğrafyaya dönük sistemli ve planlı saldırılar olduğunu ifade etti. 
 
“Yerel yönetimlerin temel görevlerinden biri de coğrafyasında yaşanan bu yıkımlara karşı tavır ve tutum almaktır” diyen Konak, Pulur (Ovacık) da daha önce siyanürle altın arama girişimine karşı Dêrsim halkının ortaya çıkardığı mücadeleyi anımsattı. Konak, “Halkımızla birlikte kendi toprağımızı ve coğrafyamız koruyacağız. Emperyalizm ve onların yerel işbirlikçileri Dersim coğrafyası üzerinde uzun vadeli rantlarını sağlamak için buradaki bütün ekolojik dengeye ciddi bir yıkım vererek, ikinci bir göçe zorlamanın da planlarını yapıyorlar. Bu noktada Dêrsimlilerin ve Dêrsim dostlarının daha aktif çalışmalar yürütmesi gerekir” şeklinde konuştu. 
 
DERSİM İTTİFAKI: ELEŞTİRİ VAR SAHADA ÇÖZECEĞİZ!
 
Yerel seçim sürecinde kamuoyunu da meşgul eden konulardan biri olan “Dersim İttifakı’na” değinen Cevdet Konak, ortak mücadelenin önemine vurgu yaptı. Konak, sözlerini şöyle sürdürdü: “AKP-MHP iktidarının Dersim üzerindeki özel planlarına karşı tüm devrimci güçlerin birlikte hareket etmesi hem halkımızca hem de ittifakımızca kabul görüldü. Ancak ittifakımızda yer alan SMF, şu anda yönetimde olduğu Dersim Belediyesi’ndeki 5 yıl boyunca pratikleriyle ilgili halkımız tarafından tartışılan, açığa çıkan görüşler var. Belediyenin kısmen sorun olduğu açık açık tartışılıyor. Kentin sorularından biraz uzaklaşmış durumda. Bu anlamda belediye yönetimi kendi güvenini yitirmiştir. Dostlarımızın burada yaptığı 5 yıllık süreç içerisinde doğru planlamalarına ‘evet’ deriz, doğru dokunuşlarına ‘evet’ deriz ama demokratik anlamda da eksiklerini tartışırız, çünkü bu halkın bu kentte rahat yaşaması gerekiyor. Bu anlamda ittifaka kısmen eleştiriler geliyor, tartışmalar yürütülüyor ama biz bunları sahaya indiğimizde aşarız, çözeriz. Emek ve Özgürlük İttifakı’yla birlikte 31 Mart'ta güçlü bir şekilde halkın iradesi açığa çıkacaktır.”
 
Seçim mesajlarını ileten eşbaşkan adayları, “Dêrsim DEM’dir, DEM de Dêrsim’dir. Dêrsim’i yeniden inşa etmek için hep birlikte çalışalım. Hep birlikte başaralım! Serkeftin” dedi.  
 
DÊRSİM BELEDİYE EŞBAŞKAN ADAYLARI
 
Cevdet Konak, 1961 yılında Dêrsim’in Xozat ilçesi Ağzunik (Kayabağ) köyünde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Xozat ilçesinde tamamlayarak, 1981 yılında başladığı Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesinden mezun oldu. Xozat ilçesinde 2 dönem belediye başkanlığı yapan Konak, 24 Haziran 2018'de yapılan milletvekili seçimlerinde Xarpêt’den HDP Milletvekili adayı olarak gösterildi ancak seçilemedi.
 
Dêrsim Pêrtag doğumlu Birsen Orhan, 15 yıldır öğretmenlik yapıyor. Aynı zamanda bir yayınevinin editörlüğünü de sürdüren Orhan, aktif siyasete 2013 yılında HDP Pêrtag İlçe Eşbaşkanlığı göreviyle başlarken, HDK Pêrtag Yürütme Kurulu üyeliği, HDK Pertek Eş Sözcülüğü ve DBP Amed İl Örgütü yöneticiliği görevlerinde bulundu.
 
MA / Fırat Can Arslan