İSTANBUL – HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Ferhat Encu’ye dönük polis saldırısına tepki gösteren siyasi parti temsilcileri, Encu’ya atılan tokadın Kürt halkına atıldığını belirterek, bu tür saldırılarak karşı ortak mücadele çağrısı yaptı.
Adalet Nöbeti’nin 18 Aralık’taki yürüyüşünde, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul İl Eşbaşkanı Ferhat Encu’ya polisin tokat atması ve çok sayıda kişinin ise işkenceyle gözaltına alınmasına yönelik tepkiler sürüyor. Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Marmara Eşsözcüsü Dilber Demir, Emekçi Hareket Partisi (EHP) Genel Başkanı Hakan Öztürk ve Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) Sözcüler Kurulu üyesi Perihan Koca, Encu’ya dönük polis saldırısına ve işkenceyle gözaltına almalara tepki gösterdi.
‘NEFRETİ GÖRDÜK’
Ferhat Encu’ya atılan tokadın Roboski katliamının yıl dönümüne gelmesinin tesadüf olmadığını aktaran DBP Marmara Eşsözcüsü Dilber Demir, halkın iradesi olan bir seçilmişe ve taleplerini dile getiren halka yapılan işkenceyi ise “pervasızlık” olarak değerlendirdi. Demir, Kürtlere dönük nefreti orada gördüklerini belirtti.
‘ÇETELEŞEN’ DEVLET
Tutuklu yakınlarının bir yıldır tecritten, cezaevindeki hukuksuzluktan, haksızlıktan dolayı Adalet Nöbeti sürdüklerini ve bir yıldır da işkencelerle gözaltına alındıklarını hatırlatan Demir, “Dolayısıyla burada aslında devletin ne kadar çeteleştiğini de görüyoruz. Karşımızda çeteleşmiş bir devlet var. Hukuk tanımayan bir devlet, kolluk güçleri var karşımızda. Özellikle İçişleri Bakanlığı’na bağlı bir ekibin ne kadar pervasızca davrandıklarını, hareket ettiklerini bu eylemde gördük. Bütün herkese karşı yoğun bir öfkeleri vardı. Herkese karşı işkenceyle gözaltı vardı” ifadelerini kullandı.
SALDIRGANLIĞIN NEDENİ
Encu’ya, tutuklu yakınlarına ve diğer yurttaşların uğradığı saldırıdan kaynaklı bir gün sonrasında açıklama yapmak isteyen HDP Eş Genel Başkanları, milletvekilleri ve çok sayıda siyasetçinin ablukaya alınarak gözaltına alınmasına tepki gösteren Demir, “Bu biraz da kaybettiklerinin de bir göstergesidir. Kürtlere olan düşmanlıklarını bir kez daha en üst seviyeye çıkartarak saldırılarına böyle devam ettirdiler. Bütün bu saldırılar PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecritle alakalı. Bütün bu tecrit bugün tüm topluma yayıldı. Dolayısıyla bu tecrit kırılmadan, tüm bu cezaevlerindeki hukuksuzluklar ortadan kalkmadan maalesef iktidar bu saldırılarına devam edecek” dedi.
TECRİT KARARLILIĞI
Demir, bu saldırılar karşısında daha fazla mücadele edilmesi gerektiğini belirterek “Tecrit kırılana kadar da sürdürmeye devam edeceğiz. Biz bu konuda kararlıyız. Bu tecrit kırılacak ve bu ülkeye barışı Kürtler, mücadele edenler getirecek” ifadelerini kullandı.
‘NASIL OLACAK?’
EHP Genel Başkanı Hakan Öztürk ise, saldırganlığı iktidarın yürüttüğü anti-demokratik uygulamaların bir parçası olarak gördüklerini belirtti. Halkın taleplerinin alanlarda polis kuvvetiyle bastırılmaya çalışıldığını hatırlatan Öztürk, Encu’ya atılan tokada ve saldırılara ilişkin, “Tabi ki hiçbir şekilde bunu kabul etmemiz mümkün değil. Buna benzer en ufak bir olay geçmişte AKP’nin başına gelmiş olsaydı, yeri göğü inletirlerdi, görülmemiş mağduriyet olarak anlatırlardı. Bu ve buna benzer anti-demokratik uygulamalar bizi ilerlemeye çalıştığımız bu yoldan, demokrasi, özgürlük mücadelesinden geri çeviremeyecektir. Kürt halkı bu yolla da kendi meselelerini anlatamayacaksa veya cezaevlerinde bulunan insanlar, onların yakınları kendi meselelerini anlatamayacaksa bu iş nasıl olacak?” diye sordu.
'TOKAT HALKA ATILDI'
TÖP Sözcüler Kurulu üyesi Perihan Koca da, saldırıların faşizmin kurumsallaşmasından dolayı arttığını aktardı. İktidarın halka karşı savaş konseptiyle, inisiyatif alanını genişletmeye çalıştırdığını belirten Koca, Encu’ya atılan tokadın aslında halka karşı açılmış olan bu savaşın simgesi olarak okunması gerektiğinin altını çizdi. Koca, “Encu’ya atılan tokat aslında faşizmin kurumsulaşması karşısında dalga oluşturan başta Kürt halkı olmak üzere bütün halk güçlerine atılmış olan bir tokat olarak, bir tasfiye ve tarumar etme süreci olarak okunmalı. İktidar bu adımları atarken, devlet şiddetini tümüyle toplumun üzerine boca ederek, faşizmi tahakküm etmenin yollarını aramaya çalışıyor. Siyasi kararla, pervasızlaşan saldırılarla ve her an, dakika dakika gerilimi ve bu kutuplaştırma siyasetini yükselten bir yerden saldırıların sistematikleştirildiğini görüyoruz. Devlet şiddetini hem halkın iradesini taşıyan, temsil eden bir partiye hem de onun temsilcilerine yönelik bir hal olarak da sürdürüyorlar. Bugün savaştan başka dayanakları kalmadığı için siyaseti savaşın araçlarıyla sürdürmeye çalışıyorlar. O gün karşı karşıya kaldığımız şey tam da buydu” şeklinde konuştu.
ABLUKANIN GÖSTERDİĞİ
Uygulanan siyasi ablukaya ilişkin ise Koca, şöyle konuştu: “O fotoğrafı iktidarın yürütmüş olduğu savaş konseptinin bir fotoğrafı olarak görmek gerekiyor. Sürekli suç işleyerek ayakta kalmaya çalışan bir siyasi iktidar var karşımızda. Aslında bir savaş iktidarı ve bir yıkım iktidarı gerçekliği var. Bu faşist karanlığı kurumsallaştırmaya çalışan bu şiddet zeminini ancak ve ancak halkçı güçlerin, örgütlü bir kuvvete, siyasal bir özneye buluşturulabilmesiyle aşabileceğimizi bilmemiz gerekiyor.”
MA / Rukiye Adıgüzel