‘Kardeşim savcı tarafından verilen karar yüzünden öldü’

  • kadın
  • 15:48 16 Kasım 2018
  • |
img

İSTANBUL- Kadına yönelik şiddet karşısında yetkilileri, 6284 sayılı kanunu uygulamaya çağıran KCDP Genel Temsilcisi Gülsüm Kav, kadınların öldürülmediği bir Türkiye’nin mümkün olduğunu belirtti. Koruma altındayken öldürülen Muhterem Göçmen’in ablası Çiğdem Evcil de, “Kardeşim savcı tarafından verilen karar yüzünden öldü” dedi. 

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP), kadın cinayetlerini ve şiddetine karşı Şişli Elmadağ’da bulunan The Ritz Carlton Otel’de basın toplantısı düzenledi. Toplantının yapıldığı salona, “Kadınların öldürülmediği bir dünya mümkün, şiddeti normalleştirmek yasak” yazılı pankart asıldı. 
 
Toplantıya; KCDP Genel Temsilcisi Gülsüm Kav, KCDP Genel Sekreteri Fidan Ataselim, ve şiddete maruz kalanların yakınları katıldı.
 
KCDP Genel Temsilcisi Gülsüm Kav, şiddetin artarak devam ettiğini belirterek, bu doğrultuda hazırladıkları çok yönlü verilerin olduğunu belirtti. Raporda; sadece fiziki şiddeti ele almadıklarına dikkat çeken Kav, “Bizim şiddet diye kaydettiğimiz şey, sadece fiziki değil; ekonomik, cinsel ve psikolojik türü var. Bu raporlarda kadınların devletin kadınları koruyamadığını ortaya koyduk” dedi. 
 
‘KANUNLARDAN SADECE BAZI KADINLAR FAYDALANIYOR’
 
Sadece şiddete uğrayanın değil, onun gerisinde bıraktığı aile yakınlarının da çok zorluk yaşadığını ifade eden Kav, şöyle devam etti: “Biz, bu acıların daha fazla yaşanmasını istemiyoruz. Asıl amacımız bu. Çözüm belli. bizim çok iyi bir yasamız var. 6284 sayılı koruma kanunu. Kadınların zarar görmemesini sağlayan bir kanun. Bu kanun, sadece koruma ve uzaklaştırma kararı değil; her kadının kullanabileceği bir yasadır. Kadının ihtiyacı ne ise bunu görecek. 20 madde var bu kanunda. Biz bunların tam olarak devreye girmesini istiyoruz. Çünkü bu önlemler uygulanmıyor. Örneğin ‘Kreş maddesi’ var; ancak binlerce kadından sadece 6’sı bu kanundan faydalanıyor. Bu ve bunun gibi birçok maddeden sadece şiddete uğrayan binlerce kadından bazıları korunuyor” diye belirtti.
 
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’Nİ GETİRDİKLERİ 
 
6284 koruma kanunun dayandığı “İstanbul Sözleşmesi”ne de değinen Kav sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu sözleşme, aile boyutlarına cevap veren bir sözleşmedir. Öncelikle sözleşmede; ‘Toplumda şiddetin önlenmesi gerektiği’ söyleniyor. Toplumda şiddetin önüne geçemiyorsanız o zaman ‘bir kadın tehdit görüp korunmak istiyorsa aktif olarak onu koruyun’ diyor. Bu ikisini de karşılayamıyorsanız ‘Bu zararı karşılayacak adaleti, yani etkin ceza yöntemlerini kullanın’ diyor. En sonunda da ‘kadınları geleceğe yönelik güçlendirin’ deniyor.”
 
‘KADINLARIN ÇALIŞMA HAYATIN KATILMA ORANI DÜŞÜK’ 
 
Bu maddeler ile ilgili Türkiye’de “Ne yapılıyor?” diye soran Kav, Türkiye’de 10 milyon kadının yok sayıldığını cevabını verdi. Kav, “Yani istihdam verilerine katılmayan 10 milyon kadın var. Kadınların zaten üçte birini güçsüz bırakmışız bu ülkede. İş bulmak isteyenlerin de sadece yüzde 34’ü iş bulabiliyor. Çalışma hayatına katılma oranı çok düşük” dedi. 
 
‘YARGI GÖREVİNİ YERİNE GETİRMELİ’ 
 
Kav, tüm bu anlattıkları doğrultusunda yetkililere seslenerek, “Devlet, kadına yönelik şiddete tavır almalı, açıklamalar yapmalıdır. Yargı görevini yerine getirmelidir ve bütün toplum kadına yönelik şiddete karşı hassasiyetlerini devreye koymalıdır. Herkesi 25 Kasım’da bu konuda göreve ve mağdur edilen ailelerin yanında olmaya çağırıyoruz. Kadınları sessiz kalmamaya, haklarını aramaya davet ediyorum. Kadınların öldürülmediği bir Türkiye mümkün” ifadelerini kullandı. 
 
‘KARDEŞİM SAVCININ KARARI YÜZÜNDEN ÖLDÜ’
 
Koruma altındayken bıçaklanarak öldürülen Muhterem Göçmen’in ablası Çiğdem Evcil de, Türkiye’de şiddetin çok doğal olarak algılandığını belirtti. Kardeşi Muhterem Göçmen’in 13 yıl boyunca eşi tarafından şiddet gördüğünü aktaran Evcil, şöyle devam etti: “En sonunda da boşanmak istedi ve karşı taraf buna izin vermedi. Mahkeme süreci başlayınca tehdit ve hakaretler arttı. Muhterem, saldırıya uğradığı için koruma istedi. Emniyete gittik. Hiçbir polisin koruma kanununu ne olduğunu bilmediğini gördük. Polislere bu adamın Muhterem’i ve bizi tehdit ettiğini söyledik. Ancak o dönemde Gezi olayları vardı. Bize bütün polislerin Gezi’de olduğunu söylediler. O günün sabahında sanık, Muhterem işe giderken tekrar gelip ona şiddet uyguladı. Avukat, şikayetlerimiz üzerine sanığa 10 gün hapis cezası verileceğini söyledi. Fakat 15 dakika sonra savcının ortada darp olmadığını gerekçe göstererek serbest bıraktığını öğrendik. Ertesi gün kızımla birlikte iş yerine gitti tekrar Muhterem. Sanık, o gün iş yerine gelip Muhterem’i sekiz bıçak darbesiyle öldürdü. Kızkardeşim savcı tarafından verilen bu karar yüzünden öldü.”
Başka kadınlar ölmesin diye bu platformda yer aldığını söyleyen Evcil, “Hakim ve savcının önünde sanık, ‘Ben eşimi seviyorum çok pişmanım’ dediği için ‘iyi hal’den indirim aldı. Bir savcı, ‘iyi hal indirimi’ni düşünmeden katili ödüllendirip gönderdi. Biz bir gün değil, her gün ağlıyoruz. Her gün bir Muhterem ölüyor bu ülkede” dedi.
 
‘DEVLET İNDİRİMLERE SON VERMELİ’ 
 
Av tüfeğiyle eşi tarafından öldürülen Halide Özpolat’ın kızı Zekiye Kaya da, “Annem, babam tarafından öldürüleli 2 yıl oldu. Acımız çok büyük. 36 yıl annem işkence gördü. Hep sabretti. Babam, üç kez silah aldı. İkisinde yakaladık. Ama 3’üncüsünde göremedik. Ve annemi koruyamadık. Annem evden çıkamıyordu. Son bir hafta kala iyi bir eş rolüne büründü. Bir gün gelip ‘anneniz benden boşanmazsa onu öldürürüm’ dedi. Ama bunun da bir plan olduğunu gördük. Davayı açtık, ertesi gün annemin ölüm haberini aldık. Annemin kemiklerini yerden topladım. Bunun sonucunda da dava sürdü. Hakim, ağırlaştırılmış müebbet istedi sonra tanıklardan kaynaklı bu ceza 20 yıla indi. Ancak bu indirimler olmamalı, devlet artık bunlara bir son vermeli. Biz başka annelerin ölmesini istemiyoruz” diye konuştu.
 
‘SAVCI RAPORU İKİ AY GÖNDERMEDİ’
 
Plazanın 20’inci katından aşağı itilerek öldürülen Şule Çet’in babası İsmail Çet ise “Kızım iki patronu tarafından öldürüldü. Savcı adil tıpa göndermesi gerektiği raporlarını, iki ay göndermediği için davamız uzadı. O savcı, görevden alındığı ve başka bir savcı geldiği için henüz mahkeme süreci tam olarak başlayamadı. Ben, bu işin tekrarlanmaması devletin ve hükümetin tedbir almasını istiyorum” ifadelerini kullandı.
 
Toplantı, konuşmaların ardından sona erdi.