Kampüs Cadıları’ndan kadınlara: Mirabeller’in kanatları olmaya

  • kadın
  • 09:08 11 Kasım 2018
  • |
img
İSTANBUL - 25 Kasım gününe kadar şiddete dikkat çekmek için çok sayıda etkinlik yapacaklarını dile getiren Kampüs Cadıları Üyesi Gizem Işık, “Kız kardeşlerimizi Mirabeller’in kanatları olmaya, şiddete karşı mor meydanlara davet ediyoruz” dedi.
 
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Dayanışma Günü kapsamında hazırladıkları 3 haftalık program çerçevesinde; her türlü şiddet biçimini ve verilecek mücadele yöntemlerini tartışan Kampüs Cadıları, her yerde erkek devlet şiddetine karşı alanlarda olma çağrısı yapıyor. 
 
Kampüs Cadıları Üyesi Gizem Işık, 25 Kasım çalışmalarına ilişkin bilgi verdi.
 
25 KASIM’A KADAR ATÖLYE ÇALIŞMALARI 
 
Çalışmaları kapsamında ilk olarak 10 Kasım’da Taksim Birikimhane’de buluşarak şiddet biçimlerini ve buna karşı mücadeleyi tartıştıkları bir forumda bir araya geldiklerini söyleyen Işık, bundan sonraki planlamalarına dair de, şunları söyledi: “17 Kasım’da; film atölyemizde film eleştirisi günümüzü gerçekleştireceğiz. Kadın yönetmenlerimizi çağırıp kısa filmleri tartışacağız. 25 Kasım günü ise saat 15.00’te Taksim’de buluşup döviz ve slogan atölyemizi gerçekleştirerek tüm kadınlarla birlikte meydandaki yerimizi alacağız.” 
 
‘KADIN DİNAMİĞİ İKTİDAR İÇİN TEHLİKE’
 
Türkiye’nin iç içe girmiş birçok kriz dinamiğini bir arada yaşadığını ve bu krizlerden sıyrılmaya çalışan erkek egemen iktidarın faşizmi kurumsallaştırmaya çalıştığını belirten Işık, “Sindirilen bütün dinamiklere nazaran sesini kısmayan ve sokakları terk etmeyen kadın dinamiği, iktidar açısından en büyük tehlike. Her yanı saran bir şiddet var. Kampüslerimiz de bu şiddetten azade değil” dedi. 
 
'ÖZSAVUNMA ATÖLYELERİNE DEVAM' 
 
Artan şiddet karşısında her dönemin de kendi güncel mücadele metotlarını beraberinde getirdiğini dile getiren Işık, verilecek mücadele yol ve yöntemlerine ilişkin şöyle konuştu: “Kampüsler, gerek polisiyle gerek özel güvenliğiyle erkek egemen mekanlar. Okul içinde tacizcilerin değil, kadın mücadelesi yürütenlerin cezalandırıldığı durumlar söz konusu. Yükselen kadın mücadelesi, bütün kadınlara umut ve cesaret veriyor. Kadınlar artık sessiz kalmıyor. Bundan dolayı pasif ve aktif olmak üzere özsavunmalarını ortaya koyuyorlar zaten. Biz, en önemli öz savunma şeklinin örgütlü mücadele ve kadın dayanışması olduğunu biliyoruz; ama tabi aktif özsavunmanın gerektiği durumlarda yumruğumuzu erkek egemenliğinden esirgemiyoruz. Şiddetin, tacizin, tecavüzün son derece arttığı bu dönemde, bulunduğumuz bütün illerde kadınlarla beraber özsavunma atölyeleri yapmaya çalıştık ve hala da devam ediyoruz. Kadınlar özsavunmaya erkek şiddetini durdurmaya diyoruz.”
 
'ŞİDDET NORMALLEŞTİRİLİYOR' 
 
Erkek egemenliğinin ve şiddet biçimlerinin her alanda olduğunu dile getiren Işık, “Sözlü ve ekonomik şiddetin normalleştirilmeye çalışıldığı bir durum söz konusu. Şiddetin kendisini de bir bütün olarak görmek gerekiyor. Bunların yanında psikolojik şiddet, flört şiddeti gibi biçimler genç kadınların her gün karşılaştığı ve fark etmekte zorlandığı meseleler. Atölyeler ve bilinç yükseltme çalışmaları bu farkındalığı yaratmak açısından çok önemli bir yerde duruyor” ifadelerini kullandı. 
 
‘MOR MEYDANLARA…’ 
 
“1960 yılında Dominik halklarına ve Mirabel Kardeşler’e dayatılan diktatörlük koşulları şimdilerde Türkiye halklarına ve biz kadınlara dayatılıyor” diyen Işık, 25 Kasım’da Taksim’deki eyleme de şu sözlerle katılım çağrısında bulundu: “Kadın mücadelesine gözdağı verilmeye çalışılıyor. Yaşamlarımızı dört bir yandan saran kuşatmanın farkındayız ve bu kuşatmayı nasıl kaldıracağımızı biliyoruz. Kız kardeşlerimizi Mirabeller’in kanatları olmaya, 25 Kasım’da şiddete karşı mor meydanlara davet ediyoruz.”
 
MA / Necla Demir