Kadın Sığınakları Kurultayı başladı: Var olacağımız günleri inşa etmeliyiz

  • kadın
  • 13:47 3 Kasım 2018
  • |
img

MUĞLA - 21'inci Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri Kurultayı'nın açılış konuşmasını yapan Bodrum Kadın Dayanışma Derneği'nden Figan Erozan, "Bugün varız demekle yetinmeyip, var olacağımız günleri de inşa etmeliyiz" dedi. 

"Sığınaksız Bir Dünya" talebiyle gerçekleştirilen Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri Kurultayının 21'incisi Bodrum Kadın Dayanışma Derneği'nin ev sahipliğinde Muğla'nın Bodrum ilçesinde bulunan Azka Otel’de başladı. Kurultaya, 25 ilden birçok kurum ve örgütün temsilcilerinin aralarında olduğu 205 kadın katıldı. “Kadına yönelik erkek şiddetiyle mücadelede değişen devlet politikaları”, “Kadına yönelik erkek şiddeti ile mücadelede alanlarının daraltılması ve mücadele”, “Cinsel şiddet ve istismar” başlıkları altında tartışmalar yürütülecek kurultayın açılış konuşmasını Bodrum Kadın Dayanışma Derneği'nden Figan Erozan yaptı. 
 
1789 Fransız İhtilalının Yurttaş ve İnsan Hakları Sözleşmesi'nde kadının yurttaş veya insan olarak tanımlanmadığını, buna karşı kadınların 1791’de Kadın Yurttaşın Hakları Bildirgesini kaleme aldığını söyleyen Erozan,“Olympe'de Gouges şu sözlerle ifade ediyor bunu; 'Giyotine çıkıyorsak kürsüye de çıkmalıyız.' Gouges , verdiği mücadele nedeniyle birlikte devrim yaptıkları erkek siyasetinin eliyle öldürüldü. Kadının Yurttaş Hakları Bildirgesi 'varım' demektir. Peşi sıra yeni politikaların da sözü ve itici gücü oldular. Oy hakkı, velayet hakkı, boşanma hakkı, miras hakkı, kürtaj hakkı ve benzer hakların mücadelesi bunları izledi. 21'incisini yaptığımız kurultayın ardında da böyle bir mücadele var” dedi.
 
‘ŞİDDETİN MEŞRULASTIRMASINA KARŞI ÇIKTIK’
 
1980'lerde kadınların dayağa karşı başlattıkları mücadeleyi anlatan Erozan, o dönem Çankırı Asliye Hukuk Mahkemesi Hakimi Mustafa Durmuş şiddet nedeniyle boşanmak isteyen kadının talebini reddedip mahkeme kararına "Kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksiniz" hükmü üzerine kadınların eylem başlattığını ve şiddetin devlet eliyle meşrulaştırma çabasına itiraz ettiğini ifade etti. 
 
Erozan şöyle devam etti: "'Özel olan politiktir’ diyerek ifşa ile yetinmeyip, devletin, erkek şiddetine karşı kadınlar için güvenli alan sağlama yükümlülüğü için kadınlar mücadele ettiler. Sığınak mücadelesi kazanıldı ve devletin yükümlülükleri arasına girdi. Devletin, erkek şiddetine karşı yükümlülüklerinin bir kısmını üstlenmesi bir kısmını da üstlenir görüntüsü ile yetinmedik ve bunu uluslararası bir sözleşme ile bağlayıcı hale getirttik. Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Yok Edilmesi Sözleşmesi (CEDAW) ve 2011'de imzalanan İstanbul Sözleşmesi ile ev içi şiddeti önleme politikalarının oluşturulmasını da yükümlülük kapsamına dahil edilmesini sağladık. Tüm bunlar, kadınların evlerde yaşananları konuşması ve buna karşı mücadele etmesi sonucu gerçekleşti.” 
 
KADINLAR KARAR VERİR
 
Türkiye’de yaşanan dönüşümsel politikaların, yeni sistem ve devletin inşa evresi olduğunu belirten Erozan, “Sistem ne olursa olsun, hangi biçim ve söylem ile tezahür ederse etsin, kadınların nasıl bir hayat yaşayacakları sorusuna verilecek cevap; tartışmaya açık bir soru asla değildir! Erkek siyaset ve erkek devlet bu hakkın kullanılmasını kendi ürettiği politik söylemlerle devralma isteğini, açıkça beyan ediyor. Biz kadınlar olarak bu hakkı tarih boyunca kendimiz tanımladık. Erkek siyaset, bugün de olduğu gibi makul kadın ister, bunun için kutsiyet atfeder. Bizler ise itiraz eden kadınlar olarak makuliyet söylemlerini bertaraf ediyoruz” ifadesinde bulundu. 
 
'VAR OLACAĞIMIZ GÜNLERİ İNŞA ETMELİYİZ'
 
Feminist duruşun bir yaşam yarattığını söyleyen Erozan, “Feminist politikalar, kadına yönelik erkek şiddetini suç olarak tanımlayıp, yasalara dahil ettirildi. Suç olarak kalmasını da bizim vereceğimiz mücadele ve savunacağımız politikalar belirleyecek. Bugün varız demekle yetinmeyip, var olacağımız günleri de inşa etmeliyiz” diye konuştu.