'Abdullah Öcalan'ın felsefesi sömürgenin sömürgesi kadını tanrıçalaştırdı'

  • kadın
  • 09:11 27 Kasım 2025
  • |
img

İSTANBUL - TJK-E Sözcüsü Kezban Doğan, Abdullah Öcalan'ın felsefesinin "sömürgenin sömürgesi olan kadını tanrıçalaştırarak, umut ışığı olan bir kadına dönüştürdüğünü" söyledi. 

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın liderliğinde 27 Kasım 1978'da Amed'in Licê (Lice) ilçesinin Fis köyünde kurulan PKK, 47 yıl boyunca Kürtlerin özgürlük mücadelesine öncülük etti. Bu süreçte Kürt toplumunda köklü değişimler yaratan PKK, Abdullah Öcalan'ın başlattığı Barış ve Demokratik Toplum Süreci kapsamında kendini feshetti. Abdullah Öcalan'ın demokratik toplum kuramı ve kadın özgürlüğü temelinde kendini dönüştüren PKK'nin mücadele tarihinde, özgür kadın kimliğinin oluşmasının dönüştürücü etkisini değerlendiren Avrupa Kürt Kadın Hareketi (TJK-E) Sözcüsü Kezban Doğan, PKK'nin yaşça kendisinden 6 ay büyük olduğunu belirterek, çocuk yaşta tanıştığı PKK'nin dönüştürücü etkisini bu tanıklık üzerinden anlattı. 
 
Yetiştiği feodal toplumdan dolayı toplumun kadına bakış açısının negatif olduğunu, o dönem PKK'deki kadın erkek ilişkisi üzerinden gelişen anti propagandanın bunun etkisini pekiştirdiğini belirten Kezban Doğan, ancak 19 PKK'linin yaşamını yitirdiği Bagok'ta Ayten Tekin'in gösterdiği direnişin bu anti propagandanın etkisini kırdığını, kadın direnişçilere saygı zeminini güçlendirdiğini ifade etti. Bundan sonra Mêrdîn'de PKK'ye yoğun bir kadın katılımının yaşandığını kaydeden Kezban Doğan, "Ardından Mardin'de 1989'larda aşırı bir katılım oldu, Kürdistan'ın her tarafından da oldu. Bu kadar genç kadının dağa gidişi toplumu her anlamda sarstı ve beraberinde bir sahiplenme gelişti" ifadelerini kullandı. 
 
SÖMÜRGEDEN UMUT IŞIĞI OLAN KADINA
 
Kadın direnişinin artmasının giderek kadını özne haline getirdiğini ifade eden Kezban Doğan, PKK'nin mücadelesinin toplumu da bariz bir şekilde değiştirip dönüştürdüğünü ifade ederek, bu durumun günümüzde sömürgenin sömürgesi olan kadını umut ışığı haline getirdiğini söyledi. Abdullah Öcalan'ın felsefesiyle kadınların realitelerini anladıklarını ve çıkışı sadece oradan gördüklerini söyleyen Kezban Doğan, "Bundan 3 yıl önce 'Dünyamızı geri istiyoruz' başlığı altında Önder Apo'nun düşüncelerine ilişkin bir konferans yapıldı. Orada herkes, dünyanın en ünlü filozofları bile, 'Önder Apo öğretmenimiz biz onun öğrencileriyiz. Biz sadece teoride kaldık, pratikleştiremedik' dedi. Fakat Önder Apo, bu 47 yıllık mücadelede sadece teoriyle sınırlı kalmadığını, bunu yaşamsallaştırdığını ve bunun prototipini Rojava'da gözle görülür halini gördüklerini söyledi" diye konuştu. 
 
PKK'nin ilk kongresiyle fesih kararı aldığı 12'nci Kongresi arasında benzerlikler bulunduğuna işaret eden Kezban Doğan, ilk kongrede kadınların yer alması, son kongrede öncülük rolünün kadına geçmesinin birbirine benzer ve birbirinin devamı olan şeyler olduğunu belirtti. Kezban Doğan, "PKK'nin 1'inci Kongresi'nden sonra heval Sakinelerin orada yer alması, Önder Apo'nun aslında ilk kongreden kadının özgürlüğünü merkeze koyması, mücadeleyi kadın merkezli geliştirmesi, 2000'li yıllarda kadın özgürlükçü, ekolojik ve demokratik toplum üzerinden geliştirmesi, erkeği öldürme ve benzeri durumlar, aslında toplumun kadını köleleştirerek kaybettiğini dile getiren sistematik bir düşünce biçimi oldu. Önderlik 12'nci Kongre'ye sunduğu perspektifte Karl Marx'ı o yüzden eleştiriyor. Marx'ın sadece sınıfsal baktığını belirterek, bunun toplumsal cinsiyetçilik üzerinden örüldüğünün görülmediğini eleştiriyor" şeklinde konuştu. 
 
'BİRİNDE KATLEDİLDİ, BİRİNDE TANRIÇALAŞTIRILDI'
 
25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü'nün kapitalist sistemin Mirabal kardeşleri katledilmesine dayandığını, PKK'nin kuruluşunun ise kadını yaşatmaya dayandığını vurgulayan Kezban Doğan, "27 Kasım ve 25 Kasım tarihlerinin birinde kadınlar katledildi, birinde kadınlar tanrıçalaştırıldı. Mücadelenin ve yeni yaşamın merkezine getirildi. Önder Apo, sosyalist olan erkeğin ancak kadınlarla diyalog kurabilen erkek olduğunu söyledi. Bunun için kadınların 'kapitalist sistemin ham maddesi' olmaktan çıkıp cesaretlenip kadın gerçekliğinin acı halini kadın gerçekliğinin güzel haline çevirmesi bu 47 yıllık mücadeleyle başlattı, Önder Apo ve Sakineler, Evin Goyiler sayesinde birebir yaşadık. Önder Apo, PKK'nin kuruluşuyla başlayıp demokratik topluma dönüşen felsefesiyle tüm dünyaya başta kadınlara her şeyden önce oksijen oldu. Çünkü kapitalist modernite biz kadınların akciğerlerini tıkamıştı. Pinokyo masalından bir tahtadan insan yaratıldı, işte Önder Apo da bir taştan kadını yarattı" diye belirtti. 
 
HEDEF DEMOKRATİK TOPLUM
 
Abdullah Öcalan'ın Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı'na işaret eden Kezban Doğan, şöyle devam etti: "Önder Apo, kadının adaletini, pozitif anlamda entegrasyonunu, uyumsallığını, doğasından, ana tanrıça kültüründen gelen koruyucu, besleyici, yaratıcı, doğuran, tüketen değil, üreten doğasını biliyor. Bir taraftan süreci devam ettirirken, yeni bir toplumu da yaratmaya çalışıyor. Şu anda iki nehir paralel gidiyor. Bir taraftan toplumun değişim ve dönüşümü, diğer taraftan da mücadelenin artık bir safhasının bittiğini ve bir eşikten geçilmesi gerektiğini söylüyor. PKK'nin 1'inci manifestosunda da, 'PKK amaç değil, araçtır' deniliyordu. Ama biz insan olduğumuz için sahiplenme duygumuz onu amaç yerine koydu. Fakat 27 Şubat'tan sonra Önder Apo, bizim tek amacımızın hedefe yürümek olduğunu söyledi. Hedef de demokratik toplumu kurmak."
 
Kezban Doğan, kadının özgür olmadan toplumun da özgür olamayacağını ifade ederek, Barış ve Demokratik Toplum Sürecine en çok kadınların sahip çıkması gerektiğini vurguladı.
 
MA / Ömer İbrahimoğlu