Beluc Fariba Borhanzahi: Jin, jiyan, azadî ortak haykırış olarak benimsendi

  • kadın
  • 09:08 24 Kasım 2025
  • |
img
ANKARA - Beluc kadınların Kürt kadınların mücadelesinden ilham aldığını belirten Fariba Borhanzahi, “Birçok Beluc kadın, 'Kadın, yaşam, özgürlük' sloganını ortak bir haykırış olarak benimsedi” dedi. 
 
Pakistan, İran ve Afganistan arasında bölünen Beluc halkı, bağımsızlık ve ulusal kimliklerini koruma mücadelesi veriyor. İran’da idam cezaları, Pakistan’da uzun hapis cezaları, Afganistan’da infazlarla karşı karşıya olan Beluc halkı, özellikle İran ve Pakistan’da özerk bölgelerde yaşamalarına rağmen yönetimde söz hakkına sahip değil, hak talepli eylemleri ise sürekli saldırılarla bastırılmaya çalışılıyor. 
 
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla insan hakları aktivisti Fariba Borhanzahi ile Belucistan’daki kadınların karşılaştıkları zorlukları, mücadelelerini ve Kürt Kadın Hareketi ile temasları gibi pek çok konuya dair konuştuk.
 
 
BELUCİSTAN’DA AKTİVİST OLMAK
 
Beluc kadınların yıllardır maruz kaldığı tarihsel yaraları fark etmesiyle mücadeleye başladığını belirten Fariba Borhanzahi, “Doğrudan ve yapısal şiddete tanık olmak sessiz kalmamı imkansız hale getirdi. Belucistan'ın susturulmuş halkının sesini yükseltmek için tüm gücümü kullanmak zorunda hissettim. Pratikte çalışmalarım mahallelerde ve küçük topluluk gruplarında farkındalık yaratmakla başladı. Daha sonra kadın örgütleriyle ağ kurmaya, şiddet vakalarını belgelemeye ve etkilenen ailelere destek olmaya doğru ilerledi bu mücadele. Belucistan’da kadın aktivisti olmanın tehlikeleri çok fazla; tutuklama, fiziksel saldırı, adli zulüm, toplumsal damgalanma ve protestocuların toplu olarak gözaltına alınması. Aktivist olmak, kişisel ve aile güvenliğini riske atmak anlamına geliyor. Bu gerçeklik, yetkililerin sürdürdüğü baskıdan çıkar sağladığı bölgelerde daha da tehlikeli hale geliyor” diye belirtti. 
 
MÜCADELE FİTİLİNİ ATEŞLEYEN OLAYLAR 
 
Mücadele fitilini ateşleyen olaylara değinen Fariba Borhanzahi, “Çoğumuz için dönüm noktası, iki trajedinin bir araya gelmesiydi. Bir ayaklanmaya yol açan Jîna Emînî’nin devlet eliyle öldürülmesi ve Chabahar’da bir kolluk kuvveti komutanının ‘Maho’ adlı 15 yaşındaki bir kıza tecavüz ettiğine dair haberlerin ortaya çıkması kamuoyunun öfkesini daha da körükleyerek, Beluc halkını sokaklara döktü. Bu iki olay, cinsiyete dayalı şiddetle devlet baskısının örtüştüğünü, kolektif ve örgütlü bir tepkinin şart olduğunu gösterdi. Belucistan'daki baskı çoğu zaman kitlesel can kayıplarına yol açtı. En dikkat çekici örnek, güvenlik güçlerinin ibadet edenlere ve protestoculara ateş açarak 100’den fazla kişinin ölümüne ve 300'den fazla kişinin yaralanmasına yol açtığı Zahidan’daki ‘Kanlı Cuma’ idi. Bu olay toplumu derinden etkiledi ve devletin ölümcül bir şiddet kullanmaktaki isteğini afişe etti” ifadelerini kullandı. 
 
KADIN HAREKETİ 
 
Beluc kadınların mücadelesine değinen Fariba Borhanzahi, “Belucistan'daki kadın hareketi, yerel gruplar, bağımsız aktivistler ve bazı sivil toplum örgütlerinden oluşan birbiriyle yarı bağlantılı bir ağ. Kadın hareketi sürekli baskı altında olduğu için resmi örgütlenme son derece zor ancak aktivistler saha çalışmalarına devam ederek, mağdur ailelerine destek oluyor. Hukuk ve sağlık eğitimi veriyor ve insan hakları ihlallerini belgeliyorlar. Temel adımları arasında şiddet mağdurlarına yardım etmek, kadın hakları konusunda farkındalık kampanyaları yürütmek ve küresel dikkati çekmek için uluslararası kuruluşlarla iş birliği yapmak yer alıyor. Belucistan’daki kadın hareketi öncelikli olarak devlet şiddetine, yapısal eşitsizliğe ve etnik-cinsiyet ayrımcılığına karşı mücadele ediyor” diye belirtti. 
 
SU VE TEMEL İHTİYAÇLARA ERİŞİM YOK
 
Belucistan’daki kadınların tutuklama, doğrudan fiziksel ve cinsel şiddet biçimleriyle karşı karşıya kaldıkları gibi eğitim, sağlık ve hatta kimlik belgelerinin olmaması gibi temel hizmetlerden yoksunluğun olduğunu aktaran Fariba Borhanzahi, Sistan ve Belucistan’ın birçok bölgesinde suya ve temel hizmetlere erişimin olmadığını vurguladı. Fariba Borhanzahi, bu yetersizliklerin ise kız çocuklarının okulu bırakmalarına veya erken yaşta evliliklere zorlanmalarına sebep olduğunu söyledi.
 
'JİNEOLOJİ İLHAM VERDİ'
 
Beluc kadınların Kürt Kadın Hareketi ile temaslarına değinen Fariba Borhanzahi, şunları belirtti: “Kürt Kadın Hareketi ile yakın bir ilişkimiz var. Kürt kadın örgütleriyle iş birliği yaptık, deneyimlerimizi paylaştık ve onların uzun mücadele geçmişlerinden ilham aldık. Kürt hareketinin sloganları, yöntemleri, ‘jineoloji’ kavramı ve kadınların kendi ayakları üzerinde durmasındaki vurguları dahil olmak üzere örgütsel pratikleri bize ilham verdiği gibi Belucistan’daki kadınların siyasi bilincini ve harekete geçme kapasitesini de güçlendirdi. Birçok Beluc kadın, 'Kadın, yaşam, özgürlük' sloganını ortak bir haykırış olarak benimsedi. Bu Kürtçe slogan, haftalar içinde yalnızca İran'da değil, dünya çapındaki protestolarda da yankı bulan küresel bir harekete geçme çağrısına dönüştü. Medya kuruluşları, aktivistler ve siyasetçiler, bu sloganı kadın hakları taleplerinin ve otoriter rejime karşı direnişin bir sembolü olarak kabul etti. Slogan ortak bir mücadeleyi güçlendirmekte ve farklı bölgelerdeki kadınlar arasında siyasi bir güveni arttırmakta etkili oldu.” 
 
DAYANIŞMA GÜÇLENDİRİLMELİ 
 
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nün öneminin dünya çapındaki kadınlarla uluslararası bir dayanışma anı olduğunu kaydeden Fariba Borhanzahi, “Dayanışma sloganların ötesine geçmeli. Mevcut uluslararası dayanışma değerli ancak yetersiz. Uluslararası baskı, insan hakları kurumlarının teknik ve finansal desteğiyle bölge içindeki taban ağlarının güçlendirilmesi arasında daha güçlü bir bağlantı kurulması gerekiyor” dedi. Mücadelelerindeki en umut verici unsurun kadınların ve gençliğin dayanıklılığı ve dayanışması olduğunu söyleyen Fariba Borhanzahi’nin 25 Kasım mesajı şu oldu: "Baskı ne kadar sertleşir ve derinleşirse, sesiniz o kadar önemli hale gelir. Eğitim, belgeleme ve sadece sembolik olmayan gerçek bir dayanışma, kalıcı değişimin anahtarlarıdır.”
 
MA / Deniz  Karabudak