İstanbul’u dayanışma ağları sardı!

img

İSTANBUL - Koronavirüs nedeniyle İstanbul’un birçok ilçe ve mahallesinde dayanışma ağları kuruldu. Hiçbir ayrım yapmadan ihtiyaç sahiplerine ulaşan bu dayanışma ağların gönülleri, “Bizi bu virüs değil ama bu sistem öldürür” diyerek, dayanışmayı büyütme çağrısında bulundu.

Koronavirüs (Kovid-19) salgını tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hızlı bir şekilde yayılmaya devam ediyor. Salgına karşı iktidarın aldığı önlemlerin yetersizliği ise kamuoyunda tartışma konusu. Bu yetersizlikler nedeniyle ülkenin birçok yerinde duyarlı yurttaşlar tarafından oluşturulan dayanışma ağları, salgının ana merkezi konumunda olan ve bu tehdidinin her geçen gün daha da büyüdüğü İstanbul’un birçok ilçe ve mahallelerinde de kuruldu. Kurulan bu dayanışma ağları, hiçbir ayrım gözetmeden bölgelerindeki ihtiyaç sahiplerine ulaşıp, ihtiyaçlarını karşılıyor ve destek oluyor. 
 
HALK KADERİYLE BAŞ BAŞA 
 
İstanbul’daki bu oluşumlardan biri, Beşiktaş Dayanışma Ağı. Kentte kurulan diğer ağ pratiklerini takip ederek kendi ilçelerinde de bunu hayata geçirdiklerini dile getiren Beşiktaş Dayanışma Ağı gönüllüsü Beste Argat Balcı, iktidarın bu süreçte açıkladığı yetersiz önlemlerle halkı kendi kaderiyle baş başa bıraktığını ifade etti. Bu süreci en az kayıp ve hasarla atlatmanın tek yolunun insanlarla dayanışmaktan geçtiğini söyleyen Balcı, “Biz de bu salgın karşısında ben ne yapabiliriz diye düşündük. Sonrasında dayanışma ağı kurarak evlerinden çıkamayan insanlara ulaşarak ihtiyaçlarını karşılamayı hedefledik” dedi. 
 
Diğer ülkelerin salgın karşısında kendi vatandaşlarının ihtiyaçlarını karşıladığını, Türkiye’de durumun tam tersi olduğunu belirten Balcı, “ Evde kal’ çağrısı yapanların bir an önce insanların yaşam koşullarını yükselmesi gerekir. IBAN numaraları paylaşılarak halktan maddi yardım talep edildiği bu günlerde bizler dayanışma ağları ile ihtiyaçlarımızı birlikte gidermek, sınıf ayrımı yapmaksızın herkesin yanında olmak için güçlenerek büyüyoruz. Diyoruz ki; Bizi bu virüs değil ama bu sistem öldürür, dayanışma yaşatır” ifadelerini kullandı. 
 
EVDE AÇLIK, İŞTE SALGIN
 
Gazi Dayanışma Ağı üyesi Mustafa Naci Toper de, giderek büyüyen salgının toplumda açlık ve işsizliği artırması nedeniyle bir dayanışma ağı kurma ihtiyacı duyduklarını dile getirdi. Salgının en çok emekçileri etkilediğini belirten bir yanda tedbirsiz bir şekilde işe gönderilen emekçiler diğer yanda ise evinde oturan ve hiçbir geliri kalmayan emekçilerin olduğuna dikkat çeken Toper, bu durumun giderek daha yakıcı hale dönüşmeye başladığını kaydetti. 
 
Toper, şunları belirtti: “Aslında bizi ortaya çıkaran kapitalizmin sömürü ve bireyciliğinin kendisi oldu. Bizlere sürekli olarak ‘Evde kal’ öğüdü veriliyor. Evde nasıl kalacağımızı ya da faturaları nasıl ödeyeceğimizi kimse söylemiyor. Evde açlık, işte salgın var.” Gazi Dayanışma Ağı olarak bir yandan dayanışmaya ihtiyaç duyanları bulmaya çalışırken diğer yandan da dayanışmak isteyen kesimlere ulaştıklarını söyleyen Toper, “Fırınlarda ve marketlerde askıda ekmek ve gıda uygulaması çalışmalarına başladık. Yani fazlası olan paylaşacak, ihtiyacı olan alacak” diye konuştu.
 
‘DAYANIŞMA YAŞATIR’
 
Bahçelievler Dayanışma Ağı gönüllüsü Mehmet Şerif Aslan ise, salgının ciddi boyutlara ulaşmaya başladığı bu süreçte risk taşıyanlara ve ihtiyaç sahiplerine yardımcı olmak için “Dayanışma yaşatır” diyerek, bu dayanışma ağını kurduklarını anlattı. Aslan, özellikle evlerinden çıkamayan vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaya ve işyerlerinde haksızlığa uğrayanlara avukatlar aracılığıyla hukuki destek sağlamaya çalıştıklarını ifade etti. 
 
Dayanışma ağlarının her yerde geliştirilmesi gerektiğini vurgulayan Aslan, hükümetin atması gereken adımları ise şöyle sıraladı: “İşten çıkarmalar yasaklanmalı, İşsizlik Sigortası Fonu’ndaki paralar sadece işsizlik ödemeleri için kullanılmalı, zorunlu çalışan iş kolları dışındaki bütün emekçilere ücretli izin verilmeli, salgın boyunca doğalgaz, elektrik, su ve internet ücretsiz sağlamalı” 
 
HER YERELİN İHTİYACI VAR
 
İstanbul’un dayanıma ağı kurulan bir diğer ilçesi Şişli. Kentin yerellerinde salgını sürecinde kolektif müdahale kanalı geliştirmek isteyen kişilerce oluşturulan ağların kendilerine örnek teşkil ettiğini söyleyen Ağ gönüllüsü Ece Ergün, “Bu yerellerde yürütülmeye başlanan faaliyetin her yerelin ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz. Evde kalan bir ekip değil. Genişleyerek ilerleyen süreçte toplumun dayanışma kanallarını kurup, geliştirecek bir ağ olmayı düşünüyor” dedi.