‘Leyla Güven’in talebi talebimizdir’

img

MUĞLA - Tecride karşı açlık grevinde bulunan Leyla Güven’in talebinin aynı zamanda kendi talepleri olduğunu dile getiren yurttaşlar, tecridin biran önce kaldırılmasını istedi.

Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkâri Milletvekili Leyla Güven’in tutuklu bulunduğu Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde sürdürdüğü açlık grevi eylemi 33’üncü gününe girdi. PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit politikasının tüm Türkiye halklarına farklı biçimde etki ettiği gerekçesiyle tek talep olarak tecride son verilmesini isteyen Güven’e, Muğla’da yaşayan yurttaşlardan destek geldi.
 
Bir vekilin yerinin cezaevi değil, parlamento olduğunu söyleyen Safiye Basur, tecridin kaldırılması halinde süren savaşın son bulup, barışın gelebileceğini belirtti.
 
‘ÜLKE İÇİNDEN ÇIKILMAZ BİR HALDE’
 
Bu nedenle Güven’in talebinin aynı zamanda kendi talebi olduğunu ifade eden Basur, AKP hükümetinin Güven’e dair gözünü, kulağını kapatmasını eleştirdi. Basur, “Vekillerin cezaevinde olması Türkiye’ye has bir durum. Ülke içinden çıkılmaz bir halde. Devlet bütün Kürtlere ve taleplerine gözünü kulağını kapatmış. Tecrit, insani bir durum değildir. Bu yüzden elimizden geldiğince HDP’ye sıkı sarılıp, desteklemeliyiz” diye konuştu.
 
Nurgül Turhal da, cezaevlerinin düşüncesini dile getirdiği için tutuklanan insanlarla dolup taştığına dikkat çekti.
 
Cezaevlerinde kendi yakınlarının da olduğunu paylaşan Turhal, “Bu nedenle cezaevlerindeki koşullarının ve tecridin nasıl olduğunu biliyoruz. PKK Lideri Abdullah Öcalan ailesi ve avukatları ile görüştürülmüyor, ki bu insani bir haktır. Leyla Güven’in cezaevinden dile getirdiği talebi kabul edildim, açlık grevleri son bulsun. İnsanlar, insanca yaşasın” ifadelerini kullandı.
 
‘10 MİLYON İNSANIN İRADESİ TECRİT ALTINDA’
 
Bir vekilin cezaevinde açlık grevinde olmasının Türkiye’nin ayıbının olduğunu vurgulayan Necla Koç ise, tecride ilişkin şunları dile getirdi: “Türkiye’deki hukuk düzeni bitmiş durumdadır. Bu hukuk ve adalet ile ne barış gelir ne de düzen oluşur. Gün birlikte olma gündür. Tek başına bağırırsan kimse duymaz ama hep birlikte bağırırsan bütün dünya duyar. Biz de artık susmuyoruz. İmralı’da 4 duvar arasında bir halkın iradesi var. 10 milyon insanın iradesinden haber alınamıyorsa bu Türkiye’nin ayıbıdır. Barış umudumuzu kimse yitiremez. Adım atılmasa biz de sesimizi duyurmak için mücadele edeceğiz.” 
 
Adil Çavaş da, tecride karşı sessiz kalındığı takdirde devletin üstlerine daha çok geleceğini belirtti.
 
Ancak güçlü bir ses çıkarılması halinde devletin geri adım atabileceğini söyleyen Çavaş, “Leyla Güven’in talebinin arkasındayız. Onlar gözünü kapatsa da, gözlerinin önünde mücadele edeceğiz. Duymazlıktan gelirlerse de kulaklarına bağıracağız” dedi.
 
‘GÜVEN VE ÖCALAN’IN SESİ OLMALIYIZ’
 
Barış taraftarı olan Öcalan ile görüşüldüğünde, bu ülkede ölümlerin durduğunu hatırlatan Mehmet Polat ise, bir an önce tecride son verilip, barış masasına geri dönülmesini istediklerini ifade etti. Bunun için de devletin Leyla Güven’in talebini yerine getirmesi gerektiğini vurgulayan Polat, yurttaşlar olarak ise Leyla Güven’in ve Öcalan’ın sesi olmak zorunda olduklarını belirtti.