İran rejimi çökmenin eşiğinde: Kürt güçleri sorumlu davranmalı

img

WAN - İran rejiminin çökme ya da devrilmenin eşiğinde olduğunu söyleyen siyasi analist Rizgar Roşanî, "Böylesi tarihi bir dönüm noktasında, Kürt güçlerinin, Kürt halkının ulusal çıkarlarını ve temel haklarını korumada aktif, sorumlu ve koordineli bir rol oynaması gerekmektedir" dedi. 

 
İsrail-İran savaşı, 11'inci günü geride bırakırken İsrail'in saldırılarının farklı etnik yapıların baskı altına alındığı İran'ın parçalanıp parçalanmayacağı, olası bir rejim değişikliği konusu bölgesel gündeminin ana başlıklar arasında yer alıyor. Saldırıların başlamasının ardından PJAK yaptığı açıklamada, savaşın savunmasız bıraktığı halka öz savunma ve öz yönetimlerin kurulması çağrısı yaptı. İran-İsrail savaşının olası etkilerini ve Kürtlere yansımalarını değerlendiren Rojhilatlı aktivist ve siyasi analist Rizgar Roşanî, İran-İsrail savaşının Ortadoğu'nun yeniden tasarlandığı bir savaş olduğunu söyledi. İsrail'in ABD desteğiyle İran ve Türkiye'ye karşı üstün konumunu pekiştirmeye çalışarak, yeni Ortadoğu düzenini tasarlamaya çalıştığını söyleyen Roşanî, bu sürecin İsrail ile Arap ülkeleri arasından "İbrahim Paktı" adı altında imzalanan anlaşmalarla normalleşmeye başladığını, Hamas'ın 7 Ekim saldırısıyla yeni bir aşamaya girdiğini söyledi. 
 
'İSRAİL REJİMİ DEVİRMEK İSTİYOR'
 
İslam Cumhuriyeti'nin İsrail'in varlığını inkar etme, Hizbullah, Hamas ve Husiler gibi vekil grupları desteklemedeki ideolojik duruşu, bölgenin güvenlik yapısını ciddi şekilde zayıflattığını söyleyen Roşani, "Bu esasen İsrail'in İran'a saldırmasının ana nedenidir. Bu bağlamda, İran'ın nükleer programı, özellikle uranyum zenginleştirme, İsrail'i önleyici bir sınırlama stratejisini gündemine almaya yöneltti. İsrail'in son askeri saldırıları, İran'ın askeri kabiliyetini zayıflatmayı ve ülkenin nükleere geçmesini engellemeyi amaçlıyordu. Elbette, bu hedefin yanı sıra, İsrail nükleer programını durduramazsa aynı zamanda iç istikrarsızlaştırmayı ve İran'daki güç yapılarını zayıflatmayı da amaçlıyor. İsrail ayrıca dolaylı olarak İran halkının da desteği ile rejimin devrilme koşullarını yaratmaya çalışıyor" ifadelerini kullandı. 
 
'ROJHİLAT BİR GÜVENLİK KUŞAĞINA DÖNÜŞTÜRÜLDÜ'
 
İsrail'in saldırılarını İran'ın savunma, nükleer ve komuta merkezlerine, özellikle de Kürdistan'ın Rojhilat bölgesi ile Tahran'a odakladığını aktaran Roşani, "Buna karşılık İran, savunma sistemleri konuşlandırarak ve savunma katmanları oluşturarak batı bölgesini (Rojhilat) bir güvenlik kuşağına dönüştürdü. Bu bölge artık İslam Cumhuriyeti'nin İsrail hava saldırılarına karşı ön savunma hattı haline geldi. İsrail'in hava üstünlüğüne rağmen, İran'ın füze tepkisi, beklentilerin aksine, bazı İsrail şehirlerine zarar verdi ve Tahran'ın hala önemli bir yanıt kapasitesine sahip olduğunu gösterdi. Bu eğilimin devam etmesi, bölgesel güvenliğin geleceği ve yeni Ortadoğu düzeni için derin stratejik sonuçlar doğurabilir. Savaşın başlamasından birkaç gün sonra, İran Dışişleri Bakanı üç Avrupa ülkesinin temsilcileriyle bir araya geldi. Toplantı, İsrail'in İran'a yönelik saldırılarını artırmaktan bahsettiği ve ABD'nin İran'ın tamamen teslim olmasını ve nükleer programından vazgeçmesini istediği bir zamanda gerçekleşti. Buna karşılık, İslam Cumhuriyeti müzakerelerin devamının düşmanlıkların sona ermesine bağlı olduğunu duyurdu" diye konuştu. 
 
'HALK ÜZERİNDE BASKI ARTIYOR'
 
Son gelişmelerle, ateşkes ve savaşın sonlandırılmasının karmaşık müzakereler gerektirdiğini ifade eden Roşanî, "Her iki tarafın da belirli stratejik hedefleri var ve kırmızıçizgilerinden geri adım atmaya hazır değiller. Bu nedenle, krizin hızlı bir şekilde sona ermesi için net bir olasılık yok. Bu arada, savaşın devam etmesi ve aşınması İran'ın iç kesimleri için derin sonuçlar doğurabilir. Sosyal ve ekonomik krizler yoğunlaşacak ve toplum gıda, ilaç ve yakıt gibi temel ihtiyaçları karşılamada daha fazla sorunla karşı karşıya kalacak. İnsani durum da kötüleşiyor ve halk üzerindeki baskı her geçen gün artıyor. Benzer şekilde, rejim casusların ve İsrail saldırısının destekçilerinin varlığı bahanesiyle İran'da, özellikle Kürdistan'da yeni bir sistematik tutuklama dalgası başlattı" diye konuştu.
 
KÜRTLER NASIL ROL OYNAYACAK?
 
Rejimin teslim olma ya da devrilme eşiğinde olduğunu dile getiren Roşanî, "Kürtlerin taleplerini yerine getirmek - ister rejimin zayıflaması durumunda, ister rejimin devrilmesinden sonra olsun - hayati önem taşımaktadır. Böylesi tarihi bir dönüm noktasında, Kürt siyasi güçlerinin ve partilerinin Kürt halkının ulusal çıkarlarını ve temel haklarını korumada aktif, sorumlu ve koordineli bir rol oynaması gerekmektedir. Bu bağlamda, Kürdistan Özgür Yaşam Partisi (PJAK), mevcut savaşta tarafsızlığını ilan ederek, rejimi savaşın nedeni olarak görmektedir. Sahayı ve jeopolitik gelişmeleri gerçekçi bir şekilde anlayarak, rejimin zayıflaması veya çökmesinden kaynaklanan bir güç boşluğu veya herhangi bir siyasi istikrarsızlık durumunda Rojhilat'taki Kürtlerin koruma sorumluluğunu üstlenmeye hazır olduğunu beyan etti. Bu Kürtler açısından çok önemli" şeklinde konuştu. 
 
KÜRTLER ARASI BİRLİK
 
PJAK'ın, İslam Cumhuriyeti'nin kutuplaşma ve iç çatışmalarından bağımsız, halkı koruma yaklaşımın deklare ettiğini vurgulayan Roşanî, "PJAK amacını Kürt toplumunun kimliğini, haklarını ve güvenliğini korumak olarak tanımlamıştır. PJAK ayrıca böyle bir hedefe ulaşmanın tüm Kürt partileri ve hareketleri arasında fikir birliği, koordinasyon ve kapsamlı işbirliği gerektirdiğine inanıyor. Çünkü yalnızca birlik ve ortak planlama yoluyla yaklaşan fırsatlardan yararlanılabilir ve olası tehlikeler önlenebilir. Bu yaklaşım yalnızca Kürt halkının tarihi taleplerini gerçekleştirmeye yönelik temel bir adım olmakla kalmayıp, aynı zamanda diğer siyasi güçler için kriz durumlarında rasyonel ve sorumlu bir yönetim modeli de sağlayabilir" diye belirtti. 
 
'ÖCALAN BARIŞ İÇİN BİR ÇERÇEVE SUNMUŞTUR'
 
Türkiye'nin tutumuna işaret eden Roşanî, şöyle devam etti: "Türk hükümetinin bu savaştaki müdahaleci olmayan yaklaşımı önemli, stratejik ve taktik öneme sahiptir. Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan'ın barışçıl yüzyıl mesajı, barış sürecinin önemli eksenlerinden biri olarak, bölgedeki siyasi ve toplumsal gerginlikleri azaltma konusunda büyük bir potansiyele sahiptir. Şiddetin sona erdirilmesinin, insan haklarına saygı gösterilmesinin ve Kürt halkının kendi kaderini tayin hakkının önemini vurgulayarak Öcalan bir çerçeve sunmuştur. Şiddete son verme, insan haklarına saygı gösterme ve Kürt halkının kendi kaderini tayin etme hakkını vurgulayan Öcalan, Türkiye'deki iç barış sürecine ve bölgesel istikrara etkili bir şekilde katkıda bulunabilecek bir diyalog, karşılıklı iş birliği çerçevesi sağlamıştır." 
 
'ÖCALAN'IN ÖNERİSİ HERKES İÇİN İLHAM VERİCİDİR'
 
Roşanî, son Abdullah Öcalan'ın mesajının aynı zamanda bölgesel aktörlerin barışçıl çözümlere ulaşması için ilham verici bir modeldir olduğunu belirterek şunları dile getirdi: "Türk hükümetinin Kürtlerle siyasi, hukuki ve sosyal alanlarda müzakereler, ilişkileri iyileştirmede olumlu adım atması, bölgenin birçok riske maruz kaldığı mevcut durumda, istikrarsızlığın yoğunluğunu azaltabilir ve ülkenin iç güvenliğini artırabilir. Aynı zamanda, bu süreç Türkiye'nin iç işlerine yabancı müdahale alanlarını azaltmaya ve Ortadoğu'da istikrarlı ve çok taraflı bir düzenin kurulması için siyasi alan sağlamaya yardımcı olabilir." 
 
MA / Adnan Bilen