ÖHD’li Azad: Adalet Bakanlığı sürece dair inisiyatif almalı

ŞIRNEX - Sürecin tek taraflı işlediğini belirten ÖHD üyesi Serfiraz Azad, yasal düzenlemeler için Adalet Bakanlığı'nın inisiyatif alarak sürece dahil olması gerektiğini söyledi. 

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nın ardından PKK fesih kararı alarak, silahlı mücadeleyi sonlandırdığını açıkladı. PKK'nin sürecin işleyişi için bir dizi adım atmasına rağmen devlet kanadından sürecin ilerlemesi için atması beklenen somut adımlar henüz atılmadı. Sürecin ilerlemesi için yasal zeminin oluşturulması yönündeki beklentilerin karşılanması konusunda ise Adalet Bakanlığı sessizliğini koruyor. Özgürlükçü Hukukçular Derneği Şirnex Temsilciliği üyesi Serfiraz Azad, Adalet Bakanlığı’nın inisiyatif alarak sürece dahil olmasını istedi. 
 
Azad, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Abdullah Öcalan'ın umut hakkı ihlali kararı ve buna ilişkin yasal düzenleme talebinin Türkiye tarafından yerine getirilmediğini hatırlattı. Azad, tahliye imkânı olmaksızın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının "işkence ve kötü muamele yasağı ihlali" olduğu yönündeki AİHM kararının, Abdullah Öcalan şahsında bu cezaya çarptırılan tüm tutuklulardan esirgendiğini kaydetti. Bunun bilinçli bir siyasal politika olduğunu dile getiren Azad, "Bu karar, sadece tecridin fiziksel boyutunu değil, aynı zamanda iletişim, ziyaret ve savunma haklarının da sistematik olarak ihlal edildiğini göstermektedir. Dolayısıyla Türkiye'nin umut hakkına yaklaşımı, yalnızca bir ihmal değil, bilinçli bir siyasal politikanın parçasıdır" ifadelerini kullandı. 
 
'YASAL BİR MEKANİZMA TESİS EDİLMELİDİR'
 
Azad, AİHM kararının uygulanmasının denetlenmesinde konunun Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin gündeminde olduğunu ve Komite'nin kararın uygulanması için baskı yapması gerektiğini dile getirdi. Mutlak tecrit halinin modern ceza infaz hukukunun evrensel ilkeleriyle hiçbir şekilde bağdaşmadığının altını çizen Azad, "Bu bağlamda umut hakkının uygulanmaması, yalnızca teknik bir ihlal değil, aynı zamanda bireyin varoluşuna yönelik bir reddiyedir. Dolayısıyla tecridin süreklilik arz eden yapısı, umut hakkı ihlalinin asli zemini haline gelmiştir. Umut hakkının uygulanabilir hale gelmesi için öncelikle cezanın gözden geçirilebileceği yasal bir mekanizma tesis edilmelidir" diye konuştu. 
 
‘HUKUKÇULAR SÜRECE DAHİL EDİLMELİ’
 
Sürecin yasal zeminin oluşmasında hukukçulara da sorumluluk düştüğünün altını çizen Azad, "Şu anda sürecin tek taraflı şekilde ilerlediğini görüyoruz. Türkiye halklarının şu anda kendilerini sürece dahil edememelerinin en büyük sebebi sürecin tek taraflı olarak yürümesinden kaynaklanıyor, bir şeffaflık eksikliğinden kaynaklanıyor. Bu sürece hem hukukçuların, hem de halkın müdahil olması için sürecin sağlıklı yürümesi ve şeffaf yürümesi için gerekli bir koşuldur. Hem PKK'nin hem devletin bir hukuki zeminde oturacağı durumda elbette biz ÖHD'ye büyük bir iş düşüyor. Çünkü hem bu süreci halka anlatmak hem de bu süreci sahiplenmek hem de hukuki zeminde yardımcı olmak babında fazlasıyla iş düşüyor. Lakin sürecin hali hazırda tek taraflı olarak görülmesi diğer tarafın buna karşı net açıklamalar yapmaması bizi biraz sürecin dışına itiyor ve halkı sürece dahil edemiyor. İki tarafın da daha şeffaf bir şekilde hukukçuları ve sivil toplum kuruluşlarının dahil etmesi gerekiyor. Toplumda oluşan kutuplaşmanın en aza indirgenmesi konusunda bir çabaya girmemiz gerekiyor" diye ifade etti.   
 
ATILMASI GEREKEN ADIMLAR 
 
Adalet Bakanlığı'nın sürecin yasal zeminin oluşturulması için rol alması gerektiğini vurgulayan Azad, "Bu süreçte en fazla sorumluluk Adalet Bakanlığı'na düşüyor. Adalet Bakanlığı'nın inisiyatifinin olmadığını görüyoruz. PKK kongresini toplandığını duyursa da Adalet Bakanlığının bir açıklaması olmadı. Tarafların beklentileri var. Lakin ne yapıldığını, yapılanların hangi aşamada olduğu, gerillanın durumunun ne olabileceği, hukuki durumlarının ne olacağı konusunda bir netlik yok. Bu netliğin olmayışı bir şeffaflık sorununu yaratıyor ve halkın sürece müdahil olmasına engel oluyor. Adalet Bakanlığı'nın bu noktada inisiyatif alması ve dair bir yol haritası var mı, bunu net bir şekilde açıklaması gerekiyor. Bir süreçten bahsediliyor ancak bırakın gerillayı, Türkiye cezaevlerinde tutulan hükümlü ve tutuklu hasta tutsaklar hastane sevkleri yapılmıyor, 30 yıllık tutsakların infazı yakılıyor ve süreç uzatılıyor. Hasta tutsakların bırakılması hukuk devletinin yapılması gerekenler arasında en temel olandır" diye belirtti.
 
MA / Zeynep Durgut