'Abdullah Öcalan’ın yol haritası çözümün pusulasıdır'

İSTANBUL - DEM Parti İstanbul İl Eşbaşkanı Gonca Yangöz, Abdullah Öcalan’ın ortaya koyduğu yol haritasının Kürt sorunun çözümünde önemli bir pusula olduğunu belirtirken, DBP’li Eşref Yaşar ise görüşmelerin resmiyete kavuşmasını ve iktidarın güven verici adımlar atması gerektiğini belirtti. 

İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tecrit koşullarında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile gerçekleştirilen görüşmelerin yankıları sürüyor. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul İl Eşbakanı Gonca Yangöz ile Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Marmara Büro Yöneticisi Eşref Yaşar, Abdullah Öcalan'la yapılan görüşmeler ve sonrasında yaşanan gelişmelere dair değerlendirmelerde bulundu. 
 
ORTAK VATAN VURGUSU
 
 
DEM Parti’nin Abdullah Öcalan’la yaptığı görüşmelerde Türkiye halklarının sürece dahil edilmesi noktasında birçok kesime çağrı yapıldığını anımsatan Gonca Yangöz, “Toplumsal barışı sağlarken bütün halkların kendi haklarıyla bu barışta yer almasını istiyoruz. Bütün halkların kendi anadillerini konuşabildikleri ve kendi kimliklikleriyle var oldukları bir yaşamın örülmesi gerekiyor. Bunu isterken sadece Kürtler için değil bütün halkların aynı eşitlikte ve düzlemde yaşayacağı ortak bir vatan istiyoruz. Yıllardır bunun için mücadele ediyoruz. DEM Parti çok kimlikli, çok dilli ve çok kültürü içerisinde barındıran bir halklar mozaiğidir” dedi. 
 
‘ÇÖZÜMÜN PUSULASI’
 
Abdullah Öcalan’ın ortaya koyduğu yol haritasının Kürt sorunun çözümünde önemli bir pusula olduğunu kaydeden Gonca Yangöz, “Abdullah Öcalan’ı sunmuş olduğu 7 maddelik deklarasyon aslında bu süreci nasıl götüreceğimize dair çok önemli bir yol haritası sunuyor. Barış meselesinde en çok canı yananlar bizleriz. Ülkede savaş devam ettiği sürece kadın cinayetleri, yoksulluk, doğa kırımı ve cins kırımı da eşit düzlemde devam ediyor. Bulunduğumuz alanlarda var olmak için savaş karşıtı ve kalıcı bir barışın sağlanması için çaba harcıyoruz ve harcamalıyız” diye konuştu
 
‘HEPİMİZİN TOPLUMSAL BİR BARIŞA İHTİYACI VAR’
 
İmralı ile yapılan görüşmelerin artık yasal bir düzlemde olması gerektiğini vurgulayan Gonca Yangöz, “Bizler hedeflerimizi net bir biçimde dile getiriyoruz. Talebimiz Kürt dilinin bir statüye kavuşmasıdır. Çünkü siz bir dili yok ettiğinizde aynı zamanda o kültürü de yok etmiş olursunuz. Dili yok sayılan bir toplumun kendini ifade etmesi mümkün değildir. Dolayısıyla bunun mutlaka anayasal bir güvenceye kavuşması lazım. Silah meselesinin muhatabı biz değiliz ve bizimle çözeceği bir durum değil. Ancak halkların birlikte eşit yaşamı kurulmasına dair söz kurabiliriz. Bu süreci toplumsallaşmasına dair Meclis başta olmak üzere çoklu bir çalışmaya ihtiyaç vardır. İçinde bulunduğumuz bütün alanlarda emek demokrasi güçleri, sivil toplum kuruluşları, kadın kurumlarıyla ortaklaşarak çözüm üretmek gerekiyor. Çünkü herkesin ihtiyacının toplumsal bir barış olduğunu biliyoruz. Bu nedenle barışı kendine dert edinmiş insanlara derdimizi anlatabilirsek kamuoyunu da hazırlamış oluruz” dedi. 
 
YAŞAR: GÖRÜŞMELER RESMİ BİR STATÜYE KAVUŞMALI
 
 
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Marmara Büro Yöneticisi Eşref Yaşar, Abdullah Öcalan’la yapılan görüşmelerin bir resmiyete kavuşması gerektiğini kaydederek, devletin bu konuda güven arttırıcı adımlar atması gerektiğini söyledi. Yaşar, “Öncelikle muhatapların sorunun tartışılmasının zemini oluşturmuşlardır. Halklar da bunu istiyor. Kürtlerin şu anda cezaevlerinde binlerce siyasetçisi bulunuyor. Ölümle burun buruna olan binlerce hasta tutsak cezaevinde tutuluyor. Bunun için bir adım atılabilir. Ve en önemlisi Kürtleri bir çözüme ikna edecek kalıcı bir çözüm getirilmesi gerekiyor. Ancak devlet tarafında ciddi bir adım görünmüyor. Eğer bu manifestonun özüne, ruhuna denk bir duruş ortaya konulursa, Türkler ve Kürler yeni bir ittifakla bu sorunu kendi içinde çözer. Sayın Abdullah Öcalan’ın beyan ettiği irade ve bu iradenin herkese sunduğu bu şansı iyi değerlendirmektir” dedi. 
 
‘PARLAMENTO GÜNDEMİNE TAŞINMALI’
 
Kürt sorunun çözümü konusunda en büyük samimiyet testinin halkların iradesini tecelli eden parlamentoda olduğunu vurgulayan Yaşar, “Ama şuana kadar Kürt sorunun parlamento zemininde çözümüne dair en ufak bir tartışmaya şahit değiliz. Bunlar sorundur. Yapılan diyaloglarda Abdullah Öcalan’ın büyük bir inisiyatif alarak halkalara sunduğu 7 maddelik bir yol haritası ortadadır. Bunun için devletin sorumluluk alması gerekiyor. İmralı’dan çıkan sese herkes kulak vermelidir” ifadelerini kullandı.
 
‘TOPLUM SORUMLULUK ALMALI’
 
Kürt halkının yapılan görüşmelere dair devletten ciddiyet beklediğini vurgulayan Yaşar, devletin inkar,  imha ve savaş dilini bırakması gerektiğini söyledi. Pozitif ve çözümü esas alan bir dilin kullanılmasının önemli olduğunu aktaran Yaşar, “İktidar ve devlet tarafından ciddi bir yaklaşım olursa bu toplumsal realiteye yansır ve demokratik bir dönüşümün temeli atılır. Kürt sorunundan kaynaklı yaşanan savaşta en çok halklar mağdur oluyor. Türkiye'deki bütün dinamiklerin Abdullah Öcalan’ın sunduğu çözüm etrafında birleşmesi gerekiyor. Bu sorundan kaynaklı mağdur olmuş veya bir değişim isteyen bütün toplumsal çevrelere ciddiyetle gidilmesi ve ortaklaşması gerekiyor. Bu sadece devletle yada sayın Abdullah Öcalan’la tek çözülecek bir sorun değildir. Sayın Abdullah Öcalan bu gerçekliğin farkındadır. Bunu gördüğü için 7 maddelik çözüm perspektifine işaret etti. Toplum bu konuda biran önce rol ve sorumluluk almalıdır” diye konuştu. 
 
‘KÜRTLER KİMLİĞİNİ İSTİYOR’
 
Kürtlerin halk olmaktan kaynaklı haklarını talep ettiğini anımsatan Yaşar, “Kürtler olarak kimliğimizi ve dilimizi istiyoruz. Kendi kültürel gerçekliğimizin iadesini istiyoruz. Bunlar gasp edilmiş. Bu en doğal haktır ve pazarlık konusu yapılamaz. Demokratik koşullar, diyalogla çözümün önü ve müzakere zemini vardı da Kürtler mi reddetti? DBP olarak silaha yaklaşımız çok nettir ve kanın dökülmesine karşıyız. Fakat sonuçlar üzerinden bir tartışma yürütülüyor. Silah bir teferruattır. Belki de en son tartışılması gereken konudur. Sebepler ortadan kalkmayana kadar ve demokratik bir şekilde tartışma zemini oluşmadan, silah tartışmak sorunun çözümünden kaçmaktır” diye belirtti.
 
MA / Esra Solin Dal