Ulucanlar Katliamı 25’inci yılında: Zulme karşı direnmek haktır

img
ANKARA – Ulucanlar Katliamı’nın 25’inci yıldönümü dolayısıyla yapılan açıklamada, “Saldırılar karşısında baş eğmeyecek, tarihimizden ve şehitlerimizden aldığımız güç ile her alanda direnişi yükselteceğiz" denildi. 
 
Ulucanlar Cezaevi’nde 29 Eylül 1999 tarihinde yapılan protestolarda 10 kişi katledildi. Katliamın 25’inci yıldönümü dolayısıyla cezaevi kapısında yapılan basın açıklamasında Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun Öneren ve parti üyeleri, Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP), Partizan ve Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Dayanışma Derneği (TAYAD’lı Aileler) yer alırken, “Katliamı unutmadık, unutturmayacağız. Ulucanlar şehitleri ölümsüzdür” yazılı pankart açıldı. Açıklama öncesi katliamda hayatını kaybedenler için bir dakikalık saygı duruşu yapıldı. 
 
‘DEVLET İÇİN PROVA NİTELİĞİNDEYDİ’
 
“Yaşasın Ulucanlar direnişimiz” sloganının atıldığı açıklamayı yapan BDSP üyesi Hasan Akman, 10 tutsağın iş makinaları, gerçek mermi ve kimyasal silahlarla katledildiğini ve saldırılarda yaralanan tutsakların da cezaevi hamamında işkenceye maruz kaldığını ifade etti. Katliamın yaşandığı dönemde Ümraniye, Buca ve Diyarbakır cezaevlerinde de tutsakların çeşitli işkencelere maruz kaldığını ancak iradelerinin kırılmadığını belirten Akman, “Katliamı gerçekleştirenlerin bahanesi, öncesinde burjuva basına servis etmeye başladıkları haberlerde hapishanede isyan çıktığı yalanıydı. Bu yalanla saldırıya geçtiler, katliamın ardından devrimci tutsakların birbirini ateşli silahlarla vurduğunu iddia ettiler. Gerçek ise devletin uzun yıllardan beri hayata geçirmeye çalıştığı hücre saldırısına giden yolda Ulucanlar’ın bir prova niteliğinde ele alınmasıydı. Ulucanlar’dan tam bir yıl sonra 19 Aralık 2000’de adına ‘hayata dönüş’ dedikleri bir kanlı katliamın daha gerçekleştirilmesi Ulucanlar Katliamında aslında neyin hedeflendiğini göstermektedir. 19 Aralık’ta 20 hapishaneye eş zamanlı saldırılmış, bu saldırıda 28 tutsak katledilmiştir. Bu saldırıda da aynı Ulucanlar’da olduğu gibi gerçek mermiler, kimyasal silahlar ve iş makinaları kullanılmıştır” dedi. 
 
‘KUYU TİPİ HAPİSHANELER İNSANLIK DIŞIDIR’
 
Tutsakların tecrit ile iradelerinin kırılmaya çalışıldığını belirten Akman, “Katliamlarla devrimci tutsakları teslim alma hedefiyle hareket eden devlet bu hedefine ulaşamadığı oranda saldırının kapsamını değiştirmiş, hapishanelerde devrimci tutsakları yalnızlaştırmak, ideallerinden vaz geçirmek için denemediği yol ve yöntem kalmamıştır. Hapishanelerde tutsaklara dönük saldırılar bugün de çeşitli yönleriyle devam etmektedir. Adına S, R, Y Tipi denilen Kuyu Tipi hapishaneler bunun son örneğidir. Hapishanelerin bir işkencehaneye dönüştürüldüğü bu örneklerde tutsaklar dış dünya ile tamamen yalıtılması hedeflenmektedir. Kuyu Tipi hapishaneler her yönüyle insanlık dışıdır” diye belirtti.  
 
‘KANLA YAZILAN TARİH SİLİNMEZ’
 
Kırşehir Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan ve Y, R ve S Tipi cezaevlerinin kapatılması, aileleri ve arkadaşlarına yakın cezaevlerine sevk edilme talebiyle süresiz açlık grevinde olan Grup Yorum üyeleri Vedat Doğan ve Rezzan Şengül’ü hatırlatan Akman, “Kanla yazılan tarih silinmez. Geçmişten günümüze devletin tarihi katliamlar tarihidir. Bu topraklarda katliamlar hapishanelerle sınırlı kalmamış devrimcilere, işçilere, emekçilere, öğrencilere, ezilen halklara ve inançlara karşı türlü katliamlar gerçekleştirilmiştir. Zulmün olduğu yerde direnmek haktır. Bizler de saldırılar karşısında baş eğmeyecek, tarihimizden ve şehitlerimizden aldığımız güç ile her alanda direnişi yükselteceğiz. Devrimci irade teslim alınamaz” dedi. 
 
Ardından Devrimci Parti Ankara İl Başkanı Mustafa Uğur Akkaya, katliamda ölen, Ümit Altıntaş, Abuzer Çat, Zafer Kırbıyık, Halil Türker, Habip Gül, İsmet Kavaklıoğlu,Önder Gençarslan, Aziz Dönmez, Ahmet Savran, Mahir Emsalsiz’in isimlerini teker teker okurken açıklamaya katılanlar “yaşıyor” sloganı attı. 
 
Açıklama, “Kahrolsun faşizm yaşasın mücadelemiz” sloganıyla son buldu.