OHAL Karşıtı İnisiyatif: Seçim güvenliği yok ama iktidar kaybedecek

img

ANKARA - Seçim güvenliğine ilişkin kaygılara dikkat çeken OHAL Karşıtı Platform üyesi Bülent Atamer, toplumun OHAL’e karşı duyduğu tepkinin seçim sonuçlarına yansıyacağını söyledi. Atamer, “Elbette kaybedecekler, çünkü toplum daha önce bu tür refleksleri gösterdi” dedi. 

Türkiye baskın seçime kilitlenirken, seçim güvenliğine ilişkin daha önce tartışılan kaygılar yeniden gündeme geldi. Seçimin Olağanüstü Hal (OHAL) koşullarında yapılacak olması, kısa süre önce AKP ve MHP’nin sandığa doğrudan müdahaleyi olanak haline getiren yasal düzenlemeler yapması, iktidarın fazlasıyla seçimi kazanmaya bilenmesi gibi faktörler bu yönlü kaygıları da beraberinde getiriyor. İlgili çevreler, normal koşullarda bu seçimlerin toplum açısından iktidarla hesaplaşma anlamına geldiğini ve dolayısıyla mevcut koşullarda seçmen tercihlerine yönelik herhangi bir belirsizliğin olmadığını; ancak sonuçlara yönelik müdahalelerin ciddi bir olasılık olduğuna işaret ediyor. 
 
'İFADE, ÖRGÜTLENME ÖZGÜRLÜĞÜ YOK'
 
Kısa süre önce özellikle seçimlerin OHAL koşullarında yapılmasını engellemek amacıyla kurulan OHAL Karşıtı Platform aktivistlerinden Bülent Atamer de bu yönlü kaygılarını dile getirdi. OHAL koşullarında ifade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, propaganda özgürlüğü olmadığını belirten ve bu konuda öğretmen Ayşe Çelik’in tutuklanmasından, milletvekillerinin cezaevinde olmasına, gazetecilerin tutuklanmasından sosyal medya operasyonlarına kadar pek çok örnek vererek anlatan Atamer, “Cansız İnsan Hakları anıtı bile gözaltında. Neyi tartışarak hangi düşünceleri dile getirerek bu toplum seçime gidecek. Örgütlenme özgürlüğü yok. Kapatılan muhalif, dernek, vakıf sendikaların sayısı bin 500’e yakın. Medyaya baktığımız zaman ajanslar, siteler, gazeteler yani en ufak muhalefet odağı kapatılıyor. İnternet ortamı tamamıyla devlet denetiminde dinlenmeye açık. Bir Twit’ten ceza alınıyor. Böyle bir ortamda halkın özgür iradesi seçme imkanı nasıl oluşacak” diye konuştu. 
 
OHAL ARAŞTIRMASI
 
 
OHAL’in bir kez daha uzatılmasının iktidar açısından da handikap olduğunu belirten Atamer kısa süre önce bu konuda yapılan araştırmayı şöyle anlattı: “Kısa süre önce OHAL’e ilişkin bir araştırma yapmak istedik. Kütüğü belli, güvenirliliği yüksek bir araştırma. Bu araştırmada ortaya çıkan ilginç sonuçlardan biri; AKP tabanının 3’te biri OHAL’in uzatılmasında bir sorun görmüyor, 3’te biri herhangi bir kanaate sahip olmadığını söylüyor; ama geriye kalan 3’te 1’i ise OHAL’in uzatılmasının herhangi bir gerekçesi olmadığını ve uzatılmaması gerektiğini düşünüyor. OHAL’in mağdurları içinde AKP’nin kendi tabanından unsurlar var. Hatta şöyle denebilir. Hak ve Adalet Platformu’nun yaptığı bir araştırmada mağdurların yüzde 70’lik bir bölümü AKP tabanından geliyor. OHAL mağdurlarının 3’te 2’si zaten AKP’yi siyaseten destekleyen bir tabandan geliyor. OHAL mağdurlarının mağduriyeti hak etmediğini düşünüyor toplum. Bütün bunları topladığınızda OHAL mağduriyetinin giderek yaygınlaşan ve artık AKP’yi kuşatan MHP tabanını etkileyen bir durum olduğu aşikar. Hem hukuk açısından hem de toplumsal tepki olarak OHAL’in uygun olmadığı aşikar. 
 
'KASIM SEÇİMLERİNDEN DAHA AĞIR BİR ATMOSFER VAR'
 
Kasım seçimlerinden daha ağır koşullar var. O zaman HDP’yi marjinalize etme tasarısının uzantısı olan bir yönelim vardı. Burada benzer bir durumla karşılaşabiliriz. Yapılan değişiklikler ve uyum yasalarıyla şöyle bir şey yapılmak isteniyor. Herhangi bir yurttaş benim güvenliğim yok diye güvenlik kuvvetlerini sandık başına çağırma ihtimali var. Valilik kararı ve ilçe seçim kurullarının kararı ile sandık birleştirme imkanı var. Gezici sandık diye bir yöntem ortaya çıkarıldı. Hangi amaçla kullanılacağı muamma. Hem şiddet hem bastırılmış muhalefetle karşılaşma imkanımız çok yüksek. Neden? Çünkü, AKP seçimi kaybetmeye tahammülü olmayan bir şekilde görüyor kendisini. Ama bu seçimi kaybetmeyeceği anlamına gelmiyor, elbette kaybedecek. Polisin silahının dibinde oy vermek mümkün, çıkmış oyu saymamak mümkün, sandığı ev ev dolaştırıp içine oy doldurmak mümkün. Bu kadar pervasız, hukuksuz, demokrasisiz bir seçim cumhuriyet tarihinde ilk kez yaşanıyor. 
 
'TOPLUM BİR KEZ DAHA DURUMU DEĞİŞTİRME REFLEKSİ GÖSTERECEK'
 
Toplumdaki bu OHAL rahatsızlığı benim kuşkum yok ki sandığa yansır. Toplumun bu tür refleksleri var. 1980 darbesini yapanlar 1982’de bir Anayasa geçirdiler. Bir de başkan seçtiler. O başkan daha sonra çıkıp, ‘Biz size kralından iki tane parti kurduk gidip onlara oy verin’ dediler. Toplum bunların dışında 3’üncü seçeneğe; yani yüzde 92 ile seçtiği gücün önerdiği partilerin dışındaki birilerine ANAP’a oy verdi. Hükmeden her hükmünün yerine getirileceğini düşünüyor. ‘Toplum uysaldır ben ne dersem yaptırırım’ diye düşünüyor. Böyle olmuyor. Bu 60 darbesinden sonra da böyleydi. 60 darbesinin Anayasası da yüzde 65’lik bir oyla kabul edildi. Arkasından gelen seçimlerde darbenin devirmiş olduğu Demokrat Parti’nin devamı olduğunu söyleyen Adalet Partisi’ni destekledi. Böylesi reaksiyonları olan bir toplumsal realite içinde yaşadığımızı unutmamız lazım.”
 
Seçim güvenliğine ilişkin de daha önce ortaya çıkan deneyimlerden yararlanılması gerektiğini ancak en büyük sorumluluğun siyasi partilere düştüğünü belirten Atamer, “Burada sandık önemlidir diyenlerin sandık başlarında nöbet tutması gerekiyor” dedi.
 
MA / Kenan Kırkaya