Sanatçı ve aktivistler: Uluslararası güçler Efrin'de Kürt barajını geçemedi

img

İSTANBUL -  Efrin'de yönelik saldırılara karşı sessiz kalan devlet ve kurumlara tepki gösteren sanatçı ve aktivistler, “Demokrasi, eşitlik, insan hakları gibi kavramların sözde savunucuları, bir kez daha Kürt barajını geçemedi” dedi.

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve himayesindeki Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) Efrin’e yönelik yürüttüğü saldırı 58’inci gününde. Sanatçı ve Aktivistler Efrin’e yönelik bu saldırılara tepki gösterdi.
 
‘AFRİN HALKININ NE İSTEDİĞİ SORULMADI’
 
İnsanların sivil yaşam alanlarının ortadan kaldırılmaya çalışıldığını belirten Sanatçı Erdoğan Emir, “Afrin’de yüzyıllardır bir yaşam var. Dolayısıyla oradaki insan topluluklarının geleceğine dair ne istediği, ne aradığı sorusu hiç kimseye sorulmadı. Sanırım kimse bu soruyu işitmedi. Ve herkes kendi cevaplarını mümkün mertebe orada oluşturmaya çalışıyor. ‘İnsani erdem bunun neresinde’ diye sorarsanız, herkes kendi hakimiyetini kılma gayreti içerisinde” diye kaydetti. “Uluslararası anlamda topluma dair bir cellat belirlenmiş, bu cellat da üstüne düşen sorumlulukları o toplum lokasyonunda birilerinin çıkarlarını esas alarak gerçekleştiriyor” diyen Emir, insanlık adına hiçbir değer tanımayan anlayışlarını hayata geçirmeye çalıştıklarını kaydetti. 
 
‘HER CANLI KENDİ DİLİNİ KONUŞUR’
 
Savaşa karşı durmak gerektiğini kaydeden Emir, “Zazaca’da bir deyim vardır; ‘Her bitki kendi varlığı ve kökü üzerinden oluşur ve her canlı kendi dilini konuşur.’ Dünyaya bu cümleyi kurmak lazım. Oradaki toplumun kendi kaderine dair söz hakkı tanınmadı” ifadelerinde bulundu.
 
‘DÜNYA KAMUOYU İÇİN UTANÇTIR’
 
Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) sanatçısı Cabbar Alp de, Efrin'de insanlık dramının yaşandığına dikkat çekerek, “Dünya kamuoyu için bir utançtır. Barbar DAİŞ çetelerine karşı savaşan ve binlerce gencini o topraklara gömen Kürtlerin bugün Efrîn'de böyle bir saldırı ile karşı karşıya gelmiş olması ve dünya kamuoyunun buna sessiz kalması büyük bir vicdansızlık ve ikiyüzlülüktür” ifadelerini kullandı.
 
‘KÜRTLER ULUSLARARASI ÇIKARLARA KURBAN EDİLMEK İSTENİYOR’
 
Kürtlerin uluslararası çıkarlara kurban edilmek istendiğinin altını çizen Alp, “Dün Kürtlere ve özellikle Kürt kadınına methiyeler dizen, filmler yapan kurum ve devletler şimdi ise Efrîn'de yaşanan katliama karşı sessiz kalabiliyorlar. Ne denir ki? Demokrasi, eşitlik, insan hakları gibi kavramlar ve bu kavramların sözde savunucuları bir kez daha Kürt barajını geçemedi” diye konuştu.
 
‘TC SAVAŞ KURALLARINI İHLAL EDİYOR’
 
Efrîn'e yönelik saldırıda gelinen aşamanın Türkiye Cumhuriyeti (TC) güçlerinin niteliğini ortaya koyduğunu kaydeden Demokrat Kadın Aktivisti Rabia Güveli ise, “Suriye iç savaşının başladığı günden bu yana Ortadoğu halklarına kan kusturduğunu, cinsel saldırıyla gündeme gelen çete artıklarını dost edinen TC güçleri, uluslararası savaş kurallarını başından beri ihlal ediyordu” şeklinde konuştu.
 
‘SUÇLARININ CEZASINI ÇEKECEKLER’
 
Avrin Hastanesi’ne yapılan saldırıyı da hatırlatan Güveli, “Yaralıların tedavi edildiği, hastanenin bombalanması açık bir savaş suçudur. İster ülkeyi, ister Efrîn'i kan gölüne çevirsin ya da korku iklimini yoğunlaştırsın, bu suçlarının cezasını elbette çekecektir” dedi. 
 
‘KADINLARIN KAZANIMLARINA DUYULAN DÜŞMANLIK’
 
Kadınların toplumsal yaşamda emeğinin tanınması, ayrımcılığın ve şiddetin son bulması için mücadele ettiklerini belirten Güveli, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunu sadece ülke sınırları içerisinde değil tüm dünya kadınları için istiyor ve çabalıyoruz. Bugün Efrîn gibi Rojava kadın devriminin güçlü etkilerinin yaşam bulduğu, kadınların erkek egemen topluma karşı mücadelesinin kurumsallaştığı bir alanı TC ordusu, ÖSO, DAİŞ gibi faşist ve erkil güçler tarafından işgal edilmesinin tek bir anlamı vardır; bu işgal erk-ekliğin kadınların kazanımlarına duyduğu düşmanlığın ta kendisidir.”
 
‘SESSİZ KALAMAYIZ’
 
Efrin’de sivillerin katledildiğini ve şehir merkezlerine girilerek başta kadınlar olmak üzere halkın yaşam alanlarının talan edildiğini söyleyen Güveli, “Buna sessiz kalamayız, çünkü bu işgal, direkt bizim mücadelemize, yaşamımıza dönük bir işgaldir” dedi.