Çerkezoğlu: Mücadeleyi dört bir tarafa yayalım

img
ANTEP – Antep’te "Yoksullaşmaya, İşsizliğe, Güvencesizliğe Karşı Birlikte Mücadele" panelinde konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, "İl il, sokak sokak, meydan meydan bu mücadeleyi büyütebilirsek, bir toplumsal kuvvet yaratabilirsek, ülkenin dört bir tarafına yayarsak siyasi iktidarın tercihlerini de değiştirebiliriz" dedi.
 
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Tabipler Birliği (TTB) ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TBMMOB) Antep’te, "Yoksullaşmaya, İşsizliğe, Güvencesizliğe Karşı Birlikte Mücadele" konulu panel düzenledi. İnşaat Mühendisleri Odası konferans salonunda düzenlenen panele, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, KESK Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik ve Antep İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Çeliktürk’ün yanı sıra çok sayıda işçi ve memur katıldı. 
 
‘KRİZ SERMAYEDARLARIN KRİZDİR’
 
Eve gelen faturalar ve çarşıda görülen fiyatlarla ekonomik krizin yaşanıp yaşanmadığının görülebildiğini ifade eden ilk konuşmacı Çerkezoğlu, çok derin bir ekonomik krizin yaşandığını vurguladı. Krizin kendiliğinden, tesadüfen ortaya çıkmadığını ifade eden Çerkezoğlu, şöyle devam etti: “Kriz Türkiye’de işçilere, emekçilere, kadınlara ve gençlere vadedeceği hiçbir şey kalmayan kapitalist sistemin krizidir. Kriz 16 yıldır ülkeyi yöneten AKP’nin politikalarının ve ekonomik tercihlerinin sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Yıllardır bu ülke de ekonomi tümüyle dıştan gelen sıcak paraya bağlı olarak yönetiliyor. Tümüyle dış finansmana dayanan, dışarıdan ucuz girdiye dayanan ve aldığı bu parayı ise üretime değil, betona gömen, sürekli olarak tüketimi kışkırtan ekonomik modelin sonunu yaşıyoruz. Bu kriz, bizim yarattığımız bir kriz değildir. Bu kriz bu ülkeyi yönetenlerin ve bu politikalardan nem alan sermayedarların krizidir. Yani bu kriz yüzde 1’in yarattığı bir krizdir.”
 
‘İŞÇİ SINIFI ALACAKLIDIR’
 
Cumhurbaşkanı’nın açıkladığı 100 günlük kalkınma programı, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın sunduğu orta vadeli ve yeni ekonomik programının hedefinin krizin faturasını emekçilere ve işçilere kesmek olduğunu dile getiren Çerkezoğlu, AKP’nin Türkiye’yi 16 yıl içerisinde borç batağına soktuğunu vurguladı. Türkiye’nin 476 Milyar Dolar dış borcu olduğunu hatırlatan Çerkezoğlu, “Bu borcun 3’te 2’si sermayedarların ve bankaların borcudur. Geçenlerde bir sermaye örgütünün temsilcisi bu borcun 81 milyona ait olduğunu söyledi. Biz bunu kabul etmiyoruz. Yıllardır karını bizimle paylaşmayanlar, bugün zararı bizimle paylaşmaktan söz ediyor. Yıllardır nimeti bölüşmeyenler, şimdi külfeti bölüşmeyi söylüyorlar. Bu borç işçinin emekçinin borcu değildir. İşçi ve emekçiler borçlu değil, aksine alacaklıdır. 'Türkiye ekonomisi şu kadar büyüdü' diye övünüyorlar. Yıllardır bizim alın terimiz üzerinden ortaya çıkan bu büyümeden payımızı alamadığımız için işçi sınıfı alacaklıdır” diye ekledi.
 
‘MÜCADELE EDECEĞİZ’
 
Bugün Türkiye’nin önünde olan sorunun "Bu krizin faturasını sermaye mi ödeyecek, yoksa emekçiler ve işçiler mi ödeyecek?” olduğunu sözlerine ekleyen Çerkezoğlu, şöyle konuştu: “Türkiye’yi yönetenler bu borcu emekçiye ödetmek istiyor. Bu borcun faturasını biz alacaklılara kesmek isteyenlere karşı, tüm ezilen kesimler olarak omuz omuza mücadele edeceğiz. Mücadelemizi basın toplantılarıyla dile getirerek siyasi iktidara kabul ettiremeyiz. Onların tüm tercihleri ve politikaları yine sermayeyi korumak üzerine şekillenecektir Tüm ülkede, il il, sokak sokak, meydan meydan bu mücadeleyi büyütebilirsek, bir toplumsal kuvvet yaratabilirsek, ülkenin dört bir tarafına yayarsak siyasi iktidarın tercihlerini de değiştirebiliriz. Bugün krize karşı mücadele sadece bir mali mesele değildir. Krize karşı mücadele bir demokrasi ve memleket meselesidir.”
 
‘EMEKÇİ MÜCADELE HATTI OLUŞTURMALI’
 
Çerkezoğlu’ndan sonra söz alan KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik de, ortaya çıkan krizi sistemin yarattığını söyledi. Krizin geleceğinin önceden belli olduğunu aktaran Bozgeyik, “Bu kriz süreçlerinde sermaye ve ülkeyi yönetenler demokrasiyi de askıya alma yönünde kararlar alıyor. Türkiye’de OHAL ve KHK süreciyle işçiler ve emekçiler üzerindeki baskı arttırıldı. Kamu emekçilerine yönelik işten çıkarmaların artması ve muhalif kesimlere yönelik artan baskılar sistemin kendi ömrünü uzatmaya yönelik hamlelerdir. Bu artan baskılara karşı birlik olup beraber mücadele etmeliyiz. Emekçi kesimler krize karşı bir mücadele hattı oluşturmalıdır. Bugün hala iktidar krizi görmemezlikten geliyor. Krizin var olup olmadığını tartışıyor. Hükümet ortaya çıkan krizi iç ve dış güçlere bağlıyor. Farklı bir ülkenin planladığını, ancak hangi ülkenin planladığını söylemiyor” diye konuştu.
 
‘BÜTÇEDE İŞÇİNİN LEHİNE HİÇBİR ŞEY YOK’
 
Meclis’te görüşülen 2019 yıl bütçesine de değinen Bozgeyik, sözlerini şöyle sürdürdü: “ 2019 bütçesine baktığımızda bizim lehimize hiçbir olumlu şey görülmüyor. Kamusal kaynakların verimli kullanması noktasında da bir şey görmüyoruz. Bütçe kalemleri tamamen sermayenin hizmetine sunuluyor. Halkın lehine hiçbir iyileştirme yok. Bu bütçede geçmiş hükümetler gibi hazırlanan savaştan yana, barıştan uzak bütçedir. Bütçenin bakanlıklara dağılımına baktığımızda Milli Savunma Bakanlığı'na, İç İşçileri Bakanlığı'na ayrılan bütçe paylarının daha fazla olduğunu görüyoruz. Eğitim’e, sağlığa, ulaşıma yani halkın alması gereken kamusal hizmet payı da her geçen yıl azalıyor.”
 
Panel, konuşmaların ardından son buldu.