İzmir'deki doğal sit alanları rant için yapılaşmaya açıldı

img
İZMİR - Tabiat Varlıklarını Koruma mevzuatında 2012 yılında yapılan düzenlemeler ile doğal sit alanlarının derecelerinin her yıl daha da düşürüldüğünü söyleyen TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Dönem Sözcüsü Melih Yalçın, son olarak başta Çeşme yarımadası olmak üzere İzmir ve ilçelerindeki doğal sit alanlarının rant için yapılaşmaya açıldığını söyledi.
 
Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İzmir İl Koordinasyon Kurulu, Su Altı Araştırmaları Derneği ve Doğa Derneği, kentin birçok ilçesindeki doğal sit alanlarının yeniden düzenlenerek yapılaşmaya açılmasının ilişkin ortak basın toplantısı düzenledi.  Kurumlar adına açıklamayı TMMOB İKK Dönem Sözcüsü Melih Yalçın yaptı. 
 
‘DAVA SÜRECİNİ BAŞLATMIŞ BULUNMAKTAYIZ’
 
Tabiat Varlıklarını Koruma mevzuatında 2012 yılında yapılan yeni düzenlemelerle başlayan süreci TMMOB'a bağlı ilgili meslek odaları ve doğal yaşam alanlarının korunmasına gönül vermiş bireylerle yakından takip etmeye çalıştıklarını söyleyen Yalçın, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ilk olarak 2016 yılında Çeşme, Seferihisar, Urla, Güzelbahçe ilçelerinde, sonrasında ise Çeşme Yarımadası, Gediz Deltası ve Bornova’yı içine alan 6 farklı grupta doğal sit statülerine yönelik yeni düzenlemeler yaptığını hatırlattı.
 
Yalçın, bunun üzerine TMMOB’a bağlı Şehir Plancıları Odası ve Peyzaj Mimarları Odası İzmir şubeleri olarak yapılan düzenlemelerin bütüncül bir yaklaşım ve bilimsel gerçeklerden uzak olması, rant ve kişisel menfaatler gözetilerek belirlendiği gerekçeleriyle dava açıldığını kaydetti.
 
Yalçın, ancak gelinen noktada ilan edilen ve yeni bölgelerle birlikte Çevre ve Şehircilik Bakanlık makamının oluru ile 27 Nisan 2018 tarihli 76073 sayılı 28. Grup (Bornova ilçesi), 76074 sayılı 38. Grup (Çeşme, Seferihisar, Urla, Güzelbahçe ilçesi) ve 76071 sayılı 20. Grup (Foça, Menemen, Çiğli ilçesi) Doğal Sit Alanı, “Doğal Sit-Nitelikli Doğal Koruma Alanı” ve “Doğal Sit-Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı” olarak tescil edilmesi sonucunu doğuran doğal sit değişikliği kararı onaylandığını ifade etti.
 
Bu karara karşı 20 Temmuz’da öncelikle yürütmesinin durdurulması talebinde bulunduklarını belirten Yalçın, takiben de iptaline karar verilmesi istemiyle dava sürecini başlattıklarını ifade etti.
 
‘YENİDEN TANIMLAMALARIN ÖNEMLİ DOĞA ALANARIMIZIN RİSK ALTINA GİRMESİNE NEDEN OLMAKTADIR’
 
Doğal sitlerin önemli doğa alanlarının günümüze kadar korunabilmesini sağladığının altını çizen Yalçın, yeni düzenlemeler kapsamında yeniden tanımlanan koruma statülerinin insan müdahalesini önlemeye yönelik yaptırımları gevşettiğini söyledi. Yalçın, “Yeniden tanımlamaların önemli doğa alanlarımızın risk altına girmesine neden olmaktadır. İlgili yönetmeliğin uygulama süreci de şeffaflıktan ve katılımcı yaklaşımdan çok uzaktadır. 2016 yılında başlayan uygulamalarda 7 ilçede kısmen koruma statüleri haritalandırılmış ve bu haritalarda yer alan koruma alan sınırlarının Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Projesi’ne dayandığı iddia edilmiştir. Ancak yaşanan süreçte söz konusu projeye ait rapor dâhi kamuoyu ile paylaşılmamıştır. Söz konusu uygulamalarda, ekosisteme dair bilgisi ve yeterliliği olmayan uzmanlara yer verildiği ve araştırmalarda atlanan yanlış, eksik ve yanıltıcı bilgilerin var olduğu görülmüştür. Özellikle farklı jeomorfolojik oluşumlar olmaları nedeniyle benzerlik göstermeyen sulak alanlar gibi önemli doğa alanlarında yürütülen ekolojik temelli bilimsel çalışmalarda, değerlendirilen alana ve ekosisteme özgü uzmanlığa gereksinim duyulmaktadır” dedi. 
 
Yine daha önceden 1. Derece Doğal Sit Alanı olarak tescil edilen Akdeniz Foku gibi nesli tükenmekte olan deniz canlılarına ev sahipliği yapan kıyı alanlarında ve doğal kızılçam ormanlarını bünyesinde barındıran orman alanlarında “Kesin Korunacak Hassas Alan” koruma statüsüne yer verilmediğini aktaran Yalçın, nesli küresel ölçekte tehlike altında olan birçok tür için önemli bir yaşam alanı olan Gediz Deltası’nda koruma alan sınırları ekosistem bütününde ele almadığını kaydetti.
 
‘HUKUKİ SÜRECİN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ’
 
Yalçın, Körfez Geçiş Projesi’nin planlandığı, flamingo ve tepeli pelikan gibi su kuşları için önemli üreme ve beslenme alanlarını oluşturan uluslararası ölçekte “Ramsar Koruma Alanı” ilan edilen Gediz Deltası, Çiğli ilçesi sınırında kalan bölgenin dâhi yönetmelikte tanımlı özelliklere sahip olmasına karşın, “Kesin Korunacak Hassas Alan” olarak ilan edilmediğini söyledi.
 
Son yıllarda art arda gelen tüm bu yönetmeliklerin, sit derecelerindeki değişiklikler, üst ölçek plan kararları ve büyük ölçekli mega proje olan Körfez Geçişi ile İzmir için gelecekte çizilen senaryonun doğal ve kültürel dokusundan gitgide uzaklaşması olduğu uyarısında bulunan Yalçın, 
“Ekolojik değerlerini kaybeden, betonlaşmaya teslim edilmiş, parça parça plan değişiklikleri ile yüksek rant artışlarının önünü açan, kıyılarını betona teslim eden rant talanı altında sağlıksız bir kente dönüştürüleceği endişesini yaratmaktadır. Koruma statülerinin/doğal sit dereceleri, özellikle Çeşme Yarımadası’nda Alaçatı gibi rantın yüksek olduğu kıyı ve orman alanlarında daha da düşürülerek yapılaşmanın önündeki kısıtlar kaldırılmıştır. Bornova'daki, Çeşme Yarımadası’ndaki ormanlarımızın, kıyılarımızın, tüm yabani fauna ve floranın varlığı, doğal yaşam alanlarının etkili bir biçimde korunması ve yönetilmesi bir yana, hızlı bir biçimde yok olmasına neden olacak bu düzenlemeler iptal edilmelidir. Bütüncül ve bilimsel yaklaşımla, şeffaf bir yol izlenerek doğal sitlerin yeniden değerlendirilmesi ve korunması için yürüttüğümüz hukuki sürecin takipçisi olacağımızı ve kamu yararına aykırı her türlü uygulamanın karşısında olduğumuzu kamuoyu ile paylaşıyoruz” dedi.