Munzur kanallara taşınıp kurutulacak!

img

DERSİM - Munzur Nehri'nden akan suyun tünellere aktarılıp doğa harikası vadinin kuru yatağa çevrileceği projenin yaratacağı felakete dikkat çeken Avukat Özgür Ulaş Kaplan, maddi manevi zarar verecek projelerin hem iç hem de uluslararası hukuka aykırı olduğunu vurguladı. 

Dersim Munzur vadisi üzerinde Türkiye Amerika ortaklığında yapılması planlanan Konak Tepe 1 ve 2 Baraj-HES projelerin yapımı için çalışmalar yoğunlaştı. Munzur vadisini yok edecek, Dersim’i insansızlaştıracak proje son noktaya gelirken, bölge halkı doğaları için hem endişeli hem öfkeli. Konak Tepe 1 ve 2 Baraj – HES projelerinin iptali için hukuki mücadelesi veren avukatlardan biri olan Özgür Ulaş Kaplan, değerlendirmelerde bulundu. Kaplan, Konak Tepe projelerinin Munzur Vadisi üzerinde yapımı düşünülen en büyük proje olduğunu vurgulayarak, ABD ve Türkiye ortaklığında yapılan proje adına Konak Tepe Üretim Elektrik A.Ş şirketi kurulduğunu, bütün çalışmaların şirket üzerinden yürütüldüğünü kaydetti. Kaplan, Konak Tepe 1 Projesinde göllerin oluşturulması, 2’nci projede ise Dersim merkeze doğru suyun tünellerle taşınmasının amaçlandığını kaydetti. 
 
‘MADDİ MANEVİ ZARAR VERECEK’
 
Munzur suyunun tamamen tünellere akıtılacağını ifade eden Kaplan, “Tünellerden ise hidroelektrik sağlanacak. Böylece bölge kuru yatak haline gelecek. Çok ciddi çevre tahribatlarına yol açacak. İnşaat sahasına dönüşerek kullanılamaz hale getirilecek. Yine bir çok köy sular altında kalacak. Dersim merkez ile Ovacık irtibatı koparılacak. Bölgede göç ve insansızlaştırmaya neden olacak. Mezarlıklar dahi sular altında kalacak. Maddi manevi zarar verecek bir projedir” dedi. 
 
‘ALTERNATİFE RAĞMEN ISRAR EDİLMESİ DOĞAYI TALAN ETMEKTİR’
 
Kaplan, bütün bunlara rağmen hükümetin ısrarla hukuka aykırı projeyi hayata geçirmek istediğini belirterek, “Konak Tepe projelerinin enerji amaçlı yapıldığı dile getiriliyor. Ancak baktığımızda çok ciddi olumsuzluklar var. Türkiye’de rüzgar, güneş alternatif enerji kaynağı ile bu enerjiler elde edilebilir. Ancak buna rağmen ısrar edilmesi doğanın tamamen talan edilmesi, peşkeş çekilmesi anlamına geliyor” vurgusunda bulundu. 
 
‘PROJENİN HUKUKİ DAYANAĞI YOKTUR’
 
Milli Park Sahasının koruma altında olduğunu belirten Kaplan, “Doğa tahribatına yol açacak herhangi bir proje Milli Parklar Kanunu’na göre yasaktır. Ancak Konak Tepe için farklı değişik idari kararlara gidildi. Bilimsel olmayan bazı kararlar çıkarıldı. Bakanlar Kurulu ile Konak Tepe projeleri için üstün kamu yararı kararını aldılar. Masa başında hazırlanmış raporlara göre bu kararlar çıkartıldı. Bölgeye ne gibi zararlar vereceği, inceleme yapılmadan alındı. Üstün kamu yararı kararı Olağanüstü Hal belli koşullarda alınabilir. Böyle milli park sahasını yok edecek ne tür üstün kamu yararı olabilir. Bu proje tamamen kamuya zarar verecek bir projedir. Bu anlamda alınan raporların hiçbir bilimsel ve hukuki dayanağı yoktur” diye ekledi.
 
‘HEM İÇ HEM DE ULUSLARARASI MEVZUATA AYKIRI’ 
 
Projelerin hukuka aykırı olduğunun altını çizen Kaplan, şöyle devam etti: “Hem Türkiye’nin iç yasal mevzuatlarına göre hem de uluslararası sözleşmelere aykırıdır. Türkiye’nin onayladığı çevre sözleşmelerinde bu tür tarihi yerlerin korunması gerektiği hükümler var. Türkiye’nin genelinde iktidarların çevreye bakış açıları yok. Bunu nasıl paraya ranta peşkeşe çekme algısı var. Türkiye’de 2 bin civarında HES projesi var. Çevre politikası ciddi anlamda talancı çevreden para kazanma mantığı ile yürütülüyor.” 
 
HUKUKİ MÜCADELE SÜRECEK’
 
Kaplan, Konak Tepe projesi için ÇED alınması yönünde mahkemeye başvurduklarını, ancak mahkemenin ÇED’in yanı sıra hukuka uygun olup olmadığı incelemesine karar verdiğini, bu incelemelerin sürdüğünü belirtti. Kaplan, “ÇED raporu alınmadan çalışmalar başlatılırsa suç duyurusunda bulunacağız. Bu projenin iptali için hukuki mücadelemiz sürecek” diye ekledi. 
 
MA / Semra Turan