Ekolojik talana karşı kervan yolculuğu!

img
MUĞLA - Kömürlü termik santrallerine karşı kervan yolculukları düzenleyen İklim Adalet Koalisyonu’ndan Demet Parlar, “Eko-kırımla ilgili bir yasa tasarısı hazırlayacağız. Bir şeyleri değiştirme şansımız var” dedi.  
 
Küresel ısınmanın en büyük nedenlerinden birisi olarak gösterilen ve doğadaki her canlıya zarar veren kömürlü termik santrallerine karşı ekoloji örgütlerinin mücadelesi sürüyor. Türkiye'de İklim Adaleti Koalisyonu da bu inisiyatiflerden birisi. 78 bileşenden oluşan İklim Adaleti Koalisyonu, 2022 Nisan ayında "Termik santraller kapatılsın" talebiyle yola çıkarak, termik santrallerin bulunduğu bölgelere 6 kervan yolculuğu düzenledi. Ege, Batı Karadeniz, Çukurova, Wan-Colemêrg, Afşin-Elbistan-Sivas, Güney Marmara bölgelerine düzenlenen kervan yolculuklarında, termik santrallerin yanı sıra bölgede öne çıkan diğer ekolojik talanlara dikkat çekildi. Ekolojistler, Erzincan İliç ve Amasya Taşova gibi doğa talanlarının yaşandığı bölgeleri de ziyaretler düzenleyerek, yerelde sürdürülen direnişlerin daha da görünür olmasını sağlamayı hedefliyor. İklim Adaleti Koalisyonu aktivisti Dr. Demet Parlar, kervan yolculukları ve ekoloji talanına dair konuştu.  
 
KERVAN YOLCULUKLARI 
 
2021 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP26) sürecinde hükümetlerin, karbon emisyonunu sıfırlamak için gerekli önlemleri almamasına karşı bir araya gelme ihtiyacının ortaya çıktığını belirten Parlar, Glasgow'da iklim krizine karşı bir eylemlilik kararının alındığını aktardı. Karar doğrultusunda 9 Nisan 2022'de İrlanda, Portekiz ve Türkiye'de kervan yolculuklarının başladığını aktaran Parlar, "Bu kervan fikrinin sürekliliği düşüncesi aklımızda yoktu. Ama ilk kervanda her bölgede termik santraller dışında eko-kırıma neden olan birçok problemle karşılaştık. Örneğin Aydın'daki jeotermaller, Soma ve Çanakkale'de tarım alanlarında oluşan tahribatlara karşı olan direnişleri gördük. Bu nedenle bu kervanları sürdürerek, hem termik santrallerin kapatılması talebimizi anlatmayı hem diğer meseleleri içeriden görmeyi hem de Türkiye'nin her yerindeki küçük direnişleri desteklemeyi istedik" diye konuştu.  
 
ORTAKLAŞTIRMA HEDEFİ
 
Yerel direnişler arasında bağlantı kurmak ve yerellerin sorunlarını herkesin sorunu haline getirmeyi amaçladıklarını ifade eden Parlar, "Küresel düzeyde de sorunlarımızı dayanışarak duyurmak istiyoruz. Mesela şu an Almanya'da Lützerath kasabasında Akbelen'de olan direnişe benzer bir direniş sürdürülüyor. Bu iki direniş noktasını bir araya getirmeye çalışıyoruz. Yani mesele küresel. Ama ne yazık ki sadece sorundan bire bir etkilenecek insanlar mücadele ediyor. Bu mücadele yetersiz kalıyor. Kervanlarda da mücadele eden ekoloji gruplarıyla dayanışmayı arttırmayı hedefliyoruz. Hem de birbiri ile kesişimselliklerini arttırarak, olabildiğince politikaları da etkileyebilecek şekilde gelişmesini sağlamak istiyoruz" şeklinde konuştu. 
 
'SAĞLIKSIZ DOĞA SAĞLIKSIZ İNSAN DEMEKTİR'
 
Çukurova kervanında plastik atık ithalatının ne boyutta olduğunu gözlemlediklerini aktaran Parlar, plastiklerin yakılarak yok edildiğini, tarım arazilerine gömüldüğünü, hem insan sağlığına hem de biyoçeşitliliğe büyük zarar verdiğini ifade etti. Çukurova'da Milleyha Sulak Alanı'nın su havzası niteliğinin düşürüldüğünü kaydeden Parlar, "Su havzalarını kaybetmek biyoçeşitliliğin yok olmasına neden oluyor. Bu da doğal döngülerin yok olmasına neden olabilecek ciddi bir tehlike. Sonuç olarak insanın sağlığı, doğanın sağlığından ayrı bir sorun değil. Tarım alanlarımız yok olursa sağlıklı gıda ihtiyacımızı karşılama şansımız bozuluyor. Sulak alanlar bozulduğunda, nehirler kirlendiğinde, sağlıklı su içebilme olanağımız yok oluyor. Kömürlü termik santraller havayı kirlettiğinde ya da plastik atıklar yakıldığında soluduğumuz hava kanser başta olmak üzere birçok solunum sistemi ve kalp hastalığına neden olabiliyor" ifadelerini kullandı. 
 
'SİSTEMİ DEĞİŞTİR'
 
"Her şeyden önce insan merkezli bakış açısından vazgeçmemiz gerekiyor" diyen Parlar, yaşanan talanın sistemsel bir sorun olduğunu vurguladı. Kapitalist sistemin son 40 yılda neoliberal politikalarıyla doğayı "sonsuz bir kaynak" olarak gördüğünü söyleyen Parlar, "Bunun artık değişmesi gerekiyor. Bunun için artık 'iklimi değil sistemi değiştir' diyoruz. Mesele ciddi ölçüde kapitalizmle bağlantılı ve açgözlü büyüme zihniyetinin değişmesi gerekiyor. Bizler de bireyler olarak zihniyetlerimizi değiştirmek durumundayız. Doğaya bir bütün olduğumuz bilinciyle yaklaşmak gerekiyor" ifadelerini kullandı.
 
KERVANLAR DEVAM EDECEK
 
Henüz bir başlangıç yaptıklarını ve kervan yolculuklarını sürdüreceklerini aktaran Parlar, bütün coğrafyanın "eko-kırım suç mahalline" dönüştüğünün altını çizdi. Parlar, "Ormanlar kesildiğinde yerine ağaç da dikilse oradaki habitatı, biyoçeşitliliği oluşturma şansımız belki hiç olmayacak. Dolayısıyla şu an bir şeyleri değiştirme şansımız var. Hem iklim krizi hem biyoçeşitlilik açısından bir araya gelirsek, gidişatı engelleme şansına sahibiz. Ayrıca eko-kırımla ilgili bir yasa tasarısı hazırlayacağız. Nasıl insan merkezli bakış açısını değiştirmemiz gerekiyorsa, yönetimde de bu yapının değişmesi gerektiğini düşünüyoruz. Sivil inisiyatiflerin yapılan yasalarda söz sahibi olmasını istiyoruz. Örnek oluşturması amacıyla yurttaş eko-kırım yasasının ön hazırlığını yapıp imzaya açacağız" diye konuştu.
 
MA / Tolga Güney