AMASYA - Taşova'da yargı süreci devam etmesine rağmen OSB için binlerce ağaçlarının söküldüğünü ve ürünlerinin talan edildiğini belirten Av. Selim Saray, "Hem OSB hem de yasalar tarımımızı tamamen bitirecek, gıda krizini, kıtlığını tetikleyecek" dedi.
Amasya Taşova ilçesinde bulunan Çakbükü köyünde köylülere ait meralara Organize Sanayi Bölgesi (OSB) yapılmak için çalışmalar başlatıldı. İlk olarak Eylül ayında köylünün mahsulünün bulunduğu tarlalar ve meyve ağaçları sökülürken, son olarak 5 Aralık'ta bölgeye yeniden iş makinaları sokuldu. Köylülerin direnişine rağmen 790 dönümlük arsadaki ağaçlar sökülürken, duruma itiraz eden köylüler de askerin şiddetine maruz kaldı.
Hayvancılık ve tarımla geçinen köylülerin ellerindeki son tarım arazileri ve meralar alınmak istenirken, halkın açtığı yürütmeyi durdurma davası ise hala devam ediyor. Yargı sürecinin devam ettiği OSB için keşif yapılmasını beklemeden iş makinelerinin tekrar gelmesine karşı Çambükülüler de direnişe geçti. Direniş sonrası iş makinaları bölgeden çekilirken, köylülerin bekleyişi sürüyor.
Çambükü köylülerinin avukatı ve aynı zamanda köyde yaşayan Selim Saray, köyde yaşanan durumu değerlendirdi. Taşova'da OSB meselesinin 2018'de başladığını söyleyen Saray, OSB'nin o dönem Dörtyol mevkiinde kurulmasının kararlaştırıldığını belirtti. Fakat göreve başlayan mevcut vali Mustafa Masatlı'nın Taşova Esnaf Odası'nı devre dışı bırakarak OSB yerini değiştirdiğini aktaran Saray, "Vali, Dörtyol mevkiini hiçbir araştırma ve inceleme yapmadan eliyor ve projeyi Çambükü'ne kaydırıyor. Bunu yaparken kamuoyuna ve köyde yaşayanlara hiç danışmadı. Bakanlıklarla birlikte her şeyi kendi yetkisi dahilinde değerlendirerek izinleri alıyor" dedi.
RAPORLAR KÖYLÜ LEHİNE
Valiliğin bu izinleri alırken köyde bulunan 3 meranın vasfının 2021 yılında değiştirildiğine dikkati çeken Saray, köylülerin hem OSB yerinin belirlenmesi, hem mera vasıflarının değiştirilmesi hem de yapılan çevre planı değişikliklerine ilişkin dava açtığını kaydetti. Mera vasıfları davasında ilk bilirkişi raporunun köylü lehine çıktığını ve yargı sürecinin devam ettiğini aktaran Saray, "OSB yerinin belirlenmesiyle ilgili ise Samsun 3'üncü İdare Mahkemesi açılan davanın köylü yönünden ret kararını verdi. Bununla ilgili olarak istinaf mahkemesine başvurduk. İstinaf mahkemesi ise 'alternatif yerlerin belirlenip belirlenmediği, belirlenmiş ise inceleme dosyalarının gönderilmesi' kararını verdi. İdare Mahkemesi ise alternatif alan belirlemediklerini bildirdi. Yani dava reddedilmiş olsa bile köylülerin lehinedir. Buna rağmen mahkemelerin hiçbirisi yaptığımız yürütmeyi durdurma taleplerine olumlu cevap vermedi" ifadelerini kullandı.
SEBZELER, MEYVELER YERİNDEN SÖKÜLDÜ
İdare Mahkemesi’ne yapılan siyasi baskıların bu kararın alınmasını engellediğini vurgulayan Saray, şöyle devam etti: "Neticede devlet bu işin öncüsü. Devlet aklı mantığı, hoşgörüsü, davalar kesinleşmeden çalışmaların başlamaması gerektiğine yöneliktir. Ancak Amasya Valisi ve müteşebbis heyeti bunları hiçe sayarak dokuzuncu ayda çalışmalara başladı. O dönemde daha ürünler kaldırmamıştı. Tarlalardaki mısırlar, yoncalar, bamyalar iş makinalarıyla kazıldı. Onun haricinde 1000 civarındaki özellikle ayva ve ceviz ağaçları hâlâ dalında olan ürünlerine rağmen yerlerinden söküldü. Daha sonra geri çekilip 5 Aralık günü tekrar yüzlerce asker ve onlarca iş makinasıyla tekrar geldiler ve kalan kısımdaki ağaçları da söktüler."
TARIM BİTECEK
Köyün bin 80 dönüm arazisinin 790 dönümüne OSB yapılmasının hayvancılığı ve tarımı bitireceğini söyleyen Saray, köydeki 50 haneden 37 hanenin ekecek dikecek hiçbir arazisinin kalmayacağını dile getirdi. Köylünün yerleşkeye sıkıştırılarak yaşam haklarının da ihlal edildiğini kaydeden Saray, "Köylünün bu noktadan itirazları var ve haklılar. Ancak bu haklılığı görmesi gereken devlet maalesef görmüyor. Görmedikleri gibi olmadık tutum ve davranışlar gösteriyorlar. Yani üreten bir köyde bunun yapılmasının herhangi bir derecede akla, mantığa ve hukuka uygunluğu yok. Gıda krizi konusunda her gün uyarılar yapıldığını biliyoruz. Yeşilırmak Havzası zaten Hidroelektrik Santral ve madenlerle yok edilmiş durumda. Durum böyleyken hem buraya yapılan OSB hem de son zeytin kanunu ve maden yasası bizim tarımımızı tamamen bitirecek, gıda krizini, kıtlığını tetikleyecek" diye belirtti.
GIDA KRİZİ
Gıda krizinin önüne geçmek için havzaların korunması gerektiğine işaret eden Saray, "Bu bölgede Büyük Erbaa Ovası, Ballıdere Ovası, Amasya ve Tokat havzaları var. Yani Karadeniz ardı dediğimiz sistemde orman da, mera da, plato da, havza da var. Dolayısıyla Yeşilırmak Türkiye'de gıda üretiminde öncü bölgelerinden birisi. Kalkınma da istiyoruz. Ama önceliğimiz hava, su ve gıda olmalı. Gıdayı önceliğimize almak için hiçbir ırmak havzasını madenciliğe, sanayi kuruluşuna açmamalıyız" ifadelerini kullandı.
'OSB KARAR İPTAL EDİLSİN'
OSB'nin yerinin yeniden belirlenmesi gerektiğinin altını çizen Saray, "Yeşilırmak kenarına OSB yapılmaması gerekiyor. Bir an önce Çambükü köyünden OSB'nin alınarak mera vasıflarının korunması, hazine arazilerinin de 95 yılında planlandığı gibi 37 haneye 12'şer dönüm paylaştırılması, geriye kalan hazine arazisinde topraksız köylüye ecrimisil karşılığında paylaştırılması gerektiğine inanıyorum. Bunun köylünün huzur bulacağı ve üretime devam edebileceği en uygun yol olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.