MARAŞ - Elbistan-Afşin Termik Santralleri'nin ölüm saçtığını belirten Elbistan Hayatı ve Doğayı Koruma Platformu Eşbaşkanı Mehmet Dalkanat, "Artık ölmek istemiyoruz. Termik santralleri kapatacağız” dedi.
Maraş Bölge İdare Mahkemesi, Türkiye Varlık Fonu (TVF) tarafından Afşin’de yapımı planlanan C Termik Santrali projesi için verilen ve “yürütmenin durdurulması” kararının verildiği Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu raporunu, 1 Haziran’da tümden iptal etti. Afşin’e bağlı Altunelma ile Tanır Mahallesi sınırları dahilinde yapımı planlanan, her biri 600 mW (Miliwatt) kurulu güce sahip üç üniteden oluşacak Afşin C Termik Santrali için hazırlanan ÇED raporu, 27 Mart 2020 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylandı. Ardından Elbistan Hayatı ve Doğayı Koruma Platformu tarafından söz konusu kararın durdurulması için dava açıldı. Çevre, meteoroloji, harita, kimya, jeoloji, ziraat, hidroenerji alanlarında uzman bilim insanları, geçtiğimiz aylarda bölgede keşif yaptı. Bilirkişi heyeti, C Santrali’yle ilgili ÇED dosyasının; tarımsal faaliyetler, çevre kirliliği, su havzaları ve insan sağlığı yönünden birçok eksiği olduğuna ilişkin görüş belirterek, Afşin C Termik Santrali için verilen ÇED olumlu kararının uygun olmadığı görüş ve kanaatine vardı.
Maraş Bölge İdare Mahkemesi, 50 sayfalık bilirkişi raporu doğrultusunda ÇED olumlu kararını hukuka uygun bulmayarak, “yürütmenin durdurulması” kararı verdi. Ancak aynı bölgede bulunan, 1987 yılında faaliyete geçen Afşin-Elbistan A ve 2004 yılında faaliyete geçen Afşin-Elbistan B Termik Santralleri kül saçmaya devam ediyor. Hava kirliliğinin çözülemeyen kronik bir sorun haline geldiği, son 4 yıl boyunca düzenli olarak en yüksek derecede kirli hava soluyan 6 kent arasında yer alan Maraş, termik santrallerin yanı sıra hidroelektrik santralleri, taş ocakları ve çimento fabrikalarının tehdidi altında. Afşin-Elbistan C termik santraline karşı dava açan ve ÇED olumlu kararını iptal ettiren Elbistan Hayatı ve Doğayı Koruma Platformu Eşbaşkanı Mehmet Dalkanat, dava sürecinde yaşananları ve Maraş’ta doğaya dönük saldırıları Mezopotamya Ajansı’na (MA) anlattı.
TAHRİBAT GÖZLEMLENDİ
Termik santraller faaliyete geçtikten kısa bir süre sonra ekolojik tahribatının bölgede yaşayan yurttaşların gözlemlemeye başladığını dile getiren Dalkanat, “1987 yılında Elbistan’a 4 ünitesi ile A santral faaliyete geçtiğinde, insanlar çok bilinçsiz. Ekonomiye katkı sağlayacağını, Afşin ve Elbistan’a katkısı olacağını düşünüyorlardı. Ancak 10 yıl sonra bölgede gerek ekolojik gerek ise sağlık problemleri ortaya çıkmaya başladı. Bu sorunlar 2004 yılında B santralinin de faaliyete geçmesi ile daha görünür olmaya başladı. İnsanlar makale ve bilimsel raporlardan ziyade yaşayarak anlamaya başladılar. Elbistan üzüm bağları ile meşhur bir yerdi ve üzüm bağlarının bölgenin ekonomisine katkısı fazlaydı, ancak 2004’ten sonra bölgede bir tane üzüm bağı kalmadı. Hepsi kurudu. Kanser ölümleri arttığında, insanlar yeni yeni nedenlerini araştırmaya başladı ve termik santrallere karşı muhalif bir kanat oluştu. Örgütlü bir yapı olmadığı için insanlar birbirlerine anlatmaya başladı. 2015 yılında zararlı olduğu görülen iki santral faaliyette iken, 3’üncü bir santral için ÇED kararı alındığı ortaya çıktı” diye konuştu.
YENİ SANTRALLER
ÇED olumlu raporunun Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından verildiğini aktaran Dalkanat, “Bölgede yaşayan insanlar ilkin örgütlü bir şekilde tepki göstermediler diye ÇED raporu bakanlıktan alındı. 2015 yılında onay alınan bu ÇED’ten hemen sonra aynı bölgede Akören havzasına 4’üncü bir santral yapılması için ÇED toplantısı yapıldı. Bunun üzerine bölgede yaşayan insanlar çok büyük bir tepki verdiler. Gözle görünür hale gelen yıkımların artacağını ve köylerinde böyle bir santrali istemediklerini belirttiler. 4 santralin bu bölgede yaşamı bitireceği anlaşılınca, karşı duruş gelişti” ifadelerini kullandı.
KALİTESİZ KÖMÜR KULLANILIYOR
Maraş havasının mevcut termik santraller nedeniyle en kirli iller arasında yer aldığına dikkat çeken Dalkanat, hava kirliliğinin termik santrallerde kullanılan kalitesiz kömürden kaynaklandığını kaydetti. Bölge halkının termik santrallere karşı 2015 yılında imza kampanyası başlattıklarını hatırlatan Dalkanat, “Halkta çok büyük bir karşılık buldu. Halk artık yeni bir termik santral istemediğini haykırmaya başladı. Bu çalışmaların sonucunda bir platform kurduk, buna Hayatı ve Doğayı Koruma Platformu adını verdik. 2015 yılından bu yana bölgede bulunan termik santrallerin verdiği zararı ortadan kaldırmak ve halkı bilinçlendirmek için çalışma yapıyoruz. Bölgede yaşayan yurttaşlar ile fosil yakıtlarla enerji elde edilmesine karşı mücadele başlattık” diye konuştu.
ÇED İPTAL EDİLDİ
Platform kurduktan sonra önce ÇED onayı alınan 3’üncü C termik santraline karşı itiraz ettiklerini ve Maraş İdare Mahkemesi’nde dava açtıklarını söyleyen Dalkanat, davaya dair hukuki süreci şöyle anlattı: “Davamızda bilirkişi heyeti kaygılarımızı karşılayacak şekilde bir rapor hazırladı. İdare Mahkemesi de haklı olarak ve bizim görüşlerimiz doğrultusunda iptal etti. ÇED raporunu hazırlayan Çınar Mühendislik raporu kopyala-yapıştır bir şekilde yapmıştı ve karşılarında bir itiraz mekanizması görmedikleri için her şey onlar için rahat gidiyordu. Ancak bizim mücadelemiz ile karşı karşıya kaldılar. Biz ÇED iptal kararının Danıştay tarafından onaylanmasını bekliyoruz.”
BİLİRKİŞİ RAPORU EKSİK
Danıştay’ın bilirkişi raporunu yetersiz bulmasının mümkün olduğunu kaydeden Dalkanat, raporu hazırlayan heyette halk sağlığı uzmanı olmadığına dikkat çekti. Söz konusu heyete platform olarak itiraz ettiğini belirten Dalkanat, “Halk sağlığı konusunda bilirkişi raporunda bir ibareye rastlayamıyoruz. Termik santral konusu ekolojik yıkım, iklim değişimi, toprağın zarar görmesinin üstünde insan hayatı ile ilgili ve en önemli esas bu olması gerekirken, bu eksiklik mevcut. Danıştay bu konuyu gündeme getirerek bilirkişi raporu isteyebilir” dedi.
‘BU GEZEGENDE BİZ YAŞIYORUZ’
Fosil yakıt üretim miktarlarının artırılmasının Paris İklim Anlaşması'nda yer alan 2050'ye kadar sıfır karbon hedefleriyle örtüşmediğinin altını çizen Dalkanat, anlaşmada Türkiye'nin de imzası olduğunu hatırlattı. Fosil yerine yenilenebilir enerjinin tercih edilmesi gerektiğini vurgulayan Dalkanat, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bütün dünyada fosil enerji yerine yenilenebilir enerji tercih ediliyor. Elbistan'da bulunan linyit yakın zamanda oluşmuş kalitesiz bir maden. Fosil enerji kullanımı sadece bizim coğrafyamızın değil gezegenin de dengesini bozuyor. Bizim rüzgar, güneş gibi enerjilere yönelmemiz gerekir. Bunun için mücadele ediyoruz. Türkiye'de bulunan bütün çevre örgütleri eş zamanlı birlikte hareket ederek, çevre hassasiyetini örgütlemeleri gerekir. Ekolojik denge bozulduğunda, eski halini alması zor olur. Bu gezegende biz yaşıyoruz.”
TERMİK SANTRALLER ÖLDÜRÜYOR
Çevre için mücadele eden demokratik kitle örgütlerine çağrıda bulunan Dalkanat, “Çevre örgütleri sadece kendi bölgelerinde olan tahribat için değil, dünyanın neresinde olursa olsun tepki göstermeleri gerekir. Mücadele ile ÇED kararı iptal edildi, ancak henüz nihai karar verilmedi” dedi. Bölgede kül saçan termik santraller olduğunu belirten Dalkanat, “A Termik santrali 32 yıl oldu. Yapıldığında 1960’lı yılların teknolojisi ile yapıldı. Kül tutucu filtreleri çalışmıyor. Hava gazı fitreleri ise başından beri yok. Birçok zararlı gaz havaya karışıyor ve yağmur yağdığında bölgeye yayılıyor. 2018 yılında bu santral özelleştirildi. Özelleşmesi ile artık ranta dönüşen bir ticarethaneye dönüştü. Yakın köylerde kanser olmayan aile yok. Bir aileden 4 kişi kanserden ölebiliyor. Çocuklar artık kanserli doğuyor. Bu da yetmiyor özelleştirilen firma 5 ve 6’ncı üniteleri yapmak istiyor. Şu an ek üniteler ÇED aşamasında. Asla yapamayacaklar, çünkü öldürüyor. Afşin-Elbistan A Termik Santrali’nin derhal kapatılması gerekiyor” uyarısında bulundu.
‘SANTRALLERİ KAPATACAĞIZ’
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın onayı ile 21 Kasım 2019'da termik santrallerin 6 ay boyunca kapatıldığını hatırlatan Dalkanat, devamında şunları söyledi: “Bize taahhüt verdiler, ‘bundan sonra kirletmeyecekler, kül, zehirli gaz savurmayacaklar’ dediler, ancak 6 ay sonra sanki bizden intikam alırcasına daha ileri bir seviyede kül savurarak, daha ileri aşamada atmosfere gaz bırakarak, bizi ölümle tehdit ediyorlar. Bizim ölüme uyanmadığımız bir sabah yok. Biz artık ölmek istemiyoruz. Bu Elbistan-Afşin ovasında bilinen bir gerçeklik. Termik santrallere karşı bir mücadele veriyoruz ve onları kapatacağız.”
MA / Emrullah Acar