İZMİR- Dünya Çevre Günü dolayısıyla gerçekleşen çevre nöbetinin son gününde Aliağa ilçesinde yaşanan ekolojik talana dikkat çekildi.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İzmir İl Koordinasyon Kurulu tarafından, 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla başlatılan çevre nöbeti Mimarlar Odası şube binası önünde beşinci gününde son buldu. Nöbetin son gününde gerçekleştirilen forumda Aliağa'da yaşanan ekolojik talana dikkat çekildi.
Forumda ilk olarak konuşan Mimarlar Odası Yönetim Kurulu Başkanı Deniz İncedayı, Gezi eylemlerinin Türkiye’de çevre kaynaklı en kitlesel eylem olduğunu vurguladı. İktidarın bu eylemlere karşı ekoloji, yeşil alan gibi kavramları kullanarak karşı saldırıya geçerken çevre katliamlarını da arttırdığını belirten İncedayı, "Paris Sözleşmesi ile iktidar çevre konusunda önemli sorumluluklar üstlendi. Ancak bu sorumlulukları yerine getirmek varken kent suçu niteliğindeki proje ve plan kararlarını yürürlüğe soktu. Bugün gelinen noktada çevre dostlarına karşı operasyon yapıp arkadaşlarımızı tutukladı. Dünya Çevre Günü dolayısıyla çevre dostu arkadaşlarımızın serbest bırakılması talebimizi dile getiriyorum" diye konuştu.
'ACİLEN REHABİLİTE EDİLMELİ'
Ardında konuşan Çevre Mühendisi Helil İnay Kınay, şunları söyledi: "Aliağa İzmir'in kanayan yarasıdır. Geçmişte balıkçılık ve tarım yapılan bir kasabayken sanayi bölgesini ilan edildi. Aslında çevresel kapasitesi düşünülmeden alınan bu kararlar sonrası bugün Aliağa kapasitesini aşmış durumda. Aliağa bölgesi çevresinde barındırdığı ağır sanayi, gemi söküm tesisleri ve termik santralleri ile beraber başlı başına bir tehlike. ÇED süreçlerinde tüm kapasite artışlarının Aliağa'da yapıldığını görüyoruz. Aliağa acilen rehabilite edilmesi gereken bir bölge. Sadece havası değil toprağı ve suyu da kirlenmiş durumda. Bu süreçlerin planlama aşaması yaşamdan, yeşilden yana değil birilerinin ekonomisinden yana işliyor."
KANSER RİSKİ
Halk Sağlığı Uzmanı Ahmet Soysal, bilimsel mücadele ile çevre mücadelesinin iç içe yürütülmesi gerektiğini vurgulayarak, "Aliağa’da geçmiş dönemde her türlü baskı ve olumsuz koşullara rağmen bilimsel 2 çalışma yürüttük. Yapılan çalışmalarda Aliağa'daki kanser oranının Türkiye ortalamasının üzerinde olduğunu, yine Aliağa'da 15-20 sene üzerinde oturanlara kanser görülme riskinin ortalamanın çok üstünde olduğunu gördük. Diğer çalışmada ise 6-8 yaş arası çocuklarda bilişsel gelişimi ölçtük. Hava kirliliğinin yüksek oldugu mahallelerde bilişsel gelişimin geride olduğunu gördük. Aliağa'da hava kirliliği ölçüm cihazının verilerini 5 sene boyunca açıklamadılar. Şimdi de ağır sanayi kurulması planlanıyorsa akla ilk Aliağa geliyor. Ama sonuna kadar kavga ve mücadeleye devam edeceğiz. Biz kavga ve mücadele vermedikçe daha kötü günler olacak” ifadelerini kullandı.
AĞIR METALLER
Ekolojist Ertuğrul Barka da, İzmir'in tükettiği tüm elektrikten daha fazla elektriği tüketen 6 demir çelik fabrikasının Aliağa'da olduğunu söyledi. Bunun için bölgede termik santraller yapıldığını dile getiren Barka, "Demir-çelikten sonra, organize sanayi bölgesi kuruldu. Dökümcüler de o bölgeye gitti. Bölgede 2 bin 500 civarı sanayi kuruluşu var. Onur Hamzaoğlu Dilovası'nda yaptığı çalışmalarda bebeklerin dişkıları ve annelerin sütünde ağır metaller buldu. Aliağa'da Dilovası gibi bir çalışma yapılsa acaba neler bulunur. Bölgede bulunan elektrikli ark ocakları bir ton başına 14 kilogram ark ocağı tozunu doğaya satılıyor. Sonra bu tozu fabrikaların bahçelerine gömdüler. Baş edemeyince en verimli tarım topraklarını satın alıp buraya depolamaya başladılar. Bunlar sadece toprağa değil havaya da kanserojen madde yayıyor. Nükleer gemiler sökülmeye çalışıldı. Ağır metaller, asbestler ne kadar tehlikeli atıkların varsa bu yolla Türkiye’ye giriyor. Bize layık gördükleri yaşam alanı bu" dedi.
Konak Kent Konseyi, İzmir Barosu ve İzmir Tabip Odası Çevre Komisyonu temsilcileri de Aliağa'da yaşanan talana ilişkin birer konuşma yaptı.
DOĞANIN ÇOCUKLARI'NDAN AÇIKLAMA
Öte yandan Doğanın Çocukları, İzmir’de 5 Haziran Dünya Çevre Günü’ne ilişkin Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde basın açıklaması yaptı. "Egemenlerden bir şey bekleme, doğa ve yaşam için mücadeleye" pankartının açıldığı açıklamada "Rant hiçbir şey yaşam her şey", "Nükleere inat yaşasın hayat" ve "Özgürlüğe yürümezsen sana gelmez" dövizleri taşındı.0pAçıklamada sık sık "Doğa, yaşam, özgürlük", "Havama, suyuma, toprağıma dokunma", "Sermaye elini doğamızdan çek" ve "Zeytinler madenden değerlidir" sloganları atıldı.
SALDIRIYA KARŞI DİRENİŞ
Basın metnini okuyan Doğanın Çocukları üyesi Ekin İnce, doğayı sınırsız gören ve metalaştıran kapitalist sisteminin insanları dünya genelinde çoklu krizler sarmalına sürüklediğini belirtti. Yaşamın her alanında sistemli bir ‘eko-kırım’ ile karşı karşıya kalındığını aktaran İnce, "Canlı yaşamını her an karanlık bir açmaza doğru sürükleyen bu küresel gelişmeler karşısında önümüze iki yol açılıyor; Ya bu sömürü sistemi değişecek ya da tüm bilimsel, kuramsal ve deneyimsel kümülatif bilgi birikimine rağmen insan eliyle gezegeni bir yok oluşa sürükleyeceğiz. Sermayenin dünyanın her yerinde devam eden fütursuzca saldırıları ne orman tanıyor, ne dere, ne üniversite, ne şehir, ne köy, ne insan ne hayvan. Ama saldırı, yağma, talan varsa direniş de var" dedi.