Çimento fabrikasına karşı 29 yıllık mücadele

img

MUĞLA - Yatağan ve Menteşe ilçelerinin kesiştiği Tekağaçsırtı mevkiinde 1993 yılından itibaren çeşitli isimlerle bölgede çimento fabrikası kurmak isteyen şirketlere karşı mücadele veren Kaymak ailesi, mücadelelerinin mezara kadar süreceğini söyledi. 

Termik santraller ve kömür madenleriyle doğasına ciddi zararlar verilen Muğla’da yurttaşlar, senelerdir çimento fabrikasına karşı da mücadele yürütüyor. Yatağan ilçesine bağlı Deştin Mahallesi ile Menteşe ilçesine bağlı Bayır Mahallesi ortak sınırında olan Tekağaçsırtı mevkiinde yapımına başlanan entegre çimento fabrikasına karşı bölge halkı 29 senedir mücadele ediyor. 
 
Bölgede ilk olarak 1993 yılında Çimentaş İzmir Çimento Fabrikası T.A.Ş. tarafından bir çimento fabrikası kurulmak istendi. Bu amaçla Bayır’da 300 dönümlük arazi satın alan şirket, yurttaşlar ve dönemin belediye başkanlarının itirazları sonucu bölgede fabrikayı kurmaktan vazgeçti.
 
Ardından 2006 yılında Adoçim Çimento Beton San. ve Tic. A.Ş tarafından bölgede çimento fabrikası açmak için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu verildi. 2007 yılında ÇED olumlu raporu alan şirkete karşı yurttaşlar, ÇED iptal davası (Muğla İdare Mahkemesi) açtı. Bölge halkı ve ekolojistlerin mücadelesi sonucu yerel mahkeme önce yürütmeyi durdurma kararı verdi. 2016 yılında ise ÇED raporunu iptal etti. 
 
HALKTAN HABERSİZ ÇED
 
Fakat yurttaşlar, bu ÇED sürecine karşı mücadele verirken, 2010 yılında Muğla Çimento isimli yeni bir şirket aynı bölge için ÇED süreci başlattı. ÇED dosyasını ise Adoçim’de İMC Mühendislik firması hazırladı. ÇED süreci özellikle projeden etkilenen çevre köylülerin yokluğunda tamamlandı ve projeye karşı dava açan Deştin köylülerinin ÇED toplantısına katılmaları engellendi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 31 Aralık 2014 tarihinde ÇED olumlu kararı verdi. Bu ÇED kararından ne belediyelerin ne de yurttaşların şirketin ruhsat başvurusuna kadar haberi olmadı. ÇED raporunun 7 yıllık süresinin dolmasına günler kala Aralık 2021 tarihinde Menteşe Belediyesi’ne ruhsat başvurusu yapan şirket, yapı ruhsatını da aldı. Şirket yapı ruhsatı aldığı 53 dönümlük alanda fabrikayı inşa etmeye hemen başladı. 
 
29 YILLIK MÜCADELE
 
Tüm bunlara karşı mücadele eden bölge halkı ve ekolojistler ise, ÇED olumlu kararının ve Menteşe Belediyesi’nin verdiği ruhsatın iptali için Muğla İdare Mahkemesi’nde iki ayrı dava açtı. Tüm bu sürecin en başından itibaren içinde yer alan Kaymak ailesi de, 29 yıldır verilen mücadelenin mimarlarından. 1993 yılında Bayır Belediye Meclisi üyesi olan ve fabrikaya karşı belediye ve yurttaşlar içinde önemli mücadele veren Bekir Kaymak, açılan davalara da öncülük etti. Kaymak ailesi son olarak 7 bin 751 dönümlük ve tamamı ormanlık alan olan bölgeye yapılmak istenen fabrika için de açılan davalarda ve yapılan eylemlerde en önde oldu. Deştin’de bulunan kendilerine ait zeytin bahçesinde direniş çadırı da kuran Kaymak ailesi, bölgeye destek için gelenlere de kapısını açtı. 
 
TERMİKTEN SONRA ÇİMENTO FABRİKASI
 
Çimento fabrikasına 93 yılından itibaren karşı olduklarını söyleyen Gülhanım Kaymak (70), o tarihte iptal olan fabrika projesinin sürekli karşılarına çıktığını aktardı. Yıllardır Yatağan’da bulunan termik santralin kirliliğinden şikayetçi olduklarını da sözlerine ekleyen Kaymak, buna birde çimento fabrikasının eklendiğinde durumun çekilmez olacağını kaydetti. Bu kirliliğin hem doğaya hem insan sağlığına zararlı olacağını dile getiren Kaymak, “Çimento tozunun olduğu yerde herhangi bir meyve büyümez. Çadırımıza gelen bir göğüs hastalıkları doktoru ‘En çok hasta Yatağan ve Bayır’dan geliyor. Çok fazla kanser hastası var’ dedi. Çimento fabrikası da açılınca daha fazla hastalık olacak” diye belirtti. 
 
‘DİRENECEĞİZ’
 
Geçmişte bölgede yetişen birçok sebze, meyvenin artık yetişmediğini aktaran Kaymaz, “Fabrikanın yapılacağı yer yeşil alan. Geçen sene baraj için yol yaparken çıkan toz bile incir ağaçlarını etkiledi. Ağaçlarımız incir vermedi. Bir de çimento tozunu düşünün. Tüm bunları pazarda, sokakta insanlara anlatıyorum. Senelerdir hiçbir menfaat gözetmeden mücadele veririz. ‘Çocuklarım işe girsin’ diye bir amacım yok. Meyve sebze ektiğimiz bahçemize çadır kurduk. Elimizden geleni yapıyoruz. Çadır burada olduğu sürece biz de direneceğiz” diye konuştu. 
 
FARKLI İSİMLERLE TEKRAR GELİNDİ
 
Geçmişte tütüncülük şimdi ise zeytincilik yaptıklarını aktaran eşi Bekir Kaymak (70) ise bölgede yaşayan insanların tarımdan başka gelirleri olmadığını, bunun için mücadeleyi bırakmadıklarını söyledi. 1993 yılında dönemin yerel yöneticilerinin dik durması sonucu fabrikayı engellediklerini kaydeden Kaymak, “Bundan sonra bir ara Yerkesik tarafına yapmak istediler. O bölgede aynı tepkiyi gösterince bu sefer Adoçim adı altında başka bir şirket Deştin, Bayır sınırına geldi. O dönem yine köy köy dolaşarak çimento fabrikasının zararlarını anlattık. Açtığımız dava sonucunda o da iptal oldu. Ama başka bir isimle tekrar karşımıza çıktılar. Gizli bir ÇED ile ruhsat aldılar” ifadelerini kullandı. 
 
İŞ VERECEĞİZ VAADİ
 
Avrupa ülkelerinin bu tür fabrikaları kapatmaya başladığına dikkati çeken Kaymak, şöyle devam etti: “Bu fabrikaları Afrika’da, Irak’ta ya da bizim gibi gelişmemiş ülkelere kuruyorlar. Hatta Türkiye olarak bizim çimentoya da ihtiyacımız yok. Burayı Avrupa’nın çimentosunu karşılamak için kuruyorlar. Bir de insanlara ‘size iş vereceğiz’ diyorlar. Bu da yalan, burada Deştin, Bayır halkı değil vasıflı işçiler çalışacak. Şurada mermer ocağı var. 20-60 yaş arası herkes orada çalışıyor. Ama kimisinin sigortası, güvencesi yok. Günde 12 saat çalışıyorlar. Burada da öyle olacak.”
 
‘SÖZLERİNİ TUTMADILAR’
 
1999 yılından itibaren bölgede yöneticilik yapan herkesin bu fabrikayı istediğini sözlerine ekleyen Kaymak, “AKP, CHP fark etmiyor. Hiçbir yetkili şu anda verdikleri sözlerin arkasında duramıyor. İmar durumunu yapan Menteşe Belediye Başkan Yardımcısının da çimento fabrikasına karşı imzası vardı. Ama belediyeye seçildikten sonra imar durumunu düzenledi. Koltuk insanların her şeyini değiştiriyor. Şu anda milletvekilleri demeç veriyor ama gelip halkın çayını içmediler. Onların fikirlerinde samimi olmadıklarına inanıyorum. Çünkü samimi olsalar gelip halkın içinde olurlar. Menteşe ve Yatağan belediyeleri şirkete ruhsat verdi.  Sonra da ‘fabrikaya karşıyız’ diyorlar. Ruhsat harcı alırken karşı değildiniz. Birilerinin mal varlıklarında artışlar oluyorsa buruda bir şeyler aramak gerekir. Şimdikiler arkadan iş çevirip imar izni, ruhsat veriyor. ‘Biz bu ruhsatı veriyoruz ama siz istiyor musunuz’ diye soran yok” dedi. 
 
ZEYTİNİN DÜŞMANI KÖMÜR
 
Çimento fabrikasının kurulması durumunda zeytinciliğin tamamen biteceğini belirten Kaymak, “Bu fabrikada kömür yakacaklar ve binde 50 oranında havaya atık püskürtecekler. Bu atıkların da 30 kilometre öteye kadar gitme durumu var. Bu ise zeytinlerde verimsizliğe neden olacak. Geçmişte bunu termik santralde yaşadık. Termik santralin yanında Yeşilbağcılar denilen bir belde vardı. 2 bin 500 nüfuslu bir yer. Şu anda o köy tamamen kayboldu. Kömür yakılan yerde zeytinler uç vermiyor. Zeytinciliğin en büyük düşmanı kömürdür” diye aktardı. 
 
MEZARA KADAR MÜCADELE
 
Bu fabrikayı engellemek için mezara kadar mücadele edeceğini vurgulayan Kaymak, “Önemli olan bu fabrikayı engelleyebilmek. Benim yerim anayolun kenarında ve fabrika yapılsa burası değer kazanır. Burada benim ticari kazancımdan çok halkın sağlığı önemli. Halkın sağlığını hiçe sayarak ticari bir kazanç sağlamaya çalışırsan kişiliğinden ödün vermiş olursun. Bu yörede oturan insanlara seslenen fabrikanın bu yöreye zarar vereceğini biliyoruz. Halkın ormanını feda edeceğini sanmıyorum. Halktan umudumu kesmiyorum” diye konuştu. 
 
MA / Tolga Güney