Malatya madencilikle delik deşik edildi: Biat eden halk istiyorlar

img

MALATYA - 496 madencilik faaliyetinin yürütüldüğü ve 944 yeni ÇED başvurusunun yapıldığı Malatya'da çevre mücadelesi veren MALÇEP YK Üyesi Kenan Saraç, endemik bitkilerin, doğa ve suyun yok edilmek istendiğini söyledi. 

Malatya Çevre Platformu (MALÇEP) raporlamasına göre, kent merkezi ve ilçelerinde hali hazırda taş ve mermer ocağı, bakır, altın madenleri ve hidroelektrik santralleri (HES) ile son 10 yılda 496 madencilik faaliyeti yürütülüyor. Kentte son 4 yılda da yeni 944 Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) başvurusunun yapıldığı belirtilen raporda, Akçadağ ilçesinde 113, Arapgir 40, Arguvan 31, Battalgazi 71, Darende 42, Doğanyol 5, Doğanşehir 145, Hekimhan 74, Kale 8, Kuluncak 57, Pütürge 45, Yazıhan 45, Yeşilyurt 258, Malatya merkezde ise 10 madencilik faaliyeti için ÇED raporu başvurusu kaydedildi. Yaşanan ekolojik yıkıma ilişkin konuşan MALÇEP Yönetim Kurulu üyesi Kenan Saraç, mevcut tabloya müdahale edilmezse, Malatya ve ilçelerini büyük bir ekolojik yıkımın beklediğini söyledi.
 
MALÇEP olarak yurttaşların ellerinden alınan doğayı, suyu ve toprağı kaptırmamak, yok etmemek için mücadele ettiklerini belirten Saraç, yeni ÇED başvurusunun ardından şirketlerin çalışmalara başladığını, Akçadağ'ın Hudut Mahallesi'ndeki altın madeni için bilirkişi raporu hazırlandığını vurguladı. Saraç, "Orada doğamızı yok ediyorlar. Malatya'nın birinci sınıf meşe ormanı olmasına rağmen o alanlar yok edilerek maden aranıyor" dedi. 
 
'TAMAMEN KAYBEDERİZ'
 
Vahşi madenciliğe karşı olduklarını dile getiren Saraç, "Maden, devletin işletip devlete kalan ekonomisi olursa tabi ki bu Türkiye'yi ilgilendiren bir durum. Araştırmalarımıza göre yüzde 98'i uluslararası şirketlere gidiyor. Biz bunu istemiyoruz. Çünkü doğamız, suyumuz yok oluyor" diye konuştu. Saraç, "Doğanşehir, Hekimhan, Arguvan Akme bölgesinde altın rezervlerinin olduğu söyleniyor. Bunlar Erzincan İliç ilçesi gibi siyanür aramasına girerlerse Malatya'yı tamamen kaybederiz" diye belirtti. 
 
‘TARIM BİTECEK'
 
Malatya barajlarının enerji ve sulamaya yeterli olduğunu sözlerine ekleyen Saraç, mevcut suların, barajların siyanürle buluşması gerçekleşirse tarımın yok edileceğini hatırlattı. Ekolojik tahribatın, taş ocağı ve maden ocaklarının zararının önümüzdeki yıllarda halka yansıyacağına dikkati çeken Saraç, platform olarak halkı bilinçlendirmeyle uğraştıklarını söyledi. Saraç, "Halk ne zaman görürse belki o zaman uyanır. Bazı noktalarda şirketlerle iş birliği yapan kişilerde var. Bu boyutlarda ÇED bekleyen projelerin hepsi birden başlarsa, doğamızı, Malatya'nın tarımını yok edecekler" diye konuştu. 
 
HAYVANCILIK BİTTİ
 
Tespit ettikleri Görgü, Gözene, Kırlangıç mahallelerinde açılan 5 taş ocağının sayısının artırılmaya çalışıldığını ifade eden Saraç, şöyle devam etti: "O taş ocaklarından çıkan tozlar endemik bitkileri tamamen yok etti. Yayılım alanında hayvancılık hemen hemen yok oldu. Tozlanan yeşermiş otlar hayvanları zehirleyerek yok olmasına sebep oluyor. Şu an taş ocaklarına karşı tepkimiz var. Yeni yapılan ÇED toplantılarında protestolar başladı. Onaylamıyor artık halkımız. Yargıya taşınmış birkaç mahkememiz var." 
 
SON 10 YILDA TAHRİBAT BAŞLADI
 
Kentte son 10 sene içerisinde tahribat başladığının altını çizen Saraç, kapitalizmin getirdiği aç gözlülüğün var olanla yetinmediğini söyledi. Bir avuç insanın rahatı için 85 milyon insanın yaşamış olduğu ülkenin gözden çıkarıldığını dile getiren Saraç, Malatya'nın da bundan nasibini aldığını ifade etti. Saraç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Halkın bilinçlenmesi yavaş yavaş oluyor. Pütürge'de 7 dava açıldı. Orada Şiro Çayı dediğimiz Pütürge'nin bütün köylerini besleyen çayın üzerinde baraj yapılıyor. O barajla en az 7 köy baraj altında kalacak. Bu konu ile ilgili köylülerle yaptığımız görüşmelerden sonra köylüler de buna karşı mücadele ediyor." 
 
SUSUZ DEREYE BARAJ
 
Her su akan derenin üzerine baraj yapılması planlandığını da sözlerine ekleyen Saraç, şöyle devam etti: "MALÇEP olarak gönüllü arkadaşlarla köy köy muhtarlarla, vatandaşlarla yaptığımız görüşmelerde bunların zararlarını anlatıyoruz. Şu an Akçadağ Kürecik'te suyu akmayan, kış mevsiminde yağmur sularıyla beslenen fakat yazın suyu kuru olan bir yere baraj yapma kararı alınmış. Bu baraj su olsun olmasın amaçları, belli mevkileri yok etmek. Tarımı yok etmek, oradaki hayvancılık, arıcılıkla geçinen köylülerimiz oradan kaldırılarak onlarında yok olmasına sebep oluyorlar. Biz bunlara karşıyız."
 
'DOĞAMIZI, TOPRAĞIMIZI KORUMAK ZORUNDAYIZ'
 
Halkı duyarlı olmaya çağıran Saraç, sözlerini şöyle tamamladı: "Bu topraklar hepimizin. Mahvetmelerine izin vermeyeceğiz. Tek tip bir halk isteniyor. Üretim yapmasın, insanca yaşamasın. Endemik bitkileri, doğası, suyu yok olsun ki bize biat etsin dedikleri bir halk istiyorlar. Buna karşı direnmek zorundayız. Toprağımızı, suyumuzu, havamızı, doğamızı korumak zorundayız." 
 
MA / Müjdat Can