MERSİN - Nükleer santralin felaket olduğunu hatırlatan EMO Mersin Şube Başkanı Uğur Tulay, büyük risk barındıran santrale karşı alternatif enerjinin mümkün olduğunu belirtti.
Türkiye ve Rusya arasında Mayıs 2010'da imzalanan anlaşma kapsamında Mersin’in Gülnar ilçesine bağlı Yanışlı Mahallesi’nde Akkuyu’da yapımı süren Nükleer Güç Santrali’nin (NGS), birinci ünitesinin 2023 yılında tamamlanması hedefleniyor. Nisan 2018'de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, santralin birinci ünitesinin temelini atarken, Haziran 2020'de de santralin ikinci ünitesi için çalışmalar başlatıldı. Sivil toplum örgütleri, meslek odaları ve yurttaşların itirazına rağmen santralin yapımı devam ediyor. Yol açacağı zararlar nedeniyle nükleer santral inşaatından bir an önce vazgeçilmesini talep eden Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Mersin Şube Başkanı Uğur Tulay, nükleer santralin risklerle dolu olduğunu buna karşı risksiz enerji üretimi için alternatifin mümkün olduğunu söyledi.
ÇALIŞMALAR DEVAM EDİYOR
Akkuyu’da ilk 1976 yılında santral sahası için bir çalışma yapıldığını ve 1976 yılında 600 MGB gücünde planlanan santralin İsveç bir firmaya verildiğini, bu firmanın gerekli dış krediyi bulamadığından bu projeyi iptal ettiğini hatırlatan Tulay, “Arkasından 1983 yılında Türkiye Cumhuriyeti devleti bir şirketle görüşüyor. Ya işte devlet modeli sunuluyor ülkeye o zamanki hükümete, fakat çok geçerli bir yönetim sistemi olmadığı düşünülerek bundan yine hükümetlerimiz vazgeçiyor. O zamanki hükümetler arkasından 88 yılında üçüncü kez ihale ediliyor. Bu defa dönem başbakanı Bülent Ecevit o zaman diyor ki ; ‘ya enerji kaynakları değişiyor. Bir sürü enerji kaynakları oluşuyor. Bundan vazgeçelim.’ Bu sebeple yine ihale edilmiyor. Bu defa 1993 - 1997 yılları içinde tekrar bir santral için teklif alınıyor. Bu defa yavaş yavaş aktivistler çıkıyor. Türkiye’de bu nükleer enerjinin zararlarını anlatan nükleer enerji tanımlayan sivil aktivistler, akademisyenler, bilim insanları çıkıyor. Bunların mücadelesiyle bu şekilde iptal ediliyor. Fakat 2004 yılında bakıyorlar ki enerji tabi kaynağı Bakanlığı bir bildiri ile yine Akkuyu da nükleer enerji ile ilgili ilana çıkıyor. 2007 yılında nükleer enerji santrali kanunu kabul ediliyor. Sonra 17 Mayıs 2010 yılında Türkiye Cumhuriyet devletimizle ile Rusya federasyonu arasında ikili bir anlaşma imzalanıyor. Dolayısıyla bu ikili anlaşmayla tüm şeyler nükleer enerji santrali kurulumu bu şekilde ROSATOM denilen Rusya’nın bir atom firması bu santral kurulmaya çalışıyor. Ne yapılıyor işte 2018 yılında birinci ünite temeli atılıyor. Reaktörü 2019 yılında ikinci ünite temeli atılıyor. 2021 yılında üçüncü reaktör lisans alınıyor ve çalışmaları devam ediyor” diye konuştu.
YAŞANAN FELAKETLER UNUTULMAMALI
1879 yılında bir çalışma yapılıyor uranyum küçük atomların olduğunu keşfedilmesi üzerine, uranyumun bölünerek reaksiyona girdiğini görülmesiyle birlikte bilim adamlarının 1942 yılında santralin temelini oluşturacak uranyum kontrol çubukları kullanılarak bir sistem oluşturmaya başladıklarını belirten Tulay, 1954 yılında Rusya Sovyet Birliği tarafından ilk nükleer enerji santrali kurduğunu aktardı. Dünyada mevcut 450 tane reaktörün olduğunu ifade eden Tulay, “Evet enerji üretiliyor, fakat üretimi kadarından fazlasıyla sorunlar oldu. En büyük felaketleri nükleere santral felaketinde yaşandı. Kurulu güce sahip olan ülkeler kim yaşadı en yakınımızda ki olan Ukrayna yaşadı. Şu anda bir savaş halinde Ukrayna yaşadı. Burada bir Çernobil faciası oldu. Bu faciada yaklaşık 200 bin insan hayatını kaybetti. Bir şeye göre 160 bin diyorlar. 3,6 üzerinde radyasyon alırsan hayat riskin başlıyor. Bunu biz söylemiyoruz. Bilim adamları ve tıpçılar diyor. Ona göre söylüyorum. Peki, etrafında ne oldu canlı kalmadı. Bulunduğu coğrafya etrafında coğrafya insanlar terk etmeye başladı. Bunca zararı olmasına rağmen bizler halen ısrar ediyoruz” dedi.
RİSKE DİKKAT!
Santralin 2023’de tamamlanması için çalışmaların hızlandırıldığını vurgulayan Tulay, hızlı çalışma sonucu ilk etapta betonlanan alanın üzerine suların çıktığını, zeminle ilgili sorunu ele almadan çalışma yapıldığını kaydetti. Zemin tam olarak tamamlanması durumunda konulacak reaktörlerin tonlarca ağırlıkta olması nedeniyle zarar oluşturacağını öngördüklerini ifade eden Tulay, betonlamada yaşanan sorunun reaktörlerin kurulduktan sonra tekrar aynı şeylerin yaşanması durumunda büyük riskler barındırdığını belirtti. Çalışmaların hızlandırılması sonucu işçilerin, iş güvenliği tam olarak sağlanmadığı için kazaların meydana geldiğini de hatırlatan Tulay, santralin yapımı aşamasında yaşanan durumun yapımdan sonra da devam edeceğine işaret etti.
‘SANTRAL DIŞA BAĞIMLIĞI AZALTMAZ’
Santralin Türkiye'nin enerjide dışa bağımlılığını azaltmayacağını sözlerine ekleyen Tulay, şöyle devam etti: “Bu bizim enerji açığımızı asla azaltmayacak çünkü bu kurulan reaktörün dört tane kurulacak dört tanesinin toplam gücü 4080 MGB olacak. Bu kurulu gücü ancak buradaki kaybı yüzde 80 yüzde 85 oranda verimlilik alacak. Bizim enerji açığımızı bu halledecek mi? Etmeyecek. 2023 enerji kullanımımız yaklaşık 350 milyar KWW saat olacak. Şimdi bu bize ne fayda ne sağlanacak? Akkuyu böyle bir şey olduğunda yaklaşık yüzde 5 ya da yüzde 5,5 enerji açığımızı kapatmış olacak. Fakat yine kapatmayacak. Şöyle bir sorun var. Bur da biz bunu başka devlete yaptırıyoruz. Yani kendi kaynaklarımızla öz kaynaklarımızla yapılan bir enerji santrali değil. Dolayısıyla dışa bağımlımız devam edecek. Burada ne yapacak? Burada yine bir yaklaşık yapımcı firma ROSATOM dediğimiz enerji firması KWW saati 12,35 sentten alım garantisi vermiş devletimiz. Bugün fiyatla 12,35 sent doların 15 olduğu yerde çarpıp bölmek lazım. Şimdi 20 dolarlık milyarlık bir yatırımı geri almadan kimse size bunu ücretsiz vermiyor. Dolayısıyla 12,35 sent alım garantisiyle bu çok büyük bir maliyet oluşturacak. Peki, nükleer santrali ömrü ne kadar olacak. Yaklaşık 35-40 yıl yani gittikçe ömrünü yitirecek. Dolayısıyla 20 milyarlık dolar verdiğimizde her biz onlara ya da her bu santral aktif olduğunda bizim ödeyeceğimiz miktar bunların çok çok üstünde olacak. Demek ki bizim kaynaklarımızla yapmadığımız için enerji harcımıza ya da bizim açığımızı kapatacak bir sistem olmadığı görülüyor.”
‘ALTERNATİF ENERJİ MÜMKÜN’
Oluşacak bir olayda radyasyonun yayılmasının önlemeyeceğini vurgulayan Tulay, mevcut durumdan vazgeçilerek, güneş ve yenilebilinir enerjiye geçilmesi gerektiğini söyledi. Tulay, “Büyük riskler barındıran nükleer santrale karşı alternatif enerji mümkün” dedi. Santralin yapıyla birlikte sivil toplum kuruluşlarına danışılmadığını dile getiren Tulay, yetkilerin alanında uzman odalarla bilgi alış-verişi yapması durumunda toplumun ve gelecek neslin çıkarına göre hareket etmesi mümkün olacağını belirtti.
MA / Cemil Uğur