BİNGÖL - Bingöl’de “ekolojik kırım” yaşandığını ifade eden KAYY-DER Eşbaşkanı Ahmet Tüzün, ormanların kesilmesinin ise insansızlaştırma politikasının bir parçası olduğunu söyledi.
Bingöl’de 1990’lı yıllardan itibaren yapılan baraj ve Hidroelektrik Santralleri’nin (HES) yapımıyla kent ekolojik yıkımla yüz yüze kaldı. Kentte yapılan 7 baraj ve 6 HES ile tarım alanlarının büyük bir bölümü sular altında bırakıldı. Son dönemlerde de çıkan orman yangınları ile ormanlık alanlar yok olurken, “Bingöl’ün oksijen deposu” olarak tanımlanan Karacehhennem Ormanları’nda “güvenlik” gerekçesiyle başlatılan ağaç kesimi ise 16 gündür sürüyor.
Bingöl’de “ekolojik kırım” yaşandığını ifade eden Kiğı-Karakoçan-Adaklı-Yayladere-Yedisu İlçeleri Sosyal Yardımlaşma Kalkındırma ve Kültür Derneği Eşbaşkanı (KAYY-DER) Ahmet Tüzün, kentte yaşanan tahribatın “siyasi tercih” olduğunu ve bölgenin insansızlaştırılmaya çalışıldığını söyledi.
TEHLİKE ÇANLARI
Gelişmiş ülkelerde çevreye zarar verdiği için bu projelerden vazgeçildiğini belirten Tüzün, Türkiye’de ise özellikle de bölge kentlerinde barajların ekosisteme vereceği zararlar düşünülmeden, yeni baraj inşaatları ve HES’lerin yapımının sürdüğüne ifade etti. Barajların yapıldığı bölgelerde iklim değişikliklerinin yaşandığının altını çizen Tüzün, “İklim ılımlaşıyor ve ciddi anlamda nem görülmeye başlıyor. Su tutumu nedeniyle nehirlerin ekosistemi bozuluyor. Balık popülasyonu değişiyor. Bölgemizde susuzluk baş göstermeye başladı. Yüksek köylerde su sıkıntısı yaşanıyor ve sondaj ile su çıkarılıyor. Üzerine bir de küresel iklim krizi eklenince, doğal cennet olan bölgemiz de tehlike çanları çalmaya başladı” dedi.
TARIM BİTİRİLDİ
Bölgenin temel geçim kaynağı olan tarım ve hayvancılığın da bitirildiğini vurgulayan Tüzün, “Bu tarz projelerle yöre insanı ekmeğe muhtaç bırakılıyor. Bu nedenle insanlar ya korucu olarak çalıştırılıyor ya da sosyal yardım adı altında insanları besleyerek kendilerine bağımlı kılınıyor” diye belirtti.
ÇED RAPORU
Bingöl’de yaşanan bir diğer sorunun ise, maden şirketlerinin Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporuna almadan valilik izni ile maden arama ruhsatları aldığını dile getiren Tüzün, “Bu da bölgeye gelen, bölgenin habitatını tanımayan atanmış kişilerin, bölgeye verdikleri en büyük zararlardan biri. ÇED raporunun en önemli maddesi, yapılacak işin öncesinde bölgede yaşayan insanların rızasının alınmış olmasıdır. ÇED olmadan yapılan maden çalışmalarına itiraz ediyoruz ve yürütme maden çalışmalarını durdurma kararı alıyor. Ancak aynı şirket bu kez başka bir bölgede ÇED raporu çıkararak, maden arama çalışmalarına başlıyor” diye ifade etti.
AV İHALESİ AÇILIYOR
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın kentte av ihalelerini açtığının da vurgulayan Tüzün, “Kaçak avcıların cirit attığı bir bölgedir. Bunun üstüne birde devlet, her yıl av ihalesine çıkarak, imzaladığı Bern Sözleşmesini delerek, korunması gereken yaban hayvanların başında gelen Çengel Boynuzlu dağ keçisi ve yaban keçisi ile kuş türlerinin avlanmasına müsaade etmektedir. Avcılığın spor olmaktan çıkarılması gerektiğini ve bunun bir cinayet olduğunu buradan yineliyoruz. 2020 yılında Bingöl Barosuyla yaptığımız işbirliği ile av ihalesine karşı açtığımız dava sonucu, av ihalesi durdurma kararı alınmıştı. Ancak her yıl tekrar ihale açılmaktadır. Avcılığı maalesef engelleyemiyoruz” dedi.
İNSANSIZLAŞTIRMA POLİTİKALARI
Son olarak Bingöl’de 16 gündür devam eden ağaç kesimine değinen Tüzün, “Ormanlarımızın kesilmesi, insansızlaştırma politikalarının bir versiyonudur. Ekolojik kırımın son halidir. Bölgemiz ormanları kendiliğinden oluşur, bu da yılları alır. Ekosistemin bir ürünüdür. Kimsenin orman olsun diyerek diktiği alanlar değildir. Şuan Karacehennem Ormanlarında 35 hektarlık alan kesiliyor. Jandarmaya göre ‘güvenlik gerekçesi’, Orman Müdürlüğü’ne göre ise ‘gençleştirme çalışması’ denilerek ağaç kesimi halen sürüyor. Sığınılacak en kolay sihirli sözcüğü bulmuşlar ve bu söz ile yapılamayacak her şeyi yapılır hale getirmişlerdir. Bölgemiz insanına reva görülen bu kırımları kınıyoruz. İnsanoğlunun unuttuğu bir şey var. Doğanın sana ihtiyacı yok, senin doğaya ihtiyacın var. O yok olunca sen de yok olacaksın” şeklinde konuştu.
MA / Cengiz Özbasar