ORDU - ORÇEV Başkanı Ertuğrul Gazi Gönül, maden sahasına dönüştürülen Ordu'da yeni bir alanın daha ihaleye çıkarıldığını belirterek, halkın geleceklerinin yok edildiğini söyledi.
Ordu’nun son yıllarda en önemli sorunlarından birisi haline gelen madenler, kentin suyunun ve toprağının yanı sıra halkın geçim kaynaklarını da olumsuz etkiliyor. Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı’nın (TEMA) geçtiğimiz aylarda hazırladığı rapora göre, kentin yüzde 74, ormanlık alanların yüzde 65'i, tarım alanlarının ise yüzde 76'sına madenler için ruhsat verildi. Ruhsatlandırılan alanlar için yeni ihaleler ise açılmaya devam ediyor. 6 Eylül'de ihale dosyası hazırlanarak tanıtımı yapılan dosyaya göre Çatalpınar, Korgan, Fatsa, Ünye ilçeleri arasında kalan 63 bin 600 metre karelik bir alanda maden aranacak.
Çatalpınar ilçe merkezini de içine alarak Akkaya, Küçükköy, Salihli, Geyikçeli, Tekkeköy, Fizme, Madenköy, İslamköy arasındaki alanda yapılacak olan maden çalışmasında, kedi kumu ve selülozik madde çıkarılmak isteniyor. Fakat ihale ilanında bu sahada eğer kurşun, çinko, bakır ve altın bulunursa çıkarılacak. Bu madenlerin işlemesi ise yine maden sahasında kurulacak olan tesislerde de yapılacak. İhale, Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü tarafından 17 Aralık 2021'da gerçekleştirilecek.
Ordu Çevre Derneği (ORÇEV) Başkanı Ertuğrul Gazi Gönül, ihaleye açılan maden sahasının olası tehlikelerini değerlendirdi.
HEYELAN RİSKİ YÜKSEK
Maden aranacak olan alanda zaten büyük bir tahribat yapıldığını söyleyen Gönül, sadece maden sahası içerisinde kalan İslamköy Mahallesi’nde 4 taş ocağı ve bir Hidroelektrik Santrali (HES) bulunduğunu aktardı. Taş ocağı faaliyetleri sırasında gerçekleşen patlamalardan kaynaklı bölgede birçok heyelan yaşandığını belirten Gönül, “Mahalledeki evlerde çatlamalar ve göçükler başladı. Bazı evlerde heyelandan kaynaklı eğimli durumda kaldı. Daha sonra Ordu Afet Müdürlüğü bölgede yaşayanlara oradan taşınmasını tavsiye etti. Böyle bir alanda maden sahasının ilan edilmesi oranın tamamen yok olması demektir. Oradaki yaşam alanlarının yok olması ve yaşayanların oradan göç etmesi demektir” dedi.
EKOLOJİK GÖÇ TEHLİKESİ
Maden sahası ilan edilen alanın büyük bir bölümünün ormanlık alan olduğunun altını çizen Gönül, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bölgenin içinde aynı zamanda akarsu, gölet ve yeraltı kaynak suları da var. Aynı zamanda burada fındık tarımı yapılıyor. Ormanlık alanını içerisinde ise kestane ve ıhlamur gibi ekonomik değeri olan ağaçlar var. Bu ürünler bölgedeki köylüler tarafından gelir kaynağı olarak görülüyor. Bunun yanında bu ormanlarda arıcılık yapılmakta. Tabi ki bu ormanların yok edilmesi, kirletilmesi arıcılık yapmayı imkansız hale getirecek. Yani ekonomik bir sıkıntı yaşanacak. Bunun sonucunda da bir göç dalgası yaşanacak. Büyük kentlerde yaşayamayan, köyüyle bağlantısı olan yurttaşların köylerine dönmek gibi bir niyeti varken maalesef köylerimiz de işgal altında. İnsanlar iki arada bir derede kalıyor. Bu ihale ile Orduluların gelecekleri yok ediliyor.”
BU BİR İŞGAL
İhaleye açılan alanın hemen altında bulunan Fatsa’da ise altın madeni olduğunu vurgulayan Gönül, altın madeninin yanı başında bulunan Ünye’de yeni bir maden projesi daha olduğunu dile getirdi. Ünye sahilden kuş uçumu 12 kilometre ile 30 kilometre alan içerisinin tamamen maden sahası ilan edildiğine dikkati çeken Gönül, “Yerleşim yerlerinin yüzde 80’i maden alanı ilan edilmiş durumda. Bu bir işgal. Fatsa, Ünye, Çatalpınar, Kumru, Perşembe, Ulubey, Gürgentepe, Mesudiye, Korgan hatta il merkezi Altınordu zaten altın sahaları ilan edildi. Bu sadece Ordu’ya özgü bir durum değil. Karadeniz’de kentlerin durumu böyle. Artvin ve Giresun gibi bölgelerdeki maden sahaları yüzde 80’e varıyor. Bu ülkeyi parsel parsel satmaktır. Çünkü artık bu yönetemez durumda olanlar yönetebilmenin tek çaresi olarak ülkeyi satmakta görüyorlar” diye belirtti.
‘SUYUMUZ, TOPRAĞIMIZ SATILDI’
Ülkenin kasabalı tüccar mantığıyla yönetildiğini ifade eden Gönül, 7-8 yerden maaş alan yöneticilerin sadece kendilerini düşündüğünü aktardı. Halkın parasıyla sermayedarlara teşvikler verildiğini söyleyen Gönül, “Yakın zamanda çıkan kararname ile 18 ilde hazine arazilerinin satılması kararı alındı. Hazine arazilerinin dışında maden şirketlerine maden aranacak alanlar satılıyor. Elimizdeki suları sattılar, topraklar ve denizler satılmaya devam ediliyor. Elimizde sadece hava kaldı. Zaten ekolojik sistemi besleyen ormanlar, sular ve denizleri yok ettikten sonra havada da oksijen oranı azalmaya başlayacak. Emperyalist işbirlikçiler ile birlikte hareket edenler ülkenin ekolojik sisteminin altına dinamit koymaya devam ediyorlar.Ülkenin yönetilebilmesi için bu iktidarın gitmesi gerekiyor. Bunu da mücadele edilmezse bunlar yaptıkları işin katmerlisini yapacaklar” ifadelerini kullandı.
FİİLİ MÜCADELE VERİLMELİ
Yaşanan doğa talanlarında hukuki mücadelenin yanı sıra fiili mücadeleyi de önemsediklerini vurgulayan Gönül, “İnsanlara esas dayanağın fiili mücadele vermek olduğunu anlatıyoruz. Buna karşı direnen birçok yer var. Örneğin Korgan’da 8 sene başlayan HES süreci bölge halkının direnişi sayesinde yapılamadı. Sonuç olarak hem hukuki hem de fiili mücadele etmemiz gerekiyor. Ülke elden giderken ‘bana ne’ diyerek arkamızı dönemeyiz. Gerekiyorsa sivil itaatsizlik yapmalıyız. Yapılan her yasa meşru değildir. O yüzden de mücadele etmeliyiz” diye konuştu.
MA / Tolga Güney